Mart ayı Haziran ve Temmuz ayları ile birlikte Boğaz'da balığa en fazla hasret kalınan aylardan biridir. Boğaz'da kalan son istavrit ve çinekopların da son soğuklarla birlikte Güneye kaçtığı, artık havaların ısınıp balıkların Karadeniz'e doğru geri akışının beklendiği bir dönemdir bu. İşte o dönemde Boğaz'ı tamamen boş bırakmayan, Karadeniz'e doğru ilk göç eden balıklardan biri: Gümüşbalığı Mart 15-Mayıs 15 döneminde yumurtalı ve çok lezzetli olan Gümüşbalığı hesaplı ve taze balığa hasret kalanlar İstanbul'lular için en iyi alternatiftir. Bu yüzden haftasonu Tarabya'da çökertme ağının kurulduğu yere gittim. Tahmin ettiğim gibi ağ kurulmuş, av başlamıştı. Yeniköy ve Arnavutköy gibi Boğaz'ın diğer akıntılı noktalarına da bu çökertme ağları kuruluyor ve ilk bahar aylarında yukarı çıkan Gümüş, Çaça, Kefal gibi balıklardan bir miktar yakalıyorlar. Ben orada olduğum sırada büyükçe bir sürü ağın üzerine geldi, 2 kişi asılıp ağı kaldırdılar, ben de resimlerini çektim. Ağın altındaki beyaz plakalara dikkat edin. Onları dibe özellikle yerleştiriyorlar, böylece üzerinden balık geçtiğinde yukarıdan gözükebiliyor. Balıklar leğende oynamaya başlayınca fiyatı sordum, kilosu 10 lira. Bir kilo alıp eve geldim. Konusu gelmişken Gümüşbalığının nasıl yendiğinden de bahsedelim, çünkü bazı arkadaşlar daha önce sormuştu. Gümüşbalığı, özellikle yumurtalı olduğu Mart-Mayıs döneminde içi temizlenmeden kızartılıyor. Bu balığın yumurtasının lezzeti gerçekten muhteşem. Ne demek istediğimi ancak yiyen bilir. Görüldüğü gibi yumurtası olan dişilerin siyah zarla kaplanmış yumurtası kızartma sırasında bile ortaya çıkıyor. İçinde de yumurta dışında birşey yok gibi. Temizlenmiş bir gümüş ve 3 balıktan çıkan yumurtalar Konuya son verirken bir noktaya da açıklık getireyim. Nasıl olsa birileri yumurtalı balık yemeyi eleştirecekler, onlar söylemeden ben cevabımı vereyim. Gümüşbalığı'nın av mevsimi bu aylardır, hem lezzeti yerindedir hem de diğer zamanlarda kıyılardan bu şekilde geçmedikleri için avı pek mümkün değildir. Neyse ki açıklarda fazla gezinmedikleri için gırgır teröründen fazla etkilenmiyorlar. Bu mevsimde olta, kepçe gibi aletlerle avlananların da avlanırken aşırıya kaçmamaları gerekir, yerken de balığın en önemli özelliği olan yumurtaları ziyan etmemelerini dilerim. Ayrıca, bu mevsimde Boğaz'da yakalanacak olan Lüfer, İstavrit, Eşkina vs. gibi her türlü göç eden balığın Karadeniz'e yumurta dökmeye giden balıklar olduğunu unutmayalım. Sirkülerdeki limitlerin çok üzerinde olan bu balıkları yakalamak bizleri fazla sevindirmesin, çünkü yakaladığımız her balıkla birlikte karnındaki milyonlarca yumurtayı da öldürmüş oluyoruz. Bu da sürekli eleştirilen kıraça, çinekop avlarından çok daha zararlı bir şey. Çünkü doğada bir kıraçanın yetişkin istavrit olma olasılığı çok az, ancak boğazı geçecek olan bir yetişkin istavrit Karadeniz'de kesin olarak yumurtlayacaktır. Bu yüzden olta ile bile olsa Boğaz'da ilkbaharda her türlü balık avını çok düşük seviyede tutmak gerekir.
