2-3 ay önce gittiğimiz turna avını anlatacağım... ava gitmemize tam 8 saat kalmıştı saat 24'e kadar dayandım ve çatlamak üzereyim babaannemlerdeyiz okanabim ben dedem gideceğiz Okanabi aradı saat 4'te bizim evin önünde buluşalımdedi Okanabim. saat 00.01 olmuştu ben zaman çabuk geçsin ve dinlenme amaçlı uyumaya karar verdim yattık 5dakika sonra uymuştum dedemde uyumuş okanabimi zaten biz arayıp kaldırıcağız böylece hepimiz uyuduk.sabah dedem beni bir telaşla kaldırdı orçun uyan saat 6 olmuş okanabinide arayalım hemen diyordu neyse avlaĞA doğru yola çıktık 07.30da avlaktaydık su birbulamık sankıkızılırmak donmuş bembeyaz akıyor su saat 10ye kadar orada bekledik bişey vurmuyor haydi kesik köprüye başladım sasileri denemeye hiç tık yok garabtili meppslerimi çıkarttım fosforlu sarı yı taktım 1 2 3 4.......ben umudumu kestim balık yok burada diye meppsler garantili biraz ara verdim 40-50 kişide atıyor içlerinden sadece 2 tanesinde 45-50 santimlik turna bende şans yok dedim içimden tekrar atmaya başladık okanabi orçun 5-6 kere daha at gidelim dedi ben sinir oldum sonra çekerken dedem yanıma gedi dedemle sohbet ediyoruz sanki sudan siyah çizgi şeklinde birşey geçti zannettim biraz daha yavaş çekmeye başladım 2-3 metre önümde tekrar birşey soldan sağ tarafa geçti oltanın ucuna doğru fırladı bu sefer olta bir ağırlaştı kamış ellerimden kayıyor 60- 70 santimlik bir turna 2-3 metre önümde oltamı benden alıyor ben bir asıldım oltaya hayvan bir zıpladı havada takla attı ve suya düşüp gitti (bunların hepsine dedemde şahittir)
Sıkma canını orçun ne turnalar yakalarsın sen daha. Kaçırdığın her balık senin için tecrübe demek,gün gelecek kaçırdığından daha fazlasını kovana koyacaksın.
Doğru mu diye, dedene soracağım, ona göre. Orçun abicim sen bir alemsin, öpüyorum gözlerinden. Kal sağlıcakla.
Her kaçan balık bir tecrübedir, sakın balık kaçtı diye üzülme kazanan sendin. nedenine gelince, 40 50 kişinin içinde oltasına balık vurup o heyecanı yaşayan 3 kişiden birisi idin.
orçun kardeşim, yaşadığın bu tecrübenin aynısını ben de 3 sene evvel Ankara tatilimde 2. turna avımda kurtboğazı barajında yaşadım. nasreddin hoca damdan düşünce demiş ya; bana damdan düşen birini bulun diye. ben de tam balığı kıyıya kadar çektim, daha hayatımda o kadar büyük balık yakalamamışım. tahminim 70-75 cm. vardı. kıyıya gelen balığı almak için (denizde istanvrit avlarından kalma bir alışkanlıkla) kaldırdığımda iğne balığın ağzından kurtuldu. meğer kaldırmadan sürükleyerek çıkarmam gerekiyormuş. tabi bunu balık gözümün önünde mavi derinlikle tekrar bulştuktan sonra anladım. sağlık olsun. sen daha çok gençsin. daha ne avlar yakalar, ne avları suya geri salarsın. Allah' a emanet ol.
Güzel bir anı olmuş Orçun kardeş, daha irilerini tutmanı dilerim Bizimle paylaştığın için tşk ederim Turna su kenarına çekilene kadar kamışsa suya yakın misinaysa da aynı şekilde yerden çekilir, su kenarına gelince birden hızla çekilerek karaya alınır diye biliyorum ama? Buda su kenarına gelince kafa sallar çok çırpınır diye. Doğrumu biliyorum acaba?
