Birazda sağlık diyelim.

Konu, 'Genel Konular' kısmında bülenttok tarafından paylaşıldı.

  1. bülenttok

    bülenttok BÜLENT TOK

    Yaş:
    60
    Mesajlar:
    858
    Şehir:
    Kocaeli-İzmit
    Favori Kamış:
    amudson kudos, okuma v sistem,
    Favori Makine:
    shimano sahara ve symetre. daiwa emcast, daiwa bg ,
    En İyi Avı:
    izmit körfezinde iki kiloluk bir sinarit,
    Bugün bu konuyu açtım. Eminimki bir çok balık sevdalısı arkadaşımızın aklına gelmiş ve sonrasında da unutup gündeminden çıkmış bir konu.

    Evet KURŞUN konusu. Şimdi ne olmuş yani kurşun işte dediğinizi duyar gibiyim. Çantamızda, arabamızda, oltamızda ve hatta çoğu zaman cebimizde taşıdığımız zaman zaman da eve kadar götürdüğümüz bu madde ve bu maddenin zararları.Ben doktor yada kimyager değilim. Fakat kurşun ve içeriğindeki civa ile ilgili bir çok hastalığıda bilmekteyim. Kurşunun ve cıvanın insan sağlığına olan etkileride müthiş derecede olumsuzluklarla dolu.

    Çok masum gibi görünen ve balık avı esnasında devamlı olarak temas ettiğimiz bu madde bilhassa vücutta birikmesi ( eklemlerde, karaciğerde, beyinde, böbreklerde ) gerçekten çok tehlikeli. Ben devamlı olarak arabamın bagajında taşıyorum. Kendi aklımca poşetlerle sarıp sarmalıyorum. Fakat ne kadar fayda ediyor bilmiyorum. Heleki arabada ve sıcakta bu madde buharlaştığını biliyorum. Hava ile alınan kurşun ve cıvanın direk akciğerlerde biriktiği ve vucuttan atılmasının çok uzun zaman gerektiğini de biliyorum.

    Ağız yoluyla sindirim sistemine karışması halinde biraz daha şanslı olduğumuz, yani kısa bir zaman diliminde atıldığınıda öğrendim. Ancak tehlike devam ediyor.

    Arada bir kan tahlili yaptırmak ve tedbir almak aslında kolay bir yöntem. Bana kızanlar olabilir, şimdi nereden çıkarttın bu be kardeşim diyenler olabilir lakin bu bir gerçek.

    Dahada önemlisi benim ağzımda yıllar önce yaptırdığım bir dolgu var. Yaklaşık iki yıldır aklım hep bu dolguda, Sebebine gelince bu dolgu amalgan denen bir dolgu. Bunu bir yıl öncesine kadar bilmiyordum.Nedir neyin nesidir diyerek internet üzerinden araştırdım. Vay anam vay bu dolgunun karışımı cıva+bakır+kalay+çinko+gümüş ten oluşuyor. Tam bir bomba ve tamda bu gece televizyonda bir programda bu konu işleniyor. Sayısı belli olmayan hastalıklara sebep gösteriliyor. Sağırlık, MS hastalığı, nörolojik hastalıklar, kulak çınlaması, kanser, allerji, alzaymır, parkinson, görme kaybı, ve daha bir çok hastalığın sebebi olabilir deniyor.Peki neden böyle bir dolgu yapılıyor kolay ve ucuz olduğu için. Şimdi yani yarın ilk iş bu dolguyu ağzımdan çıkarttırmak olacak.
    Benim bu konuları açmam ve sizlerin dikkatine sunmamın sebebi bu sitede biz binlerle ifade ediliyoruz. Mutlaka bu iki konu ile ilgili sizlerinde söyliyecekleri vardır.Böylelikle birbirimize faydamız olacaktır. Aramızda belki kimyager belki diş doktoru ve ya konuya yakın hatta tam içinde olan arkadaşlarımızda olabilir.

