Arkadaşlar, 23 dakikanızı ayırıp bu videoyu izleyip, bilgilenmeniz lazım. Ne kadar çok kişiyle paylaşır ve paylaştırırsanız o kadar iyi. Dinlediklerime inanamıyorum. Biz nelerle uğraşıyoruz ama asıl ne değerlerimizi saman altından su yürütürcesine peşkeş çekiyorlar! Yazık ki ne yazık!!! http://player.vimeo.com/video/15065525 EK: Söz konusu yönetmelik burada. Dayanak arayanlar göz atabilirler. http://www2.dsi.gov.tr/ska/skha_yonetmelik.pdf
izledim. katılıyorum . çok güzel bir paylaşım . elelrinize sağlık . konuyu lütfen yukarıda tutalım ve farklı ortamlarda paylaşalım . dakika olarak uzun olabilir. azcık feragat edip dinlemiz gerekiyor. ben dinledim yarısında sıkılıp kapatmayın videoyu . her dakikası önemli
vatan toprağını kim pazarlıyorsa .......... . forum kuralları dahilinde küfür etmek yasak olduğu için siz gereken yere gereken kelimeleri koyun.
çok yanlış olmuş. yazık çok ararız bu günleri. biraz daha düşününce nasıl elektrik üreticek bu memleket ? nükleer santral kurulmasına herkes karşı çıkıyor. Nükleer santral kurulsun o zaman hes lere ihtiyaç kalmasın ?
Hiç bir dayanağı olmayan, bilimsellikten zerre kadar nasıbini almamış, unvan olarakda Prof. Dr. taşıyan zihinlerinde bilimi değil ideolojileri basma kalıp gibi kullanan bir zavallı açıklaması. Türkiyenin gerçeği bu aslında kimi solcu olur, bilim yerine ideoloji taşır karşınında kendini böyle ispat eder. Gibi ise diğer tarafta olur onun ideolojisini taşır kafasında. Kukla hayatlar. Türkiyenin gerçeği. Kendi zihniyeti (solçuluk) bu olayları yapsaydı. O köyde kalay çekerdi Sayın Prof. Dr. Beyza Ustün o köyde halkla birlikte. Aynı zamanda bu konularda bilgi birikimi varmış gibi bol keseden atmış.
Bahsettiği kanun tasarısı mecliste şu anda. Sayın Başbakan'ın bir başka "One Minüt" olayı cereyan etsin onu da geçirirler. Videoyu izledikten sonra enerji sektöründe firması olan yakın bir arkadaşımı arayıp durumu ona anlattım. Dediği şeyi aynen yazıyorum: "Bu ne ki moruk! Olan biteni sana etraflıca anlatsam emin ol ikimizin de hayatı tehlikeye girer!" Bu memleket istese sadece güneş ve rüzgardan kendine yetenden daha fazla elektrik üretebilir. Şu anda rüzgar gücünden elde edilebilecek enerjinin sadece yüzde 2'sini üretebiliyoruz. Gerisini varın siz düşünün. Ayrıca videoda ülke sevgisinden başka ne ideolojisi varmış çok merak ettim. Sizin kafanız bazı ideolojiler ile dolmuş, yer kalmamış olmasın sakın? Neyse, bu bir tartışma değil bilgilendirme başlığı. Beğenmek, paylaşmak zorunda değilsiniz. Eleştiri de yapacaksanız, düzgün bir anlatımla, adam gibi yapınız.
Memleketin birilerine pazarlanması satılması , güçlü olanın kazanması , malı götürmesi , bu sitemler yıllar boyu var.. ve gayette güzel işliyor..bunun adı özgürlük ve demokrasi..gücü olmayan ezilir, adamı olmayan sürünür ,denizde oldugu gibi büyük balıklar küçük balıkları yer, ülkenin toprakları güçlülerin elinde deger kazanır , ormanlar kesilir , suların yolu değiştirilir ,maden şirketleri türer ,kıyılar devasa otellerle betonlaşır , işgal edilir , vs.vs toplumlar laik oldukları şekilde yönetilirler.. her defasında ayını konuyu tartışmak ve uzatmak ta gereksiz.. ..
Oldu örtmenim. Edebiyat formumu burası. Nasıl düşünüyorsak öğle yazdık. Zoruna gitti galiba. Ben bu konuşmacı ile 3 sene mesai yaptım. Ne olduğunu gayet iyi bilirim. "adam gibi" tabire bir bakalım. Acaba türkçe de bir karşılığı varmı? Nezaketsizliğin bir lüzümü yok.
