göllerde sonar yasaklanmalımı göllerde sonar yasaklanmalımı ================================================================================ sonarın sazan avında avantajları bir gerçek ancak; bizim göletlerimizin çoğu küçük göletler arkadaşlar,trakyada sonar yüzünden, birkaç gölette ,balığı sonar la bulup,tekne ile yapılan,yayın katliamını gözlerimle gördüm, hemde olta ile . birşeyi serbest bıraktığınız zaman,iyi adam kötü adam diye ayıramıyorsunuz.bizim gibi bilinçli kaç tane balıkçı var acaba,biz burada bir azınlık gibiyiz , malesef ağcıda aynı sonarı ,paraketecide aynı sonarı kullanıyor. sizce sonar iç sular da yasaklanmalımı,yoksa serbest mi olmalı,yada olta avcıları için farklı bir bakış öngörülüp,uygulaması yapılabilirmi değerli fikirlerinizi almak isterim.
yasaklanmalımı, yasaklanmamalımı sorusundan ziyade, bence kullanılmalımı, kullanılmamalımı sorusu sorulabilir. bu tür ileri teknolojik aletler amatör ruhla bağdaşmayan şeyler gibi geliyor bana(bence, kimse üstüne alınmasın)... av ile avcı arasındaki avantaj, dezavantaj dengesini çok bozmamak gerekir benim fikrime göre. sonar ile balığın yerini bulup 10 dakika içinde balık almaktansa, yemimi atıp saatlerce balığın yeme gelmesini beklemeyi tercih ederim. ama dediğim gibi zevk meselesi. herkes aynı düşünecek değil sonuçta.
kesinlikle ahmete katılıyorum.ne gerek var böyle teknolojik aletleri böyle sportif sayılabilecek faaliyetlerde kullanmaya.... nerde kaldı zevk,eğlence,aksiyon Bazı usta abilerimizde denizde kullanıyorlar.uzun lafın kısası bu aletler MANASIZ VE TEHLİKELİ
Dostlar, Ben balık için avlanma ruhsatı alırken hiç bir eğitime veya teste tabi tutulmadım. Bu da devletimizin avcılık sporuna bakışını resmediyor. Kimlik fotokopisi ve 25 TL'yi veren herkes bu ruhsatı rahatça nasıl alır? Devletin mantığı nedir, yasaları çıkar ama denetleme mi? Kendini kandıran bir devlet tipi değil midir bu? Hala denizde veya tatlı suda tırı-vırı kullananlar varsa, ve bu kişilerin avlanma ruhsatı cebindeyse hatayı kim yapıyor? Vatandaşını eğitmeden ve test etmeden ruhsat veren, yasa çıkarıp denetlemeyen devlet mi; yoksa vatandaş mı? Sanırım hukukta şöyle bir madde var; "yürürlükte olan yasaları ilgili vatandaşların bildiği kabul edilir." Avlanma ruhsatı verirken en azından yanında bir el kitapçığı verseniz, iflas mı ederdiniz? Oysa devletimiz ne yapıyor, başvuruyu bugün yapıyorsun, 1 hafta sonra ise ruhsatı veriyor. Sanmayın ki 1 hafta zarfında sizi incelemeye alıyorlar. Devlet dairesi işte, bir imza ve kaşe atmak için vatandaşa haftaya gel diyebiliyor. Sadece 15 saniyelik işlem için !! Eğer 5 kişiden birinin amatör avcı olduğunu düşünürsek devletin avcılık konusuna ne kadar ilgisiz kaldığını daha iyi görürüz. Nüfusun %20'si avcı ama devlet nezdinde avcılık nasıl algılanıyor? Saygılarımla..
