Denizer BAlıkçılıktan, Abdullah Denizer, saat 17.30'da Kanal A daki Ekonomi Gündemi programına konuk olacakmış. Muhtemelen, Kokoş gibi o da çinekop avlamak için konuşacaktır. Tepkilerimizi dile getirelim. Ben bir mesaj yolladım, sizler de uygun gördüğünüz şekilde tepkilerinizi önceden dile getirin. kanala@kanala.com.tr Selamlar Ekonomi gündemi progamının saat 17.30'daki konuğu Denizer balıkçılık adıına Sn Abdullah Denizer olacakmış. Kendisi, endüstriyel balıkçılığın temsilcisi ve büyüklüğü dolayısıyla Şile limanına giremeyen Denizer isimli balıkçı gemisinin sahibi. Doğal olarak, lüferde avlanma alt sınırının 20. cm.ye çıkarılmasını uygun görmeyen bir konuşma yapacak diye düşünüyorum. Tezleri: 1- Lüfer göç balığıdır, biz tutmazsak Yunanlılar tutar. 2- 20.cm.den küçük balıkları nasıl ayıralım, büyük diye çeviriyoruz, içinden çok miktarda küçük balık çıkıyor, bunları cetvelle mi ölçeceğiz, denize mi dökeceğiz? Bu tezler gündeme getirilirse lutfen sorunuz. 1- Önceki yıllarda , dünyada, Türkiye'de ve Yunanistan'da avlanan lüfer balığı miktarı ne kadarmış? 2- Bundan önce lüferde avlanma limiti 14 cm. idi. Bundan küçük balıkları ayırmadan tutuyor muydunuz, ayırıyor idiyseniz, 20 m. den küçükleri de aynı şekilde ayıramazmısınız? Elinizdeki cihazlar ve engin tecrübenize rağmen hangi balığa çevirdiğinizi bilemiyor musunuz? Lüfer, canavar bir balık olarak kendi yavrularını bile yediğine göre büyükler ve küçükler ayrı sürüler halinde gezmez mi? Ayrı gezdikleri gerçeğinden hareketle nasıl oluyor da irisini ufağını karışık tutabiliyorsunuz? (Dünya balıkçıları cetvelle ölçüyorlar) ... Ayrıca, Trol, dibi kazıdığı gerekçesiyle, Marmara ve Boğazlarda tamamen yasak, Karadeniz'de ise kıyıdan 3 mil açıkta serbest. Yine aynı gerekçeyle manyat da bu sene yasaklandı. Peki, 100-150 kulaç derinliği olan, yakasında tonlarca tel, mapa gibi ağırlık bulunan gırgır ağı, 10-15 kulaçlarda çevrilip çekilirken trol ve manyattan ne farkı kalıyor? (Su Ürünleri avcılığını düzenleyen tebliğe göre Marmara'da 6 kulaç(11m.) derinlikte gırgır çevirebilir. Halbuki 0-30 m. derinlikler, balıkların yumurtlama ve yavruların barınma büyüme alanlarıdır.) Sorular çoğaltılabilir ama açıkdenizlerde avlanmak için dizayn edilmiş devasa teknelerle kıyılarda balıklarımızı yok etmek üzere çalışan gırgırcılara bu kadar soru da yeter. Umarım gazeteciliğin temel kuralları gereği karşı görüşlere de yer verirsiniz programınızda. Aksi takdirde, bu binlerce küçük geleneksel kıyı balıkçısı tarafından yanlı bir program olarak değerlendirilecek ve diğer programlarınızın doğruluğu da zihinlerde tartışılır olacaktır. Selam ve sevgiler. M.Mahir Ersin Aşağıdaki de İstanbul lüfere hasret kalmasın kampanyasının yürütücüsü Fikir Sahibi Damaklar lideri Sn. D. Koryürek'in mesajı. sevgili kanal a yayın ekibi, lüferde neden avlanma alt boyu "en az 24 cm" olmalıdır konusunda gerek biz "İstanbul Lüfer'e Hasret Kalmasın" kampanyasıyla ve gerekse de Greenpeace "seninki kaç santim?" kampanyasıyla yeterli bilgilendirmeyi yaptık. o kadar ki, hükümet çağrımıza kulak verdi ve avlanma alt boyunu "şimdilik" 