üniversiteye kadar antalyada yaşadım. antalyayı bilen bilir balık yoktur. tatlı suda deniyordum bu yüzden şansımı. kefal varmış suda. millet 10 dk da bir çekiyor ben bakıyorum. dediler ki mantarın çok büyük. neyse anlatmak istediğim antalyada balık tutamamıştım daha. iyice de soğumuştum. izmite geldik okumaya. marina var burada. çarşıyı dolaştıktan sonra bir de buraya gelirdim. yine ders çıkışı yorulduğum bir gün gittim.iskelede yürürken misina, el oltası vs. satan bir stand gördüm. cebimde de az bir para var. olta alamam ya! bu yüzden 1,5 liraya tavuk yem+tahta el oltası aldım. iskelede yerimi aldım. ama balık tutamayacağımdan o kadar eminim ki. neyse, taktım eti iğneye saldım suya. sonra kafamı kaldırıp manzaraya bakıyorum. bu sırada misinada titreme oldu. hafif bir kuvvet var. müthiş heyecanlandım, çektim. yere serdim. ben heyecanlıyım ama diğer insanlar tepki vermiyor. nedir bu balık dedim, gümüştür dediler. akşama kadar baya bir tuttum. eve gidip pişirdim. 1-2 tane yedim ama tadı saman gibi meğer gümüş böyleymiş. ondan sonra zaten istavrite yöneldik.
Sevgili Berk gümüşle başladın yakında levrekle devam edersin, gümüşten çok iyi zargana avlarsın onu da bir dene...sevgiler hoşça kal.
İstavriti gümüşe tercih etmek, bilemiyorum. İlginç boşuna dememişler zevkler ve renkler tartışılmaz diye.
eski balıkçı, gümüşü izmit marinasının iç tarafından tutuyorsunuz. belki de su çok pis olduğundan balığın kokusu da tadı da çok kötüydü. izmirde daha iyidir belki.
Hmmm. Olabilir. bizim burda istavrit tatsız tuzsuz yavan bir balık. Yenicek balıklar arasında en alt sıralarda yer alır. Gümüş, herkes tarafından tutulup yenen bir balık olmadığı için bilinmez ancak istavrit gibi kırmızı etli balık değildir eti beyaz ve gayette lezzetlidir.