çok güzel bir yazı olmuş efendim. fakat konuyla alakasını ben çözemedim. açıklarsanız sevinirim. sanırım benim jeton köşeli
bana eğitim demeyin arkadaş. tırıvırı kullanımına karşı olan, limitleri gözeten, yasak zamanları sıkı sıkı takib eden bizler sanki eğitimmi aldık bu konuda. daha önce çook kereler söyledim, gene söylüyorum. tamamen vicdan meselesi. (şahsi görüşlerimdir, beni bağlar)
Kendi adıma, teknolojiye uzak bakmıyorum, bilinçli kullananları da kınamıyorum ama kesinlikle amatör balıkçılık tavrına da yakıştıramıyorum nedense bu cihazları. Bana göre, balığı kendin bulacaksın (tekne ile dünyanın mazotunu yaksan da), takımlarını mümkün olduğunca avınla eşit konumda olacağın şekilde ayarlayacaksın, avınla mücadele edeceksin ve o zaman bu işin zevkine varacaksın. Kısacası balığı cihaz yardımı ile değil, kendi tecrübelerinle bulacaksın. Tecrüben yoksa da zamanla edineceksin. Kullanan arkadaşlar beni yanlış anlamasın ama bunun aksi bana çok suni geliyor. Şimdi muhtemelen, diğer malzemelerde de (kamış, makine ve bilimum aksesuarlar) teknolojinin ilerlediğinden dem vurup, o zaman onları da kullanmayalım diyecekler olabilir. Ama bu malzemeler av ile aramızdaki doğallığı bozmadığı gibi eşitliği de fazla etkilemiyorlar. Balığı kandırmak için üretilenlerle, balığın kaynağını direk gösteren cihazların aynı statüde olmadıkları kanaatindeyim. Bu tamamen benim fikrim. Ahmet, nereden duydun öğrendin bilmiyorum. Kendi çabalarınla araştırarak ya da bu tip platformlara geldikten sonra öğrendin ama sonuçta. Sen bulunduğun yerde internet kullanmak için müsait olan birisin, her bilgiye ulaşma şansın yüksek ama herkes öyle değil. Ya böyle imkanları yok ya da araştıran, soran insanlar değiller. Anadolu'nun göl-gölete yakın herhangi bir köyündeki 50 yaşındaki amca mesela, kalkıp da balıkçılığın kuralları var mı acaba diye çok da araştırmaz, araştırmıyor da zaten. Ama artık her yana dağılmış olan tırıvırı ya da zarar verici av materyalleri ellerine rahatlıkla ulaşıyor. Çoğu kullandığı materyalin adını bile bilmiyor, ki zararlarını bilecek. Zararını bilmediği bir şeyin de vicdan muhasebesini yapması beklenemez kimseden. Üstelik sulak alan bakımından oldukça zengin olan bir ülkede, hemen herkesin daha çocukluktan bildiği, gördüğü bir şeydir balıkçılık. Oysa genellikle nadir olan, ilk karşılaşılan durumlar için sorgular insanlar nedir ne değildir diye. Bunun nedeni de bilinçlenmek değil, korkudur. Oysa balıkçılığı bilirler ve korkmazlar alışık oldukları bu olaydan. Balık tutan birini görmekle, su içmek arasında hiçbir fark yoktur bizim insanımız için, doğal ve alışılmış bir şeydir. Bu nedenle de sorgulamaz ve araştırmazlar. Bakın size iki fotoğraf göstereceğim; Bu balıkların tutulduğu her iki yer de, insanların ne internete girebilecekleri ne de daha farklı araştırma yapabilecekleri imkanlara sahip olunan yerler değil. Bu durumda ne şekilde avcılık yapıldığını görüyorsunuz. O yavruların yakalanıp yakalanmaması gerektiğinin bilincinde değiller. Onlara göre balık hep vardı ve hep var olacak. Bilmem doğru şekilde ifade edebiliyor muyum? Bunu ayırt edemeyen insanlardan vicdan muhasebesi yapmaları beklenemez, çünkü bildikleri, gördükleri bu. (Bu fotoğraflardan bende o kadar çok var ki inanamazsınız ve bunların hepsi KKGM'ye sunulmuştur dosya halinde) Tüm bunların önüne nasıl geçilir dersek, bu konuda defalarca fikrimi yazdım ama yineleyeceğim. Öncelikle, ama ilk öncelikle denetim gerekli. Şu anda mesela, insanlar bilinçsiz olsa dahi, denetim yapılsa herkes neyin nasıl olması gerektiğini öğrenecek, öğrenmek zorunda kalacak. Ceza yiyen, malzemesi toplanan avcı, bundan sonra aynı sorunu yaşamamak için neyin ne olduğunu mecburen araştıracak. Yani öğrenmeye devlet eli ile itilecekler. İşte ondan sonra yapılması gereken de, insanları eğitmek olmalı. Amatör balıkçı belgesini öyle kolay alamayacaksın mesela. Ehliyet kursuna gider gibi kursa gideceksin, bu işin yasalarından sınava gireceksin, bu işin teknik kısmına istinaden ayrı bir sınava gireceksin, belli bir dönem stajyer balıkçı olacaksın denetleneceksin, bu dönemi de bitince tekrar genel kapsamlı sınava gireceksin, hepsini atlatırsan asıl belgeni almaya hak kazanacaksın. Belli bir zaman sonra denetime dahi gerek kalmayacaktır belki. Üstelik bu saydıklarım, çok uzak gibi görünse de yapılması hiç de zor olmayan şeyler. Denetim bu ülkede çok rahat yapılabilir, çünkü denetim yelpazesi çok geniş. (bkz. 2/2 tebliğ ve önceki tebliğler + sirküler) Belki bizim konumuz değil ama aynı durum ticariler için de geçerli. Aynı ya da benzer uygulamalar yapılabilse, balıkçılık anlamında çok şey değişecektir. Daha da derinlemesine inilebilir esasen bu konuların ama, açılan bu konu bahsettiğim konular için uygun değil.
