1.Av : Organizasyonsuz Tekne Avı 11/08/2014 tarihinde iş çıkışı 4 günlük izin almak durumunda kalmıştım. Bergama'ya giderken, birden ava gidebileceğimiz aklıma geldi. Bergama'da mamun bulmak zordu, ava gideceksek yoldan almam daha isabetli olurdu. Aklımda, kıyıdan mırmır avı yapmak vardı. Avdaşımı arayıp av için kesin karar vermiştik, 5 paket mamun alıp, Bergama'ya ulaştık. Kıyı avı hayal ederken birden tekne avına gideceğimizi öğrenmiştim. Mamunumuz vardı ama sardalya da olsa iyi olurdu, 3-5 yere bakıp, sardalya bulamamıştık, umutlarımız tükenme noktasında tekneci Mehmet abiden sevindirici haber geldi, sardalya bulmuştu. Sevinerek birkaçta kahvaltılık tedarik ederek saat 23:00 – 24:00 arası tekneye yerleştik, limandan fazla açılmayarak çapa atmıştık. Teknede Serhat abi, ben, Tekneci Mehmet abi ve temiz yüzlü 15 yaşlarında oğlu da vardı. İlk başlarda dip balıklarına yöneldik, mamun kullanıyorduk. Av çok haraketsiz sayılmazdı ama çıkan balıklar beklediğimiz büyüklükte değildi. Birçok karagöz salıyorduk genelde, tabi arada salınamayacak yaralar alan küçük balıklarda yok değildi. Sonra orta suda balık yazmaya başladı bulucu. 2 tür balık olabilirdi orta suda, gopes veya kolyoz. Hemen tek iğneli takım yaptı Mehmet abi, verdi oğlunun eline. Çok değil 5 dakika sonra ilk balık vurdu, gelen kolyozdu. Lüfer zamanı tuttuğumuz 30 cm'liklerden daha küçüktü boyutları ama yine de yeterli boydaydılar. Balık kafalarıyla yemleme yaparak altımıza sürüyü toplamıştık ve ard arda kolyosları çekmeye başladık. Mehmet abinin oğlu yamandı. Ard arda balıkları çekiyor bazen kaçırıyordu. Mehmet abi : OĞLUM, yavaş yavaş çek, yavaş yavaş. Lüfer değil bunlar. Al baba, yavaş çektim, kaçtı gördün mü? Mehmet abinin keyfi yerinde değildi ama baba, oğulun hararetli doğal tartışmaları güne keyif katmaktaydı. Gecenin sürpriziyse, Mehmet abinin oğluna rastlayan 2 çatalkuyruk oldu. Çok eğlenceli, beni kıskançlıktan çatlatan bir avdı bu. Diğer balıkları biliyordum, ancak bu çatalkuyruklar nasıl vuruyor nasıl mücadele ediyor, hiç bilmiyordum. Ulen ne bahtsızım bi kere denk gelse de bu tecrübeyi de hazır denk gelmişken ıskalamasam diye düşünüyordum ki maalesef bana nasip olmadı. Keşke hiç balık tutmasam da yalnız o türden tek balık tutsaydım. Gecenin ışıldayanı hiç şüphesiz Mehmet abinin oğlu olmuştu. Gecenin sazanı da; poposundan yakaladığı kolyozu çatal kuyruk sanıp, naralanan ben olmuştum. Sonucu görünce, yüzümdeki hayal kırıklığını tahmin edersiniz. 