size afiyet olsun bu aylarda kıyıdan ne tutulabilir kıyıdan olta ile avlanmayı düşünüyorum ve bilgim çok yok nerlerde ne tür teknikler izlemeliyim ne önerirsiniz ve havanın soğuk ve yağışlı olması verimliliğ etkiliyormu rüzgar felan teşekür ederim
....Konuya son verirken bir noktaya da açıklık getireyim. Nasıl olsa birileri yumurtalı balık yemeyi eleştirecekler, onlar söylemeden ben cevabımı vereyim. Gümüşbalığı'nın av mevsimi bu aylardır, hem lezzeti yerindedir hem de diğer zamanlarda kıyılardan bu şekilde geçmedikleri için avı pek mümkün değildir. Neyse ki açıklarda fazla gezinmedikleri için gırgır teröründen fazla etkilenmiyorlar. Bu mevsimde olta, kepçe gibi aletlerle avlananların da avlanırken aşırıya kaçmamaları gerekir, yerken de balığın en önemli özelliği olan yumurtaları ziyan etmemelerini dilerim. Ayrıca, bu mevsimde Boğaz'da yakalanacak olan Lüfer, İstavrit, Eşkina vs. gibi her türlü göç eden balığın Karadeniz'e yumurta dökmeye giden balıklar olduğunu unutmayalım. Sirkülerdeki limitlerin çok üzerinde olan bu balıkları yakalamak bizleri fazla sevindirmesin, çünkü yakaladığımız her balıkla birlikte karnındaki milyonlarca yumurtayı da öldürmüş oluyoruz. Bu da sürekli eleştirilen kıraça, çinekop avlarından çok daha zararlı bir şey. Çünkü doğada bir kıraçanın yetişkin istavrit olma olasılığı çok az, ancak boğazı geçecek olan bir yetişkin istavrit Karadeniz'de kesin olarak yumurtlayacaktır. Bu yüzden olta ile bile olsa Boğaz'da ilkbaharda her türlü balık avını çok düşük seviyede tutmak gerekir. …. diyoruz ve satin alip yedigimiz yumurtali baligin raporunu mu paylasiyoruz?
hakikaten ibrahim bende pek bişey anlamadım..galiba yumurta döneminde gırgır ve oltayla bile avlanmayın ama çökertme avla avlanabilirsinize geldi konu galiba.
Gümüş balığı ekonomik değerinin düşük olması nedeniyle üzerinde av baskısı çok az olan türlerden biri. Genelde kıyıya çok yakın dolaşır, gırgır sarmaz, ağa pek girmez, trolde filan hiç çıkmaz. Tüm bunlar arasında çökertme gümüşün toplu olarak yakalanabildiği nadir av yöntemlerinden biridir. Benim bildiğim kadarıyla biri Arnavutköy, biri Tarabya olmak üzere İstanbul'da düzenli kurulan iki çökertme var. Tarabya'daki tüm sene boyunca kurulu durumda olmakla beraber, Arnavutköy'deki büyük zahmetlerle Nisan-Mayıs aylarında kurulur, sonra sene boyunca bir daha pek çalışmaz. Çünkü çökertmenin çalışabilmesi için balığın kıyıya sıfır yanaşması, çok akıntı olması, ve kıyı yapısının uygun olması gerekir. Yani öyle her zaman her yerde kolaylıkla yapılacak bir av yöntemi değildir. Av miktarı çok iyi günlerde 100-150 kiloyu bulabilir ancak yakaladığı balıklar genelde gümüş, kefal, çaça gibi üzerinde av baskısı olmayan balıklar olduğu için bu balıklar yumurtalı dahi olsa balık popülasyonuna zarar verebilecek niteliği bulunmaz.
Bogazda Mart sonu nisan basi akmaya baslayan gumus ve caca baliklari ilkbaharin ve yeni sezonun mujdecisidirler. Amator balikcilar(amator olta balikcilari demiyorum) bu baligi yuzlerce senedir Bogazda cokertme ag ve suzme kepceleriyle akinti burunlarinda veya bunlara yakin yerlerde avlarlar.Eskiden en buyuk keyif bulut gibi gecen gumusu cacayi kepceyle suzerken tor (kepcenin agina tor denilir) patlatmakti. Gumus ve caca asil hic temizlenmeden mucveri yapilarak yenirdi. Tarifi kisaca bildiginiz yumurtali mucver hamuruyla bu baliklari karistirip kizartmak olarak verebilirim.Cok kisa bir sezonu olmasi yuzunden ve Ozellikle Emrenin de belirtigi noktalar nedeniyle gumus ve cacanin uzerinde surdurulebilir balikcilik acisindan buyuk bir baski yoktur.Ancak artik gecmiste oldugu gibi bulut bulut gezdiklerini de sanmiyorum. Asil keyif bu gumus ve cacalari yakalayip onlarla gene akinti agizlarinda uzun bambu kamislar vasitasiyla kol gibi zarganalar tutmakti.Zaten bu akimi genelde zargana takip eder.Zarganalarida lufer ailesi... Yeni sezonunuz hayirli olsun. Dahasina rast gelsin.
