================================================================================ ''Taraf'' gazetesi bugün, 4. sayfasında ''balıkçıların eylemine yer verdi.!, 1 Nisan’da bitecek olan avlanma mevsiminin 15 gün süreyle uzatılması için şimdiden lobi çalışmaları başladı. Büyük balıkçıların erteleme kampanyasına oltacılar karşı çıkıyor. Balık avlama yasağı balıkların üreme döneminin başladığı 1 Nisan’dan itibaren başlıyor. Ancak avlanmanın balıkçılık çevrelerinde geçen yıl olduğu gibi bu yılda büyük balıkçılık firmalarının baskısı ile on beş gün erteleneceği iddia ediliyor. Bu konuda çeşitli girişimleri olduğunu söyleyen balıkçılar yasağın ertelenmemesi için imza kampanyası başlattı. Çeşitli balıkçılık kooperatifleri yasağın ertelenmesine karşı çıkarak hazırladıkları dilekçeyi bakanlığa sundular. Geçen yıl da ertelenmişti Geçen yıllarda da büyük balıkçı firmalarının baskısı ile avlanma yasağının on beş gün ertelendiğini savunan balıkçılık kooperatifleri bunun sonucunda özellikle Marmara’da başta istavrit olmak üzere balık türlerinde büyük bir azalma olduğunu söylüyorlar. İstanbul’da özellikle küçük balıkçıların üye olduğu kooperatiflerde örgütlü olan balıkçılar bu yılda benzer bir ertelemenin zararı onarılmaz bir şekilde büyüteceğini söylüyorlar. Yasak, balıkları koruyor Yasağa karşı çıkan Bakırköy Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Müfit Çıkrıkçıoğlu, “Geçen yıl yapılan on beş günlük erteleme sadece tonlarca kıraça balığının kırılmasına yol açmıştır. Gırgır motorlarının pompa ile içeri basıp elek ile ayıkladıkları balığın yüzde doksanı ölü olarak denize geri dökülmüştür. Bu aşırı avlanma sonucu istavrit balığında büyük bir kıtlık yaşanmıştır. Ve bunun etkileri halen devam ediyor” diyor. Balıklar Marmara’da yok oluyor Balıkların azalmasının Marmara’ya hiç umulmayan zararlar verdiğini söyleyen Çıkrıkçıoğlu bu konuda çarpıcı bir örnek veriyor; “Marmara’da balıkçıların ağlarına takılarak zarar veren yerli ve yabancı bilim adamlarınca yapılan araştırmalarda da, Marmara’yı etkileyen salya (kaykay-lez) adı verilen müsilajın giderilebilmesi için Marmara’ya balık geçişinin engellenmemesi, şiddetle tavsiye edilmektedir.” Av yasağı ertelenmesin, yasak sürsün Balıkçılar bakanlığa verdikleri dilekçede yasağın sürmesini isteyerek şöyle dediler: “Biz, aşağıda imzası olan ve gerçekleri bizzat yaşayarak öğrenen profesyonel balıkçılar kurumları olarak, sürdürülebilir balıkçılık adına, her balığa en az bir defa yumurtlama şansı verilmesi gereğine inanarak, herhangi bir ilmi veriye dayanmadan yapılacak ertelemeye kesinlikle karşı çıkacağımızı ve böyle bir karar karşısında her türlü hukuki mücadeleye hazır olduğumuzu, şayet bir düzenleme yapılacaksa ilmi veriler ışığında önceki yıllarda da olduğu gibi yasağın 1 Nisan’da başlatılması gereğini bildiririz”. __________________
İnşallah balıklar için olumlu sonuç çıkar, dileğim bundan ibarettir.Fakat bu işin içinde olamyanlar, halk çok duyarsız. Aslında bu balık kıtlığını yeni çekmiyoruz benim bildiğim özellikle yaz aylarında 5 senden beri yunanistandan sardalya türkiyede satılmakta özellikle dardenel , çanakkale sardalyası diye balıkcılarda etiketleniyor yazın. Ankarda sardalya diye bir balık balıkcı tezgahlarında görülmez,daha bugün sakaryadaki balıkcılardan alışveriş yaptım önlerinde kıraca denilecek boyda çok ufak buzhane hamsisi, iri denilecek boyda buzhane istavriti ve özellikle boyu bir kalaem pili büyüklüğünde barbun yavruları iri olanları ayırmışlar daha yüksek fiyattan satıyolar Benim bir tezim var. kim uygular yada uygulana bilirmi bilmem sardalya, hamsi, istavrit ,çaça,tırsi,papalina, barbun gibi deniz ekolojisinde besin zincirinde alt tabaka olan ve planktonlarla beslenen