Aşağıdaki haberi okuduktan sonra insanın önüne geçilemez hırsı sayesinde bir gün kendi sonunu getireceğini bir daha görüp üzülmemek elde değil... bu çevredeki arkadaşlarımızın bence biraz daha dikkatli olup bunu yapan şahısların cezasını çekmelerini sağlamak için yetkililerle işbirliği yapmalırını umarım. Saygılarımla... Muğla’nın Bodrum ve Milas ilçeleri ile Aydın’ın Didim ilçesi arasında kalan Mandalya Körfezi’nde tam anlamıyla bir deniz kaplumbağası vahşeti yaşanıyor. AYDIN 26.11.2008 16:22:49 Sayıları gün geçtikçe azalan Caretta caretta türü sevimli deniz canlıları için, Mandalya Körfezi son aylarda bir ölüm körfezi olmaya başladı. Temmuz ayından bu yana 5 caretta caretta’ın vahşice öldürüldüğü Mandalya Körfezi’nde dün akşam saatlerinde iki caretta caretta daha ölü şekilde bulundu. Balta ile öldürüldükleri tahmin edilen deniz kaplumbağaları Didim kıyılarına vurdu. Mandayla Körfezi ve çevresinde yaşanan deniz kaplumbağası vahşeti Kuşadası Eko Sistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneğini (EKODOSD) harekete geçirdi. Mandalya Körfezi’nde yaşanan vahşetin ürkütücü boyutlara ulaştığını kaydeden EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, “Yaklaşık 100 yaşına kadar yaşayabilen bu deniz canlıları, genellikle Dalyan ve güney sahillerindeki kumsallarda üremekte ve son yıllarda balık çiftliklerinin çoğaldığı Mandalya Körfezi’nde yoğunlaşmaktadır. Balık avcılığının yapıldığı ve balık çiftliklerinin çok fazla olduğu Mandalya Körfezi’ne gelen Carettalar, ağ içindeki balıkları yemek istemelerinden dolayı bazen ağlara takılarak yaşamların kaybetmekteler, bazen de insan kaynaklı olarak vahşice öldürülmektedir. Temmuz ayından bu yana ergin bireydeki 5 adet Caretta caretta, kimliği belirsiz kişilerce vahşi biçimde öldürülmüştür. Dün de balta olduğu tahmin edilen büyük bir kesici aletle parçalanarak öldürülen 2 Caretta carettanın cesetleri, Didim kıyılarında kıyıya vurmuştur” dedi. Ege Bölgesi’nde 2004 yılından bu yana takip ederek kayıt altına aldıkları ölü ve yaralı caretta carettaların genellikle insan kaynaklı olarak bilinçli ve vahşi bir şekilde öldürüldüğüne dikkati çeken Sürücü, “Normal hiç bir insanın yapamayacağı şekilde, kesici bir aletle birinin boynu kesilerek, diğerinin de çok sert olan karapaksı parçalanarak iç organları dışarı çıkarılarak öldürülen Caretta carettaların ergin yaşta oldukları görülmüştür. Birisinin boyu 85 cm, diğerinin 1 metre olan Caretta carettaların Mandalya Körfezine yoğun olarak gelmelerinin nedeni, beslenme ortamının iyi olması ve balık çiftliklerinin yoğun olarak buralarda toplanıyor olmasından kaynaklandığı tahmin edilmektedir. Ağla yapılan balık avı ve ölümlerin yüksek olduğu balık çiftliği bölgelerinde Kaplumbağa Dışlayıcı Aygıtların (TED) kullanılması, bir ölçüde bu deniz canlılarının hayatını kurtaracaktır. Bu yöntem birçok dünya ülkesinde, bu canlıların ölümlerinin yüksek olduğu bölgelerde kullanılmış ve olumlu sonuçlar alınmıştır” diye konuştu. ZAFER HACISALİHOĞLU - AYDIN İHA haber sitesinden alıntıdır.
insanı yaratan Yüce ALLAH, Kuran-ı azimüşşanında böyle insanlar hakkında bir ayette şöyle buyurur: "Onalar, hayvanlar gibidirler, belki daha da aşağıda" O yüzden şaşırma böyle haberlere. onlar insan değil ki. hayvan bile değil. hayvandan daha aşağı MAHLUKLAR.
Çok ama çok üzücü bir haber. Yurtdışında onbinlerce insan onların karaya çıkışlarını, yumurtlamalarını görmek için neler yapıyorlar, bizler neler yapıyoruz... Bu insanları Allah nasıl biliyorsa öyle yapsın.... Yazık çok yazık...
Cehalet'in oldugu yerde seytan yok.Cunku ona gerek yok... Yazik...Cok yazik. Millet boceginin korunmasi icin milyon dolar fon topluyor biz iki balik kaptiracagiz diye muhtesem canlilarin kafasini kesiyoruz. Insanlarimiza bu bilinci vermeyenler, onlara zamaninda dogruyu gostermeyenler utansin. Dunyanin en bitek, iklimiyle doga ortusuyle en muhtesem topraklarinda yasiyoruz.Ancak bu topraklarin uzerinde hic bir zaman bu denli bir kiyim ve vurdum duymazlik gorulmedi.Bunun 21. yuz yilda bizim insanlarimiz tarafindan yapiliyor olmasi ne yazik ki hepimiz icin buyuk utanc ve ayiptir. Insaallah cok gecikmeden bir birimizi egitecegiz ve bu vahsetin, aymazligin onune gececegiz.Yoksa yaratacagimiz onlarca turun sonu olacagi kadar bu gidis bizim ve kulturumuzun de sonu olacaktir. Bu vatani savunmak sadece onun icin olmek ve oldurmekle mumkun degildir. Aksine o gune gelmeden bu Vatan icin yasamak ve yasatmak onemlidir... Umarim bu ugurda da hepimiz ustumuze duseni, elimizden geleni yapariz. Bu konuya dikkatleri ceken degerli arkadasim Yasin'e cok tesekkur ediyorum...