2.Av : Levrekçi Damat Tarih : 14/08/2014 Ay var, rüzgar yok, dalga eh, sivrisenek oğul çıkarıyor mübarek. Kıyı avı aklımda kalmıştı bir kere. Bizim damatlarda Antalya'dan gelmişlerdi. Aklında elbet av yapmak vardı onun da. Okuyanlar hatırlar; bizim damat şubat ayında ilk kez levrek avı yapmış ve ilk avda 2 kiloluk levrek yakalamıştı. Damata durumu izah etmem güç olmadı. Ne de olsa matematik öğretmeni zehir gibi çocuktu. Yakalayacağımız yegane balık bu şartlarda mırmırdı. Damat razıydı, büyük beklentileri yoktu. Avlanacağımız avlağa Serhat abi, kardeşi Serdar, Ben ve bizim damat Oğulcan 4 kişi ulaştık. Hafta içi olması sebebiyle avlakta kimse yoktu, hemen eşyaları 100 metre uzaktaki av noktamıza taşıdık. Her zaman olduğu gibi ilk atışı Serhat abi yaptı. Herkes takımları kurup atışları yapmıştı ki kafa lambası ve bir takım malzemelerin arabada kaldığını anlayıp, köle izaura'yı arabaya postaladık. Arabadan tüm eksik malzemeleri toplamıştım. Geri geldiğimde çipuranın müjdesini aldım, ne yazık ki çekilirken görememiştim. Ancak iğneden kurtarırken gördüm, gayet güzel bir balıktı. Vücut formu harikaydı, pulları parlak, uzuvlar orantılı, yanak pembe. Serhat abi, tüm iyimserliğiyle; bunlardan 10 tane yakalarız bugün. İçimden, babayı yakalarız derken; dışımdan, inşaallah abi diyebildim. Sivrisinekler çok acımasızdı, sinkovla 4 kişi adeta boy abdesti almıştık ama o bile çaresiz kalıyordu. Semaverimizi de kurup çay demledik, hatta sivrilerden kurtulmak için sahilde ateş bile yaktık ama kısmen faydalı oldu. Bizim damat'ın heyecanıyla yanına dikilmiştim. Gelen 16 cm'lik bir palazdı. Fotograf dahi çekmeden saldım. Levrekçi olmasam, levrek olduğunu bile anlamazdım gelen balığın. Ardından 1 palaz da Serhat abi çekti. Günün en iri palazıydı, muhtemelen 23 cm'lerde falandı. Onu da hemen saldık. Lakin salmadan önce fotograf çekeyim deyince Serhat abi balığı damata vererek sen çekil, ben bu balıkla fotograf çekilmem dedi. Asaleti sarsılırdı elbet. Damatın yüzünü çekememişim ama balığı çekebilmişim. Önemli olan da o zaten. 10 dakika sonra bir palaz da damat tuttu. 20 cm civarlarındaki balığı yerde fotograflayarak hemen saldık. Salarken video da çektim ama kafa lambalarının ışığından başka bişey görülmediğinden, sildim maalesef. Bu da bana tecrübe oldu. Levrek zamanı başka bir cihazla video çekmeli. 2 palaz tutan damat, tam bir levrek canavarı olmuştu. Antalya'ya gittiğinde arkadaşlarına, her av İzmir'den levrek tutuyorum dese, yalan olmazdı. (Aklıma bi an Yasin geldi. ) En son ben 20 cm'lik bir mırmır tutarak sabahı etmiştik. Gün ağarırken Sinkovun etkisi geçecek olmalı ki, müthiş bir taarruza uğradık, sineklenmiş sıpalar gibi elde malzemeler 100 metre gerideki arabaya koşaraktan kendimizi zor attık. Damat Cuma günü ısırıklar sebebiyle uyuyamamış, doktor kız kardeşini arayıp, ilaç ismi alıp, eczaneden alıp, kullanıp anca öyle uyuyabilmiş. Ben kaç kez soğuk suyla yıkandım hatırlamıyorum. Soğuk su kaşıntıyı bir müddet kesiyor. Serhat abi ve Serdar balon gibi şiştiler. 4 kişi 1 şişe sinkovu bitirmiştik, oraya gidilecekse kişi başı 1 sinkov götürmeli. Her olaydan ders çıkaran bünyem, bu avdan da gerekli dersi çıkarmıştı.
