Tarih : 03/02/2017 Cuma Eveeet artık iznimin son günündeyim. Avlakların levrek vermemesi beni sabah suyuna gitmekten alıkoymuştu. Akşam suyuna da gitmekte kararsızdım. Bugün Bergama'ya dönecektik. Lakin hava yumuşamış, acaba son kez bi av yapsam mı diye beni düşüncelere itmişti. Saat 15:30 - Ya acaba gitmeden bi akşam suyu daha mı yapsam. K.Valide : Git git, belki tutarsın. Bi daha ne zaman gideceksin. Eşim : Zaten Bergama'ya da gitsek evde oturacağız, istersen git ama karanlık çökmeden dön. Sonra çıkışımız zor oluyor. - Valla gidersem karanlık çökmeden dönemem. Akşam suyunu yapıp karanlık çökünce dönebilirim. Bizim çıkmamız 21:00'i bulur. Ona göre bana net bişey söyleyin. K.Validem : Git sen, git. Ne zorluğu olacak çıkarız sen gelince. Kayınvalidemin de teşvikiyle kesin kararı vermiştim ama rüzgar da batıya dönmüştü. Saat 17:00'de evden çıktım. Akşam suyu için 1 saat erkendi ama evde pinekleyeceğime gideyim bir avlağı göreyim dedim. Saat 17:30 civarı avlakta durmuş düşünmekteydim. Buraya konuşlanayım mı yoksa ağıza mı gideyim. Bir 10 dakka öylece düşünüyor, avlağı izliyordum. Bulunduğum yerde batı rüzgarı şiddetliydi. Çayda akım güzeldi ama batı rüzgarı üst tabakayı içeri itiyor, bir dalgalanma yaratıyordu. Levrek için idealdi ama atış olarak beni bozacaktı. Düzgün atış yapabilmem için jigheadı ağır tutmam gerekecekti ama bu seferde çok taktıracak sağlıklı bir av yapamayacaktım. Bu sebeplerle orada hiç olta atmayarak ağıza geçtim. Ağız kısmen daha derin ve daha kumluktu. Takılma ihtimali azdı ve batı rüzgarı sebebiyle ağız çevresi köpüklü olabilir levrek oralarda av yapabilirdi. Saat 17:45 ağız bölgesindeyim. 2 avcı daha var. Yemli olta atmışlar, pimaşlara dikmişler. Belli ki levrek bekliyorlar. Hemen tulumumu giyip denizin içine yürüyorum. Kıyıdan yaklaşık 40 metre açılarak atışlara başlıyorum. Bu bölgede bu rüzgara karşı sert sahte kullanıyorum. Kamış : 2,40 Okuma V System Makina : 30'luk Spro Pasion Misina : 30'luk (geçen seneden sarılı) Sahte : Duo Terrif Dc 12 Type (Yeşil) Ağız kısımda selden sürüklenmiş kütüklerin arasında yürüyor, yakınlarına, sağına soluna rüzgar elverdiğince atışlar yapıyordum ki, misinam dolandı. Denizin ortasında sorunu çözemeyince mecburen çıktım sudan. Misinayı kesip, durumu düzeltmiştim. Artık akşam suyuna az bir vakit kalmıştı. Rüzgarında şiddeti durmuş, hava yatmıştı. Hazır çıkmışken bir karar vermem geriyordu. Burada ısrar mı edecektim. Yoksa ilk avlağa iç kesimlere mi gidecektim. Hazır hava yatmışken dedim ilk avlağa döneyim. İzin boyunca hiç bu kadar hırslı olmamıştım. Yumurta büzüğün ağzına gelmişti. Bu son avımdı ne de olsa. Tulumu çıkarmadan arabayla ilk avlağa döndüm. Avlanacağım noktada tulumsuz bir arkadaş atış yapıyordu ama atış yapma noktasından avlağın pek te hakimi olmadığı belliydi. Burada kullandığım sahteyi değiştirmeliydim. Sert sahte kaybetme olasılığım çok yüksek olduğundan sahte kutumu açmış malzemelerime bakmaktaydım. Türlü türlü silikonlar, 4 – 7 gr arası jigheadler bana bakıyordu. Silikona jighead takmakla falan vakit kaybetmek istemediğimden üzerinden jighead bulunan 7 cm'lik mavi renkli silikona hamle yaptım. Bu geçen senelerden beri öylece duran kuyruk kısmında kum taneleri bulunan tek gözünü