    Ben böyle düşünüyorum sağlığımız yerinde olduğu müddetçe balık avlayabilir bu güzel hobiyi devam ettirebiliriz. Yani önce sağlık. Hoşçakalın.
     
  2. tarcan

    tarcan ...

    Mesajlar:
    6.700
    Şehir:
    Hatay
    Favori Kamış:
    .
    Favori Makine:
    .
    En İyi Avı:
    Kefal 325 gram
    Aman ha Bülent abim.

    Analgam dolgu Bende de var...

    Biraz eski model.


    Neyse selamlar saygılar...
     
  3. drztolga

    drztolga Tolga

    Yaş:
    49
    Mesajlar:
    3
    Şehir:
    Manisa Gördes
    Bu konuyu açtığınız için teşekkür ederim.Bulduğum bir yazıyı paylaşmak istedim.
    En zararlı ağır metallerden birisi olan kurşun; olta ve tüfekle yapılan avlanmalar da dahil olmak üzere her geçen gün artarak, doğal hayatı tehdit ediyor.

    , Olta ile balık avlayan veya tüfekle ava çıkan avcıların farkında olmadan doğal hayata zarar verdiğini söyledi. Deniz, baraj veya ırmaklarda olta ile balık tutarken takılan ve suda kalan kurşun miktarının ülke genelini düşünüldüğünde tonlara ulaştığını ifade eden Dirim, ayrıca tüfekle atılan saçmalarında toprağa düşerek oradan yeraltı sularına karıştığını kaydetti. Kurşunun su veya toprağa karışmasının fark edilemediğini ileri süren Dirim, avcıların alternatif olarak demirden yapılmış olta malzemesi kullanması gerektiği görüşünü savundu.

    KURŞUN'UN ZARARLARI

    Vücuda solunum, içme suyu ve gıda zinciri yolu ile giren kurşun; doğrudan beyin hücrelerini etkileyerek zehirlenme yoluyla insanlarda zeka ve hafıza kaybına yol açıyor. Yavaş yavaş birikerek uzun yıllar sonra ortaya çıkan kurşun zehirlenmesi bazı durumlarda karın ağrısı, bulantı, kusma, yorgunluk, bazen de koma hali gibi kendisini gösteriyor. Kurşun, olta, mermi ve av saçmalarının yanında ayrıca benzinde, sık kullanılan plastik malzemelerde, mutfak malzemelerinde, oyuncaklarda, borularda, levhalarda, kablolarda boya maddelerinde, elektronik malzemelerin lehimler ile bu bileşiklerin her türlü malzemeden havaya geçtiği, suda ve besinlerde bulunabildiği kaydedildi.
     
  4. Candy_Man

    Candy_Man Necip TEPE

    Yaş:
    39
    Mesajlar:
    372
    Şehir:
    İÇERENKÖY / İSTANBUL
    Konuyla alakalı sanırım.

    Hangi balıklar tüketilmeli?

    Bütün çöplerin, zehirli atık suların nihayet bulduğu denizlerin artık bu kirliliği kaldıramayacak hale gelmesi, içinde yaşayan canlılarla birlikte insanlara da zarar vermeye başladı.

    Deniz dibine çöken en tehlikeli maddeler, buralarda yaşayan balıklarla birlikte insan vücuduna taşınıyor.

    Dip balıklarını sık tüketen kişilerin vücudunda uzun vadede kurşun, kadmiyum, cıva gibi tehlikeli ağır metallerin birikimi sonucu karın ağrıları, sinir sistemi bozuklukları, böbrek hasarı, kemik erimesi, çocuklarda otizm belirtileri gibi rahatsızlıklar oluşuyor. Normalde besin değeri çok yüksek olan ve sağlıklı olduğu takdirde haftada bir öğün tüketilmesi önerilen balıkların, artık yaşadığı yere göre daha iyi seçilerek ve daha seyrek alınması gerekiyor. İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Kimyasal Oşinografi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nuray Balkıs, dip balıklarının ve özellikle midyelerin kesinlikle tüketilmemesi gerektiğini söylüyor.

