Doğum Günüm Bana Geldiğin Gündür :)

06 Şubat Saat: 20:50

Partnerim Çağrı iki saat kadar önce arayıp işi çıktığı için gelemeyeceğini söyledi. Bu hoş olmadı tabii. Ama ben bugünü mutlaka değerlendirmek niyetindeyim. Hem haftasonundan beri bu av için bekliyorum, hem de yarın sabahtan itibaren haftasonuna kadar (hatta belki gelecek Salı'ya kadar) hava yağışlı olacak.

Avlağa vardım, hazırlıklarımı yaptım, tek başıma av yapacağım kayalıklara doğru ilerliyorum. 2013 Yılının ilk yalnız avı olacak benim için...

Avlakta ilk dikkatimi çeken şey uzaktan gelen dalga sesleri. Göremiyorum ama, kayalıkları şiddetle dövüyor belli ki.
Ay yok, hava bulutlu, çevrem zifiri karanlık.
Rüzgar 3-5 poyraz esiyor. Aslında poyraz Antalya'nın hakim rüzgarıdır ve biraz etkili olduğunda denizi çarşaf gibi yatırır. Ama sabahtan beri lodos ve çeşitli yönlerden esen ve hızı 21 km'yi bulan rüzgar denizi fazlasıyla karıştırmış, bu dalgayı yatırmak için en az bir gün boyunca aralıksız poyraz esmesi lazım.

Ama şikayetim yok, aksine, bu havayı yakalamak için, böyle olacağını umarak gelmiştim. :thumb:

Avlakta hiçkimse yok. Aslında burayı böyle yakalamak çok zor bir ihtimal. Ama ne hikmetse son yaptığımız birkaç avda bizden başka kimse olmuyor.
Biz de hep buradan elimiz boş dönerken, "bir bildikleri mi var acaba?!" diyoruz hatta. :laughing:
Sanırım hep haftaiçi gelmemiz ve genelde havaların kötü seyrediyor olması bunda etkili. Ama avlakta yalnız olmak güzel. :thumb:

Kayalıkların üzerinde seke seke, önceki avlarımızdan bildiğim noktaya doğru ilerlerken bir yandan denizi inceliyorum. Hava ve dalga tam beklediğim gibi ama beklenmedik bir durum var, bu dalga bütün kıyı şeridini, kayalıkların önünü tamamen pisliğe boğmuş. Denizde ne kadar çer çöp yosun varsa hepsi kayalıkların önüne yığılmış, kıyıyı yaklaşık iki metre genişliğinde bir şeritle kaplamışlar. Tam atçeklik yani.

Neyse, daha geçen hafta surf takımlarımızı almıştık. Şimdi de bir tanesi yanımda. Hem çantamda gerekli takımlar ve kurutulmuş boru kurdu da var. En azından suda bir yerine iki oltam olacak.

Belirlediğim noktaya gelip hemen eşyalarımı uygun bir kayanın üstüne bırakıp atışa hazır olan spin kamışımı savuruyorum. Daha ilk atışta dolu çekiyorum :thumb: Ağaç parçaları ve yosun karışımından oluşan bir top geliyor sahtemle beraber.

Bu avlak sahte katili, su seviyesinin hemen altında çok keskin kayalar var, taktırmaya çok müsait. Suüstü ya da çok az dalan sahteleri ancak kullanabiliyoruz. Ancak şu anda suüstü kullanmak da imkansız bu çöp yığınında. Mecbur bir karıştan fazla dalmadığını bildiğim sahtelerimden seçim yapacağım.
Birkaç atış daha yaptıktan sonra atçekle şansımı çok da zorlamadan yemli takımımı atmaya karar veriyorum.
Kamışı ve takımı hazırlayıp, Sasame Chinu Ringed 2 No iğneme boru kurdunu güzelce dikerek takıp savuruyorum. Boşluğu alıp kamışı kayalıkların arasındaki bir yarığa dikiyorum.

Dalga ve sanırım zaman zaman ana misinamın suya girdiği noktadan geçen çöpler misinaya vurarak kamışımın ucunu sürekli oynatıyor. Tabii heyecan da yaptırıyor.
Yaklaşık bir 10 dakika kayalıklara oturup kamışı izliyorum. Hafif hafif aşağı yukarı inip kalkıyor ucu. Dalgın dalgın kamışın ucuna bakıp aklımdan başka şeyler geçirirken bir anda kamışın ucu 1 metre kadar yatıyor.
Ama yattığı gibi de kalkıyor. Hemen fırlayıp kamışı olduğu yerden almadan misinayı tutarak yokluyorum. Kurşunun ağırlığı var, ama balığa dair bir hareket yok.