Herşeği özetlemişsiniz. Fikirlerinize katılıyorum. Kendiniz sahip çıkmazsanız bir başkasına bahane bulamazsınız. Kendi fikirleriniz, özgün düşünceleriniz sahip çıkmalı kendi vatanınıza. Başkalarının ürettikleri değil. Ne ürettik diye bir düşünelim. Belki bir başlankıç olur.
Sağolasın Kerem, Bilimden (toplumcu) uzak faaliyetler içindeki düşünce yapılarından beklenebilecek ne var ki. KAyıp kaçak oranının çok azını karşılayacak bir enerji üretimi ayağına (bu Heslerin verimsiz, zararlı, yanlış ÇED raporlarına ait binlerce çalışma var iken) neler dönüyor. Bir zamanlar (90 larda) başka bir egemen kesimin elinde olan bu projeler birden el dğiştirip yine başka bir egemen kesimin eline geçiyor. İlginçtir ki, yerli kişiler değişirken, ana yatırımcı hep aynı. Bakmak lazım, araştırmak lazım...
Size "siz" diyen bir kişiye "sen" diyemezsiniz. Ben size öyle bir izin vermedim. Türkçe'yi düzgün kullanmak sadece edebiyat ile ilgili platformlarında değil hayatın her alanında gerekli bir davranıştır. Türkçe'yi düzgün konuşmak, yazmak güzel bir alışkalnlıktır. Bir an önce edinmenizi tavsiye ederim. Benim zoruma gitmedi ancak bir insana hakaret edilmesi hoş değil ayrıca burası kamuya açık bir forum. Hakaretin kanuni yaptırımları da olabilir. Sayın Başbakanımız özellikle bu konuda iyi bir örnek teşkil etmektedir. "Adam gibi" tabiri ise sizin "zavallı" tanımlamanız için söylenmiştir.
Görüntüyü sonuna kadar seyrettim. Sonrasında "acaba yorumlar ne" diye bir göz gezdireyim dedim. ŞOK oldum. Bilimden uzak ve tamamen ideolojiye dayanarak yorum yapılması üzücü oldu benim için. Üniversitede Jeoloji eğitimi almış biri olarak şunu söyleyebilirim. Yeryüzü sularının kesilmesi demek yeraltı su seviyesinin kesin olarak düşmesi demektir. Jeolojide ayrı bir ders olarak anlatılır zaten. (Hidrojeoloji) Ayrıca tatlısuyun deltalarda azalması menderes havzalarında denizin daha fazla içeriye sokulması demektir ve de tuzluluk oranının artmasına yol açar. Bu da bilimsel olarak üniversitelerde anlatılır. (Sedimantoloji) Çünkü tarımı doğrudan etkileyen bir olaydır. Diğer konularda ise yorum yapamam, araştırmak gerekir. Ha elektrik konusuna gelince, rüzgar enerjisiyle bu ülkede çok elektrik üretilir. Örnek bu bölgede var çünkü. Datça, Söke, Didim ve Çeşme taraflarında çok rüzgar türbini var. Önemli olan bunları çoğaltabilmektir. Mesela Isparta, 365 günün 300 günü rüzgarlıdır neredeyse. Ama benim bildiğim hiç türbin yok o bölgede. Araştırmadan atmayın. En basit haliyle google amcaya sorun. Herşeyi anlatır.
Yüksek müsedenizle! Ekselansları Espiri yapıyorsun kalıba. Yazdıklarıma bir bakarsan "sen" kelimesini kullanmadığımı kolayca anlayabilirsin. Okuman kıtsa "adam gibi" oku. O zaman "zavallı" olduğunu görürsun.
Bende öğle diyorum zaten. Araştırmadan konuşmamak gerekiyor. Bu konuşmada hep atılıp tutulmuş. Somut bir araştırma yok. bir bilim adamı bu şekilde konuşur mu? Nerde bunun makalesi, tezi, çalışma raporu, v.s? Borudan 12 km su gidiyormuş. düşüyormuş ....?