    Midyelerde toksik oranı yüksek

    İnsanların denizi çöpün atılabileceği son durak olarak düşündüğünü belirten Doç. Dr. Nuray Balkıs, belli miktara kadar denizin kendini temizlediğini ama limitler aşılınca kirliliğin biriktiğini ifade ediyor. Dipteki çamurun kirliliğin en son çökeldiği kısım olduğunu ifade eden Balkıs, "Analiz yaptığımız zaman suda metal oranını düşük buluruz ama dipte yüksek çıkar. Dipte beslenen balıklar, besin maddeleriyle birlikte ağır metal, pestisitler, petrol ve başka organik kirleticileri de yiyor. Kirlilik izleme çalışmalarımızda, dip balıklarında ve özellikle midyelerde ağır metal oranının Çevre Bakanlığı'nın su ürünleri yönetmeliğinde verdiği toksik miktarlarından yüksek çıktığını görüyoruz. Ben kendi adıma Marmara'dan çıkan midye ve dip balığı yemem." diyor.

    Marmara ve Boğaz riskli

    Denizin yüz metrelik üst kısmında yaşayan hamsi, istavrit, uskumru, palamut gibi göçmen balıklara yüzey balığı, daha aşağıda bulunan mezgit, berlam, kefal, levrek, lüfer, barbunya, kalkan gibi balıklara dip balığı deniyor. Toksik (zehirli) etkili ağır metal denince ilk başta kurşun, kadmiyum, cıva geliyor. Bu maddeler balığı yiyince hemen zehirlemiyor. Zaman içinde birikerek tesir ediyor çünkü ağır metaller vücuttan kolay atılamıyor. Uzun süreli bir tedavi gerektiriyor. Doç. Dr. Nuray Balkıs'ın verdiği bilgilere göre, Marmara ve İstanbul Boğazı'nın tüm dip balıklarını yemek sakıncalı. Karadeniz'de zaten kirlilikten dolayı 100-150 metreden derinlikte balık kalmamış durumda. Akdeniz'de de özellikle körfezlerin kirlilik oranı yüksek olduğu için buralarda tutulan balıkların ağır metal oranı yüksek çıkıyor.

    Körfezlerde kirlilik VAR

    İstanbul'da ağır sanayi işletmelerinde biyolojik arıtma sisteminin tam oturmadığını belirten Doç. Dr. Balkıs şu bilgileri veriyor: "Atık su Karadeniz'e gitsin diye 50 metre derinlikten Boğaz'a veriliyor. O kirli su akıntı ve rüzgârın etkisiyle Marmara'ya geri dönüyor. Sanayi kuruluşlarının atık suyunu arıtması lazım ama ne kadar denetleniyor bilemiyoruz. Araştırmalarımızda balık popülasyonunda da ciddi bir azalma olduğunu görüyoruz. Eskisi kadar çok balık çıkmıyor. En temiz Akdeniz ama körfezleri ayrı tutmak lazım. Çünkü körfezler sanayinin etrafına kurulduğu küçük alanlardır. Su sirkülasyonu az, kirlenme yüksektir." Doç. Dr. Nuray Balkıs'a göre, tuzlu su balığı gibi lezzetli olmasa da nehir balıkları ve açık denizde kurulan balık çiftliklerinde yetiştirilen somon, çupra gibi balıklar ağır metal riski açısından değerlendirildiğinde daha sağlıklı görünüyor.