Neyse, en azından vuruş oldu diyerek tekrar atçek kamışımı alıp az ileriye, önünün diğer taraflara göre nispeten daha derin olduğunu bildiğim kayanın üstüne çıkıyorum. At çek, at çöp çek, at çek, at çöp çek... Böyle gidiyoruz. Arada kayalıklarda patlayan öfkeli dalgaların köpükleri yüzüme kadar vuruyor.

Bir yandan gözüm surf kamışın ucundaki fosfor renginde. Sürekli aşağı yukarı salınıyor. Ama balık olduğuna işaret eden bir hareket yok.

Yaklaşık yarım saat sonra tam da ben bakarken yemli takıma bir vuruş daha, ve bu kez birkaç defa inip kalkıyor! :thumb:

Spin takımı attığım gibi koşuyorum surf kamışa, yerinden alıp vuruyorum tasmayı. Evet var birşey. İri değil ama asılıyor. Gerçi daha yeni kullandığım 3.90'lık bu surf kamışın verdiği hisse alışamadığımdan balığın iriliğini kestirmem de çok zor şu an. Jige de ilk başladığımızda gelen 1.5 kg'luk kuzuyu kolyoz gibi hissederek çekmiştim.
Balığı kıyı kayalıklarının arasına kadar getirdim. Burası hem yüzeye yakın döküntü kayalıklardan hem de bu gece çer çöp yüzünden çok karışık durumda. İnşallah bi yerlere takılmaz diyorum ama! :doh:

Kayalara takıldı işte. Ne kadar kamışın ucunu maksimum şekilde o kayalıkların daha ilerisine uzatmaya çalıştıysam da fayda etmedi, gelmiyor takım.
Kayalıkların üzerinde sağa sola dağ keçisi gibi seke seke takımı kurtarmaya çalışıyorum. Çırptırıyorum ve sonunda takım kurtuluyor.
Takım tam ama, balık yok, yem yok, sadece çok ince beyaz bir deri parçası var iğnede. Garibimin bir yerini yaraladık belli ki. Çok kötü oldu bu. İnşallah yaşar deyip moral bozukluğuyla tekrar yemliyorum takımı. Savurup yerine koyup geçiyorum yine atçek yapmaya...

Saat 23:45 oldu. Sonunda 8-10 kez taktırıp her seferinde kurtarmayı başardığım sahte öyle bir takılıyor ki, kurtarmak ne mümkün. Yine dağ keçisi modu, sağa çek gelmez sola çek gelmez. Belki iğne açılır da gelir umuduyla asılıyorum. Geliyor. Ama sahteyle bağını koparmış şekilde. Bir iki atış daha yapıp gidecektim zaten, bu oldu mu şimdi!

Oturuyorum kayaya. Yoruldum. Tüm gün iş, üstüne burada zor şartlarda üç saattir cebelleşiyorum. Zaten birazdan gitmem gerekiyor, yarın yine iş var.

Yukarı bakıyorum, bulutlara, "Allah'ım, bugün av yapmayı hakikaten çok istiyordum, biliyorsun, farklı bir gün benim için, elimden geleni de yaptım işte gördün. Ama kısmetimde yoksa biliyorum, ne yapsam olmayacak. Çok istemiştim bu kez ama olsun, bana bu imkanı verdiğin için, büyük bir derdim, sıkıntım olmadan, yarattığın bu güzel doğayla başbaşa vakit geçirebilmemi sağladığın için şükürler olsun."

En son böyle içten gelen bir konuşmayı İzmir'de Volkan'la (volex21) gittiğimiz avlakta yapmıştım. O sırada Volkan da avlaktan ayrılan avcı arkadaşla birlikte arabaların yanındaydı, yine yalnız kalmıştım ve böyle bir konuşmanın üstünden 5 dakika geçmeden levreği kıyıya almıştım. Bir daha tekrarını kimbilir ne zaman yaşayacağımız o güzel gecenin anısına, kolay unutulmamasını sağlayacak bir hediyemiz olsun istemiştim. Oldu.