Ah be Volkanım çok ama çok bereketsiz günlerde izine çıkmışsın. Malum yerden kiraladığım evde sabah akşam denememe rağmen hiçbirşey yakalayamadım. Birkaç zayıf vuruş haricinde aksiyon bile yoktu. Başlangıç olarak!!! aldığım 4 paket boru kurdu ve 2 paket sülünezi 1 paketini bitiremeden yavru balıklara hediye ettim. Merada yavru balık bile yok ki yemleri de sıyırıp almıyorlardı ya neyse. Tekne avı için ise mükemmel sayılacak bir av yapmışsın. Uskumru, kolyos avı sürüyü denk getirdiğinde çok zevkli oluyor. Zokalı takımla aldınız sanırım. Android telefonumda "fishing and hunting" isimli bir program var. Turgay Karaaslan tavsiyeli. Deneyip kullanmış ve etkili olduğunu belirtmişti. Ona bakarak balığa çıkmıyorum ama balığa çıktığımda iyi yada kötü avlarımda karşılaştırmak için bakıuyorum. Tık olmadığında uygun olmayan gün ve saatler olduğunu teyit ediyorum. Yada tam tersi. Sadece 1 kez düşük ihtimalli bir gecede 12 adet mırmır almıştık. O da havanın etkisiydi. Bu yıl sular çok sıcak. Yavru çok bol. Sabah suyunda su üstü ile yaptığım denemelerde hemen hemen her atışta takip ve hamle vardı ama bir türlü takılmıyordu. Zayıf hamlelerden sahtenin boylarında olduğunu anlamak zor olmadı. Yazlığı yazın değilde kışın mı kiralasak acaba
Tebriler gubani, yine hoş anlatımlı ve neşeli bir rapor olmuş. Ellerine fikrine sağlık. Sivrisineklerden bahsetiğin her kelimede beni de kaşıntı tuttu. Heran sokulacağım gibi tedirginlik yaşadım. Bu "sevimli canlılar"la hiç aram yok abisi. 1 sinek olsa 100 kişi içerisinde gelir beni bulur. Onlara çok şirinim demek ki. Nefret ediyoruuuuuum.
Becerebildiğim tek şey eğlenceli rapor yazmak. Beğendiğinize sevindim, teşekkür ederim. İzine balık amaçlı çıkmadığımdan zaten bilerekten çıkmıştım Sinan. Şu sıralar büyük beklentilerim yok, denizden. Sizin 12 mırmırlı rapor bizim bölgeye göre müthiş bir avdı zaten, aynı durumu devam ettirmekse imkansız. Tekne avlarında Dikili'den Mehmet abiyle çıkıyorsak genelde onun 9 kiloluk kovasını dolduruyoruz. Mehmet abi, çok tecrübeli ve bilgili. Bölgeyi de balıklarını da iyi biliyor. Öğretmen olması sebebiyle teknik anlamda gelişime de açık. Kolyozu bildiğin şeytan oltasıyla tutuyoruz. Kasnak, ince misina, siyah sinek iğne, sardalya. Hiç tuttun mu bilmiyorum ama müthiş gezdiriyor oltayı. :thumb: Teşekkürler Nuri abi, beğendiğine sevindim. Avlandığımız bataklık bölgedeki sivriler inan hiç canlı seçmiyorlar. Hani biz erkekler, nefes alsın yeter deriz ya; bunlar da kanı olsun yeter diyen cinsten. Ağzı açık olarak avlakta 100 metre koşsan 50 sivrisinek yutarsın. Teşekkürler Roy, bol yayınlı, keyifli avların olsun. Çatalları kolyoz takımıyla aldık. Şeytan oltası. İnce misina, siyah sinek iğne, fleto sartalya. 2 ince sinek iğneyi de kırdırdık. Takımlar kolyoz takımı olduğu için.
Tebrikler Volkan Abi. Çatal kuyruklar kışın kefal oltalarına sıklıkla geliyorlardı, aynı boyuttaydı genelde.Dikili'de anlaşılan hep var bu balıklar idk Levreklerde genelde sizin tuttuklarınız gibi ufak, bir ara beraber avlandığım bir abi 2.5 kg lik tuttmuştu onun harici büyük görmedim. Rastgelsin reeling
Volkan,spiral şekilde yanan kovucular vardı ,onlar rüzgarsız havada yanında tutuşturunca iş yapıyordu.ikinci tavsiyem kuru otu hafif ıslatıp yakmanız,müthiş duman yapar,bir kaç noktada çevrenizde yakıp dumanaltı olursanız bir süre sinek gelmez,o duman sizi is kokutur,bununda faydasını görürsünüz Aslında yazın rüzgarsız havada gece avı yapmamak kesin çözüm tabi
tebrikler volkan güzel kolyoz almışsınız...yüzümüzü güldüren hikaye tadında rapor için de teşekkürler...daha irileride rastgelsinde oltanı kopartıp heyecan yaşatsın
Teşekkürler, daha güzelleri sizlere rastgelsin. Teşekkürler Salih, ben Dikili'de ilk kez çatal kuyruk gördüm. Hatta tekneciye bile sanırım ilk kez denk geldi. İlk başta Akya palazı deseler de ben şiddetle karşı çıktım. Daha çok Akdenizden raporlarda gördüğüm balığı yakınen görmek çok hoşuma gitti. Tutanın söylediğine göre de sert direniyormuş. Birkaç gün sonra Tekneci Mehmet abiler yine yakalamışlar, bu aralar var sanırım bu balık. Lezzetli bulduğunu söyledi Mehmet abi. Bir tanesi bizde balığın, ilk fırsatta lezzetini de tecrübe edecem inşaallah. Size de rastgelsin.
