Kaynak: http://www.boluolay.com/haber/3078/17/her-sey-abant-icin HER ŞEY ABANT İÇİN. Bolu Çevre ve Orman İl Müdürü Sezgin Akay Abant’a 200 bin alabalık bıraktıklarını söyleyerek; ''İŞKUR projesi kapsamında aldığımız 23 işçiyi 6 ay boyunca çalıştırıyoruz. İşçilerle birlikte göl çevresinde peyzaj düzenlemesi yapıyoruz” dedi. Abant Gölü'ne 200 bin alabalık bırakıldı. Abant Gölü Milli Parkı'nda yapılan çalışmalar hakkında açıklamalarda bulunan Çevre ve Orman İl Müdürü Sezgin Akay, Abant Gölü'ne her yıl balık bıraktıklarını belirterek, ''Trabzon Maçka'daki balık üretme istasyonunda ürettiğimiz Abant balıklarını her yıl oradan getirip buraya bu mevsimde bırakıyoruz. Bu sene yaklaşık 900 bin alabalık getirttik. 200 bini Abant Gölü'ne bıraktık. Geri kalan 700 bini de Yedigöller Milli Parkı'na bırakacağız'' dedi. Devam eden peyzaj çalışmalarına da değinen Akay, Abant Tabiat Parkı'nı tatil sezonuna hazırlamak için çevre temizliği yapıldığını bildirerek, ''İŞKUR projesi kapsamında aldığımız 23 işçiyi 6 ay boyunca çalıştırıyoruz. İşçilerle birlikte göl çevresinde peyzaj düzenlemesi yapıyoruz. Ölmüş çalıları, göl kenarlarından topluyoruz. Yol çalışmamız var. Yürüyüş yolu yapacağız. Göl çevresinde ulaşımı sağlamak üzere ringler başlattık. Tren ve faytonlarla gölün etrafında turlar düzenliyoruz. Treni, günün belirli saatlerinde ulaşımı sağlaması için çalıştırıyoruz. Bu trenin 90 kişi kapasitesi var. Göl çevresinde yarım saat içinde tur atabiliyor. Gayet güzel bir araç. Özellikle Arap turistler rağbet ediyor. Buraya Arabistan ve Küveyt Birleşik Arap Emirlikleri'nden turistler geliyor ve uzun süre kalıyor. Onları değişik aktivitelerle eğlendirmek için trenlerden faydalanıyoruz'' dedi.
Allah'ını seven, bu ülkeyi seven Abant'ı rahat bıraksın. Hangi akla hizmet Trabzon Maçka'da balık üretip, Abant'a aşılıyorlar? Hangi akla hizmet Abant'ın kıyısındaki ve daha sonra Gölköy'deki balık üretim tesisleri kapatılıp, hiç edildi? Hangi akla hizmet aşağıdaki fotoğrafta da görüldüğü gibi Abant Alaları aşılanan göl suyuna alıştırılmadan, su boca edecesine, üstelik kravatla, kösele ayakkabı ile bu göle salınmakta? Abant'ı kendi haline bırakın, onu var olan haliyle kalabilmesi için koruyun yeter. Ne Abant, ne de ben ve benim gibi düşünenler sizden başka bir şey istemiyoruz.
ne yapmaları gerekiyor ki, abant için yapılan kötülük ne anlayamadım ben, balık salmak mı yoksa, oraya o balığı salanlar sizler kadar düşünemiyormudur balık nasıl salınır nasıl alıştırılır, hem alıştırılmadığı ne malum. Buradaki kötülüğü anlayamadım ben kusura bakmayın.