Oturduğum yerden doğruldum, çantamdan çıkardığım tüm malzemeleri geri topladım. Kamışı tutturduğum kayalığa doğru indim. Tam kamışı alıcaktım ki bir anda ucu güçlü şekilde indi kalktı!
Hemen aldım kamışı, tasmayı vurdum ve evet, balık var ucunda! Aslında tam da hissedemiyorum, ama bariz bir ağırlık var. Kıyıya yaklaştıkça kendini daha çok belli ediyor, bir sağa bir sola yol istiyor artık buralarda, ama ben takıma güvendiğimden ve ortamdaki kayalıkların zaten balıkla oynamaya, onu yormaya müsaade etmeyeceğini bildiğimden hızlı hızlı topluyorum. İlerdeki kayalıkların üzerinden yanlayıp karnının parıltısını bana göstererek geçiyor ve balığı kaldırıp düz bir kayanın üstüne yatırıyorum. İşte bu! eace:

İnanılmaz bir olay! Artık tüm ümidimi kesmişken, 10 saniye sonra gelse takımı bulunduğu yerden havalandırıp çekmeye başlamış olacakken gelen balık, bana resmen işaret gibi, bir mucize gibi, ve diyor ki;

"Önce elinden gelen herşeyi yapacaksın, azimli olacaksın, sonra tüm kalbinle içtenlikle isteyeceksin, kısmetinde varsa o mutlaka gelecek, ama yoksa da şükür etmesini bileceksin."


Gelen balık hiç ummadığım, levrekten bile daha az ihtimal verdiğim 22-23 cm civarında bir sargoz. Halbuki ben mırmır falan bekliyordum.
(fotoğraf kalitesi için özür dilerim, zor şartlarda tek başıma bu kadar oldu)





Saate bakıyorum. Tam 00:02.

Bu kadar olur. Bu sene doğumgünümü ilk kutlayan Deniz Ana'm oldu.

Ben de her fırsatta kendimi onun kollarına atacağım, bana sonsuz güzelliklerinden "kısmetim kadar" sunacağı yeni bir yaş olmasını diliyorum...


İnşallah "hakeden" tüm avcılara kısmetleri rastgelir...

 

Gülerekten, gayet keyifle okudum Aykut, eline sağlık kardeşim.
Öyle güzel aksettirmişsin ki. Avlağın şartları, o anki psikolojik halin, beklentilerin. Hem çok keyifliydi hem sanki beraber avlanmış gibi oldum.

Bu arada doğum günün de kutlu olsun. İyiki doğmuşsun.

Sargozda çok yakışıklı.
O güzel duanı beraberken benden sakladın ama.
Bilseydim bende ederdim o gün o cümlelerle dua.
Neden yakalayamadığım belli oldu.

Neyse beni boşver, vakti zamanı gelmedi.
O tür havalarda genelde gelen ilk balık sargoz veya çipura olur Aykutum.
Şansta varsa levrek. (Kurutulmuş boru kurduna pek bakmaz irileri sanırım)

Mırmır genelde yatık havaların balığıdır bildiğim.

Allah dualarını kabul etsin, gönlünce rastgelsin kardeşim.

 

Bütün gece benzer bir av biz de yaptık biladerle. Bir sargoz ve bir kaba lidaki aldık. Aldık ama ne vuruş hissi, ne zil çınlaması ne de at-çek takımın tadı hiç bir şey yoktu. At-çek hariç kıyı avarına biraz mola vermeyi kararlaştırdık.

O ilk vuruş aldığında toplasaydın o takımı balığı sersemlemişken alabilirdin. Üzerinde bir süre gezinince misinanı sağa sola dolaştırmıştır.

Doğum Günün Kutlu Olsun.

 

Çok güzel bir anlatım olmuş, keyifle okudum Avınız için tebrik ederim güzel bir son dakika golü olmuş Doğum gününüz kutlu olsun, nice senelere...

 

Uzun zamandir bu kadar avi yasatan bir rapor okumamistim Aykut. Dogum günün kutlu olsun.
Tirnak içine aldigin cümleye çerçeve olurum.

