Herkese selamlar, forumları okurken aklıma birşey geldi; İstanbul'da yaşadığım için burası için konuşacağım ama bunu ülkemizin her yerinde yapmak mümkün olabilir. Hemen hemen istanbul'un her yerinden birçok kişi toplanmış durumdayız. Yani balık mevsiminde, şöyle kabaca düşünürsek balık çıkabilecek her noktada bu forumdan bir kişinin olma ihtimali çok yüksek. Peki bunu neden başka amaçlar için kullanmayalım? Amerika'da Neighbourhood Watch (komşunun komşu güvenliğini sağlaması) diye bir uygulama var. Her gece, mahallede sırası gelen en az 3 kişi o gece mahallede dolaşarak hırsız vs. gibi durumlar için gözcülük yapıyor ve bir durumla karşılaşınca da hemen polis, itfaiye ne gerekirse arıyor. Bunun bir benzerini acaba burada gerçekleştiremez miyiz? Mesela boğazda yasadışı yapılan gırgır ve trol avcılığı için, bir telefon ağı kursak, böyle birşeyle karşılaşan arkadaş hemen sahil güvenliği sonra da araması gereken bir sonraki arkadaşına sms atsa, ve o arkadaş da aynı şeyleri tekrarlasa... 10-20 dakika içinde sahil güvenliğe aynı tekne için 100 telefon gitse, acaba sahil güvenlik gitmemezlik, veya burada telaffuz etmek istemediğim başka türlü hareketler içine girer mi? Çünkü aynı olay için edilen çok sayıda telefon bence yetkili kişilerin ciddiye alması gereken bir durum ortaya koymaz mı? Bence işe yarar gibi görünüyor. Siz ne dersiniz? En azından denizlerimiz için bir şey yapmış, yapmaya çalışıyor olmaz mıyız?
Bende onu diyorum işte. Hani bir kişi olayı görse bile o sms ağında olan herkes de öğrenebilir anında. Veya bir zincir kurabiliriz. Herkesin bir bilgi geldiği zaman o bilgiyi ulaştırmakla yükümlü olduğu bir başka arkadaşı olur. Böylece hem birden fazla kişiye sms atma yükü ortadan kalkar, hem de zincirleme reaksiyon sayesinde çok fazla kişiye ulaşılabilir. Hatta bilemiyorum adminler ne düşünür ama bu bir sivil hareket haline bile gelebilir. Mesela "Balıkavı Gözetleme Grubu" gibi falan.
Olmaz o iş. Hergün yüzlerce ayrı vakalar için, yüzlerce ihbar olduğunu düşünün. Bu ihbarların % 95 inin haber kirliliği olduğunu varsayın. Bu tür organizasyonlar önce eğitim gerektirir. Ciddiyet gerektirir. Sorumluluk gerektirir. Bu durumda şuna inanın, o karanlıkta 100 tekne geçse, 99' u ihbar edilir. ( Asılsız ihbarlarında cezai müyeddiler içerdiğini unutmamak gerekli.) Nacizane görüşümdür. Saygılar.
Murat kardeşim, elbette belli bir eğitimden sonra, güzel bir organizasyonla, çok çok güzel şeyler yapılır. Dernek dedinizde, Kardeşim Türkiye'de dernekler kurulur. Bunların dernekler yasası diye bir yasaları vardır. İşte o yasanın sağladığı avantajlar ve avantalar önemlidir onlar için. Şöyle bir çevrenizde ki bilumum derneklere bir bakın bakalım, hangisi gerçek kuruluş amacı dahilinde faaliyet gösterir. Bu derneklerin % 90 ında '' Al kareyi, ver papazı '' olur; gecenin 1-2 lerine kadar.
Şu lokali olan derneklerden bahsediyorsanız haklısınız. Ama benim bildiğim Afyondaki olta balıkçıları derneği başkanı mehmet abi hafta sonları hiç durmaz. Alır jandarmayı yanına gezintiye çıkar. Şİmdi yasa dışı avlanan bohçacılar daha tedirginler afyonda....
Mehmet kardeşimin methini bende duydum bu konuda. Takdire şayandır yaptıkları. % 90 dedim ya. işte geriye kalan % 10 Mehmet beyler gibiler içindir. Gerisi boş.
158 sahil güvenliği ararsanız,bir kişi bile arasa S.G. müdahele eder. Zira 158 e aradığınızda bu arama kayıt altındadır ve bu ihbarın raporunu bildirmek zorundadırlar. normal bir numaradan ararsanız bu kayda girmeyeceğinden kale alınmaya bilir. onun için ihbarlarınızı (kuruma göre) 158-155-156....vb numaralardan yapın.