Özkan bey, Neden kusur olsun da biz bakalım. Size Abant'ta neler olduğunu anlamanız için en azından http://www.abantyokoluyor.com/ linkini tklamanızı ve içeriğini okumanızı salık vereceğim. Daha sonra Google amcaya Abant yazıp, arattığınızda son 3 yılda Abant'a neler yapıldığını da görebilirsiniz. Daha sonra gerekirse yine yazışırız. Ben bu işin uzmanı değilim, ancak okuduklarım ve gördüklerimle biliyorum ki, onca zaman tanklar içinde uzun bir yoldan gelen o yavru Abanticus'ların Abant'a aşılanması fotoğrafta görüldüğü gibi, göle yoğurt mayalarcasına yapılmamalı. Bence 10 saati aşan bir sürede, Trabzon'dan gelen yavruların aşılanacak olan suyun ısısına ve diğer özelliklerine uyum sağlanması için bu işi yapan kişi ya da kişilerin suya girerek belli bir zaman yavruların alışmasını sağlamaları, onları incitmeden ve gölün bir kaç farklı kıyısından suya salmaları gerekiyor. Gördüm ve biliyorum ki, bundan önce de bu şekilde yapılan aşılama faaliyetleri sonrası binlerce ölü balık yavrusu kıyıya vurdu. Daha da önemlisi o yavruların orijininde üretilmeleri, diğer türlerin gen özelliklerinde etkilenmeyecek tesislerde elde edilmeleri gerekiyor. Ne yazık ki Türkiye'nin endemik türlerinden biri olan Salmo trutta abanticus bilenlerin, koruması gerekenlerin eliyle melezleştirildi. Bu konuda uzman arkadaşlar da yardımcı olurlarsa daha detaylı bilgi alabiliriz.
İşin detayını fazla bilmem ama bugün yaban tv'de İstanbulda açılan akvaryumun tanıtımı vardı akvaryumun genel müdürü balıklar hakkında bilgi verirken dışarıdan gelen bir balığın en az 2-2.5 ay koşullara adaptasyon süresi varmış ondan sonra teşhir edilecek akvaryumlara bırakılırmış birde kendimden hatırlarım yıllar önce akvaryumum vardı balıkçıdan aldığım balıkları en az naylonu içinde akvaryuma hemen bırakmadan 1-2 saat bekletirdim daha sonra naylon poşeti açar yavaş yavaş akvaryumdaki suyla aşılar öyle bırakırdım ve her ihtimale karşı yeni balıkları saldığımda adını hatırlamıyorum mavi mürekkep gibi bir ilaçtı varsa eğer bir hastalık diğer balıklara bulaşmasın diye 5-6 damla damlatırdım.Bu iş aynen göle maya çalar gibi olmuş belkide önceden bu önlemler alınmış olabilir bilemeyiz gördüğüm sadece bir resim yorumum da ona göredir
Kültür balık çılıgında da aynı olay vardır . üretimden çıkan yavrular deniz suyuna -kafeslere alışması için uzun bir süre .denizden çekilen su ile bulundukları havuzun suyu yavaşça değiştirilir . bu iş uzun sürer ve sonunda çipuralar deniz suyuna alışır ve kafeslere alınır.. bu tip bir şeyler yapılırken el oğlu abant kıyısına bir tesis yapar.burada balık üretir yadan bırada uyum safhasını gerçekleştirir.. bizdeki zihniyet şudur oda tatlısu buda tatlısu.. sal gitsin.. iç sularda da bir sudan diğer suya balık aktarımı bu yüzden yasak ve tehlikelidir.. iki su arasındaki fark balıgı öldürebilir..suyun kimyası sıcaklıgı vs değişkendir. .. akvaryum balıklarında bile akvaryumcunun suyu ile evdeki su bir olmaz balık ilk anda bir aptallaşır adaptasyon süreci geçirir .. vs.. deveye sormuşlar neren eğri hesabı....
Bizler endemik türleri korumalıyız gerekiyorsa , abanta ne insan ne araç hiç bir şey girmemeli , sadece korumalar denetim yapmalı.. endemik türlerin ortamı bozulmasın , ellenmesin , kendi haline bırakılsın.. ama takip te edilsin soyları tükenmez..tam tersi çogalırlar..
çok trajikomik bir fotoğraf. 900.000 balığı üretmeyi başarabilen yetkililer illaki bizden daha çok şey biliyorlardır. tek bir kareye bakarak yorum yapmak pek uygun değil fakat eğer o balıklar alıştırılmadan atılıyorlarsa ya yarısı ölsünde tekrar satalım mantığı vardır yada işgüzar müdürün hadi bu projeyide bir an önce tamamlayıp skor tahtasına yazalım mantığı vardır. böyle bir detayın ilgililer tarafından bilinmediğini düşünmek mantıksız, evinde 2-3 tane japon balığıyla haşırneşir olmuş akvaryum sahipleri bile bilirler balığın suya alıştırılması gerektiğini. ama biliniyor fakat bile bile böyle uygulanıp sonra tekrar balık satılıyor derse birisi ona inanırım. hem neden heryıl balık atıyorsunki bi kere at, sonra onu koru, ekosistem içinde yerini alsın, üresin gitsin. yok arkadaş her sene balık atacaksın çiftlikçi kazanacak, büyüyünce kökünü kurutana kadar avlayacaksın balık tutan şahıslar kazanacak, arada müdür kazanacak, sırtı sıvazlananların haddi hesabı zaten yok. neyse ağabey ya yazmayayım daha fazla, yazmayayım yazmayayım diyorum dayanamıyorum, sonra yazımın gidişatı vatan millet sakarya'ya kayıyor. burda bırakayım..