 

Aykutcuğum kusuruma bakma işim çıktığı için gelemedim:laughing: :laughing:

Doğum Günüm bana geldiğin gündür yazısını okudum, aha da Aykut aldı Antalya dan levreği dedim ama olsun kısmet bir dahaki sezonlara artık:laughing: :laughing:

Doğum günün kutlu olsun bol sargozlu geçsin:laughing: :laughing:

Totemleri genelde ben dahil bir çok kişi yapıyor burada,

Ay arayan, uzun zamandır balık alamadım diyip hemen akabininde balığı alan falan filan inter milan

Çok güzel anlatmışsın, yeri gözümde canlandırmaya çalıştım ama, konuşmuştuk ya bir yerden bahsetmiştim sana, işte hep orası geliyor gözümün önüne.

Git oraya Aykut kısmetin orada olabilir

 

Teşekkür ederim Volkan'ım. Yaş 3'lü haneleri gördü sonunda. Pek sevemedim ama yav 2'liler iyiydi, memnundum.

Seninle avımızda ben grup için dua ettim "kolay unutulmamasını sağlayacak bir hediyemiz olsun istemiştim". Ama senin sahte o sırada suda olmadığından, yukarıdan emri alan levrek etrafa baktı baktı, benim sahteyi görüp atladı anlaşılan. Yani yine şanssızdın kardeşim.
"Neden ben yokken dua ettin be vicdansız" dersen de, haklısın demekle birlikte, sanırım öyle kalpten dua etmek için biraz yalnız kalmam gerekiyor, yoksa ezbere, garsona sipariş verir gibi dua edersem zaten balık falan gelmeyeceği gibi kesin bir aksilik de olur maazallah.

Bir dahaki sefere yanımda olmasan da öyle içten dua ettiğimi farkettiğim an, " Volkan kooş, balık gelecek!" diye çağırırım seni. :thumb: hihi hihi

Sana da gönlündekiler (diğer bir deyişle paşalar ) rastgelsin kardeşim.
Hakediyorsun...

 

Teşekkürler Sinan.

Bizim kıyılar av açısından verimsizdir genelde, ama Orhan Abi'ye (orhan1969) uyduk, heves ettik , surf takım yaptık bakalım. Belki fark yaratır.

İlk gelen balıkta sanırım toplarken balığın kendisi takıldı kayaların arasına. Bir de gelen boş iğnede beyaz bir deri parçası görünce ağzından değil de bir yerinden çarpıldı diye düşündüm iğneye. Takılınca da orayı yırtıp gelmiş boş iğne. Üzüldüm ona.

Hem de ne son dakika.
Daha önce de bir kez yaşamıştım aslında, yaz tatilinde Kaş'da. Ve enteresandır, yine buna benzer bırakma takımdı, toplayıp gidecekken yine takıma doğru yürürken aldı, ve yine sargozdu.

O daha iriydi.



Ara sıra gidecek gibi toplanıp oltaya yürüsem iyi olacak galiba. hihi

Teşekkür ederim.

 

Sevmemekte haklısın. 3'lü haneler demek bence geriye sayıma başlamak demek bir nevi.
Benim sahte zaten balık varken suya girmez. Maazallah, balık ısırır falan.
Harun (Harun du değil mi? Aklımda öyle kalmış ) balık aldığında manzarayı gözünde canlandır. Balıklar kaçıştı, levrek çaktı. Hepimiz birbirimize bakıp, levrek dedik. 2 kişi atış yaptı. Harun ve sen. Balık Harun'un sahteye yapıştı. Ben o an seyir halindeyim, sanki belgesel izliyorum. Ya oraya levrek yakalamaya gitmişin, balığın avlağa girdiğini anlamışın atsana sahteni.
Mal gibi neye bakıyosam.

Bu arada geçen hafta Harun'u gördüm avlakta. Antalyalı yokmu dedi?
Çağırdım ama uçağı kaçırmış diyecektim ama samimiyet olmayınca vazgeçtim. Sana selam söyledi. (Şimdi aklıma geldi )

O gün avlakta bende benzer dualar ediyordum içimden. Benim kamış kırıldı nihayetinde. :laughing:

 

Teşekkür ederim abi.
Duygularımız aynı yönde seninle.

:laughing:
Rapora Çağrı yazarken benim de aklımdan sen geçmiştin vallahi :laughing:
Bu bizim Çağrı da üye gerçi foruma, "malawiking" diye bir nicki olacak yanlış hatırlamıyorsam, ama pek görünmez ortalıkta.

