bugün başımdan geçen bir durumu sanırım buraya da aktarmam gerekiyor; Bugün Beşiktaş Balık Pazarı'na yemlik gümüş bakmak için gittim. bakmaya başladım tezgahlara, birincide yok, ikincide yok; tamam... tezgahçılardan biri ne arıyon kardeş diye sordu, gümüş dedim. gümüş satılmaz dedi. yok dedim, dün ıhlamur'da real'de gördüm satıldığını diyince burda olmaz gümüş dedi. bu sırada; gözüm tezgahta ki yapraklara kaydı; boyutları çoğunluğu istavritten küçük. iyi dedim, ama yaprak satmayı biliyon. sen misin bunu diyen, ne o satmayacak mıyız sana ne diye diklenmeye başladı. Güzel dedim, aldım belayı... satmıycaksın tabi dedim bende, bunu satmak ayıp değil mi?! derdin ne birader diye diğer tezgahtan başka bi tezgahtar arkadaş yanımızda bitti, dik ve kabadayı ifadeler gittikçe yükselerek, sende balık tutma o zaman'a kadar gelen saçma sapan bir laf dalaşına girildi. en sonunda üçüncü bir arkadaş belli ki onlardan ama olayda çıkmasın isteyen bir arkadaş geldi beni ordan uzaklaşmam için ikna etti. Ama eminim kısa bir müddet daha orda bu dalaşın içinde kalsaydım ve 'YAPRAK SATMA' deseydim cümle beşiktaş balık pazarı balıkçılarından meydan dayağı yiyecektim. Polise danıştım şikayet hususunu, karakola git dedi. Karakola uğradım, tarım ve köy işleri dedi... Nedir, kimdir bu konunun muhattabı bilemedim? Derdim kabadayılıkları değil, onlara laf anlatamayacağım zaten belli; Ama çatır çatırda satıyolar kasa kasa yaprağı. Ve kimseye de tek kelime dedirtmeyecek kadarda cüretkarlar.... Bileniniz, fikri olan var mı?
Valla ne dyileim ki burası türkiye tutsunlar bakalım yarın bır gun ne tutucaklar.bizim basbakan arapları cok dusnuru oldu bu ara kendı arap devletlerı zengınlık petrol krallık para yasam luz vv derdıne dusmus dusunmez olmuslar ama bız kendı sorunlarımızı bırakıp onları dusunuyorz tabı yapılanlara bızde ıyı gozle bakmıyoruz basbakının bunu yapmama demıyoruz o arap krallıgına azcık seslensın eeeyyy mılet sızın ırkınıza zulm edıyolar nerdesınız demelı sımdı konu sakın saptırdı demeyınde DEMEK ISTEDIGIM SU kendı sorunlarımızıa once bakalım sonra baskasına ALLAH YARDIMCIMIZ OLSUN NE DIYELIM BASKA kiiiiii
Polis bu konuda yetkili ve görevli. Şu halde gidip polisi şikayet etmek gerekiyor. Görevi ihmal vs. diyerek. Bu iş başka türlü olmayacak. SU ÜRÜNLERİ KANUNU Madde 33 - (Değişik madde: 22/07/2003 - 4950 S.K./5. md.) Tarım ve Köyişleri Bakanlığı teşkilatında ve Bakanlığa bağlı su ürünleri ile ilgili teşekküllerde su ürünlerinin, deniz ve içsuların koruma ve kontrolü ile görevlendirilen personel ile emniyet, jandarma, sahil güvenlik, gümrük ve orman muhafaza teşkilatları mensupları, belediye zabıtası amir ve mensupları, kamu tüzel kişilerine bağlı muhafız, bekçi ve korucular ile emniyet ve jandarma teşkilatının bulunmadığı yerlerde köy muhtar ve ihtiyar heyeti üyeleri bu Kanunla ve bu Kanuna istinaden konulan yasaklardan dolayı, bu Kanun kapsamına giren suçlar hakkında zabıt varakası tutmak, suçta kullanılan istihsal vasıtalarını ve elde edilen su ürünlerini zapt etmek ve bunları 34 üncü madde hükmü saklı kalmak şartı ile adli mercilere teslim etmek; ek madde 3'te yer alan hükümler çerçevesinde idari para cezalarını kesmekle vazifeli ve yetkilidirler. Aklınızda tutun yada not alın. 4950 sayılı kanunun 5. maddesi uyarınca polis, zabıta, memur sıfatı taşıyan bekçi vs. tümüde, bu hususlarda görevlidir. Yani bu onların görevidir ve sizin talebinizi yerine getirmezlerse görevi ihmal suçu işlemektedirler.
