http://www.milliyet.com.tr/vali-ist...ndakika/29.03.2010/1217734/default.htm?ver=04 Tirivirisi, trol aglari, kimyasallari, zehirleri.. Bilinciz tarla sulamalariyla kuruyan göller , nehirler, doga harikalari.. Gölleri katletmek pahasina ortasindan geciren yollar ..Beyogluna granit döseyecegim diye kesilen yüzlerce agac.. Zenginlere peskes cekilip yakilan, kesilen ormanlar..Trilyonlar bosa akitilarak cevrenin icine eden, yikilmaya mahkum bir karadeniz karayolu..Zamansiz, yasak olmasina ragmen yumurtasini salamadan tutulan anac sazanlar..Nehir agizlarina, dalyan agizlarina atilan aglar..Tepemizdeki bilgisiz,cahil ya da cahil olma görüntüsü islerine gelen insanlar..Her taraf naylon cöp, pet sise.. Ülkeyi tükettik geriye bir sey kalmadi.. Forumumuza üye olan bir Alman'a yayinlarin nasil neslinin köküne nasil kibrit suyu döktügümüzü anlatiyoruz.. Biz neyin cabasini veriyoruz? Benim artik hic umudum kalmadi!
Burası Türkiye, yapılanları çok görmeyelim, ben bu ve benzeri şeyleri artık normal karşılıyorum, rüzgar eken, fırtına biçer boşuna dememiş atalarımız, bu millet, ne merihten, ne aydan geldi, bu milleti, bomboş yetiştirirsen, sonunda olacağı buydu, tabi zararın neresinden dönsen kardır diyeceğim ama, zarardan dönmeye, en küçüğünden, en büyüğüne kimseninde, niyeti yok, maalesef...
İnsanın insana saygısı kalmamış. Gazetelerin 3. sayfasını okurken kanım donuyor. Bu kadar mı zıvanadan çıkmış bazı şeyler. Edilecek çok laf var ama malesef. Üstbenliğimiz "dur" diyor... Uğur Sen en azından daha medeni bir yerdesin. offf of
Daha çalışma yapılacak haberlerinde belliydi sonu... Yüzen restoranlar var daha sırada... Kim bilir neler var... Birkaç kişinin KEYFİ(!) her şeyden önemli... Bilimden de, doğadan da iyi bilirler KEYFi(!)
Sorma Tarkan.. Sanirim burada olmak daha da zor. Memleketinden uzak olunca onu daha da yakindan takip ediyorsun. En acisi sürekli burayla karsilastirip duruyorsun. Elin gavuru dedigin adamlar ülkelerine nasil sahip cikiyor, nasil koruyorlar. Benim canimdan daha cok sevdigim vatanimin haline bak Hic kimsenin sagduyusu kalmamis.. Yakinda gölgesinde oturacak agac, yiyecek balik, icecek su kalmayinca is isten gecmis olacak Bugüne dek hep iyimser olmaya calisiyordum ama her gün daha da kötüye gittigimizi görerek kahroluyorum..
Herşey eğitimsizlikte düğümleniyor. Vatanseverlik savaş çıktığında "vatan millet sakarya" moduna girmekten ibaret sanıyor insanımız. Vatan sadece savaş alanında mı sevilir? İşine geldiği kadar mı sevilir? Savaşırken canımı veririm diyen halkım vergi verirken, doğaya karşı sorumluluklarını unutup ekmeden biçerken neden bu kadar cimri?
valiye doğayı katletme hakkını veren yasalr varya. işte yasa yapmayı bilmeyen bir toplumuz. hep işimize geldiği gibi yapa yapa bugün memleketin hali oetada ve hala vazgeçmiş değiliz kafamıza göre takılmaktan. nezaman bilim adamlarının sözü bu tip konularda politikacılarınkinden makbul olur ozaman insan gibi yaşamaya doğru bir yol alabiliriz
Yücel, Bravo ! Altına imazmı atarım ! Sırf bu da değil. Öyle bir millet olduk ki, trafikte ve ekmek sırasında dahi birbirimizi ezmeyi, öne geçmeyi marifet sayıyoruz... Nezaket, hak gözetmek normal şeyler olmaktan çıkıp nazik olanı hak gözeteni "zayıf" sınıfına koymaya başladık. Dikkat ediyorum, küçük şehirlerde bu böyle değil ! Gördüğüm iki örnek verebilirim. Aydın ve Bozcaada... Aydın'da askerken hastalandım ve annem ziyaretime geldi. Yolda, sokakta yabancı olduğunu anlayan herkes yardım etmeye çalışmış. Hastanede annemin otelde kaldığını duyan 40 kat yabancı bütün hasta yakınları "otele ne para vereceksiniz sizi misafir edelim evimizde. Allah ne verdisye paylaşırız, masaya bir tabak daha koyarız, atlar deve değil" dediler... İstanbul'daki genel kaba şehirli davranışına ters davranışları görünce insan duygulanıyor... İzmir'de de benzer yardımları gördük. Bozcaada'da pansiyon ücretini kredi kartıyla öderken pansiyon sahibi elimi tuttu "dur, hesap kesim tarihi yakın olanı verme sakın" diye ! Bir yerden alışveriş yaparsın, 22 lira tutar, dükkancı 20 yeter der. "Nasıl yani !" diye