    http://www.balikavi.net/forum/archive/index.php/t-29906.html

    birde bu siteyi buldum az önce Dişhekimleriyle dolgu sahipleri bukonuyu konuşmuşlar. Belki bi fikir verir.
    http://www.doktorumonline.net/mid/danismahatti/c/8/id/34703/Amalgam_dolgu_ve_cikarilmasi.htm
    aynı siteden cevabını beğendiğim bir doktorun ilgili makalesi
    http://www.doktorumonline.net/mid/articles/id/310/p//Dolgu_Materyalleri_ve_dis_dolgulari.htm.htm
    http://www.doktorumonline.net/mid/articles/id/285/p//amalgam_dolgular_ve_vucuda_zarar_orani.htm.htm
     
    Son düzenleme: 22 Nisan 2011
  5. 41p3r

    41p3r Alper DEĞİRMENCİ

    Yaş:
    45
    Mesajlar:
    68
    Şehir:
    Samsun
    Favori Kamış:
    Okuma Salina SeaSpin 10-40g kamış 240cm,REMIXON STRONG TELESURF KAMIŞ 200G 420CM
    Favori Makine:
    RYOBI KOBE 2500 MAKİNE,Spro Super Long Cast LCS 555
    En İyi Avı:
    Somon, 2 Kg
    Peki kurşuna alternatif olabilecek başka bir metal yok mudur oltalarımıza ağırlık olarak kullanabileceğimiz?
     
  6. mufi

    mufi Muvaffak İŞMEN

    Mesajlar:
    3.332
    Şehir:
    İzmir
    Favori Kamış:
    kıyı balıkçılıgı standart malzeme oltakamışı ve makine
    Favori Makine:
    Daiwa GS 9
    En İyi Avı:
    her av iyidir yeterki usule uygun olsun
    Bu konu yıllardır forumlarda gündeme gelir .. ama alternatif bir malzeme de üretilmez..
     
  7. 41p3r

    41p3r Alper DEĞİRMENCİ

    Yaş:
    45
    Mesajlar:
    68
    Şehir:
    Samsun
    Favori Kamış:
    Okuma Salina SeaSpin 10-40g kamış 240cm,REMIXON STRONG TELESURF KAMIŞ 200G 420CM
    Favori Makine:
    RYOBI KOBE 2500 MAKİNE,Spro Super Long Cast LCS 555
    En İyi Avı:
    Somon, 2 Kg
    Abi uzaya çıkıp seyahat yapabileceğimiz araçlar üretiyoruz ancak doğaya zarar vermeyecek ve kurşun yerine kullanabileceğimiz bir metal üretemiyoruz. Olacak gibi değil. Bence kesin vardır kurşun yerine kullanılabilecek bir madde. Biraz araştırmak lazım internetten falan. Kuşunun özellikle doğaya bırakılması önemli bir konu bence de.
     
  8. Candy_Man

    Candy_Man Necip TEPE

    Yaş:
    39
    Mesajlar:
    372
    Şehir:
    İÇERENKÖY / İSTANBUL
    kurşun dökümü kolay değeri az olan bir element olduğundan.kimse platin ağırlık atmicağına göre :) kurşuna devam edilcektir. bide dışını parlak olsun diye kalayla kaplıyorlar ? Kalay da zararlı bir madde ama eskiden yıllarca tencerelerde kullanıldı kim öldü ; kim umursadı.Adam elinde sigara balık tutuyo kurşun zehirlermi diye düşüncek bide :) Haliç yüzeyi sürekli gökkuşağı gibi parlıyor ; adam kurşunu düşüncek zararli diye... Uzar gider. Deniz taşı kullananlar var galiba forumda da taşı maktapla felan deliyolarmış hem denizi kirletmez hemde elimizi diyorlardı ben deniz kenarında hiç taş atan görmedim :)
     
  9. özcan bolat

    özcan bolat özcan

    Yaş:
    49
    Mesajlar:
    406
    Şehir:
    istanbul
    Favori Kamış:
    LINEAEFFE 4.50 mt sörf kamış
    Favori Makine:
    okuma salina 2
    :rolleyes:
    aynen bende bu sözlere katılıyorum
     