Kanun tam olarak nasıl bilemiyorum ama belediye zabıtaları çarşı pazarda her b.ka karışmayı biliyolar da buna neden müdahale edemiyolar? Zabıtanın da bu durumda yetkilendirilmesi, yetkili ise yetkisini kullanması gerekir.. çok sık denetim ve ağır para cezaları gelmeden bu işin önü alınamaz.. tabi ağır cezalara ağır rüşvet işlememesi kaydıyla..
Su ürünleri kanunu der ki: Olayın kanuni dayanağı bu maddedir. Bu bir kanundur, kanun... Boru değil. Ve oratada açıkca kanunu ihlal suçu söz konusudur. Ve aynı kanunla, bu kanunda konmuş yasakları denetlemekte belediye zabıtası ve polis dahil hepside bu yasakları gözetlemek üzere görevli. Yani rızaya filan bağlı bir durum değil bu. Bu adamların görevi, gidip yapmıyorlarsa, bilfiil görevi ihmal suçu işleniyor. Bunun bir farkında olmak lazım. Burada çinekop satan yok. Ama orada varsa, açın 155 polis'e ihbar edin. Eğer gereğini yapmıyorlarsa, bu kez savcılığa direk müracaat, polis görevini ihmal ediyor diyerek. Kimse bu ihmalden sorumlu çıksın ortaya. Polis marketteki ekmek için denetim yapamaz. Ama konu balık olunca, olay tamamen farklı. Açık seçik ilgili iki kanun maddesini koyduk işte. Bunları aklınızda tutun.
Ama tabı söyle bişi daha var. devletin bu işler ıcın ozel denetmenı olması gerekıyor. yanı sıradan bır zabıta veya bır polıs gıdıp baksa tezgaha hıc anlamayabılır bıle onun ufak oldugunu yada usule uygunsuz olduugnu. o yuzden belkıde boyle oluyor. yanı denetmen yapan bu işten anlayacak bırısı olması şart.
Bu ülkede işlemiyor kardeşim! Çok yazık çok! Tek çare insanları çiftlik balığı almaya yöneltmek ve biz amatör balıkçıların da daha fazla dikkatli olması. Mesela sirküler 20 cm diyor ama biliyoruz ki bu yeterli bir büyüklük değil. Burada konuşulanlara, bu konuda ehil olan insanların açıklamalarına göre 30 cm olmalı deniyor. O halde bizde yazılı olmayan ama olması gereken sirküleri oluşturup ona göre davranmalıyız.
Bu bizim sorunumuz değil. Bu, ilgili vazifeyle görevli olan ve bu görevi yaptığı için maaş alan yetkili ve vazifelilerin sorunu. eğer çözmüyorlarsa, gene görevi ihmal olur. Türk Ceza Kanunu Madde 257: (2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Apaçık şekilde, görevi ihmal ederek, birilerini yasak balık satıp haksız kazanç sağlamasına neden oluyor adam. Bu yeterince açık, net. Konu, gıda denetimi ile karıştırılıyor. O başka bir konu. Balık ve diğer su ürünleri kendi özel yasasına tabi. Bu yasaya göre poliside, zabıtası da bu denetimi yapmakla görevli. Hatta bırakın onu, belediyenin bekçisi dahi bu konuda hem görevli hem yetkili.
bende bundan bahsedıyorum ıste. adam gorevını ıhmal etmıyor cunkı adam bılmıyor neyın ne oldugunu. bunun ıcın bu ısten anlayan ozel denetmenler olması gereklı.