bu balıkların avlanmasına karşıyım bu düşünceyle avlanmasını tamamen kaldırılması ve balık hallerinden çıkartılması yada avlanma yasal kotasının miktarını düşürmek bunun gibi bu alt tabak balığın korunmasını sağlamalıyız Bunu başarırlarsa İstanbul boğazı ve marmardaki kaykay denilen salyamsı birikintininde önüne geçmiş oluruz. Bilindiği üzere kay kay denilen madde planktonların ve bakterilerin artıp dipde salyamsı madde gibi yayılması bu nedenle aynı zamanda bu kay kay denilen şey dipdeki deniz bitklerin yaşamasını etkiler.plankton ve bakteri oluşumunu yavaşlatmak için planktonla beslenen canlıların korunması lazım lağım sularının denize döküldüğü yerde görünen beğenilmeyen kefal ,gibi,istavritte, hamside, sardalyada, barbun, çaça,tırsi,papalinada besin dengesi aynı Bu düşünceye karşı çıkan arkdaşlar olcaktır. Onlara sözüm : Bu kafayla devam edilirse marmarada istavrit çaparilerinin boş dönmesi yada balık kıtlığı var diyip hayıflanmaları kısa sürmeyecek üzülerek söylüyorumki bunu biz yapmazsak doğa ana kendisi yapıcak. Gün gelecek balıkcılar arsında yakalanılan balık palamut lüfermiş gibi bu sene çok istavrit yapmadı ,busene hamsi olmadı senye inşallah diye absete yer işgal eden muhabbetler döner ve bu adamlara gülerim. Böyle olunca , zamanla bu balıklarla beslenen üst türlerin,palamut ,lüfer, levrek,mezgit ,kötek, zargan gibi avcı statüsünde yer alan balıkların popilasyonunu ve yaşam dengesini etkiler. Bu kış şahit olduğum bir olay olay zonguldaktaki lüferin liman içine girmesi gibi.Fazla dallandırmadan olaya giriyorum. Mendirekten kayaların üsütnden lüfere olta atıyoruz .Lüfer her ne hikmetse kıyıya mendirek kaylarına yakın geziniyor, bi yandan gözüm oltamda diğer yandan denizdeki teknleri takip ediyorum. Acaba kim kaçtane yakaldı? Benim tesbitim tekneler 0-kıyı oltacısı 1 yani teknedekilerin elleri boş daha sonra yanıma bir abi geldi ve muhabbete koyulduk adam bir önceki gün tekneyle gezmiş ve hiç birşey yakalayamış ve yanımıza olta atmya gelmiş düşüne biliyormusunuz vahim tabloyu voli kayığı olan ,yerli küçük balıkcı bile birşey tutamıyor ve kıyıdan olta atıyo. Küçük balıkcı, voliciler iflasın eşiğinde kıyıdan balık tutamıyor sebebi büyük balıkcı abilerinin bilinçsiz ve aşırı avcılığından,trol balıkcılığının sürdürülmesi,kota fazlası ve kraça balığın un yapılması,avlanırken gemiye alınan limit dışı balığın denize ölü olarak atılması bu olaya yalnızca küçük balıkcıyı değil aynı zamanda dolaylı yada direk olarak kıyıdan avlanan oltacıyıda etkiliyor ,Düşünün volici geliyor 2m derinlikte çay ağızlarını voli ağıyla sarması yada kıyıya yakın ağ atıyor. Siz böyle bir kıyıda oltacı olarak ne yakalarsınız? Koca bir hiç zaten volicide kıyıda ne varsa ağına takmış ertesigün gün ağarırken ağı toplamaya gittiğinde isparaozlar, tırsiler , karagözler, kefaller ölmüş voliciyi bekliyolar. Durum bundan ibaret Volici,küçük kıyı balıkcısı, oltacısı birbirine destek çıkıp büyük trolve gırgır gemileriyle kovparitiflerde tartışılmalı ve konuşulmalı lakin olta balıkcısını ciddiye alan , söylediklerini dinleyen hak veren yok. Oyüzden daha çoklüferde ,istavrit çaparisinde kıyı boyunca çapari çeken teknlerin kafasına kurşun gelir. Bence müstahak. Oltacıların uzağa atığı her olta , teknecinin ihlal ettiği yasal sınır ve oltacının koruduğu haktır. hakklar böyle korun mamamlı aksine korunma şekli kişilerin düşünceli davranıp hııı ben bu adamın hakkına gasp ediyorum demeli, ama velhasıl görün ki insanların gözünü hırs boyamış birbirine düştükleri sebebi unutmuşlar bunu kimin sebep olduğunu bilmeden hırlaşmtalar
İmza kampanyası bir hayli ilgi çekti emeği geçen herkeze teşekkürler... Umarım yargıya gitmeden bu iş son bulur ve sezon zamanında kapanır...