kaybetmiş, iğnesi çokta matah olmayan bir silikondu. Zaten levrek te yoktu avlakta. Ben malzemelerle debelenirken avlağa 1 sandallı da gelmiş, sürekli kıyıdaki tulumsuz arkadaşla sahteleri birbirlerine takıyorlardı. Kıyıdaki arkadaş olması gerektiği açılarla atış yapmıyor, illa o bölgeye atmakta ısrar ediyordu. İçimden şimdi ortam gerilecek derken hiç beklemediğim şekilde büyük bir nezaketle konuştular ve bölgedeki sandalcı çapa alıp karşı kıyıya daha fazla yaklaşarak takılma durumunu minimuma indirdi. Geçen avımda da önüme geçen tulumlu arkadaşa; - Ayıp olmuyor mu arkadaşın önünü kapatmışsın demişti sandalcı. Bu nezaket bombardımanları karşısında afallamış acaba ben yanlış avlaktamıyım diye kendimden şüphe etmiştim. Avlaktaki arkadaşlar sanki Oxford'tan mezun olup, avlanmaya gelmişlerdi. Şaka bi yana gayet memnun edici bir yaklaşım tarzı vardı herkesin. Bende hazırlanmış avlağa inmiştim. Atışlarıma başladığımda saat : 18:00 falandı sanırım. Tek gözlü sahtemi gayet dikkatli bir şekilde yüzdürüyor, arada aksiyon veriyordum. 20 atış kadar yapmıştım ki, eşim aradı. Hey Allahım, şimdi dize kadar suyun içinde ayağımda tulum, suda sahtem, nasıl bakayım telefona. Tabi ki her levrekçinin yapması gerekeni yapıp, müziği susturdum. Yeniden atışlara başlamıştım. Gün devrilmek üzere güneş dağın ardında kaybolmuş, aydınlığın da eli kulağındaydı. Dize kadar suyun içinde, ayaklarımdan şiddetle geçen akıntıda, sağlam taşların üstünde durmaya çalışıyordum. 6 gr'lık jigheadlı sahtemi 20 – 25 metre uzağa atıyor. Taşlara takmadan hafif hafif çekiyordum ki, son 10 metre kala vuruş geldi. Tam arkadan saldıran bir balık ancak ağırlık oluşturmuş misina durmuştu. Tasma yapmaya bile gerek yok, sahteyi kapan balık tam tersi yönde hamle yapıp, kendi kendine tasma yaptığını hissetmiştim. Kamışı sağa yatırarak çekmeye başlamıştım. Kalamam gayet sıkı olduğundan misina yüzüklere sürtüyor vıjjjjjjj vijjjjj vijjjj diye sesler çıkartıyordu ki balık su üstü yapıp beyaz karnını gösterdi, daldı. Aynı direnç ve gerginlikle devam ediyordum ki balık artık pes etmişti. Ağzının içinde silikon kaybolmuş, balık silikonu komple yutmuştu. Bir tek jigheadın ucu gözükmekteydi. Balığı sağ tarafımdan kıyıya almıştım. İğne balığın alt çenesine sağlam girmiş biraz da yamulmuştu. 1,5 kiloluk 50 cm gelen bu balık bu hale getiriyorsa, 3-4 kiloluk bir balık bu iğneyi dümdüz ederdi. Balığı iğneden kurtarıp, arabaya attıktan sonra yarım saat daha atçeke devam edip, gün tamamen karanlığa boğulunca eşimin sözünden çıkmayarak, eve dönüşe geçtim. Kısa sezonumun, bu hatırayla bitmesi güzel bir teselli olmuştu. Artık birkaç ay bu anı hayal ederek idare edebilirdim. Gene güzel anılar edinmiş, 4 avda 1 kez başarıya ulaşmıştım. Hemde bu kısır dönemde. %25 başarı oranı hiçte azımsanacak bişey değildi. Dedim; zirvede bırak. Balık dişi çıktı. Boyuna göre küçük sayılacak havyar keseleri vardı. Balığı tüketirken, oğlumun, bu balık çok güzelmiş demesi de ayrı bir haz sebebi olmuştu. Bir daha ne zaman o avlakta sahte yüzdürürüm, ne zaman misinanın çığlıklarını işitir, kamış titreşimleriyle ruhuma pansuman yaparım bilinmez. Bildiğim tek bir şey varsa o da hergün özlemeye devam edeceğim. Hepinize rastgelsin, keyifli avlarınız olsun.
Cuma Raporunda Balık olacağını tüm at-çekçiler gibi bende anlamıştım. Siteye şöyle bir bakayım, cuma raporu gelmiş mi diye düşünürken henüz "30 dk önce" yayınlandığını site bildiriyordu. Çayımı alıp geçtim ekranın karşısına Sayfayı aşağıya kaydırmıyorum ki resimleri görmeyeyim. Önce içeriği okuyayım. Tam 3 - 5 satır okumuşken Güvenlik Kamerası montajı için gelen ekibe yardımcı olmam gerektiğinden bilgisayarı yalnızlığına terkettim. Bu arada 1.sınıflara işitme testi için gelen sağlık ekibi öğrencileri Beşerli gruplarla almak istiyorlardı. Oraya Beşer beşer öğrenci grupları götürürken İlçe Zümre toplantısına giden Öğretmen Arkadaşın sınıfına da göz kulak olmam gerekiyor. - Evet Çocuklar açın bakalım nasıl, güzel okuyor musunuz? (1.sınıflar) - Bu kitabın adı ney tatlım? - Karga ile Leylek öğretmenim. Oysa ben Karga ile LEVREK olarak görmüştüm Aklım Levrekteydi ne yapalım. Ancak tamamladım raporunu okumayı. Çok güzel bir balık almışsın. Gerçekten yokluk dönemi geldi çattı. Öyle ki Teknede bile tam gün 2 kıytırık mercan ile günü tamamlayabildik Perşembe günü. Bahsettiğin 7 cm lik mavi silikonun bir çekiciliği var bende de. Onu elimden düşüremiyorum. Balıkta seviyor ya gerisi boş.
Denizin içinde 40 metre yürüdüm... az daha gitsen yunanistan bre diego dur allah aşkına zaten ortalık karışık Neyse sonunda balığı almışsın tebrik ederim
Abi sen ister yakala ister başarısız ol bu siteyi raporsuz bırakma Tüm av raporlarını birkaç senedir keyifle okuyorum. En kötü avınız böyle olsun, herkese rastgele...
İlk rapordan çok belli ettim demi ? Sana da şöyle bir ağız tadıyla rapor okutturmamışlar. Karga ve Levrek İyi kıza, hayır kızım dikkatli oku falan demedin. Gerçekten bazı zamanlarda levrekçilikte dal kıpırdamıyor. Bir hafta önce veya sonra çok farkediyor. Güzel avların olsun, rastgelsin.
Haklısın valla. Okuyunca bir tuhaf duruyor gerçekten. 40 metre denizin içinde yürümek ne demek! Lakin avlak öyle bir avlak ki, bazı yerlerden 100 metre bile yürüyebiliyorsun. Daha keyifli avların olsun. Teşekkürler Ahmet. Ava gidebildikçe yazacağım nasipse. Sizlerden de av raporları okumak nasip olsun. Bol bol rastgelsin. Teşekkürler Can. Nasip oldu sonunda. Hiç tutamadan dönseydim, bayağı bir burukluk yaşardım. Psikolojik olarak beni çok mutlu etti. Daha güzel avların olsun.
Teşekkür ederim, daha keyifli avlarınız olsun. Teşekkürler Fatih abi, bu levrek sezonunda olmasa bile ileriki süreçte bol avlanabileceğim ortamı oluşturmaya çalışıyorum. Daha güzel, daha keyifli avların olsun.
iyi ki de gitmişsin, ama böyle kayınvalideye can kurban tebrikler bu zamanda alınabilecek en iyi balık bence.. tek gözlü canavar hakkını vermiş, helal olsun. çok güzel bir anlatım, sanki oradaymışız gibi hikayeleme çok güzeldi, centilmen balıkçı arkadaşlara da selam olsun. dahası rast gelsin
Tebrik ederim kardeşim. Eline yüreğine sağlık. Göz aydınlığı, ruh dinginliği olacak nice levrek avları dilerim.
Kayınvalide konusunda çok şanslıyım. Tek gözlü canavar ve türdeşleri levrekteki güçlerini defalarca kanıtladılar bu bölgede. Beğenilerin için çok teşekkürler. Centilmence avlanan balıkçı arkadaşlara benden de selam olsun. Çok zaman şikayet ettiğim konulardı geçen dönemlerde. Bu dönemki yaklaşım tarzlarından dolayı kendilerini kutluyorum. Beraber avlanmaktan zevk aldım. Sizlere de keyifli avlar dilerim. Teşekkürler hocam, paşa olmasa da o zaman diliminde o avlakta değerli bir avdı benim için. Biraz da sizin paşaları görsek Teşekkürler abim, güzel dileklerin için sağolasın. Gani gani güzel ve keyifli avların olsun.