  10. 13114

    13114

    Yaş:
    63
    Mesajlar:
    80
    Şehir:
    istanbul
    Favori Kamış:
    Michell 4.20 surf
    Favori Makine:
    Daiwa bg30
    Tam benlik bir konu:)
    Öncelikle avrupanın biçok yerinde özellikle saçmalar ve yivli tüfeklerin çekirdekleri artık içi kurşun dışı bakır nikel kaplı oluyor.Yivlilerde pek sorun yok ama kurşunun tercih edilmesinde birkaç sebep var.Ucuz,İşlenmesi kolay ,Özgül ağırlığı fazla ve arsenik ile yumuşatılmış olduğından ava isabet edince tahribatı fazla oluyor.Kemiğe denk gelince parçalanıyor veya ezilip etkisi fazlalaşıyor.
    Ayrıca yumuşak olması sebebi ile namluya zarar vermiyor.Özellikle yivsiz av tüfeklerinde malesef altarnatifi yok gibi.
    Bir çok kişi vurulan avların içindeki saçmanın yiyeni zehirliyeceğini söylese de aslında birçok saçma ya delip geçiyor veya gövdede ise pişince tencereye dökülüyor.Tabi ağzımıza özellikle ince saçmalarda anlamasak bile gelebiliyor.
    Asıl mesele hiçbirimizin aslında yapmadığı özellikle atış alanları veya sulak alanlardaki kurşun birikimi.Avrupada özellikle yoğun sulak alanlarda periyodik olarak dip çamuru toplanıp elenerek kurşunun suya karışması bir nebze elenmektedir.Malesef bizde bunu hayal bile etmemek lazım.Eğer yapabilseydik haliçtekiçamuru ki dünyanın en değerli porselen çamuru ve uranyum bile olmasına rağmen hem temizler hem de değerlendirirdik.Lakin inanın saçmaların verdiği zarardan çok daha fazlası da sulak alanlara akan kanlizasyon ve özellikle sanayi atıkları.En bariz örneği ergene burnumuzun dibinde.
    Avrupada özellikle atış alanlarında (yivsiz atış alanları) menzil içine sentetik örtüler serildiğini duydum.Atşlarda kullanılan fişeklerin barut ve saçma gramajları aynıdır.Bu yüzden atılan saçmalar belli bir açı içerisinde aynı yerlere dökülmektedir.
    Lakin bir seri atış 25 plaktan 50 fişek.bir atıcı her yarışmada veya çalışmada en az 5 seri atış yapıyor.250fişek .En az 60 atıcı olur genelde (200 de olabilir).
    15000 Fişek demektir.30 GR saçmadan 4500 kg saçma demektir.Kabaca 5 TON. Bir yılda en az her ay çalışmalar dahil 3 kereden senede en az yarışmalar dahil 50 gün atış oluyor.Ki bu özellikle İstinye atış poligonu tarzı yerlerde.
    25 TON snede kurşun toprağa dökülüyor demektir.10 yılda hesaplayın.
    İstinye atış poligonu gibi yerlerde üyelikler cumhuriyet altını ile.AMA idareciler acaba bu konuda bizlerde neler yapıyor.
    Bence biz amatörlerin denize düşürdüğümüz kurşunlardan ziyede kopan ağlardaki rizk daha fazla.Özellikle tatlı sularda (akarsu değil) balıklar ve hatta dalıcı ördeklerin etlerinde fazlasıyla birikmiş kurşun var.
     
  11. yakup

    yakup Yakup

    Yaş:
    62
    Mesajlar:
    537
    Şehir:
    Alanya
    Favori Kamış:
    Elime hangisi gelmişse
    Favori Makine:
    Hangisi takılmışsa
    En İyi Avı:
    Daha değil
    İnsanı düşündüren bir konu.
    Bu faydalı paylaşım için teşekkürler.
     
  12. Zıpkıncı İbo

    Zıpkıncı İbo İbrahim Can

    Mesajlar:
    2.915
    Şehir:
    Ankara
    Favori Kamış:
    Cressi, Mares, Tusa
    En İyi Avı:
    18 kg Akya
    Bulent agabey, bu cok onemli konuyu actiginiz icin tesekkur ederim.

    Konunun merkezinde dogal olarak olta agirligi amacli kullanilan kursun var. Fakat beni ozellikle amalgam dolgu meselesi cok ilgilendirdi ve acikcasi endiselendirdi. Benim agzimda da cok eskiden kalma bir amalgam dolgu var. Bunun icinde sagliga zararli maddeler olabileceginden kuskulaniyordum ama bir kez olsun bir dis doktoruna veya kimyagere sormadim. Korkuyla karisik bir ihmalkarlik yuzunden yillarca bu dolguyu bilincsizce kullandim. Hala da kullanmaktayim. Ustelik, sizin yukarida saydiginiz amalgam dolgunun yol actigi saglik sorunlarindan bazilari bende var. Ozellikle surekli kulak cinlamasi. Bircok doktora gorundum, KBB uzmanlarina danistim, hic birinde amalgam dolgu gundeme gelmedi ve sonunda `tinnitus` denilen kronik kulak cinlamasi teshisi konuldu. Sebebi anlasilamadi. Simdi diyorum ki keske vakitlice su amalgam dolgu konusunu arastirip doktorlara sorsaymisim. Belki de bu kulak cinlamasi illeti hic baslamayacakti. :(

    Balikcilik forumunu saglik danisma hattina cevirmek degil amacim. :) Sadece kursun meselesinin ne kadar onemli oldugunu belirtmek istedim. Ozellikle amalgam dolgu hakkinda daha fazla bilgisi olan veya kulak cinlamasi sikintisi yasayan arkadaslar varsa bilgi paylasmindan cok memnun olurum.

    Tekrardan, bu konuyu actiginiz icin sagolun varolun.
     
  13. bülenttok

    bülenttok BÜLENT TOK

    Yaş:
    60
    Mesajlar:
    858
    Şehir:
    Kocaeli-İzmit
    Favori Kamış:
    amudson kudos, okuma v sistem,
    Favori Makine:
    shimano sahara ve symetre. daiwa emcast, daiwa bg ,
    En İyi Avı:
    izmit körfezinde iki kiloluk bir sinarit,


    Benimde bahsettiğim konu bu zaten. Binlerce üyesi olan bu tarz forumlar bulunmaz nimettir.Tabiki burada ağırlıklı olarak balığı konuşacaz, ancak sağlık konularınıda açmak, sormak, veri elde etme anlamında bilgi sunmak bu konuda olduğu gibi kaç kişinin ağzında ve kaç dişinde, kaç yıldan bu yana amalgan dolgu var ve ne tür rahatsızlıkları var bu kişilerin bunları toparlamak bence güzel bir çalışma olmazmı. Hem bu konu diş hekimleri açısından zarar görebilecekleri bir konuda değil. Biliyorumki bir çok dişçi bu dolguyu yapmaktan kaçınıyor.Hastasına soruyor muhtemel zararlarından bahsediyor herhalde hasta istersede yapıyordur.Belkide yahiç yapmayan dişçilerde var.Yazımdada bahsettiğim gibi bu dolgu olmazsa olmaz bir dolgu değil.Komik olacak belki ama bu dolgu yerine altın dolgu çok daha sağlıklı.Çünki altının sıcaktan çözülmesi mümkün değil.Amerikada bu konu ele alınmış ve yıllık diş için kullanılan bu malzeme kilo bazında ölçülmüş amerika devleti kademeli olarak bu maddenin kullanımını yasaklamış. Her bir amalgan dolgulu dişin günlük vücuda bıraktığı cıva miktarı 15 mikrogrammış.Bu bir diş içinmiş.Yani siz haftada bir kez balık yerseniz aldığınız kurşun-civa miktarı 2-3 mikrogrammış.Buda hangi balığı yediğinizle ilgili bir konu.