Volkan Hocam av için tebrikler. bu çatalkuyruk olayını haftasonu bir dostumla konuşmuştum. kendisi sadece kıbrıs oltası atar ve son bir haftada yakaladığı balıklar çipura, mırmır, levrek, 2 adet çatal kuruk. bu avları anlamakta zorlanıyorum. sadece ekmeğe gelmiş. bu balığı yırtıcı balık yiyen bir balık olarak tanıyorum. levrek benzeri yani. hadi bunları anladım kıbrısın etrafında küçük balıklar vardı atladı falan. mırmırla çipura ne arıyo kıbrısta. hemde yarım kilo ile bir kilo arası tüm balıklar. demek ki kısmet böyle birşey. reeling
Fatih abi, ilk tavsiyen gözüme hoş göründü, teşekkürler. 2. tavsiyeni zaten yapmaya çalıştık. Avı bırakıp, sahile vurmuş ıslak tahta parçaları topladım. Kuru ot veya dal falan bulmak imkansız, çiğ yağmış sanırım her yer ıslaktı. Mangal yak yardımıyla ne bulabildiysek yaktık, lakin 1,5 saat sonra yakacak bişey kalmadı. O 1,5 saatlik zaman da biraz rahat ettik ama gerisi facia. En iyisi bu aylarda denize yalnızca yüzmek için gitmek galiba. Teşekkürler Timur, toplam 38 tane kolyoz vardı. 4 tanesini ben tuttum. Gerisini Mehmet abi ve oğlu tuttu. Fleto çıkarınca lezzeti de fena olmadı kolyozların. Raporu beğendiğine sevindim. Nice güzel avlar sizlerin olsun. Teşekkürler, niceleri sizlere rastgelsin. Teşekkür ederim, güney tarafları hemen hiç bilmiyorum. Bence biraz erken geliyorsun balık bazında ama inşaallah sen gelene kadar durumlar düzelir biraz.
Teşekkürler Serkan. Biz fleto sardalya ile tuttuk ama ekmekle yakalanan raporlar da hatırlıyorum. Çocukken gözlükle denizi izler bir çok farklı hamur, ekmek vs. denerdim. Ekmeği hemen her balık yiyor. Lidakiler, karagözler, ispendekler falan ilgi gösterebiliyorlar ama ekmek uzun süre iğnede dayanmıyor. Küçük balıklar kıbrıs sarmalına saldırınca ekmeği parçalıyorlar sanıyorum. Etrafa dağılan ekmek kırıntıları daha çok balığın ilgisini çekiyor ve o hareketlilik predatör türlerinde ilgisini cezbedebiliyor bence. Özellikle yazın kıbrısla bende başarılı avlar yapan çok duydum. Gönlünce avlar dilerim.
Sabah sabah senin raporları okuyarak güne başlamak gibisi yok Volkan Yine çok güldürdün beni allahta seni güldürsün. Sinkov'dan daha etkili yöntemler bulmalisiniz sanirim. Rakı felan deneseydiniz Güzel avlar yapmişsiniz yine tebrik ederim devamini dilerim.
Teşekkürler Emre, beğendiğine sevindim. Raporlar okuyanda tebessüm oluşturabiliyorsa ne mutlu bana. Rakının bize olumlu tek etkisi o an avlakta, ısırmazsanız adam değilseniz türünden diklenmelerle, kaşıntıyı o an için hissetmemek olabilirdi. Bi yolunu bulup, sineklere içirebilsek işte o zaman devrim olurdu. Sivrisinek : :wacko: Ulan avlağa 12 kişi gelmişler ama bir türlü konamıyorum birine...:wacko: :wacko: Maaamut, şışşşşşt Maaamut, sen konabiliyormusun, ne içirdiniz len bana? Sivri Mahmut: :wacko: Hasan abi ben bi yere kondum ama halen durmuş değilim, tüm dünya dönüyor sanki, ısırmaktan soğudum inan. Deniz mi tuttu nedir??? :wacko: :wacko: :wacko: