Malum hepimiz balıkçıyız hepimiz her şeyi biliyoruz. Ama çoğumuzun bilmediği bir konudur bohçacılık. Dilerseniz önce bir tanımını yapalım: Tekneden, kıyıdan veya dalarak yapılan bir tür spordur. Asla yeter dememektir. Biz yakalamazsak İsrailliler, Yunanlar veya İtalyanlar zaten yakalayacak demektir. Lozan Anlaşmasıyla iç ve dış sularımızda serbest balıkçılık yapmamız elimizden alınmış, oysaki başka hiçbir ülkede balıkta av yasağı yok diyebilecek bir bilgi birikimine, tarih bilgisine ve genel kültürüne sahip olmaktır. Araştırmacı, dediğim dedik olmaktır. Bu tanımlardan yola çıkarak gelin nasıl iyi bir bohçacı olunur onu ele alalım. Öncelikle bize bir bohça lazım. Eğer kolayda bohça yoksa su şişesi de olur. Ustanın hünerlisi bu şişeye en az 30 balık sığdırandır. Gelelim kullanılacak alet ve düzeneklere. Gırgır, trol, çevirme, sırtı, kargı olabileceği gibi benim en çok rağbet ettiğim düzeneğe bakalım. Meşhur Kıbrıs sarması. Her ne kadar ben altı iğneli sergilediysem de bu en az 12 iğneli olmalı. Şimdi resimlerle tutulacak balıklara göz atalım. Abi bu balıklar yenmez diyenlere basın tokadı ve atabildiğiniz kadar şişeye atın. Soran olursa, bu mercan ancak bu kadar büyüyor daha büyüğü lezzetli olmaz deyin. Çok ısrar eden olursa koyun kuzu örneğini verin. Kefal ufak değil mi diyenlere ne kefali bunun adı istavrit deyiverin. Bunların aynından tezgahlarda da var deyin. Diğer türlerde de benzer yöntemler uygulayın. Soru sorana ters ters bakın. 3 kişiden aşağı gitmeyin. Haydi hayırlı bohçalar.
Tebrikler, çok güzel bir konuya değinmişsiniz, aslında örnekler çoğaltılabilir. Bizim forumdada bol miktarda mevcut olduğundan kalan eksiklikleri onlar tamamlayacaktır diye düşünüyorum
O zaman bir katkıda benden olsun Bohçacılık deyince akla ilk olarak tırıvırı gelir.Geçen tırıvırı atıyordum, birileri abi bu yasak değil mi dedi, bende yasak olsa satılırmıydı, hem böyle av yapmak daha ucuza geliyor dedim Geçenlerde Şilede balıkçı tezgahlarına bakınırken, avuç içi kadar kalkan yavrularını öyle seyre dalmışımki, balıkçı gelip abi çok güzel, çıtır çıtır oluyor deyince, tepem attı ve "kardeşim çok küçük değil mi bunlar" diye serzenişte bulundum.Adamın cevabı "abi, büyük istersen dolaptada var." Sabaha kadar yazsam, bohçacı hikayesi bitmez bende, ara ara yazarım artık
Bide bohçacılar kedilere aşıktır. Hiç üşenmezler onlar için o kadar emek verip balık yakalarlar. Parmak kadar mırmırı toplar uyaranlarada kediye vereceklerini açıklamaya çalışırlar
ahahaah güzel bir konu olmus bohçaci av mahaline geldigine yer var mi yok mu diye bakmaz. araya kaynak yapmanin metodlarini uygular. kaynagi yaptiktan sonra sira gurup içerisinde en çok baligin çiktigi noktaya ulasmaya gelir. bunun için her yolu dener. çapraz atis, itekleme, her türlü aksilikte sesini yükseltip üste çikma, bol küfür kafir gibi taktikleri itina ile uygular. illa ki o gün o av mekaninda avini yapar. sudan babam çiksa yerim lafini çok sever ve avini nimet sayar. nimete ihanet edilemeyeceginden sudan çikarttigi her canliyi tüketmek, tüketemeyecegi canlilari ise sevap kazanmak maksadi ile kediye ikram etmek esesina cani gönülden uyar. ava ilk önce etrafi pisleterek baslar. dogayi ne kadar çok pisletme basarisi gösterirse kendinden sonra o mekan o kadar bakir kalacaktir. köpek hayvaninin mekanini idrar yolu ile isaretlemesi gibi idrarini büyük bir zevk ve ohhh diyerek etrafa saçar. mekan sehir içi ve halkin yürüyüs yolunda ise gelen geçen karsi cinse laf atma vazgeçilmezlerindendir. avladigi balik miktarini aksama tavalik, yarina tavalik, haftasonu zulasi, buzluk payi, akraba payi, kedi payi, komsu payi, diger komsu payi.. olarak tanimlar. dolayisi ile günlük limitlere hakli olarak riayet etmek gibi bir gaye söz konusu olamaz. su an iyi bir bohçaci olabilmek için yapilmasi gerekenlerden aklima gelenler bunlar.