Daha once yazmistim ve gene yaziyorum. Balik bulucu ve sonarlar bilincli bir kesim amatorlerce kullanildiginda aslinda sanildigindan cok faydali bir ekipman olarak karsimiza cikiyor. Soyle ki, gerek denizlerde gerekse icsularda yapilacak avciliklarda bir avlagin yada acik denizde bir meranin dip yapisini ve o bolgede yasayan iri baliklarin tespit edilmesi icin kullanilabilir ve en azindan kucuk baliklarin avlanip ali koyulmasindansa, buyuk baliklarin pesine dusulerek yavru yada ne bileyim henuz gelisimini tamamlamamis ama cok cok fazla buyuyen baliklara yasama firsati saglanabilir. Bu sade denizde degil, bilakis icsularda yapilabilir. Takdir edersin ki, boyle pahali ekipmanlara yatirim yapan bir amator sanmiyorum ki kucuk baliklari tespit edip yakalamak icin bu cihazi kullansin.. aksine buyuklerin pesine duser ve dusmelide. Kisaca demek istedigim, yavru yada gelisimini bile tamamlamamis, karninda yumurta olan baliklari avlamaktansa, gelisimini tamamlamis, olgunluguna erismis, artik son evresine gelen iri bir baligin yakalanmasini ister ve balik bulucu gibi ekipmanlara sahip biriysem bu son evresini tamamlamis baliklarin pesine duserim. Bana sorarsan ben rast gele deyip cikanlardanim, balik bulucu, sonar vs. hayatimda ne elime aldim nede kullandim, kim nekadar bilgi sahibi ise bende arastirmamla okadar bilgi sahibiyim denilebilir.. ancak dogru ve bilincli kullanan amator icin bence cok faydali amaclar icin kullanilabilecek bir cihaz.
Bu doğru ama bunun tek bir sakıncası var (yalnızca tatlı su için yazıyorum) o da bizim ülkemizde denetim olmadığından, tatlı suda kullananın amatör mü yoksa ticari mi olduğunun bilinmemesi. Tatlı suda kullanılan bu tip cihazlar, genellikle ağcılar tarafından balığı kaldırmak için kullanılıyor. Diğer ülkeler bu konuyu aşmış durumdalar. Tüm bunlar olmasa kullanılsın elbette. (Ben yine kullanmam elbette, keyif meselesi bu biraz da benim için)
Bizde kendimizi asana kadar gollerde balik kalmayacak zaten Suda var, bu cihaz yasaklansa bile denetim nerde? bu kadar kendini yirtan insan oldugu halde hala bilincsizce tiriviri kullananlar var, bunlara bile bisey yapilmiyor/yapilamiyor. Cihaz baliklari tespit ettikten sonra veya jandarma v.s. yokken cihaz calistirilir ortaya cikartilir hemen is bitirilip saklanir vs. Dusun, tiriviri surekli elde duran ve balik avlamaya yarayan bir arac, denetim olsa bile jandarmayi goren kasnagi alir atar gole? jandarmada pacalari sivayip gole girip oltayi cikartamayacagina gore... Hersey vicdana kalmis birsey, yani yapilmak istenirse yasak bile olsa kullaniliyor, onemli olan egitim, bilinclendirme ve duyarli olmak.
İşte yine aynı yere geldik. İlk mesajımda bu konuya özellikle değindim. Denetim olmadıkça, ister yasakla, ister eğit farketmiyor. Eğitsen bile vicdanı yoksa yine yapar yapacak olan ama denetim bunun da önüne geçer. Kısacası denetim ve yaptırım şart.