Çok sinir bozan bir haber. Tıpkı benzeri olan, diğerleri gibi... Hislerinizi ve doğru olan kızgınlıklarınızı yazmışsınız. Peki şikayet ettiklerimiz için neler yapıyoruz, ya da birşeylerin düzelmesi için? Arkadaşlar bu konuda kendim de dahil olmak üzere, asıl suçluların bizler olduğunu düşünüyorum. Bir vatandaş olarak ne yapıyoruz. Vatandaş olmak, sadece bu topraklarda yaşayıp, karnını doyurmak mıdır? Vergi verip, askerde silahla nöbet tutmak mıdır? Vatandaş olmanın sorumluluklarını öğrendiğimiz zaman, inanın bu tip haberlerin en aza indiğini göreceğiz. Artık vatandaş olma bilincini kazanalım hep birlikte. Bu yolda verilen mücadelelere destek olalım. Sivil toplum örgütlerine üye olalım, sağımızda solumuzda gördüğümüz yanlışlıkları elimizden geldiğince düzeltelim, bana ne? demeyi bırakalım. Atalarımızın söylediği "bir elin nesi var? iki elin sesi var" atasözümüzü anlayalım. İstersek, çok şeyler yapılabilir ve kızgınlıktan ne yazacağımızı bile bilemediğimiz bu tip konuları en aza indirebiliriz. Hayat yolumuzu "doğru yoldan" yürüyelim, varsın zarar doğru yolda yürürken gelsin!
Bu VAHŞİ VE İNSANLIK DIŞI EYLEMİ YAPANLARI ŞİDDETLE KINIYORUM kendını dunyanın sahıbı sanan insanın hala insan olmanın bilincine varamamasından dolayı sıstemı mukemmel bır ahenk içinde guzellestıren tum canlılardan özür dilerım
Üst üste üzücü haberler alıyorum. Az önce Eskişehir'deki kaynakların tükendiğini öğrendim bir arkadaşımızın açtığı konuda, şimdi de bu. Birinci sorunumuz cehalet... İkinci sorunumuz vicdan... Her ikisinden birinin ya da her ikisinin birden yokluğu, ne yazık ki böyle sonuçlar doğuruyor. Hatırlar mısınız? Bundan birkaç yıl önce koruma altındaki bir kelaynak, sahilde çilingir sofrası kurmuş iki sarhoş tarafından keklik sanılarak kesilip yenilmişti. Mahkemeye çıktıklarında da ifadeleri bu şekildeydi. Yine buna benzer bir şekilde, Darıca Hayvanat Bahçesinde bir hipopotam/suaygırı, vicdanı olmayanlar tarafından jiletlenerek ciddi şekilde yaralanmıştı. Bu kişilerden birinin mahkemedeki ifadesi ise şöyleydi; "biz hipotamla oynuyorduk"... Adını bile söyleyemediği bir canlıya verdiği eziyetin adını oyun koyabilen bir zihniyet için ne söylenebilir ki. Aynı şekilde Karadeniz'de, hamsi popülasyonunu etkilediği ve ağları parçaladığı öne sürülerek, yunuslar katledilmiyor mu? Tüm bunlar için içimiz acırken, kime kızmak gerektiğini bilemiyorum. Eğitmeyen, sevgiden mahrum bırakan aileler midir suçlu? O imkanı tanımayan devlet midir? Kimdir bunun suçlusu? Ekonomik sıkıntı nedeni ile çocuğunun karnını doyurmak isteyen bir insanın yaptığı vahşet hoşgörülebilir mi? Ekonomik ve kültürel nedenleri bir kenara bırakırsak, insanın vicdanı, ailesi ya da devletin ilgisizliği ile bu denli körelebilir mi? İnsan vicdanı körelebilir mi? Yoksa bazılarında doğuştan mı kayıptır? Çok değil, sanırım bundan bir sene kadar önce idi, Namık arkadaşımızın bir caretta carettayı ağdan nasıl kurtardığını izlemiş, bir çoğumuz sevinçten ağlamıştık. O ağlar kesilip, o güzelim canlı özgürlüğüne kavuştukça, hepimiz içimizden derin bir "ohhh" çekmiştik. Çünkü aslında, kırdığımız kendi zincirlerimizdi. Bu memlekete, bu tür vahşetlerle kendimize pranga vurduğumuzu öğretmek, bilgi vermek gerek. O canlıları koruyarak özgür olabileceğimizi anlatmak gerek. O canlıların aslında bizim çocuklarımız ve torunlarımız olduğunu empoze etmek gerek. Aksi halde, Hüseyin ağabeyin de dediği gibi, bu gidiş hem bizim hem de geleceğin sonu olacaktır.
Bu konudaki duyarlılıklarını mesaj yazarak belirten herkese teşekkürler. Umarım benzer olaylar tekrar etmez. Ayrıca Hüseyin abinin alıntı yaptığım tespit ve iyi dileklerine gönülden katılıyorum "Bu vatani savunmak sadece onun icin olmek ve oldurmekle mumkun degildir. Aksine o gune gelmeden bu Vatan icin yasamak ve yasatmak onemlidir... Umarim bu ugurda da hepimiz ustumuze duseni, elimizden geleni yapariz."
bence bence sahil güvenlik aynı cezayı bunlarada yazmalı. hani evrakı eksik olanlara 500 ila 3 -4 milyara varan cezalardan yazıyorlar ya...işte onlardan..