Vay be, balıkçı magandaları bu konuyu okuyunca aynaya bakmış gibi olacaklar.. Nuru kaybolmuş sıfatlarını görecekler...
Bohcaci 5 cm kracaya bunlar daha lezzetli oluyor tavada varya uffff diyendir, Bunu yazmayi unuttunuz bohcacinin has baligi karacadir Gecer galata koprusune yuzlerce kracayi 5 litrelik pet siseye doldurur. İstavrit turşusu şekli. İste tam bohcacinin tarifi
Limit altı diye saldığın balığın neredeyse arkasından denize atlayandır, bohçacı, Usta balıkçıyım deyip, küçük balıkları tutan ve uyardığında sadece 'haklısın' deyip aynı balıkları kovaya atmaya devam edendir bohçacı.
ali kemal abi, küçük yaşlarda balık boyutuna bakmak sızın alıkoyduğum balıklar aklıma geldi, eline emeğine sağlık paylaşım için teşekkürler.
BOHÇACILARIN SOSYETİKLERİNDEN BAHSETMEDEN OLMAZ!!! bu kardeşler,dünyanın parasını harcadıkları ,iskandinav ülkelerine yaptıkları morina avı turlarında tuttukları balıkları özenle ayıklayıp dondurduktan sonra ,özel buzluklarla ,kilosuna 8-10 ero kargo ücretide ödeyip evlerine getirir,bu etkinliği Erzurum Tekman da 9 çocuklu mahmut dayının serpme ile avladığı balıkları gösterip ''BOHÇACILAR İŞBAŞINDA'' Başlığıyla yayın yapan,BOHÇACI DÜŞMANI yabantivide yayınlatırlar.parayı bulmuşlardır ama bohçacılıklarını değişik boyutta devam ettirirler.
