Yıl 1983 Samsunda yeni yapılan limana istavrit avlamak için ,Trabzon sürmeneli arkadaşım Mustafa ile gittik.Bu arkadaşım aynı zamanda denizin suyunu balığın huyunu damarlarıma enjekte eden kişidir,yeryüzünde balık mevcut olduğu sürece tıpbın bile çare bulamıyacağı yegane hastalığı bana bulaştırandır.O zamanlar kamış denen nesnenin nasıl kullanıldığını ,ne işe yaradığını bilmiyorum, sadece el oltasını tanırdım. 0,15 misinaya sinek kancamızı bağlar birde yaprak kurşun işte sana o biçim takım Bizim gibi yanımızda olta atan bir abi ile ava başladık 10 , 15 dakikada bir balık ancak alabiliyoruz, benim olta biraz kasılınca hemen çekmeye başladım aynı anda yan taraftaki o abide oltasını çekmeye başladı , oltalarımız suda v şeklini almaya başlayınca birbirimizi suçlamaya başladık o diyor sen benim oltama takıldın ben diyorum hayır sen benim oltaya takıldın , oltalarımızı çektiğimizde üçümüzde şaşırmıştık 1 istavrit iki oltada birden ....... nasıl olmuştu, sonra anladıkki yemin birisini aldıktan sonra ikinci yeme atlamıştı. Önce biraz güldük fakat esas konu bu balık kimin olacaktı, balık kıt versen olmaz alsan olmaz, işi yazı tura yöntemiyle çözdük ve kazanan ben olmuştum. Av bittiğinde 15 , 20 parça istavritle eve dönmek için yola koyulduk, sahili terk ettikten sonra demiryolundan geçeceğimiz esnada boş vagonların oradan bir abi yolumuzu kesip, balıkları bana satacaksınız dediğinde hayır diyecek gibi olduk fakat diyemedik , çünkü onlar 4,5 kişi şarap içiyorlardı ve buda bizim korkup sinmemize yetmişti, ya dayak yiyip balıkları onlara verecektik yada para ile satıp hem dayak yemekten kurtulup hemde paramızı alacaktık , tabii olarak ikinci yolu seçmiştik. O olaydan sonra bir daha vagonlara 100, 150 metre uzaktan geçiyorduk.
Sevgili Erdem bugün hepsi tatlı bir hatıra, ya ogün dayağı yemeden dayak yemenin nasıl bir şey olduğunu hissetmek
Tabii millete kuzu kuzu istavritleri teslim. et bana gelince rakıya el koy,dost kazığı dedikleri bu olsa gerek.
Kardeşim orası Samsun burası İstanbul her yerin kendine has rajonu var ne yaparsın,yinede senin canın sağolsun yol kesmene gerek yok höyt diye sesini bana ulaştır yeter.
Hayhay efendim isterseniz temizleyip adrese getirebilirim bu aradada sende misafirinle ilgilenebilirsin.
Yok canım o kadarda değil, temizlemek değilde yani ne biliyim sen pişirsende ben misafirle 2 muhabbet etsem olursa hani.
Derhal efendim buyrun balıklarınız yada eskiden benim olan balıklarınız çıtır çıtır afiyet olsun. Yalnız ağızlarında kalan kancalara dikkat edin.
Sevgili Ahmet onlar şu anda 60, yaşlarında olmuşlardır senin bahsettiklerin bir sonraki nesli olmasın.
yok aabi, şarapçının yaşımı olur. 7 den 70 e dolu şarapçı var oralarda. seninkiler de muhtemelen onlardandır