Şu veya bu şekilde Discovery - National Geography - Animal Planet gibi kanallar ile buluşuyoruz.. adamların memleketinde bir hayvan hastahanesi var bizdeki ilçe devlet insan hastahanesinden modern ve temiz,, adamların bir araştırma merkezleri var , emirlerinde 4x4 vasıta 15 metre 200 bg motoryat , yaralı bir kaplumbağayı iyileştirip - yada yunus balıgını 6-7 kişi ekip ile tekneye yükleyip millerce açıga götürüp salıyorlar.. bir yaban ördeği için km lerce yol gidip doğaya salıyorlar.. vs..vs..vs.. bunca masraf , bunca emek , bir kartal ın 1 yıllık yaşam süreci ni daglarda takip eden kar kış soguk sıcak güneş demeden sabırla çekim yapan . ve yaptıgı işe inanan , yaşadıgı dünyayı merak eden ..ve bizlere onca emeği sadece 30-40 dk içinde sunan insanlar..toplumlar.. söylenecek çok şey var ama..
Sizde bilirsiniz Muvaffak bey, okul dönemlerimizde edebiyat dersleri vardı. Bir konuyu hiç unutmadım ve kendime felsefe edindim onu. Konu şöyleydi hatıladığım kadar. '' Sanat, sanat içindir. Sanat, para içindir '' felsefesini savunanlar. Dile getirdiğiniz örneklerle bana bunu hatırlattınız. Eğitimli ve bilinçli toplumların, yaşamlarının her evresinde, değerlendirmelerinin bizlerden çok farklı boyutlarda olduğu görüyoruz. Yani bu insanlar, bir şeyleri yapmış olmak için değil, yapmak için yapıyorlar. Maddesel kısmı zaten sonradan kendiliğinden geliyor. Bizlerde maalesef bir şeyleri, yapmak için değilde, yapmış olmak için yapıyoruz. Günü kurtarıyoruz ve yarına Allah kerim diyoruz. Toplum olarak tek aşmamız gereken engel bu sanırım. İyi dileklerimle.
Sevgili Kardeşim çok haklısın . o yıllarada resim hocamızda bizimle şöyle tartıştı , sanat sanat içinmidir yoksa insan içinmidir. ? modern ve lealist resim konusunda tartışma olurdu.. Picasso yu anlamıyorsak neden ona sanatçı diyoruz gibi fikirler olurdu, sanatçı sanatını sadece kendisi için yapıyor denirdi. doğaya hizmet , gerçekten canlılar içinmi yapılıyor ? yoksa mesai gereğimi ... mesai bitsin eve gitsin...zihniyeti..
haberin dışına sapmazsak bence son derece normal bir durum. bir göldeki balıkları doğal ortamından toplayıp abanta zevkine salmıyorlar trabzon maçka balık çiftliğinde yetiştirilen,abant gölüne uyum sağlamış,alıştırılmış abant balıklarınıher yıl,belli mevsimde abanta bırakıyorlar. ki buda gizli,kapaklı yapılan bir durum değil. ====kopyala yapıştır====- Abant’ta sona gelindi YILDA 400 bin kişinin ziyaret ettiği Abant Gölü ve çevresini gelecek nesillere iyi durumda bırakabilmek için Çevre ve Orman Bakanlığının hazırladığı Abant Tabiat Parkı Uzun Dönemli Gelişme Planında sona gelindi. Kirlenmenin önüne geçecek projeyle, gölde su samuru için yaşam alanı ayrıldı, Abant alası koruma altına alındı. Çevre ve Orman Bakanlığının Abant Gölü ve çevresini korumak amacıyla hazırladığı Abant Tabiat Parkı Uzun Dönemli Gelişme Planı uygulamaya geçiyor. Abant Milli Parkı Gelişme planının da en önem verilen konuların başında doğal hayatın korunması geliyor. Buna göre Abant Gölü’nün batısındaki sazlık alanın 15 hektarlık bölümü su samuru yaşam alanı olarak ayrıldı. Abant Gölü, adını gölden alan, ancak sayıları oldukça azalanAbant alası" için de önemli bir koruma alanı olacak. Şimdiden özel olarak Maçka’da yetiştirilen 120 bin balık göle bırakıldı ================================================================== kovayla göle balık salma resmine gelirsek beni burada rahatsız eden görevli memurun kravatı,köselesi değil kovadaki balıkları havadan göle dökmesi.bu işte memur yerine keşke çevreci,doğa tutkunu birilerini bulsalardı,o zaman gölün farklı noktalarına,200bini aşkın balıklar tek tek, alıştıra alıştıra salanırdı.
Kerim bey merhaba, Fikir sahibi olduğunuzu sanıyorum. Ancak gerçek ve tarafsız bilgi sahibi olmadığınız çok net. Kerim bey, ben balıklandırmaya karşı bir insan değilim. İhtiyaç varsa tabii ki titiz bir üretim, aşılama ve takviye yapılmalı. Ama ben son 6-7 senedir hemen hemen her sene Abant, Yedigöller ve civar derelere binlerce alabalık salındığını biliyor, izliyorum. Acaba diyorum nerde yanlış var da bunca yavru balık doğaya uyum sağlayamıyor? Öyle ya, uyum olsa bu işlemi devam ettirmeye gerek yoktur. O yavrular doğaya uyum sağlayacak ki doğa kazansın. Doğal yapı güçlensin. Olmuyor. Nedense olmuyor. Neyse. Bunlar benim görüşlerim. Yazdıklarınızı okuyunca sizin verdiğiniz haberin ilk satırından kopyalarığım kelimeleri google taşıyarak arattım. Yani "400 bin kişinin ziyaret ettiği Abant Gölü ve çevresini " Bu kelimeleri arattım. İlk satırda çıkan bilgiyi ise http://www.abant.info/abanthaberleri.html den alıp buraya akratıyorum. Bir okuyalım bakalım. Neymiş? Abant Haberleri Abant'ın doğal güzelliği yok oluyor Abant İzzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Okan Külköylüoğlu, ''Abant'ta yapılan çalışmalar ileri boyutta tahribata neden oluyor'' dedi. Bolu İl Özel İdaresince ''Abant Master Planı'' kapsamında Abant Tabiat Parkı'nda ve gölün çevresinde yürütülen, ''yolun yükseltilmesi, genişletilmesi, gölün su seviyesinin yükseltilmesi ve 'Yavru Abant Gölü' oluşturulması'' çalışmaları, çevrecilerin tepkisine neden oluyor. Çevreciler, yapılan çalışmaların Abant'ın doğal yapısını bozduğunu iddia ederek, çalışmaların durdurulmasını istiyor. Çalışmalar kapsamında, Abant Tabiat Parkı'nda ''kolektör hattının döşenmesi, piknik alanları, bisiklet, çekçek ve yürüyüş yollarının yapılması, elektrik hattının yer altına alınması'' planlanıyor. Bolu'ya 35 kilometre mesafede olan Abant Tabiat Parkı, özellikle kış mevsiminde adeta yerli ve yabancı turistlerin akınına uğruyor. Abant'a tatile gelenler göl çevresinde ve gölün üzerine yapılan yürüyüş parkurlarında yürüyüş yapıyor, göl çevresini faytonlarla geziyor. Kış mevsiminde buz tutan Abant Gölü, son dönemde ortaya çıkan ''Su Samurları'' ile de gündeme gelmişti. ''ABANT HAVUZ ŞEKLİNE DÖNMÜŞ'' Abant İzzet Baysal Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr.Okan Külköylüoğlu, AA muhabirine, Abant'ta yapılanların ileri boyutta tahribata neden olduğunu öne sürerek, ''Abant'taki bu tahribat ve çevre bozukluğu açıkça görülebiliyor. Ölçüm ya da çalışma yapılmaya gerek yok tahribatı anlamak için, Abant'a giden herkes bunu gözlemleyebilir'' dedi. Prof. Dr. Okan Külköylüoğlu, Abant'ta yapılan tahribatın nasıl düzeltilmesi gerektiği konusunda bir çalışma yapılması gerektiğini belirterek, ''Açıkçası bazı tahribatların geri dönüşü zor. Örneğin bir yol yapımı için harcanan enerji, zaman, para ve iş var. Bu yolun tekrar yapılması için çalışılacak olursa belki verilen zararın iki üç katı daha fazla zarar verebilirsiniz. Habitatın hassas olduğu bölgede o kadar farklı tahribat olmuş ki, göl suyuna zarar gelmiş, akarsuların giriş çıkışına zarar gelmiş, gölü besleyen derelere zarar gelmiş, göl içinde ve dışında hayvan ve bitki topluluklarına veya diğer canlı türlere epey bir zarar gelmiş ve gelmeye de devam ediyor'' diye konuştu. Abant'ta en büyük zararlardan bir tanesinin kıyı şeridinin kalmaması olduğunu ifade eden Külköylüolu, şöyle konuştu: ''Bu çok zor geri dönüşü olan bir durum. Abant havuz şekline dönmüş. Abant'ta bir veriye göre 670 ağaç, bir veriye göre de 300 küsur ağaç 'su altında kaldı' deniliyor. Bunun sayısını yetkililer daha iyi biliyor. Suyun altında kalan ağaçların çoğu köknar ve çamgiller, yani diken yapraklı ağaçlar. Bu ağaçların kök gözlerinin suya girmesiyle o ağaçların bir daha sürgün veremeyecek şekilde zarar uğradığını bundan sonra da çürümeye kadar gidebileceğini biz biliyoruz. Çepni Yaylası'nda oluşturulan yavru Abant göletinin bulunduğu alanda dağ çiçeği, kır çiçeği ve çiğdem de dahil olmak üzere birçok bitki türü mevcut. Bu çiçeklerin bazılarının Türkiye'deki ikinci dağılım alanı olduğunu biz biliyoruz. Bu sadece bitki ile olacak iş değil. Orada yaşayan bütün canlılar da zarar gördü. Bunun boyutlarını inanın şimdiden kestirmek çok zor.'' ''BİR YERE SU TOPLAYARAK DOĞAL GÖL YAPAMAZSINIZ'' AİBÜ Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muzaffer Dügel ise doğaya yapılan müdahalenin zararlarını yüzde 100 tespit etmenin çok zor olduğunu ifade ederek, ''Bir sulak alanı kurutmak doğaya bir müdahale ise göl olmayan bir alanı da göl haline dönüştürmek aynı şekilde tehlikeli olabilir. Bu bir kişinin karar verebileceği bir olay değil. Bir uzmanlar topluluğunun bir araya gelip aldığı karar doğrultusunda, hazırlanan planlar çerçevesinde çalışma yapılması gerek. Bir ya da iki kişiyle alınan kararlar çok daha kötü sonuçlar doğurabiliyor'' diye konuştu. Sözlerini, ''Biz doğayı tüketmeye başlarsak bunun zararı insana dokunacaktır. Eko sisteme müdahale belki yıllar sonra açığa çıkacak'' diye sürdüren Dügel, şunları kaydetti: ''Gölün akış sistemi, rejimi, etrafındaki bitki toplulukları zarar görebilecek. Yeni oluşturulacak göl sonucu su sistemi tamamen değişebilir, yeraltı su sistemi bozulabilir. Orada binlerce yıldır oluşmuş bir eko sistem var. Siz bir müdahale ile binlerce yılda oluşmuş bir sistemi değiştiriyorsunuz. Bunun sonuçları bir tepki olarak geri gelecektir. Bu değişim bitki ya da canlıların ortadan kalkmasına neden olabilir. Bir yere su toplayarak orasını doğal göl yapamazsınız.'' Bu arada, yapılan çalışmalarla ilgili soruları yanıtsız bırakan Bolu Valisi Halil İbrahim Akpınar, Abant Tabiat Parkı'nda yaptığı açıklamada, ''Abant'taki çalışmalar haziran ayına kadar tamamlanacak ve yapılanlar ortaya çıkacak. Şuan çalışmalar sürdüğü için bu şekilde görülüyor. Yapılan çalışmalar tamamlandığında Abant, Davos'tan daha güzel olacak'' görüşünü savunmuştu. ntvmsnbc.com
Kerim bey, Internet imkanı harika bir şey. Arayın buluyorsunuz. Ama doğru bilgi sahibi olmak ve bulduğunuz bilgiyi savunmak için ne olur azıcık titiz davranın. Her gördüğünüzü kopyalar yapıştırırsanız son mesajınızda olduğu gibi 2006 - 2007 yıllarının bilgilerini aktarıp, komik duruma düşebilirsiniz. Aşağıya aktardığım kampanyanın hazırlayanlarından biri olarak sizden bu bilgileri de incelemenizi, daha sonra fikrinizi yazmanızı rica edeceğim. http://www.abantyokoluyor.com/ Saygılarımla.
