Cenani 26.09.12 (Ters köşe yok, Palamut'a devam).. ;)

İstanbul'un suyu değmeye görsün insanın bedenine, müptela eder adamı!

Zehiri alınca bir kere, insan meralarda olmadığı zamanı yok sayar. Sezonun ilk avının, vücudumun her bir noktasına kondurduğu ağrılara sızılara aldırmadan soluğu avlakta almama sebep olan zehirden bahsediyorum.

Alarmın çalmasından 10 dakika önce sabah tam 5'e 10 kala, gözlerimi açtım. Kahvemi, eşimin bir gün önce pişirmiş olduğu tahinli, elmalı kek eşliğinde içerken geceden kapının önüne koymuş olduğum malzemeler sanki bana "Hadi yahu çabuk ye-iç de gidelim!" der gibi bakıyorlardı.

Nefis kek dilimi bittikten sonra pencereyi açtım. Yaktım bir sigara, aklımda bir önceki avın görüntüleri, ellerimde bıraktığı sızılar, beni bekleyen yeni avın heyecanıyla kah bir fırt kahvemden, kah bir fırt sigaramdan çekerek sabahın ilk Afyon'unu patlattıktan sonra, atladığım gibi arabaya önce Üsküdar'a uğrayarak arkadaşımı aldım, ondan sonra da ver elini Kandilli.

Kandilli İstanbul Boğazı'nın iki yakasının birbirine çok yakın olduğu yerlerden biri. Dolayısıyla kanala yakın kıyıları, 60 m. civarında derinliği, nehir gibi akan sularıyla balık avı için çok müsait ama bir o kadar da avlanması çok zor yerlerden biri.

Kişisel bir fikrimi belirtmek isterim ki; oranın yerli müdavimleri pek de arkadaş canlısı değiller. Nezaket, medeniyet neredeyse yok. Gelip kovanın üstüne malzeme koyanlar mı istersin, izin almadan kovanı alanlar mı istersin!

Omuz omuza kamış salladığın bir yerde atarken uyarmayan hayvanlar, sen atarken özellikle kamışını daha fazla havaya kaldıran dallamalar, hemen arkalarında bulunan yalıların bahçelerinde, balkonlarında oturan hanımlar olmasına rağmen bir erkek olarak benim bile yüzümün kızarmasına sebep olacak türden argo konuşan öküzoğlu öküzlerle dolu bir mekan.

İskele tarafında 50 kuruş verip gireceğiniz bir tuvalet var. Ama gel gör ki millet taa buruna kadar yürüyüp (olta atanların arasından yürümek 10 dakika sürer), Yalıların duvarlarına işemekteler. Kandilli burnu en iyi av yerlerinden biri ama eğer o kokuya dayanabilirsen! Şahsen ben dayanamadım!

Ama iyi haber şu: Bütün bu medeniyetten yoksun insan müsvetteleri, balığın en yoğun olduğu bölgede, nasıl koyunlar sürü şeklinde birbirine sokulur, aynı o şekilde toplanmaktalar.

Biraz ileride balık daha az çıkmakta, ama gerçek amatör balıkçılarda buralarda duruyor. Çünkü sakin. Birkaç kişi hemen etraftaki çer-çöpü (nasıl pis olduğu anlatılmaz) toplayıp, kovalarca su dökerek avlanacağımız yeri temizledik.

Neyse gelelim av hikayemize...
Takımımı hazırlayıp savurdum ikinci Boğaz Köprüsüne doğru. Hızlıca çekmeye başladım. Hooooop balık üstünde. Dakka bir gol bir!

Balık kovada, takım yine suda. Biraz çektim yine balık yapıştı. Hem çekiyorum hem de (yahu bizim av hemen bitecek galiba diye de yakınıyorum).

Neyse ki öyle olmadı.

Günün sonunda aşağıdaki yakışıklılarla eve döndüm. Annemler geldi akşam. Balıklar bir güzel pişirildi. Anason suyuyla birlikte mideye gönderildi. Ardından helvası yendi.

Darısı her gerçek amatör balıkçının başına...

İşte günün fotoğrafları:




İşte sürü;


İşte bizim avlak;


Veee işte yakışıklılar...

 

İlk tebrik benden.
Tebrik ederim kerem abi palamutlar harika

 

Kerem abi bunlar ne böyle sezona fırtına gibi bir giriş yaptın doğrusu, Kasım ayı gelince sarıkanatları beğenmeyeceksin bu torpidoları çektikten sonra, benden söylemesi

 

Kerem Abi tebrikler..Resimler nedense bende görünmüyor..Link olarak da koyabilir misin zahmet olmazsa..Bu arada tam bir öykü yazarı gibi anlatmışsın ya balık avına çıkarkenki heyecanı , çok keyifle okudum..En güzel avlar seninle olsun..

 

Enesciği çok teşekkür ederim. Bu sene Üsküdar'a gel de beraber Sarıkanat tutalım.

 

Aretciğim çok teşekkür ederim.

Ya dişli, sen de bilirsin başka bir dünya. Palamut dediğin gibi torpido. Çekmesi çok zevkli ama kolay pes ediyor meret.

Lüfer öyle mi! Boyu ne olursa olsun, son dakikaya kadar basar namussuz. Ufacı Çinekop'u bile elinde tutarken zorlanırsın.