    Bende olan hastalıkları bir sıralayayım. Sol kulak çınlaması 24 saat aralıksız.
    sinüzit, kronik faranjit, duyma kaybı, vertigo,görme kaybı, uykusuzluk ve sinirsel bazı bozukluklar.
    Belkide hepsi raslantısal ama ne gariptirki bu hastalıkların tamamı kurşun ve civaya maruz kalındığında oluşan hastalıklar.
    Dedimya bu gün olmadı yarın bu amalgan dolguyu ağzımdan söküp atacağım.olmadı bu dişimi komle atacağım yani çektireceğim.
     
  14. Zıpkıncı İbo

    Zıpkıncı İbo İbrahim Can

    Mesajlar:
    2.915
    Şehir:
    Ankara
    Favori Kamış:
    Cressi, Mares, Tusa
    En İyi Avı:
    18 kg Akya

    Haklisiniz Bulent agabey, boyle bilgi paylasiminda buyuk fayda var. Eminim ki aramizda dis hekimi arkadaslar da vardir. Bize bilgi verip yardimci olurlarsa, ben kendi adima cok sevinirim.

    En az bir dolgumun amalgam oldugunu biliyorum. Fakat diger dolgularin ne cins oldugundan pek emin degilim. En kotumser ihtimalde, tamaminin amalgam oldugunu varsayinca, dis basina gunde 15 mikrogram civa alimi nedeniyle korkunc bir manzara ortaya cikiyor. Dusunmek bile istemiyorum. Dolgudan aldigim zehir karsisinda, sigarayi birakmisim, haftada en az bir kez balik yemege ozen gostermisim, spor yapmisim, hepsi hikaye diyorum. :( Umarim durum o kadar kotu degildir. En kisa zamanda bir dis hekimine gorunup dolgularin cinsini tespit etmek, amalgamdan da kurtulmak sart oldu...
     
  15. Zıpkıncı İbo

    Zıpkıncı İbo İbrahim Can

    Mesajlar:
    2.915
    Şehir:
    Ankara
    Favori Kamış:
    Cressi, Mares, Tusa
    En İyi Avı:
    18 kg Akya
  16. isottevfik

    isottevfik Tevfik

    Mesajlar:
    4.310
    Şehir:
    B U R S A
    Favori Kamış:
    SHIMANO Catana BX 240 Tele
    Favori Makine:
    SHIMANO BIOMASTER 5000 CFB
    Hic aklımın ucunun kosesinden bile gecmezdi. Dolgu saglammı saglam, dusmedi mi dusmedi; dis dolgusuna bakıs acım buydu. Genelimizinde bu olduguna inanıyorum. Bu vesile ile bunuda ogrenmis olarak, degerli bir bilgi sahibi olduguma inanıyorum.

    Paylasımda bulundugunuz icin tesekkurler. Tevfik.
     
  17. Zıpkıncı İbo

    Zıpkıncı İbo İbrahim Can

    Mesajlar:
    2.915
    Şehir:
    Ankara
    Favori Kamış:
    Cressi, Mares, Tusa
    En İyi Avı:
    18 kg Akya
    Siz sagolun Tevfik agabey. Balikcilikla alakasi olmasa da cok onemli gordugum icin bu konuya tekrardan dikkat cekmek istedim.

    Yillar yili agzimizda tasidigimiz bu meretin bunyeye verdigi zarar apacik ortada. "Zararin neresinden donsek kardir" diyerek harekete gecmek lazim diye dusundum. Kendi adima, Turkiye`ye gelir gelmez dis hekimine danisip amalgamlardan kurtulmanin yolunu arayacagim. Umarim sizler de en kisa zamanda bundan kurtulursunuz. Tabi bunun icin bu isin ehli bir hekimin yardimi sart... saygilar...