Merhabalar, Yavaş yavaş acemiliğimi üstümden atıyorum gibi bir his var içimde ama hayırlısı... Daha çok fırın ekmek yemem lazım biliyorum. Pazar günü bir abimizle birlikte saat sabah 9 gibi İskenderun/Arsuz yakınlarından küçük fiber teknemizle açıldık. Çok balık tutacakmışım gibi bir his vardı içimde. Gerçi bu av sürpriz olmuştu. Bir önceki gece abimizin evinde yemekte iken karar verdik ve sabah 9'a ancak yetişebildik. İskenderun barınağından 1.5 kg kadar en güzelinden karidesimizi alıp koyulduk yola. Gideceğimiz bir mera vardı. Teknenin kontrolü bende idi. Abimiz kerteriz almayı falan bilmiyor ben de alıyormuş gibi yapıyordum. Tarif edilen meraya daha önce gitmiş olmama rağmen çıkaramadım. Birkaç parça namı diğer kılkuyruk dışında balık alamadık. İleride yaklaşık 7-8 adet tekne bir araya gelmiş duruyorlardı. Orada kesin bir şeyler vardır umuduyla o tarafa gittik. İşler biraz açılmıştı. Kılkuyruk, çupra, sarkoz tek tük de olsa yavaş yavaş açılıyordu av. Sonra rüzgarında etkisiyle biraz aşağı kaydık. Balık yine kesti. Sonra tekrar yukarı çıktık. Yine birkaç parça balık, hoop yine aşağıdayız. Tekrar yukarı çıkalım, balığı bulunca çapa atalım dedik ama ne balık kaldı ne de başka bir şey. Koskoca kovanın dibinde birkaç parça balık bize bakıyor biz onlara bakıyoruz. Oysa ki ne hayallerim vardı. Sinirlendim oltaları topladık. Bize kerterizi veren kişiyi aradım. Tekrar düzgünce aldım. Bu sefer kesin bulacaktım kayayı. Hesabıma göre 500 mt kadar aşağı inince olacaktı bu iş. Kıyıya doğru gitmeye başladık. Üç ayrı noktadan alınan kerterizler tamamen birbiriyle örtüşünce motoru durdurdum. İçimde bir şüphe ile "Burası abi" dedim! Oltalarımızı attık. Yaklaşık 2-3 dakika sonra benim kamış ciddi bir biçimde kafasını eğmeye başladı. Hemen elime aldım, tasmayı vurdum. Çok güzel kafa atıyordu. Sert bir balıktı. Büyük ihtimalle domuz balığıdır dedim. Usulünce sardım, ne olur ne olmaz kepçeyi de hazırlattım. Kepçe ile bir hamlede içeri aldık yakışıklıyı. Ama domuz değil mercanmış kendileri. Hem de antenli mercan! Sevindim tabii... İlk defa bu kadar büyük bir gerçek mercan tutuyordum. Hemen arkasından yine bir balık tuttum fakat gelirken birden ağırlaştı. Yolda mutlaka bir şeyler binmiş olmalıydı. Heyecanla çektim. Hatırı sayılır bir gümüş geldi bu sefer ancak foto maalesef yok. Bütün bunlar olurken abim ve ben çok sık olmamak kaydıyla çupra, cerbit (mercan), kılkuyruk alıyoruz. O arada kayanın üstüne denk geldiğimizi ve keşke en baştan beri buraya gelmemiz gerektiğini konuşurken abimin oltası kayaya takıldı. Yani o öyle sandı. İlk saniyelerde takıldığını sanmış ama sonrada iri bir şeylerin geldiğini söyledi. Ben kepçeyi hazırladım tabii... Gelen bu yavru idi! Abim de ömründe ilk defa bu kadar büyük bir akya tutmuş. Bayağı yoruldu çekerken. Gerçi her ne kadar balığımız 1 kg olmasa bile bizim için büyüktü. Bu balıklardan bir saat kadar sonrasına kadar hep kılkuyruk, çupra, cerbit (mercan), gümüş aldık. Bir ara ben yine kamışın ucuna takılmış küçük bir kılkuyruğu çekerken değişik bir şeyler oldu. Normalde kılkuyruk dipten ayrıldıktan sonra çok fazla kasmaz kendini bırakıverirdi. Ancak bu balık kıyıya yaklaşınca delirmeye başladı. Ne ola bu diyerek kafamı tekneden aşağı sarkıttım ki ne göreyim! Kocaman iki balık çekiyorum. Yok yahu dedim içimden. Bu balıkları ben tutmuş olsam olta falan kalmaz elimde. Neyse ki çok geçmeden anladım. Bizim kılkuyruk peşine kocaman iki tane lambuka takmış. O andaki heyacanımı görmeliydiniz. Hep bu balığı yakalamak istemiştim ve bu büyüklükte balık yakalamamıştım daha önce. Kılkuyruğu tekneye almamam gerektiğini düşündüm sadece. Çünkü onun peşindeydiler ve ben onları almak istiyorum. Abime oltasını çekmesini yemleri lambukalara göstermesini istedim. Hızlıca oltasını sardı dediğimi