Sevgili Muvaffak ağabey, Doğa, Düşünce ve Siyaset denince benim aklıma ilk gelen şey 3 Ekoloji düşünce dergisi oluyor. Varsın bir ucu da siyasete dayansın. Doğamıza şekil veren unsurlardan biri de siyaset değil mi? Yani demem o ki, siyasi görüşü her ne olursa olsun. idk Yeter ki koruma adı altında devam eden yok oluşu görsün, görülmesine engel olmasın, ...mış gibi yapılanlara kanmasın. Bence kokusu çıkmayan siyasetin kimseye zararı olmaz. Saygılarımla.
merhabalar tarık bey öncelikle farklı düşüncede olduğumuz için benim gerçek ve tarafsız bilgi sahibi olmamam normaldir. sorularınıza gelirsek Acaba diyorum nerde yanlış var da bunca yavru balık doğaya uyum sağlayamıyor? Öyle ya, uyum olsa bu işlemi devam ettirmeye gerek yoktur. O yavrular doğaya uyum sağlayacak ki doğa kazansın. şimdi 200 bin salınsa,ertesi günde misal 180-190 bini ölse derimki haklısınız bu balıklar bu göle uyum sağlayamadı,dediğiniz gibi göl kendi kendini devir daim yapamadı. ama durum öyle değilki kirlilik,avlanma ve bilmediğimiz bir çok nedenden ötürü nesli tükenme tehlikesi olan türü korumak,o türün popilasyonunu artırmak amacıyla üretip salmak son derece normal,ki bu trabzondan gelen balıklarda abant alası,o gölün balığı(trabzondaki tesisi,o balıkların hangi şartlarda,nasıl üretildiğini bilen varsada beri gelsin.bizi aydınlatsın durum orda ürettim,buraya döküverdim gitti gayri durumumu yoksa benim bildiğim anaç balıkların trabzonda yavrulatılıp belli bir süre sonra tekrar abanta bırakılması mı) ben ilk yorumumdada belirtdiğim gibi şu linklten sadece konu ile alakalı bölümü kopyaladım ayrıca önce konu ile tamamen alakasız şu yazıyı yazıp İlk satırda çıkan bilgiyi ise http://www.abant.info/abanthaberleri.html den alıp buraya akratıyorum. Bir okuyalım bakalım. Neymiş? sonraki mesajda ise Her gördüğünüzü kopyalar yapıştırırsanız son mesajınızda olduğu gibi 2006 - 2007 yıllarının bilgilerini aktarıp, komik duruma düşebilirsiniz. demenize birşey diyemeyeceğim. eğer konunun dışına sapacaksak çevrecilerin,doğa severlerin,öğretim üyelerinin söylemleri zati kopyalanmış (ki bazı endişeler doğrudur,en basiti hidro elektrik santrali) bende http://www.abant.info/abanthaberleri.html siteden Çevre ve Orman Bakanlığının hazırladığı Abant Tabiat Parkı Uzun Dönemli Gelişme Planında uygulanan projeyi buraya kopyalayim olmaz işte onun için http://www.abantyokoluyor.com/da yazılanları değerlendiremeyeceğim,kusura bakmayınız. ama sitede ilk dikkatimi çeken adını yayınlayamadığınız çevre ve doğa dostu araştırmacı'nın "çevre katliamı"adlı konuda göl seviyesinin yükselmesi adlı yazısı oldu he yazı yalanmı değil ama sonra ne olmuş? Abant'ta sevindiren geri adım http://www.milliyet.com.tr/Gundem/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&ArticleID=1250023&Date=12.06.2010&Kategori=gundem&b=Abantta%20sevindiren%20geri%20adim siteyi güncellemek gerekli sanırım.saygılarımla
Tarık abey ne demiş en başta , Bakanlık araştırma komisyonu denen insan gurubuna da hiç güvenmiyorum, Ülkemizde bir tane Abant var başka yok , o suya karışcak olan her şey dogal sistemi etkileyecektir.. Allah'ını seven, bu ülkeyi seven Abant'ı rahat bıraksın en güzeli..