Valla kardeşim ne yalan söyliyim, bu başlığı avlağa giderken hayal etmiştim. Kafamda da bu çalıyordu, söyleye söyleye gittim bütün yolu
Levreği alırsam rapora bu başlığı yazıcam, hatta altına da,
"Hasretini tattırma bana ne olur,
Ben doğdum doğalı, şimdi mutluyum."
yazıcam demiştim kendi kendime. Ama gel gör ki hasreti tatmaya devam ediyoruz. :laughing: Yine de başlıktan vazgeçmedim. Sonuçta doğumgünümde geldi bu arkadaş da, ırkçılık yapmamak lazım. :laughing:

Yer orası değil, uzak baya oraya. Hatta sanırım son dönemde burada avlandığımı söylemiştim sana. Volkan ve Kadir Abi de biliyorlar burayı.

Senin dediğin yerde de sargoz olma ihtimali var aslında.
Oraya gider de birşey tutarsam sana özel rapor açıcam kardeşim.

Teşekkürler.

 

"Sevmemekte haklısın. 3'lü haneler demek bence geriye sayıma başlamak demek bir nevi. "

Tevfik Abi (isottevfik) duymasın valla bunu, "sen daha 3'lü hanede geriye sayıyorsan biz ne yapıcaz" der kesin :laughing: Geçende de bi ayağın çukurda demiştin. :laughing:

Ama haklısın valla, başında "3" olunca öncekilerden daha bir değişik hissettirdi. Torun torbaya karışasım geldi bi anda.

Harun'un o balığı aldığı anı unutur muyum! Onun olduğu yer o tarafa atışa daha elverişliydi, anında salladı. Hemen oraya yaklaşıp o çekerken ben attım aynı yere. Ben çekerken o bir daha attı ve attığı gibi yapıştı paşa.
Sahi sen nerdeydin o ara?? :laughing:

Aleyküm selam, bir daha görürsen sen de söyle.
Balığı beraber kıyılattık tabii bir hukukumuz var o arkadaşla. İşbirliği yaptık, ben ıslana ıslana tutup çıkardım balığını sudan, o da aldı gitti arabaya koydu.

Senin dualarda teknik bir arıza var demek ki Volkan'ım, dua içinde farkında olmadan, "balığı alamayanın kamışı kırılsın" falan demiyorsun di mi? :laughing: :laughing:

 

:laughing: :laughing: :laughing:
Bilmiyorum, dua okurken iyice dikkatimi vereyim bakalım bi dahakine ne diyorum.
Aklım başka yerde olduğundan ne dediğimi de bilmiyorum.

 

Keyifle ve yüzümde tebessümle okudum Aykut yazdıklarını Yeni yaşın güzelliklerle dolu olsun inşallah

 

Sevgili Aykut; yeni yasin kutlu olsun, balikla dolu, huzurlu, saglikli bir omrun olsun.

Keyifli raporun icin de tesekkurler, eline saglik...

 

Tüm güzelliklerinizi, tüm sevdiklerinizle doyasıya yaşamanızı dilerim.:thumb: :thumb:

Bir gözüm kör, bir kulağım sağır, bir ayağımda topaldır. Rahat olun.hihi hihi

Sevgilerimle.

 

Güzel anlatım. nice yıllara

 

yeni yaşın hayırlı olsun, sargoz ve anlatım için de tebrikler.:thumb:

sargoz avını severim ama avlandığım yerde oltaya genelde küçükleri yakalanıyor. ben de herhalde büyüdükçe yer değiştiriyorlar diyordum. bir kaç gün önce üzerinde avlandığım taşın yanından kafasını çıkaran bir zıpkıncının belinde herbiri yaklaşık 30 cm.lik üç sargoz görünce anladım ki aslında büyük sargozlarda oralarda dolaşıyor ama ben kandıramamışım demek ki.

 

Tebrik ederim arkadaşım, yeni yaşınızıda kutlarım

 

Yeni yaşın kutlu avın bol olsun.

 

Teşekkürler İnan.
Aranıza kabul ederseniz artık bende 30'lar klübündeyim.

Raporun sizinkiler kadar bereketli olmasını isterdim tabii ama surf disiplinine daha yeni adapte oluyoruz. Bu daha ikinci denemem oldu.
Tam hakim olup bir de sizinkiler kadar güzel avlaklar bulursak daha bol balıklı raporlar koyabilirim umarım.

İyi dileklerin için teşekkür ederim.

Amiiin abi, sağolasın.
Çok teşekkür ederim.