Bugün okulla ilgili halletmem gereken sorunlarım olduğundan balığa geç indim, Florya sahili iftar vakti oldukça sessizdi, konserve pilakilerimizi yedik, kıbrıslarımızı attık, kefal yoktu, fakat kıbrısla bir adet izmarit yakaladık, bu izmariti suya salarken aklımızda bazı sorular vardı, izmarit derinliği 1 metreyi dahi bulmayan bu kumluk yerde ne arıyordu ve ekmekle yemlenmiş kıbrısımızdan ne istemişti?.. Saat 20'ye yaklaşırken balıktan ümidi kestik ve eve döndük. Akşam fener maçının bitmesine yakın belediye tesislerine arkadaşımla çay içmeye indik, saat 23'e geliyordu ki kalktık, o sırada Yeşilköy organizasyonuna sabah buluşma esnasında kovasında çeşitli boy ve cinste balıklarla gördüğümüz, saygıdeğer büyüğümüz Ayastefanos Balıkçısı İbrahim Bey'in bizzat tanıdığı, bizim de uzun zamandır simaen tanıdığımız bisikletli balıkçı bey bisikletiyle geldi, belediyenin önünde takımlarını hazırladı. Biz de bu işte bir iş var diyerek yanına gittik, uzun süre ne yaptığını inceledik, gümüş yakalayıp canlı gümüşü uzağa atıyordu. "Dayı rastgele, ne yakalıyorsun?" deyince "istavrit" dedi, biz de bozuntuya vermeden "he he" dedik. Kendisinin o saatte orada olması, ve bize istavrit yakaladığını söylemesi bizi şüpheye düşürdü, öylesine usta bir balıkçı o saatte orada ne arıyordu merak ettik, canlı gümüşlerle zargana mı yakalıyordu yoksa daha vahşi balıkların peşinde miydi? Ne yazık ki daha fazla bekleyemedik ve dayının neyin peşinde olduğunu anlayamadık. Önce kıbrısa gelen izmarit, ardından bisikletli dayının gizemli avı, kıyıdan 50-60 metre açıkta lüksleri yakmış bekleyen sandallar, neredeyse her gece kıyının 20 metre açığına ağ atan bir başka sandal, ben bu işi çözemedim. Olaylar arasında bir bağlantı var mı, şayet var ise bu bağlantı lüfer olabilir mi? Değerli ustalarımızın yorumlarını bekliyorum. Saygılar...
Guzel bir goz. Soran sorusturan, inceleyen ve paek tabii oyle kolay kolay her duydugunu yemeyen. Luferedir o hazirlik. Zargana gumusu cok sever.Ancak o yonteme dalacak zarganalarin gercekten iri olmasi lazim. Olta samandirali degilse, su ustunden bir tertibatla hafifce cekilmiyorsa hedef luferdir.Zamanda tam lufer zamani. Rastgele...
Arkadaşım gece yemli oltayla eşşek istavriti almak mümkün.Ama gümüşü canlı takıp atıyorsa ve uzağa atıyorsa başka şeylerde düşünüyor insan.Zira eşşek istavriti için çok uzağa atmaya gerek yok en fazla 10 bilemedin 15 metreye atmak yeterli.Eğer oralarda levrek dolaşıyorsa levreğin hayır demiyceği bir yem canlı gümüş.Ayrıca şuda varki lüfer bu sene çok az.Az olan balığı çezbetmek için canlı balık atıyorda olabilir.Doğrusu balığın nazlı olduğu dönemlerde extrem yöntemler denemek sonucu değiştirebiliyor.Kimbilir???? Eski balıkçılar ser verir sır vermez.Bazen düşünüyorum,burda rapor yazınca yer belirtince bunu herkez okuyor.Eh herkez deniz aşığı değil.Balık olsunda serçe parmağım kadar olsun zihniyetindeki insanların bi anda yazılan avlaklara dolduğunu gördüm.Yeşilköydeki bi anımı anlatayım:Bir pazar gittim rönesansın önünden olta atıyorum.Yandaki arkadaş abi buralar nasıl neler çıkıyo ben burayı balık avı netten duydum geldim falan.3 kişiler bunlar.bende anlatıyorum bilgilrimizi paylaşcazya Derken bi tanesi hışımla oltasını çekiyor sudan çıkarıyor ucunda tırıvırı Başladım tırıvırının zararlarını anlatmaya ama nafile en sonunda taktırdı kaldı denizde tırıvırı Bak dedim şimdi ne olcak.Pişkin pişkin bişi olmaz dedi.Çok sinirlendim sonra çekip gittiler ama nafile.....Yer belirtirken daha dikkatli olmak lazım gibi geliyor bana.belki avlaklarımızı paylaşmak istiyosak özelden güvendiğimiz arkadaşlarla paylaşmak daha doğru olur gibi geliyor..Affınıza sığınarak bunlar naçizane fikirlerimdir....
