Balikci dostlara selamlar, saygilar. Uzun zamanin birikimi, hasreti, ozlemi olunca, memlekete gelir gelmez dalis takimlarimi elden gecirip solugu Didim'de aldim. Bes gun kadar eski avlaklari kolacan ettim, fakat sonuc husran oldu. Mevsim de hedef baliklar icin pek musait degil gerci ama su bir gercek ki KOCA DENIZ KURUMUS, COLE DONMUS. Artik balik turlerinin azaldigini bilmeyen yok. Bunun uzerine yorum yapmaya da gerek yok. Uc, bes parca orta boy kefalden baska av yapamadim. Zaten simdi bahsetmek istedigim de balik degil. Esas mesele su ki DENIZ TABANI MAMAK COPLUGUNDEN FARKSIZ. Ne ararsan var, plastik atiklar, her turlu ev esyasi, akla hayale gelmedik pislik. Tam bir rezalet. Baligin azalmasi, denizin kirlenmesi gibi keyifsiz konularin detayina fazlaca girmeden, bir baska gozlemimi aktarmak isterim. Turlu duzenbazligin, akla hayale gelmedik soytariliklarin dondugu guzel yurdumuzda, belli ki karada yapilacak sahtekarlik kalmamis, sira denize gelmis, birileri sualtinda da yolunu bulmaya baslamis. Amforalari bilirsiniz. Denizin dibinde, yuzlerce yil onceden kalma, batiklardan etrafa sacilmis toprak testi parcalari. Ege ve Akdeniz kiyilarimizda bunlardan cokca bulunur. Eski devirlerde zeytinyagi ve sarap tasimakta kullanilan bu kaplar, gemi batinca deniz tabaninda kirik parcalar halinde baliklara yuva olurlar. Yillar yili uzerlerinde olusan organizmalarin yardimiyla kayalara kaynarlar. Boylece oldugu yerden cekip almak imkansiz hale gelir. Cogumuz daldigimizda bunlardan gormus, sualtinin ambiansini tamamlayan bu guzel goruntulere sahit olmusuzdur. Gecenlerde Didim taraflarinda yaptigim dalislarda bu amforalarin daha once hic gormedigim kadar yeni (evet yepyeni, hatta fabrikasyon ) olanlarini gordum. "Modern zamanlarda toprak testilerle endustriyel uretim ve sevkiyat yapilmadigina gore, bunlar nasil ve nereden gelmis olabilir" diye dusununce manzara cikti ortaya. Belli ki uyanik birileri, sozum ona turizm emekcileri, sektorden ekmek yiyen sahtekarlar bolca toprak testi yapip kirmis, hic usenmeyip tekneyle kiyidan aciga goturmus ve denize serpistirmisler. Hesaplarina gore bir kac ay, belki de birkac yil sonra bu testiler yosun baglayacak, uzerlerinde organik hayat baslayinca goruntuleri amfora haline gelecek. Sonra da uyaniklar bunlari toplayip turistlere orijinal amfora diye satacaklar. Sonbaharda dokunan halilari topraga gomup de uzerinden bir kis gecince yagmurla, karla, camurla yipranan haliyi yaz gelince cikartip antika diye satan yurdum insani bunu da yapmis sonunda. YAZIKKK...
Daha dün ana haber bülteninde Ayvalık taraflarında bulunan avcılığı ve toplanması yasak nadide kırmızı mercanları haber yapmışlar, ballandıra ballandıra anlatıp duruyorlardı. Neymiş efendim turizm potansiyeli, dalış zevki, falan, filan. İyi de ne bilirsin oraya dalan adamın o eşsiz dünyayı tahrip etmeyeceğini? Hangi tedbiri aldın, neyi korudun da milleti çağırıyorsun bas-bas? Resmen talana davetiye, hem de devlet TV sinden.
İbrahim zıpkın yok kamera var demişsin de deniz dibinde kötü görüntüleri anladım da,en azından fabrikasyon amforaları görseydik be abii keşke resim çekseydin
Nuri abi, hele onu hic sorma Itiraf edeyim, zipkini oyle ozlemisim ki yanima kamera almak aklima bile gelmedi. Aslinda resim cekip paylasmak lazimdi. Artik kismetse seneye, tarlaya ekilen amforalarin hasat zamaninda olgunlasmis halini goruntuleriz.
Bu azalmaların oranı çok fazla.Daha geçen sene bu zamanlarda çuvalla balık tutarken bu sene hep eli boş dönüyorum.İnsan oğlunun bitmek bilmeyen para hırsı devletin denetimsizliğiyle birleşince böyle oluyor.Sonrada tatlı su raporlarına bakıp ah çekiyoruz
Geçen sene çuvalla balık tutuğun için bu sene boş dönüyor olabilirmisin İşin esprisi bir yana hihi , bilinçsiz avcılık sürdüğü ve denetimler yapılmadığı sürece torunlarımız ancak fotoğraflardan görecekler balıkları ...
Aklıma balık sever bir insan buları balık yuvası olsun diye yapmıştır diye geliyor ama ...... ama işte burası türkiye çok zor çoook.
Aynı hisleri bende bu yılki 15 günlük iznimde daha iki hafta önce Antalya kıyılarında yaşadım. Yıllar önce gerçekten anlatılamayacak kadar zengin bir çeşitlilik vardı. Hatta 15-16 yaşlarımda Beldibi sahilinde, hatta bırakın orayı Antalya falezlerinin dibinde, yani şehrin direk altında dalınca görmediğim canlı kalmazdı. Öyle trofeler gelirdi ki atmaya korkar izlerdim sadece. Bu yaz gördüklerim karşısında içim burkuldu, ağlayacaktım neredeyse. Kalan balıklarla konuşabilmeyi, dertlerini paylaşabilmeyi istedim, acıdım onlara. Yaptıklarımız için özür diledim sessizce...