Buraya en son yazdığım yazının ardından yaklaşık 3 ay geçmiş. O yazıyı yazarken askerliğimi 5 ayda tamamlayıp, Eylül'de de balık sezonunun başlangıcında buraya yeni yazılarla dönmeyi planlıyordum. Tanrı plan yapan kuluna yukarıdan gülermiş, benimki de o hesap kısa dönem askerlik beklerken, bir anda kendimi yedek subay olarak Tuzla Piyade Okulu'nda, oradan da Türkiye'nin en doğu ucunda buluverdim. Dolayısıyla 2012-2013 balık sezonunu başlamadan büyük oranda kapatmış bulunuyorum. Tabi ki arada yaptığım ve yapmayı planladığım ufak kaçamakları saymazsak... Bu kaçamaklardan ilki 15 günlük dağıtım iznim oldu. Aylarca denizden uzak kalacağım için bu tatilde her zamankinden daha da çok denizle içli dışlı oldum. Balığa gittim, yüzdüm, şnorkel yaptım. Bunların haricinde bu tatilde çok uzun zamandır elimi sürmediğim housing'imi tozlu yerinden çıkararak sualtı çekimlerine yeniden başladım. Bu çekimleri ve sualtı hayatı ile ilgili gözlemlerimi burada ayrı bir başlık altında yayınlayacağım. Yaz ayları Güney Ege bölgesinde kıyı avcılığı açısından pek fazla şey vaadetmiyor. Hem deniz suyu sıcaklığının yüksekliği, hem sahillerdeki hareketlilik ve gürültü kıyı balıklarını açığa yönlendiriyor. Yine de bu dönemde yemli avcılık ile sargoz, melanur ve çok olmasa da çupra yakalamak mümkün. Sevenleri için kefal ve sarpa da bu dönemde güzel av veriyor. Yaptığım avlardan biraz bahsetmek gerekirse, Gümüşlük'teki geleneğimi bozmayarak ilk gün açılışını güzel bir sürprizle yaptım. Saat 4.30 gibi başladığım avda ilk önce iskeleden şeytan oltasıyla avlandım. Geceden kalıp iskelede avlananlar o saate kadar bir şey alamamış olsalar da moralimi bozmadım. Belki şans, belki değil, yerime geçer geçmez, porsiyon boyda iki adet sargoz aldım. Arda arda aldığım balıkların akabinde gün ışımaya başladı ve vuruşlar güçsüzleşti. Bunun üzerine yerimi değiştirdim. Aslında aklımda madya ile avlanmak vardı ama yanıma ne olur ne olmaz diye sübye ve kalamar da almıştım. Madyanın elden çıkmayan boyası ve kokusu nedeniyle ilk sübyeyi kullanmaya karar verdim. Her zaman olduğu gibi oltayı atar atmaz ufak balıklar yemleri didikliyor, yemin iğnede duruşu bozulunca da vuran olmuyordu. Yarım saat kadar bu şekilde devam ettikten sonra güneşin suya vurmasına yakın çok güçlü bir vuruş aldım. 2 sene önce almış olduğum kiloluk çupradan bu yana beklediğim bir vuruştu bu. Balığı zaptetmek güçtü, yakalandığını anlayınca eriştelere doğru kaçmaya başladı. Oltanın eriştelere dolaşması durumunda balığın kolaylıkla kurtulabildiğini önceki deneyimlerimden çok iyi biliyordum, ama bu sefer balığı kaçırmaya hiç niyetim yoktu. Konumumu balığı kıyıya paralel çekecek kadar kaydırarak önce erişte riskini ortadan kaldırdım. Artık işim kolaydı. Oltanın ucundaki güzel bir çupra veya sargoz olmalıydı. Ama balık kıyıya gelince yanıldığımı farkettim. Karda kışta, sabah ayazında peşinde taklalar attığım levrek, neredeyse güneşin denize vurduğu vakitte köstekli dip oltasına gelmişti. Yaklaşık 750-800 gram civarı bir ispendekti. O an bu işin herhangi bir matematiğinin olmadığını tekrar anladım. Bazen her şeyi doğru yaparsınız; doğru yerde, doğru takımla, doğru zamanda orada olursunuz ama balık tutamazsınız. Bazen de, en olmayacak yerde en olmadık balığı tutarsınız. Bugün de o günlerden biriydi. Levrek geldikten sonra belki yanına bir çupra da gelir, çeşidi arttırız diye aklımdan geçse de gelen giden olmadı. Yaz mevsiminin en sevdiğim taraflarından biri hemen avlandığınız noktada herhangi bir hazırlığa gerek duymadan, maske ve şnorkel yardımıyla keşif yapılabilmesi. Bu dalışlarımda çok sayıda çupra ve melanur görünce tatilimin geri kısmında da çok güzel avlar yapacağımı ümit etmiştim. Ancak çupra beni tamamen hayal kırıklığına uğrattı. Melanurlar arasında da istediğim boyda ancak birkaç tane yakalayabildim. Zamanın ne getireceği belli olmaz ama şu an görünen o ki en azından birkaç ay daha denizden ve balıktan uzak kalacağım. Bu süre zarfında burada av raporlarından ziyade araştırma yazılarına ve genel konulara değinmeyi planlıyorum. Ama belli mi olur, bakarsınız buralarda da kendime bir avlak buluverir, sazanlarla alabalıklarla karşınıza çıkarım. (http://balikgunlukleri.blogspot.com adresindeki kendi yazımdan alıntıdır.)