Bu ve bunun gibi forumlardan, avlak, teknik v.s. öğrenen ama yine aynı forumda bulunan zararlı materyallerle ilgili konularla ilgilenmeyen bu zihniyete inanılmaz kızıyorum. Çok iyi sabretmişsin. Eğer benim yanımda gerçekleşseydi bu olay, yemin ederim ki arkadaş denizin dibinde tırıvırıyı arıyor olurdu. Onu ordan çıkarttırmadan rahat bırakmazdım. Ya da karakolluk olurduk. Vallahi de billahi de şaka yapmıyorum. Adam buraya geliyor, oh ne güzel nasıl tutacağını öğreniyor, nerde ne tutar onu öğreniyor, ama biraz daha zaman ayırıp da, burada bu kadar insan ne yapıyor? Başka şeyler de konuşmuyorlar mı ? Biz bu balıkçılığı yapıyoruz ama acaba bu işin kuralları var mı ? demiyorlar. Bu kadar mı kısır beyinlisiniz yahu, bu kadar mı vizyonunuz dar. Neyse, kusura bakmayın, cidden çok sinirlenmiş durumdayım. Sabah sabah cinlerim tepeme çıktı yine.
Bende öyle insanlara karşı teknik çok basit artık direk söylediğim " yüzmeyi bilmiyosan fazla konuşma"
Zargana tutarken canlı gümüş ile istavrit yakalayınca bende aynı dumur a uğradım ama şimdi alıştım. olar böyle vakalar usta avcı her türlü yakalar.
Keşke iğnesinede baksaydın fakat söylediğine göre akşam diyorsun canlı gümüş attı diyosun gümüşü bütün attığına ve uzağa salladığına göre lüfere atıyor.
Deniz o bey mutlaka lüfer yada çinekop peşindedir. hele birde bulundugun yerin tam karşısında tekneler lüx yakmış bekliyorsa.. istanbullu yıllarımda çok gördüm..ambarlı / florya/menekşe/samatya kıyılarında aynı muhabbetti ama millet kıyıdan az açıkta tekne gördümü yaprak yem istavrit yada izmaritle(mantarlı çift iğne) hemen lüfere takılırdı... o beyin amacı yem daha ışıltılı ve oynak olması açısından gümüş balıgını tercih ediyor olması sanırım..
Arkadaşlar o arkadaşımız (Adı abdullah) Eşek istavriti,zargana,ispari ve izmarit kovalar. Lüferle işi olmaz. Benim gibi %51 in peşindedir. Canlı gümuşe gece eşek istavriti ve zargana gelir. o da söylediği gibi istavrit ve zargana ya atıyordur. yem olarak ta ya kaya kurdu kullanır yada gümüş.
çok kötü bir durum bende yazlıkta bunun benzeri bir olayla karşılaştım daha birkaç defa balık tutan bir arkadaş mış baktım tırıvırı bende orda gördüm ilk defa ona açıkladım zararlarını sağ olsun bıraktı avlanmayı sen neyle avlanıyosun falan dedi bende ona anlatım takım yaptım yem verdim inşallah bir daha tırıvırı ile avlanmaz temennim o