Herzaman madalyonun öbür yüzüne bakmalı. Hatta kaç yüzü olduğunu kontrol etmeli. Sonra madalyon hakkında yorum yapmalı. Aynen sizin yaptığınız gibi :thumb:
Ehehe, tam benlik bir konu Ali Kemal. Maalesef ki bu durumları yaşamak yazmak kadar güzel değil ama böyle eleştirmek hem kendi ruh sağlığımız açısından faydalı. Hem okumak açısından ilgi çekici. Kendini okutturması lazım ki herkes okusun, durup düşünsün. O açıdan da güzel konu olmuş bence, kutlarım. Roy da çok güzel yazmış bu arada. Bohçacı bana göre 2 kısıma ayrılır. 1 - Bilgisizlikten bohçacı. Bu kişiler genelde yaşı genç, özençle balık avcılığına başlayan. Kasnak veya kamış makina sahibi olunca balıkçı oldum zanneden kişilerden oluşur. Bunlar genelde yeni başlayanlardan oluşur ve işi öğrenmek için internete bakmaya başladıktan sonra bilinçli kişilerce uygun şekilde uyarılarlarsa büyük ihtimal yanlışlarını farkedip düzelme eğilimine geçerler. Şirin, iyi niyetli, balık tutmaya aç, salsam mı alsam mı diye çok arada kalan, kullandıkları teknik tam anlaşılamayan insan gruplarından oluşur. Bunları uzaktan izlemesi bile keyiflidir. Bu gruptan olanlar tetenoz aşıları tam değilse 3-5 yıla kadar aramızdan ayrılırlar. Yıkıcı etkileri çok değildir. 2 - Bile Bile Lades : Bu grup asıl tehlikeli olan guruptur. Bunlar her bişeyi senden benden iyi bilirler. Balık nerdedir ne yapar, ne zaman yer, ne zaman ürer. Birçok teknik bilgiye sahip oldukları halde en kısa zamanda en çok balığı tutmaya odaklanmışlardır. Su dünyasında yaşayan her canlı dünyadan silinmelidir düsturu, bunların en inandıkları öğretidir. Solungacı olan ve hareket eden herşeyi her yöntemle tutmayı vatan borcu bilirler. Yenemeyecek tür veya boyuttakileri de oraya buraya atarlar ki hayvan haşerat yesin. Yenmeyenler de gübre olsun. Bi faydası olsun canım. Su altında olan şeyin kime ne faydası var. Bunların en bilinen özellikleri grup halinde avlanırlar ve cümlelerindeki yüklemler A..........K........... ile başlayan küfür tamlamasıyla son bulur. Üzerinize alınmayın, onlar herkesle öyle konuşurlar. İnternetten avlak bilgisi sömürseler de çok fazla ortalıkta görünmezler. Rapor yazmazlar. Biz ne balıklar tutuyoruz ama sırf eleştiriden usandığımız için rapor yazmıyoruz derler. Neden eleştirildiklerini sorgulama gereği bile duymazlar. Onların içini rahatlatan yegane araç gırgır ve trollerdir. Bizim yaptığımızla balık bitmez demekten çok hoşlanırlar. Asıl gırgır ve trol..... Çok gaza gelip bir yere fotograf atarlarsa, hemen tanırsınız. Balığın yanında öyle bir kasılırlar ki, sanırsın ki makattan oklava sokmuşlar. Ne kadar güzel balık denk getirirlerse getirsinler yüzlerindeki gergin ifade daima görülür. Resmi farklı kaydedip, büyüteçle göz bebeklerine bakarsanız; arkadaki uygunsuz balıklar çıkmıyordur umarım diye düşündüklerini göz bebeklerinden okuyabilirsiniz.
Özellikle tatlısularda sıkça rastlanır,ilk meraya geldiğinde keskin bakışlarla çevreye ve suya bakar,o bakışı yaparken yeni açtığı sigara paketinin torba ve kağıtlarını çoktan yere atmış ve yere bir tükürük sallamıştır.Genelde gürültülü egzosu olan arabasının bagajını açarak önce gömleğini çıkarır ve atletiyle birlikte ağını yavaş yavaş arabadan indirmeye başlar.Bu arada keskin bakışlar çevreye fırlatılmaya devam eder ki,inceden bir baskınlık psikoloji etrafa iyice yayılsın...Biten sigaranın izmariti tükürülerek yere atılmıştır... Eğer mera kalabalıksa göze kestirilen çelimsiz ve karşı çıkmayacak oltayla avlanan tipler tespit edilip onların yanından paldır küldür suyun içine sarı çizmelerle girilir. Ağ yavaş yavaş serilmeye başlanırken eğer birisi karşı çıkar ve yasak olduğunu söylerse'Ne gonuşuyon,babanın malı mı'denir ve aynen ağ serilmeye devam edilir... Sanırım devam edemeyeceğim,sinirlerim bozulmaya başladı!
O balık küçük değil mi? diye soranlara: Abi ben bunun için kaç km yoldan geldim biliyor musun? Cevabı verilir. En çok karşılaştığım cevap bu oldu.