Harika vakit gecirmis ve guzel baliklar tutmussun Emre kardes. Anlatimin da cok guzel, raporun keyifle okunuyor, eline saglik. Uzunca bir muddet denizden uzak kalacak olsan da bu demek degil ki baliktan hepten kopacaksin. Bulundugun yerin civarinda ummadigin tatlisu avlaklari olabilir. Bakarsin kafa dengi avci dostlar edinirsin, keyifli avlar yaparsin. Simdiden kazasiz belasiz gunler, hayirli tezkere dilerim. Bu arada, avatarindan anladigim kadariyla Eregli'densin. Oyle mi? 18 sene yasadim orada, cocuklugum, ilk gencligim hep orada gecti.
Deniz gider, tatlısu gelir. Levrek-sargoz gider, sazan ve alabalık gelir. Kefal ve tuzsuz deli bekir gelir. Yeter ki gönüldeki balık ateşinin harı küllenmesin Emre. Şimdiden hayırlı tezkereler dilerim. Yolun bu taraflara uğrar mı?
Benimde foruma ve avlarıma ara vermeme 4 ay kaldı. Bakalım bizede uzunmu çıkacak, kısamı? fotolarını tel'den göremiyorum ama aldığın keyif ve özlem buradanda anlaşılıyor. güzel avlarının devamını ve hayırlı tezkereler dilerim... Darısı başımıza...
ikinizede hayırlı tezkereler diliyorum. güzel avınız içinde tebrik ederim. levrek konusuna gelince ciddi şekilde katılıyorum. gerçekten bir matemetiği yok bu işin. sabaha kadar peşinde uyumadan koşup sabah artık olmaz diye oltaları topladıktan sonra fosur fosur uyuyan amca oğlumun güneş tepeye çıktığında tatlı uykusundan kalkıp kiloluk levreği aynı yerden çektiğine şahit olduğumda demekki fazla kafa yormamak lazım demiştim. ne takım ne yem nede yer levrek tamamen kısmet işi malesef
Çok güzel av olmuş Emre. Bir de çupra gelseymiş dediğin gibi müthiş olacakmış ama kıyıdan bu kadarı bile harika! :thumb: O üç ay önceki son raporunu hatırlıyorum. Güzel bir ispendeği denize iade etmiştin. Şimdi sanki biraz daha irisi sana çok hoş bir sürpriz yapmış. Belki de tabiat ananın sana teşekkür hediyesi oldu bu. Haketmiştin. Dilerim askerliğinin geri kalan kısmı rahatça gelir geçer. Hayırlı teskereler arkadaşım...
Emre kardeşim şimdiden hayırlı teskereler, ''neredeyse güneşin denize vurduğu vakitte köstekli dip oltasına levreğin gelmesinin tek açıklaması var'' deniz ana sana hoşçakal hediyesi vermiş
Sevgili Emre Bu balıkcılık aleminde en sevdiğim ve güvendiğim genç insanlardan birisisin. Bu yaz belki gelir diye düşünürken askere gitmişsin,hayırlı teskereler. Bu durum senin gibi bir avcı,doğa sever ve gözlemci için aslında yeni ve güzel bir fırsat. Değerlendireceğini,alabalık gibi muhteşem bir balığı yakalayıp bizlere sunacağını ummaktayım. Sevgimle kal
Ahh be Emre'cim seni ne kadar ozledim biliyormusun.Askerde oldugunu biliyorum.Yemin ederim "ne oldu hic haber yok" diye dusunuyordum. Hayirli tezkereler dostum..Ozellikle fotograflarini cok ozledim. Bu paylasiminda her zamanki gibi Emre Kalitesinde.Super...Sargoslara bayildim. Kendine iyi bak.Allah'a emanet ol...Tez gunde kavusuruz insaallah.