londrada merkez dışında oturan bir çok evin kendi rüzgar trübini var ve evin tüm enerjisini kendisi üretiyor. kuracak yeri olana ve parası olana .. bir örnek http://www.erdedisticaret.com/index.php?sayfa=hf2.8-600w 600 w üretiyor. yani sudan olmazsa son çare nükleer enerji demek asıl mantıksızlıktır. zira nükleere umut bağlayan ve bununla kalkınan ülkeler rusya japonya en büyük darbeyide bundan yemiştir. nükleer enerji doğa gibi eli açık değil verdiğini misliyle geri alıyor sewgili abilerim
Sayın Prof'un açıklamalarının doğru olan yanları elbetteki var.Ülkemiz genç oluşumlu bir araziye sahip olduğu için Hidroelektrik potansiyeli oldukça zengin bir ülkedir.Bundan yararlanmak,hemde sonuna kadar yararlanmak tabiki hakkımız.Elbetteki Hidroelektrik santrallerinin çevreye zararları vardır.(örnek:Nil üzerindeki Aswan ve Çin'deki Yangçe üzerindeki Üçboğaz barajları).Ama sırf bu yüzden de enerji potansiyeli yüksek olan bu sularımızdan vazgeçemeyiz yani..Evet ülkemizde rüzgar enerjiai potansiyeli de çok yüksek.Ama bu enerjinin sağlanması için yapılan yatırımların masraflı olduğu bilinmekte.Onun için etütlerinin iyi yapılması gerekir.Son olarak ta pek değinilmemiş ama ben değineyim:Güneydoğu Anadolu bölgemizdeki petrol rezervleri...Bir prof'un sınır boyu gözlemlerini aktarayım:ODTÜ profesörünün sınır boyu gözlemi 26-27.11.2007 tarihleri arasında Cizre Barajı ile ilgili olarak fizibilite incelemesi yapmak üzere Cizre’ye gittim. Önce uçakla Kızıltepe’ye oradan da 160 km kadar olan mesafeyi yöresel bir otobüs ile sınır boyundan katettim. Kızıltepe, Nusaybin, Katran, Cizre yolu. Yol sınır boyu ve Suriye tarafı sadece 300-500 metre kadar uzakta. Suriye köyleri görünüyor. Bu arada dikkatimi çeken ve sizle paylaşmak istediğim bir husus oldu. Türk tarafında hiçbir şey yok, Suriye tarafında 100-200 kadar sıra ile gittikte görülen atbaşı var ve bunlar çalışıyor. Ha di diyelim ki, atbaş basıncı yetmeyen kuyulardan pompa ile petrol çıkarak aygıttır ve basıncı olmadığı için fazla da önemli değildir. Peki o zaman, şimdi, iyi dinleyin, Nusaybin’den bir süre sonra Suriye tarafında gözlerimle, evet bu gözlerimle üç adet artezyen yapan kuyu gördüm. Simsiyah bir şekilde yerden 500-600 metre (tahmin ediyorum) kadar fışkıran üç adet kuyu. Bizim sınırımıza da en fazla 1 km kadar uzakta. Tam 1 km uzaktan görünüyor. Simsiyah fışkırıyor. 150 km gibi son derece uzun bir siyasi sınır boyunca, bizim tarafımızda hiçbir şeyin olmaması, ama sınırın hemen 300-500 metre kadar uzağında petrol olmasi, hem de fışkıracak kadar basınçlı petrol olması kabul edilemez, inandırıcı da değildir, makul da değildir. AKP nin bu mayınlı araziyi neden bu kadar hızlı bir şekilde birilerine vermek istemesi bence bu gözle incelenmelidir. Saygı ile.. Prof. Dr. Osman SEVAİOĞLU. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü
Şu an yazdıklarınızda da "sen" diye hitap ediyorsunuz. Sizin seviyenize inmeye hiç niyetim yok. Zaten şu son yazdığınız cümlede terbiye anlayışınızı gayet iyi belli ettiniz. Sizi, o minik dünyanızda kendinizle başbaşa bırakıyorum.
Nükleer santrale karşı çıkanlara soruyorumÇevremizdeki ülkelere bir bakın.Kaç tanesinde kaç tane NÜKLEER SANTRAL var?Aman çevre bilinci bilmem ne bilinci diyerek ülkenin gelişmesini engellemeye çalışanlar çok iyi biliyorlardır. http://hizliresimyukle.com/showoriginal-180209/radyoaktif_sicramalar.png
sizin bilgilerinize sığınarak soruyorum. ülkemizde örneğin ankaranın göbeğine kurulan bir nükleer santralde bir kazanın. bir hatanın. yada ufak bir sızıntının geri dönüşü varmıdır.? patlama yıkılma değil. bir sızıntı dahi bile olsa bize bilançosu hakkındada bilgi verebilirmisiniz?