İyi günler arkadaşlar. Güzelyalı ve Kurşunlu hezimetlerinden sonra yakınlarımdan öğrendiğim Demirtaş Barajına gitmeye karar verdik. Perşembe günü 17:00'den sonra. İnternetten biraz baktımda sazan türleri, turna ve kızılkanat olduğu yazıyor. Demirtaş Barajında tecrübesi olan arkadaşlardan yardım istiyoruz. Bizimle tecrübesini paylaşırlar ise sevinirim. Sazana nerede atılır. Turnaya nerede atılır. Sazana atsak bekler iken plastik sahteler ile bir yandanda turnaya at çek yapsak şansımız nedir ? V.s. v.s. Yardımcı olan arkadaşlardan şimdiden Allah razı olsun.reeling
Abicim,gittiğin mera,şehrin içinde kalmış,toplu taşıma ile ulaşılabilen bir yer neticede.Bursada minimum 200 bin balık avcısı var,500 binde piknikçi olsa o meranın durumunu sen tahmin et.Bursalı avcı t.su için EN AZ 200 km mesafeyi aşarak balığa gidiyor,bir kaç günlük seyahatler yapıyor.Öyle akşam üstü bi uğrayıp,üç beş balık tutayıma göre mera kalmadı bursada.Sen hiç t.suya bulaşma,denize devam,bu gün olmaz yarın olur,t.su işi meşakkatli ve masraflı bir uğraştır.Bu gün bu ava devam edenler,eski hastalığının esiri halde gidip geliyor derelere,göllere,hüsran hep hüsran Hele benim gibi o meralarda 35 sene önce ,balıkların şahını gördüysen,bu günkü durum acı verir RASTGELSİN
Yani mantıklı Bursa'ya yeni taşındım işte yavaş yavaş deniyorum sağı solu. İş yerindeki arkadaşlarda iş çıkışı hem bir mangal hemde bir çay yaparız maksat muhabbet olsun su kenarında derken. Ben de bari bir iki balık alma ihtimalimiz olabilir belki diye düşündüm. Haklısınız bırakın 200 bin adamı 1000 kişi takılsa birer balık tutsalar hergün popülasyonda bir yere kadar. Benimkisi muhabbet + hastalık + Hanımın ee artık getir bişiler bea kardeşim yine mi elin boş geldine cevap olsun maksadı.
Denize gidelim diye düşünüyoruz da deniz hepten kesat geldi bana ya bugün akşama kadar düşünelim bakalım.
Bu arada balıkların şahı olayını gerçekten çok merak ettim abi. Bir gün dinlemeyi dilerim. Hatta bir gün beraber avlanmak nasip olursa o zaman dinlemesi daha heycanlı olur Saygılar. Cevap için Teşekkürler.
Demirtaş ve doğancı barajları (1983 te bittiler,1986 da ilk oltamızı attık) bursanın ilk barajlarıdır(biri içme suyu,diğeri sulama amaçlı) bizlerde baraj avcılığını ilk bu yerlerde yaptık. Demirtaşın hala köy olduğu,barajın yolunun toprak olduğu,otomobilin kıt olup,öyle her yola vurulmadığı devirlerin devam ettiği yıllar.Ne kuş uçardı,nede kervan geçerdi barajın çevresinde.Set bölgesine giriş çıkış yasak,dağları aşıp gölün başlangıcına iniyoruz. Baraj su tutunca içine aynalı ve pullu sazan yavruları salındı,fakat ilk yıllarda barajı besleyen deredeki balıklar bu uçsuz bucaksız(onlara göre,bir karış suda yaşarlarken suya doydular )suyu bulunca,resmen nüfus patlaması yapıp,çok iri boylara ulaştılar.T.su kefali,siraz (biz cibrin deriz) ve bıyıklı türleri gölün heryerinde çıkmaya başladı tabi bizde avlamaya Bazen sabah bir iki saat,çoğu zamanda akşam üstleri haftada iki üç oradayız.Mepsle kefal,solucanla kol gibi bıyıklılar tutuyoruz,arada sazan yavrularıda çıkıyor,onları kovada canlı tutup,nerde bi kum ocağı,su birikintisi varsa salıyoruz,Aynalı sazanı ilk orda elime aldım,çok kıymetli geliyor bize heryere aşılayacaz,sonra gidip tutacaz Velhasıl,tadını çıkardık oranın. Birkaç sene sonra rotayı Doğancı barajına çevirince,bir iki sene uğramadık demirtaşa .V E 1988, yaz başı,bir ziyaret yaptık yine,koylara yukarıdan bakıyoruz,dereden akıntıyla kütükler gelmiş olmalıki,koyların içi kara kara iri odunlarla kaplanmış. Aval aval, oltayı nereye atarız diye bakınırken kütüklerin hareket ettiğini fark ettik '' ne kütüğü be sazan bunlar,güneşleniyorlar'' diye aynı anda haykırdık arkadaşımla Sazanlar büyümüş ,olmuşlar kütük Hücuuum İlk denemeler hüsran ağzına atıyorum oltayı,önümden ağır ağır geçerken ,koklamıyo bile namuzsuz O zamanlar küspeli olta yeni yeni başlıyor bizim yörelerde ,küspeyi çiçek yağ fabrikasına gidip,bi teker istiyoruz para mara almıyorlar,ne yapcaksınız bunu yahu İnek yemi bu diyorlar,bi çuval hediye ediyorlar. Bunları mobilyacı arkadaşın atölyede bıçkıda doğrayıp,matkapla ortalarını delip takımları hazırlayıp doğru baraja Bu takımlarla bi kaç balık tuttuk ama,baraj daha beş senelik ve dibi eski ağaçlarla dolu,boyuna takılıyor,tad tuz alamıyoruz.Sonra kafayı çalıştırıp,küspeleri toz hale getirip,ekmekle karıştırıp hemen önümüze mazmuzlayıp,ekmek içiyle yemlediğimiz şamandıralı oltaları üstüne indirdik. Anlatılmaz yaşanır denir ya,kelimelere dökmek zor,şamandıra gömülüyor,sen oltayı kaldırmaya çalışıyorsun, o seni suya çekiyor hepsi bi kaç saniyede gerçekleşiyor,küüt karaya attırıyorsun balığı, 5 kilo 6 kilo standart ölçülerde mübarekler.Kepçe mepçe kullanmıyoruz,kamışlar doğal kamış, bazen çat diye kırılıyor, misinenin bi ucuda kamışın dibine bağlı,hadi elle çıkart,fakat çoğu bu durumlarda kaçıyordu,kamışı kaldırırken balık suyun dışına çıkana kadar ne olduğunu anlamıyor,anladığında da havada zaten ama elle çekerken mücadelenin bini bi para Arada ilk anaçlarmıdır,sulak yerde büyümüşlerimidir(kütükler) ,onlar geldimi kamışı yukarı hareket ettirmen imkansız,kamışı bırakmazsan suyu boylarsın,zaten dik eğimli yerler,bi kıçlık yer zor bulmuşsun,bırakıveriyoruz kamışı ,kamış bi dalıyor bidaha gören olmuyor. Önce faili meçhul şekilde inci balığı sardı merayı,ne atsan bunlar geliyor ardından dsi gölü kiraladı,adamlar bir yılda sazanı kuruttular resmen,ardından (ben kiralayanlardan şüpheleniyordum) turna salınınca ,barajın cenaze namazı kılındı, bizimde demirtaş barajıyla ilişkimiz sona erdi(15 yıl önce) Son yıllarda alabalık kafesleride konmuş ve ağdan kaçan balıklarla epey bi hareket olmuş oralarda ama ,şimdi oranın dört bir tarafı asfalt,piknik yeri. İlk halinden eser yok Şanslımıydık yoksa şanssızmı,bir türlü karar veremiyorum.Evet şanslıydık,muhteşem balıklar tuttuk,şimdiki kalabalığın olmadığı devirleri sonuna doğru olsada yakaladık,Ama... bi okadar da şansızıs,gözümüzün önünde teker teker kayboldu avlaklarımız,derelerimiz memba suyu oldu akmıyor,çaylarımız simsiyah akıyor şimdi... Gelip geçerken suyundan içtiğimiz çoban çeşmeleride akmıyor artık,gölgesinde dinlendiğimiz yanındaki söğütlerde çoktan kurumuş gitmiş,susuzluktan. Keşke hiç görmeseydim eski doğayı diyorum çoğu kez,APARTMAN ÇOCUĞU olaydım, doğadan bi haber,ağaçtan,kuştan böcekten huylanan,kaldırımsız,asfaltsız yere ayak basmayan... Çok daha huzurlu bir adam olurdum ve daha mutlu... Rastgelsin,kolay gelsin kardeşim
Güzel yıllarmış hakikaten. İnsan o güzellikleri, o bereketi görünce ve şimdide balığa gidip tık etmeyince olta çok kötü hisseder kendini. Benim yaşım itibari ile çok bir geçmişim yok ama. Hani bu 2000 lerin başında Hatay/İskenderunda denizde tuttuğumuz balıkları hatırlayınca bir kötü oluyorum. Şimdi merada bilmediğimden, Bursa'da yeni oluşumdan da kaynaklansa insan olta bir iki tık etsin istiyor denizde. Allah çoluğumuza, çocuğumuza yardım etsin. İnşallah bilinçli toplum oluruzda. Onlarda biraz olsun bunun keyfini yaşarlar. Yüreğine sağlık abi.
evet 80 lerin sonu tatlı su balıkçılığının altın yıllarıydı sonra ülkenin her tarafı karanlık çağa doğru hızla ilerledi o yılları görmüş geçirmiş biri olarak kendimi şanslı hissediyorum