Ama Palamut'un yapışma anı da anlatılmaz. Hangi makina olursa olsun tak diye duruyor.

 

Kerem, merhaba. Keyif ve umutla başlayan bir gün, avlakta ki durumlar ile ilgili sıkıntı paylaşımlarının ardından gelen mutluluk her şeye değmiştir umuyorum. Tebrikler ve sağlıcakla.

 

Çok teşekkür ederim Uygarcım. Siman bana hiç yabancı gelmiyor. Bakırköy'densin değil mi? Acaba rock müzikle falan bir ilgin var mı?

İşte linkler;

http://i47.photobucket.com/albums/f176/cenanikerem/Fishing%202011/260912Kandilli4.jpg

http://i47.photobucket.com/albums/f176/cenanikerem/Fishing%202011/260912Kandilli3.jpg

http://i47.photobucket.com/albums/f176/cenanikerem/Fishing%202011/260912Kandilli5.jpg

http://i47.photobucket.com/albums/f176/cenanikerem/Fishing%202011/260912Kandilli2.jpg

http://i47.photobucket.com/albums/f176/cenanikerem/Fishing%202011/260912Kandilli1.jpg

 

Selamlar Emre. Çok teşekkür ederim.

Her zaman söylerim. Ben, balığı avlayabilme ihtimalini seviyorum. O ihtimal gerçekleşmese bile orada olmak, o heyecanı yaşamak herşeye bedel. Bir de balık olunca harika oluyor elbette.

Ancak avlaklardaki sıkıntılar tamamen insan kaynaklı. Yani kıyılarda balık tutulması yasaklansa yeridir diyeceği geliyor insanın. Kurunun yanında yaşlar da yanacak ama avlakların halini görünce insan düşünmeden edemiyor.

Bu insan müsvettelerine medeniyet nasıl öğretilir onu ise hiç bilemiyorum.

 

Zaten uğraşma Kerem. Bu saatten sonra zor. Sen kendi keyfine bak. Bazen görmemek en iyisi. Allah gönlüne göre bir avlak nasip etsin

 

Teşekkürler Kerem Abi,evet tam üstüne bastın,hem Bakırköy'denim hem de sıkı bir rock dinleyicisiyimdir..Nerden tanıyor olabilirsin acaba??

 

Uygar bu aralar herkes seni şaşırtıyor galiba

 

Keremcim

Canım dostum

Balıklara güzel görüntülere sevinmekle beraber, yazdığın onca olumsuzluğada bir o kadar üzüldüm. Balıkçılık demek evrensellik demektir. Hoşgörü demektir herşeyden öte. Denizci insan kibar olur, nazik olur, temiz olur. (Olmaya çalışır,her ne kadar üstümüz başımız balıktan dolayı pis olsada.) çevreyi temiz kullanır. bir sonrakine temiz bırakır.

Yazıklar olsun hepimize.........

 

Ali, ne yazık ki durum hemen her avlakta aynı şekilde. O kadar traji-komik durumlar var ki!

Mesela adam tam atacak, takıma yerdeki misina karışıyor. Adam küfürün bini bir para sinirleniyor. Ardından aynı adamın mesela bedeni dolaşıyor, kesip atıyor o karışan bedeni. Yanlış anlama çöpe değil, yere!

Uzak duruyorum. İnsanın başı her an belaya girebilir yoksa.

Zaten çok balık amacında olmadığımdan hemen her avlakta balığın seyrek çıktığı, o nedenle kimsenin olta atmadığı bölgelerden sallıyorum oltamı.

 

On numara beş yıldız Kerem abi tek kelimeyle süper av olmuş.Tebrikler:thumb:

 

Kerem abi supersin keyıflı raporlarını özlemısız bu arada nerde ıkea yazısı gorsem aklıma sen gelır oldun abi: yakısıklıların selamı var bende en son 1 hafta once tuttum artık sabrım kalmadı onumuzdekı hafta ıcı yoklarım kısmetse

 

Anlatım çok güzel Kerem, balıklar da öyle.. keyifle okudum.. bu güzel avın için seni tebrik ederken güzel raporun için de teşekkür ederim..
Daha da bereketli avlar dilerim..

 

Kerem bey o kadar güzel anlatmışsınız ki geçen hafta balık avında kayalara düşerek sakatladığım bacağıma rağmen bu akşam yine balığa gitmeye heveslendirdiniz beni. Olumsuzluklara gelince maalesef bunlar ve balık meraları dışında caddeler de vb. her yerde yaşadığımız olumsuzluklar bizleri neredeyse canımızdan bezdirseler de yılmak yok mücadeleye devam. Keyifli avlar dileğiyle hoşça kalın.

 

tebrikler çok güzel balıklar almışsınız, amatörlüğünüze sağlık

 

Aggghhh ah! Anasonlu balikli HELVALI..
Çogu kisi bilmez bu helva olayini. Helede eskiden oldugu gibi kisik ateste sahanda eritilirse. Herkez kivaminda eritemez, kimi kalin keser yaktirir. Iyi bir baligin üzerine helva yenmedimi balik yedimden sayilmaz. Istanbulun balik muhabbetinin çok eski ve unutulmaya yüz tutmus rutüelidir.
Tebrikler Kerem. Hem baliklar hem de balik muhabeti bilginden ötürü