Bu bir eleştiri değil kesinlikle önceden onu beliteyim. Yaklaşık 32 yık kara avcılığı yaptım.So yıllarda yaptığımız ve filline olmasa bile yüzlerce mail ve yaşışmalar ile bu konularda oldukça fazla uğraşan dostlarımız sayesinde aşağıda açıklayacağım kanunları yaptırdık. Bu konuda beni isko (İsfendiyar) olarak tanıyan sevgili Kamil Üçbaş'ın yaptırımları tartışılmaz. Eski av kanununda 3 katagori vardı. Her zaman avlanılan hayvanlar (Kara,Saksağan,Y.domuzu vs gibi) Avlanması yasak hayvanlar(Leylek,Yarasa,Kaplumbaa vs gibi) Bir de bildiğimiz belli sezonda avlanılan hayvanlar vardı. Ne oluyordu biliyormusunuz.Adamlar yılın 12 ayı domuz,tikli vs avına çıkıyordu.Tabi bu arada ne hikmetse çantalarda keklikler tavşanlar da oluyordu.Malesef kontol hiç yoktu. HER CANLININ ÜREME VE ÜRETME HAKKI VARDIR. Bu yüzden av kanununda her zaman avı serbest olan avlar çıkartıldı ve şimdi av açılana kadar özel avlaklar dışında silahsız köpek bile gezdirilemiyor. Önerim madem balık avı için sezonlara uyulmasını istiyoruz o zaman balıkların üreme zamanı olan mart,nisan ,mayıs belki de haziran aylarında balığa olta ile de çıklımasa ne olur.Ne kaybederiz ne kazanırız.Ve bu deneme amaçlı bir uygulama olarak gelse de neticesini görsek.Ben şahsen 2 aydır çıkmıyorum.Ölmedim de Ben sadece eskilerden bir örnek vermek istiyorum.12 eylülde her şekilde silahla gezmek yasaktı hatta ruhsatlı silahlar bile toplatıldı.Biçerdöğerler gece avcıları avlanamadılar.Ve kasım ayında Türkiyede sadece Kırklareli ili avcıları için özel izin alınarak açıldı. Netice mi anlatmasam daha iyi. Bence tabiki. Avda da balıkçılıkta da kişiler bazı inanmadıkları veya yanlış olduğuna inandıkları kuralları çiğneyebilir.Örneğin 1 avcı bir av günü 1 tavşan vurabiliyorken aynı merada 10 avcı 10 tavşan vurabiliyor. Takip ediyorsanız avrupa ülkelerinde göç hayvanlarında sınırlamalar çok esnek.Ama yerli avlardında üretim ve koruma çok fazla.Bize uygulatılan kurallarda ise yerli avlarımız için hiçbir gelişme olmaz iken göç eden avları sıırlamak istiyorlar.Bence yanlış.Bu yüzden ki tezgahlarımız ithal balık doluyor günden güne. Avda benim vicdanım tetikle parmağımın arasındadır.Balıkçılıkta da öyle olmalı. Sevgiyle
Yumurtalı balık yenmemeli, karnında yüzlerce bebek taşıyor nasıl kıyabiliyorlar, hayata merhaba bile demeden tavada biten acıklı son.
Usta'lar içini temizlemeden nasıl yiyecez ? Ben biraz iğrenirim yani bu balığın midesi kursağı yokmu ? Hamsi'de ufak ama onu neden temizliyoruz ?
ben gümüş çok yakaladım ama bir kere yemişimdir. tadı fena değil. ben yine de gümüşü oltayla yakalamayı tercih ederim. 7 metrelik porselensiz kamışla gümüş çaparisiyle yakalamak gerçekten çok zevkli oluyor. sonçta benim balık yakalamadaki asıl hedef hobi, yemesi her ne kadar güzel olsa da öncelikli sebep hobidir. tabi yiyen ya da yakalayan arkadaşlara lafım yok ben kendim için söyledim aret güzel tarif etmiş okurken iştahım açıldı fakat resimler iştahımı tekrar kapattı afiyet olsun aret
Hasan abi, geçen sene Nisan-Mayıs döneminde bol bol istavrit yakalamışsın, örnek onlardan bir tanesi: http://www.balikavi.net/forum/showthread.php?t=32147 acaba temizlerken karınlarından ne çıktığına baktın mı?