Kısmetse balık döneminde bir izin planlıyorum. İnşallah Nisan'a kalmadan yeni raporlar koyma fırsatım olur. Evet İbrahim abi. Benim de aynı şekilde 18 yılım Ereğli'de geçti. İlk balığımı orada tuttum, denizle ilk orada haşır neşir oldum. Tatlısu avlaklarını bilmiyorum ama bulunduğum bölge vahşi yaşam açısından oldukça canlı. Kara avcılığını hiç sevmem, o yüzden bol bol fotograf avcılığı yaparım diye düşünüyorum önümüzdeki dönem. İnşallah diyelim Nuri abi. Sadece buz üstünde avcılık tecrübesi için bile o yolu alabilirim. Hayırlısı neyse o olsun kardeşim. Umarım balık hasreti çekmeyeceğin bir yere düşersin. Benim de tam olarak anlatmak istediğim şey bu. Avın tamamen sürprizlere açık olması. Yoksa bu işin bir formülü olsa eminim balık tutmak çok daha sıkıcı olurdu. Sağolun Orhan Amca. Baş üstüne... Teşekkür ederim Aykut. 3 ay önce saldığım balık da aşağı yukarı bu boylarda güzel bir balıktı. O balığı iğneden çıkarken salmak aklımın ucundan bile geçmiyordu. Ava devam ederken anlık bir kararla hiç tereddütsüz denize iade etmiştim. Bu sefer aynı şeyi yapmadım. Umarım yakın bir gelecekte istisnasız ve tereddütsüz tüm balıkları salacak duruma gelirim. Teşekkürler. O açıdan düşünmemiştim Ben hep gittiğim ilk günler iyi balık aldığım için hoşgeldin hediyesi olarak algılıyordum.
Vedat Amca, Övgülerinle beni gururlandırdın. Teşekkür ederim. Gelmeyi o kadar çok isterdim ki, ancak kısmet değilmiş. Bulunduğum bölge biraz sıkıntılı bir bölge. Büyük ve Küçük Ağrı dağlarını karşıdan çok yakından gören bir bölgedeyim. Eminim ki, bu dağlar çok güzel alalara ev sahipliği yapıyordur. Ancak benim oraya çıkmam kendi güvenliğim açısından riskli olur. Hüseyin abi, Bendeki yerin çok ayrıdır.Raporuma yorum yaptığını görünce bile heyecanlandım. Sen ve Vedat abi gibi bu işin üstadlarından bu övgüleri almak benim için ayrı bir gurur kaynağıdır. Hayatımda en çok merak ettiğim yerlerden birinde yaşıyorsun abi. Oralara gelmek hep hayalim olmuştur. Umarım bir gün bu hayalimi gerçekleştirir ve seninle daha yakından tanışma fırsatı bulurum. Sevgiyle kalın.
Emre öncelikle usta birliğine giderayak güzel jübile yapmışssın tebrikler:thumb: Bende 1997'de 253. dönem asteğmen olarak Tuzla piyade okulundan ayrılıp, tıpkı senin gibi (%90 doğuya gidiyor zaten ) doğuya gittim.Oldukça hareketli bir askerlik yaşamım oldu. Arkadaşların dediği gibi oralarda tatlı su avı olayını aklından bile geçirip fazla heveslenmeyesin.Şahit olduğum tek balık avı G-3'le yapılmıştı ama tekniğini sorma burda deşifre edemem Sana şimdiden hayırlı tezkereler, oralarda kendine dikkat et, hepiniz Allaha emanet olun
Sağol İsa abi. Ben zaten balıkçılık defterini kapatıp buraya geldim. Bir şekilde sağ salim döneyim, bugünlerin acısını çıkarırım ben zaten
Harika balıklar tebrik ederim. Sevdiğin denizlere en kısa zamanda kavuşmanı dilerim. Ne geçmiş tükendi Ne yarınlar Hayat yeniler bizleri Geçse de yolumuz bozkırlardan Denizlere çıkar sokaklar