20 cm'e yükseltti ve bir iyileşme olmadığı takdirde stoklarda yükseltileceğinin işaretlerini veriyor. buna rağmen televizyonlarda sucul kaynaklarımız ve özelinde lüferdeki yeni boy uygulaması işlenirken mesele sadece santim meselesine dönüştürülüyor ve polemikten öteye taşınamıyor. atlandığına inandığım, ilginizi çekeceğini umduğum bir kaç hususu ilginize sunmak isterim: öncelikle lüfer kaynaklarının/stoklarının ekonomi ile ilişkisine dair: - 2002 yılında dünyada 43bin ton olan lüfer avı miktarının Türkiye 25bin tonunu gerçekleştirmiş aynı dönemde Yunanistan hepi topu 100 ton tutmuş - 2009 yılında dünyada 16bin ton olan lüfer avının biz, Türkiye'de 6bin tonunu gerçekleştirebilmişiz (stokların azaldığı aşikar) aynı dönemde Yunanistan gene 100 ton tutmuş - 2010 yılı dünya rakamları yok elimizde henüz, ama Türkiye'deki rakamı TÜİK açıkladı: 4bin ton! bu rakamlar ışığında aşikardır ki balık gıdamız olduğu kadar, ekonomimiz için de çok değerli. bugün 17:30'da yayınlanacak programınızın bir ekonomi programı olduğundan hareketle, doğru yönetilmeyen kaynaklarımızın ekonomimize verdiği zararın programınızda konu edilmesini heyecanla bekleyeceğim. bir başka husus da boy yasağının sebepleri ve uyulmasına dair: - FAO'nun da kabul ettiği bir ilke var "hiçbir canlı bir kez üreme şansı bulmadan avlanmamalıdır" - bu prensip dahilinde av hayvanlarının her biri, popülasyonlarının %50'sinin üremeye başladığı yaş/boy esasına bakılarak avlanır - Tarım Bakanlığı'nın yayınladığı sirkülerde avlanma alt boyu kuralı bu prensiplere göre düzenlenir - bizim kampanyalarımız lüferde geçen yıla kadar mevcut olan 14 cm alt av boyunun lüfer stoklarını yokettiği, bu alt boyun derhal "en az 24 cm"e yükseltilerek balığın üremesine fırsat tanınması üzerinedir (2005 tarihli Ege Üniversitesi, Tevfik Ceyhan çalışması esas alınarak) balıkçılarımız 20 cm yasağına uymanın güç olduğunu iddia ediyorlar, elimizde cetvelle mi ölçeceğiz diyorlar. konuya dair ilk önerimiz ağların değiştirilmesi olmuştu. zira tül perde misali sık gözlü bir ağ ile her boy balık avlanabilirken, ağ gözleri büyüdükçe yakalanabilecek balığın boyu da büyümekte. balıkçımıza bu ağ değişiminin maliyeti ekonomi programının konusu olsa, pek faydalı olur kanaatindeyim. (yasağın nasıl uygulanabileceğine dair Gırgırda Karışık Boy Balık Sorunu - PROFESYONEL BALIKÇI FORUMU) ayrıca... zaten darboğazda olan balıkçımız bu maliyeti üstlenmek istemiyor. sebepleri ayrı bir tartışmanın konusu ancak bu durum, hepimizi "acaba bir devlet desteği sağlanamaz mı" sorusunu sorar hale getirdi. stoklara büyük zararı olduğunu bildiğimiz deniz kirliliğini engellemek için fabrikalara yaptırılan arıtma sistemleri bildiğiniz üzere büyük yatırım. bu yatırımlar için bir devlet teşviği söz konusu mu? sucul kaynaklarımızı korumak için devletin balıkçıya nasıl bir desteği olabilir, olmalı mıdır? ekonomi bağlamında konuşulması aciliyet taşıyan bir konu diye değerlendirmekteyim. dilerim programınız son günlerde her kanalda yaşanan ve polemikten öteye gitmeyen balık meselesine daha rasyonel bir kavrayış getirsin.. hürmetlerimle, D.
