Geçen haftasonu dayım bizi Saroz'daki yazlığına davet etmişti. Daha önce oraya hiç gitmemiştim ama uzun yıllar yaz tatillerinde İzmir Çandarlı'ya gitmiş olduğumdan dolayı Ege'de balık avcılığını ve Ege balıklarını bilirim. Tabii Saroz'a giderken de aklımda olan tek şey balık avlamaktı. Zıpkın ve dalış takımlarımı, kamış, makina, el oltaları, sahteler, iğneler ve lazım olabileceğinidüşündüğüm pek çok şeyi yanımda götürdüm. Dayım yılların gazetecisi ve pek çok ödülü olan bir fotoğrafçı. Bu sene bir tekne aldı, balık konusuna bugüne kadar fazla zaman ayırmamış. Onunla son konuştuğumda bazen çapari ile kolyoz yakaladığını söylüyordu, tekneyi daha çok ailece gezmek için kullanıyorlar. Böylece cuma öğleden dayımla buluşup otobüse binerek Saroz'a doğru yola çıktık. Dayım "keşke yarım kilo istavrit alsaydık, yem yapardık" dedi. Benim yanımda ise yarım kilo temizlenmiş karides vardı Yem işini merak etmemesini söyledim. Otobüste dayımın yazlıktan tanıdığı zaman zaman birlikte denize çıktığı arkadaşları da vardı. Bu mevsimde hiç balık olmadığını, malzemeleri boşuna taşıdığımı söylediler. Buna çok şaşırmıştım, çünkü Ege'nin her yerinde dip balığı avı yapılabileceğini düşünüyordum, hele balığının bol olduğu bilinen Saroz'da çok daha iyi avcılık yapılacağını düşünüyordum. Biraz sohbet edince dip balıklarını yakalamak için uygun yem kullanmadıklarını ve en kötüsü çapa atmadan dip oltası indirdiklerini anladım. Akşam dayımın evindeki büyük Saroz haritasını inceledim. Derinlikleri gösteren bu harita oldukça faydalı oldu. Dip balığı için derin bölgelerin arasında kalan bazı sığlıkları belirledim. Oltaları da hazırlayıp fazla geç olmadan yattım. 1. GÜN Cumartesi sabahı saat 5'te kalkarak limana doğru yola koyulduk. Liman'ın içinde bile su tertemizdi. Dayımın teknesi 50 beygir motorlu 4,5 metre bir fiber tekneydi. Balık avına da uygundu. Belirlediğimiz noktaya varmak üzere limandan ayrıldık. Yolu boş geçirmemek için geceden hazırladığım bir sahte takımını suya koyverdim. Ağır ağır giderek sahteyi suda yüzdürmeye başladık. Bu takımı forumda Orhan amcanın, Vedat amcanın anlattıklarına bakarak yapmıştım. 2 tane 70 gramlık kurşunla 10 cm'lik sahteyi orta sularda yüzdürüyordum, raporlarda gördüğüm toriklerden, turnalardan birinin atlamasını umuyordum. Ucuna da Roy'un İstanbul'a son gelişinde bıraktığı sahtelerden birini takmıştım. Tabii ki ustaların aldığı sonuçları hemen almak mümkün değil. Yaklaşık bir saatlik denemede sahteyi ziyaret eden olmadı. Saroz'da Trakya üzerinden güneş doğuyor Bu şekilde av noktamıza vardık. Çapayı atıp yemleri hazırladık. Yem olarak sadece İstanbul'dan götürdüğüm kırmızı karidesler vardı. İğneleri ne olur ne olmaz diyerek biraz büyük takmıştım, 7 numara mustad çelik iğneli 3 köstekli dip oltaları kullandık. Oltaları indirir indirmez balıklar saldırmaya başladı. İlk önce birer ispari ardından karagözler gelmeye başladı. Dipte balık çok boldu. Bu da aslında fazla istenen bir durum değildi. İspariler, hanozlar, gün balıkları hemen yemlere atlıyor, asıl istenen karagözlere ve mercanlara fırsat bırakmıyorlardı. Yine de 6 karagöz, 4 mercan, 1 de ıskatarozu yakalamayı başardık. İrilerden yeteri kadar da ısparozu da alıkoyarak saat 10'da avı bitirdik. Dayım yakaladığımız balıklara çok şaşırmış ve sevinmişti, telefonla arkadaşlarını arayıp bilgi verdi. İlk günden resimler: ve mutlu son 2. GÜN Pazar günü doğrudan dip balığına bakmak istediğimiz için 1 saat daha geç kalktık. Yine aynı saatlerde çapayı atıp oltaları suya indirmiştik. İlk balığım güzel kafa vuruşları ile geliyordu. Gelen el kadar bir erkek mercandı. İzmir'de çok lezzetli olduğu için bolca yakalayıp yediğimiz bu balığın ilk kez bu kadar büyüğünü yakalıyordum. Ardından bir tane de dayım yakalayınca bu balıkların sürü ile gezdiklerini hatırladım. Acaba bugün bol miktarda yakalama fırsatımız mı olacaktı? Gerçekten de öyleydi. Dibe indirir indirmez bu hareketli balıklar yemlere saldırıyorlardı. Üstelik bu kez bir boy küçük Japon Fudo iğneler kullanmıştım. Teflon kaplı bu iğnelerin hiç bir balığı affetmesi mümkün değildi. İri erkek mercanlar 2'şer 3'er geliyorlardı ve çok keyifli bir av oluyordu. Bu avda yem olarak yanımızda taze sardalya da götürmüştük. Egede dip avında üst iğneyi büyük takıp sardalya ile yemlemek çok yararlı oluyor. Sardalya kokusu hem tüm balıkları oraya çekiyor hem de küçük balıklar bu yeme