bakakalırsın... Bozcaada'da İstanbul'lu olduğunu anlayınca önce bir garip bakabiliyorlar. Çünkü en ufak tatilde oraya çekirge sürüsü gibi akın eden şehrim insanı yine çekirge sürüsü gibi davranabiliyor. Ankara da böyleydi 3 yıl önce gittiğimde. Şimdi aynı mı bilemiyorum... Benim anladığım şu. Yamuk yumuk şehirleşiyoruz. Hizmeti yaymıyorlar, belli merkezlere sıkıştırıyorlar. Bu da göçlere sebep oluyor. İnsanlar geldikleri yerle çıktıları yer arasında sıkışıp kalıyorlar. Zorlaşan şehir şartları da eklenince insanlar yeni ahlaki ve toplumsal değerler üretiyorlar kendilerince. Aynen yamuk şehirleşme gibi bu değerler de yamuk oluyor haliyle. Ama şunu da eklemek lazım ki aile terbiyesi çok önemli... Ailesinde en azından emeğiyle geçinmiş/geçinen ve akli değerleri küçüklerine aşılayan bir aile büyüğü varsa bu böyle olmuyor. İnsana saygı, çevresine saygı gibi değerler devam ediyor. Valla ben hala umutluyum... Her ne kadar zaman zaman çok daralıp halimize gözyaşı döksem de... Sevgiler, Koray
Yok abi. Zihniyet şudur: önemli olan icraat, nasıl ve niçin yapıldığı değil... Çünkü halk "salaktır" ne yapılırsa kabul eder, kabul etmezse ezilir, daha da cahilleştirilir. Zamanı gelince de o icraatlar ortaya dökülür, sonra da oy sayımına geçilir. Neyin nerede olması gerektiği de önemli değil. Çünkü herşey 3-5 şehire sıkıştırılmalıdır, çünkü oradan oy çıkar... Bu kadar basit değil, daha doğrusu olmamalı...
Sevgili Kardeşim Uğur Anlattıklarına hak vermemek elde değil. Bu forum ve mail gruplarına nerdeyse on senedir yazmaktayım. Ancak içimdeki ümidin sönmemesi içinde olağanüstü gayret gösteriyorum ve meraklıların tamamen ümitsizliğe kapılmamaları içinde elimden geleni yapıyorum. Bak şu noktaya sığın. Ülkemiz sair bircok ülkenin sahip olmadığı bir konuma sahip.Dolayısıyla bütün tahripkar yöntemlere karşın,meraklısına halende birşeyler verebilmekte ve ümidim odurki verecektirde. Karadeniz komşularımız bu denizin önemli balıklarına sahip cıkmaktadırlar.Biz aynı duyarlılığı gösteremezsekte,onların çabaları ,bazı seneler az bazı seneler cok olarak lüfer,palamut,levrek,istavrit,hamsi gibi balıkların av vermesini sağlamaktadır. Keza Egedeki komşumuz Yunanistanda aynı gayrettedir ve onların sayesinde halendee bazı mesajlarımda yolladığım harika balıkların tutulabilmesi mümkün olmaktadır. Şu anda İstanbulun göbeğinde Tüp gecit çalışmalarının hemen dibinde En dış mendirek çevresinde inanılmaz trofe levrekler tekneciler tarafından tutulmaktadırlar.Gözlerimle daha birkac gün evvel şahit olduğum bu duruma sahip neredeyse başka ülke yoktur Avrupada. Söz konusu levreklerin büyüklüğü 5 ila 10 kg dolayalarındadır ve usta avcılar hemen hergün bunlardan yakalamaktadırlar. Bazı alabalıkcı arkadaşlarım gönderdikleri resimlerle beni dahi şaşırtmakta ve ümitlendirmektedirler. Abant esasında zaten nerdeyse kaybedilmiş bir haldeydi.Sorumsuz kişilerce göle salınan kadife balıkları en iyi örnektir.Ancak onların dahi bazı trofe alabalıkların büyümesine katkıları olmuş,kadifeler ile beslenen Abanticuslar inaılmaz boyutlara erişmişlerdir. Kitabımda bunlara hep yer vereceğim. Abanttaki en büyük tehlikelerden birisi ise yöre avcısının hicbir sirküler ve tebliğe aldırmaksızın canice yöntemlerle limit takmaksızın canlı leş kurduyla her avcı neredeyse on taneye varan oltalarla avlanması,korucuların ise bu duruma ses cıkarmamasıdır. Böylesine endemik bir türe gösterilen bu duyarsızlığın üstüne gitmeli ve esas valiliğin bu duruma ivedi çare bulmasını talep etmeliyiz. Gönderilerini esas alarak bu konuda bir yazı hazırlayarak Bolu valiliğine göndereceğim. Sevgiyle kal ,
Sevgili Vedat Abi, http://www.hurriyet.com.tr/gundem/14435715.asp?gid=373 bu yikimin asil sebebi sonunda ortaya cikti. Oraya otel yapacaklarmis. Tüm doganin katledilmesinin sebebi de bu Ben icimdeki duygulari kelimelerle tarif edemiyorum. Bir de kulp bulmuslar halk icin gezi yollariymis. Aslinda cok sey yazmak istiyorum ama tepkim o kadar sertki! Sanirim susmam daha iyi.. Keske tepemizdeki insanlar senin gibi bilgili gercek danismanlara sahip olsalardi.. Selam ve sevgilerimle..