umarım yetkililer bu sese kulak verir...yazık oluyor yoksa kim ne derse desin bu ülkenin taşı toprağı kadar ağacı kuşu balığıda milli servettir...allahdan bizim bu taraf da sahil güvenlik çok aktif...kaçak avlanma yok denecek kadar az...ancak tek sorun ticari zıpkıncılar...özellikle vurguluyorum TİCARİ ZIPGINCILAR...zıpkıncı arkadaşlar sakın alınmasın...adamlar elde projectör dalıyorlar...sonra ben diyim 50 siz diyin 60 kg balık vurup yallah tazyik...sportmence değil...umarım zamanla bu da ortadan kalkar...
Ali kemal bey, Yorumunuzu dikkatlice okudum,ve açık söyleyeyim,''yaşınız itibariyle, böyle yorumlara pek alışık olmadığımızdan dolayı da, sevindim doğrusu. Bildiğiniz üzere, toplum üzerinde,herhangi bir yaptırımın uygulanması için,kombine bir çok çalışma gerekli . Balıkçılık, biraz daha karmaşık yapıya sahip olmakla beraber ,bir çok alanda karşımıza çıkan geri kalmışlik (veya ''geri bırakılma da diyebiliriz) burada da karşımıza çıkmaktadır.!. Bu alandaki sistem çalışmıyor,topu herkez biribirine atıyor ve herkez kendine göre haklı.Sonuçta balık azalıyor,kazançlar azalıyor ve konu irdelenilmeye başlanıyor. Şu anda bu konu sizinde değindiğiniz noktada seyrediyor. ''Küçük balıkçı sayısının, büyük(endüstiriyel) takımlara oranla kat va kat üstünde olduğunu düşünürsek ve buna popülasyondaki azalmayla birlikte birde ''müsülaj (çevre) konularınıda ilave edersek,eninde sonunda bu davanın kaybedeni ''küçük balıkçı ve amatörler olmamalı diye düşünüyorum. Malum hukuk çözümsüzlükler için vardır ve çözer. Yeterki, konu bu noktaya, çekilsin ve bu kez hukuğa doğru çekiliyor, konuya sanallıktan mada resmiyet taraf oluyor. Kim ne derse desin,bu konuda ''Hukuk kişilerin şahsi menfaatleri doğrultusunda ve yönlendirmelerle karar vermez,önemli olan çoğunluktaki toplum ve milli menfaatlerdir. Yeterki hukuğun üstünlüğüne inanalım ve çalışmasına yardımcı olalım, zaten ''AB 'ye girmek isteyen bir ülke olarak bunada mecburuz. Bu konuda, yarın, yanlış bir karar alınıldığına mı inanılıyor!! ''o zaman ,''bu yanlış uygulamadan zarar görenler,hakkını arasın,gitsin mahkeme açsın ! ,kararın yürütmesini durdurtsun,veya ne bileyim, zararının tazminini talep etsin. Bu yol seçilirse,herkes ne yaptığını bilir,bilmeyende istifa edip gider,yerine gelen daha dikkatli olur,olmassa oda gider ,'ta, ki, doğru bulınana dek. Bu yapılmasa, !! ''amatör olarak denize dolaşmaya,gezmeğe,''Küçük balıkçı olarak ağlamaya ve müsülajla uğraşmaya,''Büyük takımlar olarakta ,Gürcistan gibi ülkeler de takım bırakmaya devam ederiz.!!!.