fazla ilgi göstermiyor, büyük balık varsa onu yakalamak mümkün oluyor. Üstelik İstavrit ve Uskumru gibi balıkların ideal yemi olduğu için arada bunları yakalamak da mümkün oluyor. Ancak bu avda bu uygulamanın faydasını göremedik, erkek mercanlar dibe ne indirilirse anında saldırıyorlardı. Deneme yapmak için boş iğne indirip çapari gibi salladım, ona da geldi. Bir ara balıkları çekerken peşlerinden bazı iri balıkların geldiğini gördüm. Oltayı birkaç kulaç aşağı indirip bekleyince hemen saldırdılar. Tahmin ettiğim gibi kupesti bunlar. Egenin en azgın 2 balığının ortasına düşmüştük. Dipte erkek mercanlar, üstte kupesler, yem yetiştirmek mümkün değildi. Oltayı dibe indirir indirmez erkek mercanlar yakalanıyor, peşlerinden kupesler sandala kadar yüzüyorlardı. Biz sadece oltayı sarkıtıp çekiyorduk. Değişik balık olarak 2 tane tırsi geldi. Böylece 2 saatte 5-6 kilo balıkla avı bitirdik. Dönüşte dayımın arkadaşları sahilde ipekle zargana yakalamaya çalışıyorlardı. Yanaşıp livarı gösterdiğimizde gözleri yuvalarından fırlayacaktı. Bu kadar balığı nasıl yakaladığımıza hayret ettiler. Bir kilo kadar balığı onlara verdik, eve götürüp kendilerinin yakaladığını söyleyeceklermiş, dayıma "aman sizden aldığımızı söylemeyin kimseye" dediler. Bu da sahile çıkardığımız kısım Ve günün sonunda profesyonel fotoğrafçı dayımın objektifine yansıyan kare: Erkek mercanların karakteristiği olan kafa içlerinin kırmızılığı çok güzel bir görüntü oluşturuyordu ve dayım da bunu kaçırmadı. Diğer fotoğrafları ben cep telefonu ile çektim. Böylece Saroz'dan tüm beklentilerimi karşılamş şekilde döndüm. Bu arada şansım Saroz'dan açıldı diyebilirim. Hayatımda ilk kez gittiğim bu yere bu haftasonu ikinci kez gidiyorum. Bu sefer bir arkadaşım kamp yapmaya çağırdı, cuma gecesinden çıkıp pazar gecesi döneceğiz. Çadırda kalıp yakaladığımız balıkları yiyeceğiz. Zıpkınla ve kıyıdan kamışla avlanma imkanları mevcut. Aslında bu raporu daha detaylı yazmak niyetindeydim ancak akşamki yolculuk için hazırlanmam gerekli. Umarım haftabaşında da güzel bir rapor yazarım. Ama en azından Saroz'un muhteşem doğasında bir haftasonu daha geçirmek çok keyifli olacak.
Keşke benim de böyle bir dayım olsa Başlangıç için güzel balıklar , bana özellikle mercan dediğin balıklar küçük geldi , mercandan çok izmarite benziyorlar...
Teşekkürler, ilk gün yakalanan 4 balık asıl mercan. İkinci gün bol miktarda yakalananlar latince ismi Pagellus acarne olan erkek mercan veya daha doğru adıyla yabani mercan. Bu balıkların azami ağırlığı 300 grama kadar olup bizim yakaladıklarımız çok iri boylar. Raporda da yazdığım gibi Saroz dışında bu büyüklükte olanları hiç görmemiştim. Genelde parmak boyunda olurlar ve kupes yavruları ile karıştırılırlar. Kupesten ayırdetmek için solungaç kapağı kaldırılıp içinin kırmızı olup olmadığına bakılır. İrileşince kupesten belirgin olarak farklılaşıyorlar.
tebrıkler guzel bır av olmus bende eylulun 12 sı gıbı gıtmeyı planlıyorum ozellıkle karagoz ve mercan ıcın bu paylasımın nasıl ıse yaradı anlatamam tekrar tebrıkler afiyet olsun
Çok güzel olmuş avınız. Tutarkende yerkende aldığınız keyfi düşündümde bir an İftar bitsin bakarız devamına
sevgili aret saros'ta av yaptığınızı belirtmişsiniz güzelde olmuş tebrikler bende ailemle beraber ağustos ayının ilk haftası gelibolu şehiliğe ziyarat amaçlı gitmiştik dönüşte mecidiye uzunkum belediye plajına 2.günlüğü'ne çadır kurdum ilk günün sabahı ibrice limanında bulunan balıkçıdan 1.kg sardalye balığı aldım plaja döndüm ve hemen kamışımı açarak zargana topumu taktım oltamı yemleyerek 40.mt civarı attım ve güzel zarganalar aldım sabah saatleri ibrice limanından çıkan ve sırtı çeken fiber botlarada denk geldim saros'ta avlanmak güzel kıymetini bilmek lazım kısmet olursa bu sene ekim, kasım arası kıyıdan kaşık ile lüfer avına geleceğim.saygılar.
Haklısınız, ben de ilk kez gördüğüm Saroz'u çok sevdim. Özellikle uzun kum ve İtalyan Koylarına hayran oldum. İpekle gezerek biz de bir zargana aldık. Ayna gibi dibi gözüken bu kumluk koylarda çok sayıda mırmır, kefal ve başka balıklar da gördüm. Hele altımızdan bir vatos geçti ki tam bir devdi. Bu avdan sonraki haftasonu da, yani dün ve evelsi gün, yine oraya çok yakın Gökçetepe beldesinde kamp yaptık. Orada da bazı avlarımız oldu. Fırsat olursa raporunu yollayacağım bugün. gerçekten Saroz gibi yerlerin kıymetini bilmek lazım. Saygılar.