Tevfik ağabey, elbette sizin görüşünüz, saygı duyuyorum. Örnek vereyim; gece gittim Beykoz'da avlanıyorum. Bir baktım teknenin biri tarıyor. Ne yapmak lazım? Yapılması gerekeni yaparak gerekli yerlere haber verdim, hatta bir de fotoğraf çektim. Sonra yine benim gibi olduğuna inandığım bir arkadaşıma da durumu bildirdim. O da benim yaptığımı yaptı. Şimdi, böyle bir organizasyon kuramıyorsak nasıl sivil toplum olabiliriz? Aynı şey polis içinde geçerli ama pratikte ne yazık ki hem polis, hem sahil güvenlik ve benzer kurum sınıfta kalmakta. Ama ihbar sayısının çokluğu karşısında çaresiz kalacaklarına şüphem yok. Herşeyi kurumlardan beklemek lazım demek ki bu ülkede. Belki uzun yıllar yurt dışında yaşamış olmanın sonucu olarak iyimser düşünüyorum. Olabilir. O yıllarda şunu öğrendim; bir şeyin değişmesini istiyorsan harekete geçmelisin. Bir birey olarak insiyatifi elimize almadığımız sürece, bir sürünün başına ne gelirse bizim de başımıza aynı şeyler gelir. Bizlerde kaderlerimize şükretmeye devam ederiz.
Seni çok iyi anlıyorum Tevfik Ağabey. Elbette gelişigüzel bir organizasyonun geleceği nokta aynı senin söylediğin şey olacaktır. Onda seninle hemfikirim. Peki ama burada bir beyin fırtınası yaparak, siz değerli ağabeylerimizin tecrübeleri, genç arkadaşlarımızın belki birçoğumuzun aklına gelmeyecek fikirlerinden yararlanarak en azından böyle bir oluşumun temellerini atamaz mıyız?
Sizi ve duyarlılığınızı en az sizin kadar anlıyorum Kerem kareşim. İçinizde ki pırıltı ve cevher gerçekten yüzünüze vurmuşta taşıyor bile. Herkes değerlendirme ve tesbitlerini, sonunda da girişimlerini sizin gibi, yada reel gözle değerlendiren arkadaşlar gibi yapamaz. Görüyorsunuz şurada, çok basit konuların bile hangi boyutlara gelebildiğini, hatta ve hatta nasıl vıcık vıcık sulandırılıp, gayri ciddi ve alakasız, lakayıt cevapların verilebildiğini. Gerisini siz düşünün.
Bu güzel sözleriniz için teşekkür ederim Tevfik Ağabey. Ama kendimi öyle görmüyorum; belki de bütün sıkıntım bu yüzdendir çünkü duyarlı olmak, olmamaktan çok daha kolay ve içten gelen bir dürtü. Duyarsız olmak edinilen bir dürtü. İşte kırılma noktamda burası: Bir özür dilememek için bile "Benim mizacım bu, değişemem," diyen insanların bir anda "Hayat şartları beni böyle olmaya itti," diyerek duyarsızlaşmaları ve kötü anlamda değişmeleri. Konumuza dönecek olursak peki mesela şöyle birşey yapılamaz mı? Sürdürülebilir avcılık adına çalışma yapan birkaç tane ciddi kuruluş var. Bunlarla birlikte ortak bir çalışma içine girilemez mi? Onların sahillerdeki gözleri olamaz mıyız mesela? Ben bir fikir ortaya koydum, ama illa belirttiğim şekilde olmak zorunda değil. Paylaşmamda ki yegane amaç zaten bir fikir deposu oluşturup ve belki bu depodan bir numune çözüm çıkarmak. Bir projenin ön çalışmasının taslağı mahiyetinde. O nedenle "Öyle olmaz ama belki böyle olabilir," şeklinde yaklaşımlar da olsa hiç fena olmaz hani. Sevgiler ve saygılar...
Öncelikle doğru yolda ve yaklaşım içerisinde olduğunu bilmelisin. Özür dilemek yada dilememek demişsinde. konu açılmışken anlatayım. Babamın bana bıraktığı en büyük servet bu olmuştur. '' Oğlum hayatın boyunca kimseden özür dileme; ama hiç bir zamanda özür dileyeceğin davranışta asla ve asla bulunma. Kimseye söz verme, verdiğin sözü canın pahasına da olsa yerine getir.'' Şuna inan ki bu serveti bu güne değin layıkıyla korudum. Neyse konumuz bu değildi. Bahsettiğininiz bu kuruluşlarla görüş teatisinde bulunarak daha ciddi ve etkin, hatta daha sağlıklı çözüm yolları geliştirilip uygulamaya konabilir. İstanbul'da olsam, inan ki yarın hemen kollarımı ve kollarını sıvardım; bunu bil. En içten dileklerimle sevgilerimi iletirim.
Bir çift göz de benden. Başka da ne yapılabilecekse üzerimize düşeni yapacağımdan emin olabilirsiniz Kerem bey.
Sağolun arkadaşlar. Belki çok naif düşünceler içerisindeyim ama denize gerçekten gönül vermiş insanlarla elele vererek birşeyler başarabileceğimize inanıyor, inanmak istiyorum. Pazartesi günü TÜDAV http://www.tudav.org/ 'a telefon açıp randevu talebinde bulunacağım. Bu vakfın sürdürülebilir balıkçılık adına bir takım çalışmaları ve projeleri mevcut. Bakalım kapıları dışından bir sese kulak verecek kadar da ciddiler mi.