yaptı ancak sonuç alamadık. Bu sefer yanımdaki bir jigi verdim ve oltaya bunu takmasını kaşık atar gibi atmasını istedim. Tabii bu esnada gözümüzün biri lambukalarda. Muhteşem bir görüntüydü. Yeleleri renkleri, gerçekten çok güzel balıklar. Ben oltayı teknenin yanında dolaştırıp duruyordum ve balığı yedirmemeye çalışıyordum; o esnada lambukanın biri bir hayli sinirlenmiş olmalı ki balığın tutulduğu iğnenin bir altındaki iğnedeki yeme saldırdı. Zaten o anda film koptu. Müthiş bir çekişme diyemeyeceğim çünkü zaten birkaç metre önümde oldu olay. Abimize kepçe dedim ama balığı oltayla tekneye almak daha cezbedici geldi o anda. Kaçarsa nasıl olsa buralarda dolaşıp duruyorlar gene tutarım düşüncesiyle böyle bir acemilik yapmaya karar verdim. Kamışı kaldırdım balık sudan ayrılır gibi oldu. Olmadı. Tekrar denedim. Bu sefer balık havada bir kaç tur attıktan sonra gidip elinde kepçeyle bekleyen abimin kucağına düştü. Sonradan kendime kızdım, kepçe varken riske giriyorum diye ama sonuçta bu da tecrübe oldu! Birini almıştım ama diğeri hala oradaydı. Onu da mutlaka almalıydım. Birkaç kere jig atıp çektim, olmadı. Yem sarkıttım olmadı. Kılkuyruğun birini takıp attım olmadı. Canlı bırakma takımına çupra taktım attım olmadı. Çupranın etrafında gezindi durdu ama saldırmadı bir türlü. O esnada çupra yerine kılkuyruk takmak geldi içimden ama vazgeçtim. Meğer öyle yapsaymışım ikinciyi de kesin alırmışım. Sonradan öğrendim ama iş işten geçmiş oldu. Yaklaşık 2 kg civarı bir şeydi. Mutlu oldum. Sudan çıktığı anda çekemedim fotolarını ama idare edin artık. Acemilik işte... Sonuç, iki kişi, bir lambuka, bir akya toplamda 5 kg yakın çeşitli balıklar... İlklerin avı oldu benim için. İlk defa bu kadar fazla çeşitte balık avladım. Lambuka, akya, gümüş, mercan, cerbit, kılkuyruk, sardalya, sarkoz, istavrit ve olmazsa olmaz çupra... Lambukanın eşi denizde kalınca içimi bir hüzün kapladı. Akıbetleri ne olur bilemiyorum ama denizdeki tek bıraktığım canlıya "eşsiz lambuka" adını verdim. Herkese rast gele diyorum. İyi forumlar...
Çok güzel bir av olmuş tebrik ederim. Bu ara iskenderunda Lambuka zamanı sanırım . Bizde cumartesi günü 2 adet tuttuk. Yöntem olarak tekli büyük iğneyi kırmızı balık denen balığın kuyruğuna takıp attık ve anında kaptı lambuka 2de2 yaptık hiç düşünmeden kaptı. Bir dahaki sefere bir de kırmızı balık ile deneyin derim.
Tebrikler Deniz, gayet güzel anlatımlı bir rapor olmuş. Eti ekşimsi/kekre olmasın diye tekneye alınan lambukanın galsemalarından kesik atılarak kanının akıtılması tavsiye edilir.:thumb: Daha güzellerine inşallah.
Tebrikler, güzel balıklar. Akya dediğiniz balığa bir zamanlar bende akya demiştim ama maalesef akya değil. Sarıkuyruk denilen bir balık, halk arasında kuzu da deniliyor bildiğim kadarıyla. Lambukanın denizde kalan eşine hüzünlendiniz demek. Tuttuğunuza hüzünlenseydiniz daha isabetli olurdu ya neyse. Nice güzel avlarınız olsun.
Lambukaların kırmızı balık hastası olduğunu öğrendim ama geç oldu. Bir sonrakine artık... Lambukanın galsemasını kesmeyi düşündüm ama ikincisinin heyecanı dururken vakit kaybetmeyi istemedim açıkçası. Akya adlandırması konusunda net bir bilgim yok. Bugüne kadar hep akya olarak gördüğüm/bildiğim için öyle yazdım. Araştıracağım. Teşekkürler. İyi dilekleriniz için teşekkürler. Daha irileri sizlere denk gelsin. Rast gele...
Çok güzel bir av gerçekleştirmişsiniz.Tebrikler.2 sene önce bodrumda tatildeyken Lambukaların o zarganalara ve diğer balıklara havada zıplatarak saldırmasını unutamam.Güzel bir görsel şölendi.Avlarınızın devamını dilerim..
Herkese teşekkürler... Uzun zamandır büyük bir balık tutmak istiyordum. Kendimce başardım. Fakat bu sefer daha büyük bir kurt girdi içime. Hemen bir fırsat oluşturup tekrar avlanmak istiyorum. İyi mi oldu kötü mü anlamadım!