Halde devletin memurları dursa herşey çözülecek ama daha bunu bile akıl edemiyorlar malesef (Belki duruyorlardır da ben bilmiyorumdur umarım böyle bişey yoktur )
yanılmıyorsam balık hallerinde , hale gelen balıgın kontrolünü denetlemesini yapan hijen ebat ve av yasaklarını takip eden bi hakem kurulu var diye biliyorum. hale giren ve çıkan balık bu kurulun bilgisi dahilinde olması lazım. bu konuda ayrıntılı bilgisi olan varmı ?
Evet roy meselenin tam yerine basmışsın halden rahatlıkla çıkabiliyorsa gerisi kolay,al birini vur öbürüne kim osurdu bit osurdu arpa pişti bilmem ne şişti hesabı balık baştan kokmuş aga,bu kahpece rant döndükçe ortada bazılarının ceplerine dolan paranın kokusunu o küçücük yaprakların kokusu bastırmaya yetiyor ne ki ne o kadar kolay bir çözüm var ki almasın vatandaş almasın kardeşim ...sabah ola hayrola şu saate bile çatır çatır kazıyorlardır marmaranın dibini hatta göllerde bile ne paraketeler ağlar geriliyordur kimin haberi var hiçbirimizin,bu işin içinde olanlar alan memnun veren memnun bence gerisi traş
Sevgili Cem sen birdahaki sefere önce balıkçıdan bir dayak ye..sag gözün morarsın .. ardından git şikayete ..bana ne diyenlerden de dayak ye sol gözün morarsın. ordan bir üst makama git dişlerini avucuna versinler.. sonunda bir fikir sahibi olursun.. kendini dev aynasında görmek her toplumun harcı değildir..
Tavuk, kaza bakarak yumurtlamaya çalışırsa dötü patlarmış! Bir bakalım; Türkiye'de sigara yasağı; kahvehanelerin bile bir bahçesi oldu artık, kaldırımlar masa sandalye ile doldu. Avrupa'da sigara yasağı; insanlar kanunla öngörülen yerlerde sigara içmemeye başladı. Bahçesine masa koyma izni olanlar dışında kimse dışarıya masa-sandalye çıkarmadı çünkü zaten izinleri olsa daha önceden yaparlardı. Türkiye'de trafik kuralları; trafik kazalarında birinciyiz. Kimsenin kural mural taktığı yok. Kabak lastikle seyir halinde olmak sorun değil ama çelik jant şart. Ha, bir de araba temizliği konusunda çok iddialıyız. Avrupa'da; ancak yabancı uyruklu vattandaşlar trafik kurallarını esnetmeye çalışır ve bunun acı sonuçlarına katlandıktan sonra süt dökmüş kediye dönerler. Korna çalınmaz, şehir içinde 50 km, okul, hastane ve diğer ayrılmış bölgelerde 30 km hız limitlerine harfi harfine uyulur. Kaportada ki çizik, göçük veya arabanın tozu önemli değildir ama yazın yazlık, kışın kışlık lastil takılır, arabanın bütün işleyen aksamları her sene kontrolden geçirilir. Türkiye'de balık yasakları; kimse sallamaz, zaten yasakları koyan da pek sallamaz. Çünkü sallasa gerekli denetim mekanizmalarını düzgün işleyecek iekilde organize etmiş olur bu yasakları yürürlüğe koymadan evvel. Bu yasaklar o kadar etkisizdir ki yasakları delen birini uyardığınız zaman sanki suçu siz işliyorsunuz gibi bir karşı tepkiyle karşılaşır ve yine yasadışı bir şekilde şiddetle ağzınızın payını alırsınız. Avrupa'da; yasak oradaysa hadi bakalım yiyorsa avlan! Kısaca, boşa konuşuyoruz.