Ben de şöyle bir mail attım Mahir Ağabey. Sayın Ekonomi Gündemi Yapımcıları, bugün programınızda Abdullah Denizer Bey'i ağırlayacağınızı öğrendim. Büyük ihtimalle kendisi yeni yürürlüğe konmuş olan, tutulabilecek olan balıkların Boy Limitleri ile ilgili konuşacak ve yine büyük bir ihtimalle kendisi bu boy limitlerinin balıkçıları zor durumda bıraktığını ve yeniden düzenlenmesi ile ilgili bir kamuoyu yaratmaya çalışacak. Bahsedilen ve en çok üstünde durulan limit Lüfer Balığı ile ilgili olan. Yeni sınır 20 cm. Yani 20 cm altında, Lüfer Balığı ailesinden herhangi bir balığı avlamak yasak. Bu yasağın kapsamına giren Lüfer Balıkları; Defne Yaprağı, Çinekop ve Sarıkanat. Yani Lüfer Balığının gelecekte de varolmasını sağlayacak olan küçük aile fertleri. Aslına bakacak olursanız Lüfer de ancak 24 cm den sonra Lüfer denilmeye başlanıyor ve ancak daha yeni yeni yumurtlayacak boya ulaşmış oluyor. Yani şu anda yürürlükte olan 20 cm limiti asıl olması gereken asgari limitin 4 cm altında. Çok değil bundan 15-20 sene öncesine kadar özellikle Marmara Denizinde yaklaşık 200 kadar farklı türde balık hem yerleşik hem de göç ederek varlıklarını sürdürüyordu. Bugün ise bu rakam iki basamaklı ve 50'nin altına inmiş bulunmakta. Denizimizin sokak çocuğu İstavrit bile artık İstavrit olabilme şansını yakalayamadan daha Kıraça bile olamamışken 8-10 cm boylarda yakalanıp, tezgahlarda satılıyor. Bugün balıkçılıktan geçinemiyor olan balıkçılar sadece kıyı balıkçılarıdır. Ufak tekneleri, kıyılara bıraktıkları ekolojik dengeyi sarsmayacak büyüklükte ve şekildeki ağlarıyla kan ağlayan esnaf, ne yazık ki ülkemizin dükkanını kapatma raddesine gelmiş geri kalan Küçük Esnaf ailesine katılmışlardır. Bunun en büyük sebebi Endüstriyel Balıkçılıktır ve bu balıkçılık, Bu konuda bütün dünyaya balık satarak ülke ekonomilerine büyük katkılar sağlayan Kuzey Ülkelerinde yapıldığından kat ve kat vahşi bir şekilde yapılmaktadır. Medeni ülkelerde Devletler, ekonomik şartların (Endüstriyel Balıkçılık) devamı için balık neslinin varlığını sürdürmesinin zorunluğunu çoktan farketmişler ve bunun için önlemlerini çok önceden almışlardır. Ülkemizde endüstriyel balık sektöründe faaliyet gösteren Aileler (şirketler) bu gerçeğin ya farkında değiller veya olmak istemiyorlar. Ama ne yazık ki denizlerimizdeki balık popülasyonu, bunun tersini savunan Endüstriyel Balıkçılık Savunucularının söylemlerine rağmen, son derece hızlı bir şekilde azalmaktadır. Bu şartlar değişmezse eğer, çok yakın bir gelecekte aynı tarım ve hayvancılık sektöründe olduğu gibi balık yemek için balık ithal etmek zorunda kalacağımız günlere çok yakınız. Saygılar Kerem Çorbacıoğlu
bende Mahir beyin mailini aynen gönderdim ki daha fazla dikkat çekebilelim, ayrıca Mahir bey'in vermiş olduğu mail adresi kanalın genel mail adresi olmakla birlikte programa direk ulaşabilmek için ekonomigundemi@kanala.com.tr adresine mail atarsak sanırım daha etkili bir sonuç elde ederiz.
Reis babam, Değerli insan Güzel cümlelerle olmasada bende bir yazı gönderdim kendilerine bakalım bu saatten sonra ok zaten yayından çıkmış ha bir ha iki mücadeleye devam....
İş yerinden mail atmak engelli olduğundan mail atamıyorum ama bende sizlere katılıyorum. İki yıl önce kıyıdan yakaladığımız balığı bugün yakalayamıyoruz. (Daha kaliteli malzemelerle) Sorun yalnızca lüfer sorunu değil. Diğer türlerde tehlikede bence.
tekrar düzeltiyorum Mahir amca, vermiş olduğunuz mail adreside hatalı sanırım, kanala@kanala.com.tr mailler boşa gitmesin diye belirtmek istedim
internetten izliyorumda şu an telealışveriş var, internet yayını geçmi geliyor program yayınlanmadımı