Teoride doğru biliyorsun aslında.. Ama böyle olması zorunlu değil.. Eğer turnayı gezmeye zorlarsan, yeterince yorarak çekersen kıyıya geldiğinde aşırı hareket edip kaçamaz. Türkiyede yaygın olan hataların başında, balıkları yormayı bilmemek geliyor. Genellikle gereğinde daha sağlam misinalar vs. kullanıldığı için, balık yorulmadan kıyıya getirilebiliyor. Ama sağlam olması için kalın vs. olan takımlar yüzünden de av verimi son derece düşüyor. Yani, 10 balık vuracaksa, 3 balık vuruyor.. Genç arkadaşımızda aynı sebepten turnayı kaçırmış. Yaşı itibarıyla kasları zayıf. Onun gücü 2kg, turnanın ise 2.5 kg. Bu ise, 70 kg.luk bir adamla, 300kg'luk orkinos arasındaki güç farkına benziyor. ama 70 kg'luk adamlar 300 kg orkinosu yakalayabiliyor, çünkü yormayı biliyor. En pratik yol, yöntem, makinenin kalamasını kullanmaktır. Bunu pek çok yerde tekrar ettim, gene edeyim.. İğneler, balığı, çektikleri sürece tutabilir. Yani, iğne boşta kalmayacak, balığı hep tutacak. Damak aslında iğneyi balığın ağzında tutmak için değil, yemi tutmak için işe yarar. İğnenin damağına hiç güvenmeyin. Bu nedenle, ilk kural şu.. misina hep gergin, kamış hep bir miktar eğilmiş olacak. Kamış yüksüz dümdüz öyle durmayacak.. Hep belli bir yük biniyor olacak. Buna dikkat etmek ilk şart. Bunun akabinde diğer husus geliyor. Siz, kollarınız, elleriniz, kamış, makina, misina, iğne balığı çekecek olan bir zincir oluşturur. Bu demektir ki, çekebileceğiniz en büyük yük, bu kamışın en zayıf halkasının çekebileceği yük kadar olacaktır. Daha fazlasını mümkün değil çekemezsiniz, fizik bunu söyler.. Bu durumda, şu sonuç çıkar: Zincir hep yükte kalacak, kopacak kadar da aşırı yüke gelmeyecek. Bunu sağlamanın en iyi yolu, makinedeki kalamayı kullanmaktır. Kalamayı biraz gevşetirsiniz. Bu zincirin çekebileceği maksimumdan daha düşüğe ayarlarsınız. Böylece balık aşırı çekerse, misinayı boşaltır, zinciri koparamaz. Örnekte zayıf halka, genç kardeşimizmiş. Kamışı zaptedememiş. Oysa, eğer misinayı bir yere takıp, o kopmadan, kamış elinden gitmeden kalama salacak kadar boşluk ayarlasa bu sorun yaşanmazdı.. Kalamayı gevşettiniz. Balık vurdu.. Çekmeye başladınız. Geliyor.. Pek te güzel geliyor.. Demekki, yüke girmiyor, fazla güçlü geliyorsunuz, ona iyilik ediyorsunuz. Onun gücünü harcamadan zaptedemeyeceğiniz yere gelmesini sağlıyorsunuz. Eğer çırpınacak gibi olursa, kalamayı gevşetin biraz daha, gelemesin.. Yük altında biraz gezsin.. Çırpınsın, uğraşsın, zorlasın ki takati kesilsin. Açıkta, sağa sola gitsin, zorlasın iyice, oynayın onunla.. Taaki artık kuyruğunu atamaz oldu, o zaman çekin beriye. Kıyıdan sürüterek, kepçeyle vs. alın. Kuzu gibi olacaktır, uslu uslu durur. Sizde rahatça iğneyi çıkarı, boyuna posuna bakar ve çok fazla zarar vermeden kolayca geri salabilirsiniz.. Yada münasip bir yerde alıkoyabilirsiniz, o size kalmış.. Bu usulün tek sorunlu tarafı şudur. Bazen sizin oynadığınız balığı fırsat bekleyen bir diğeri görür. Onun yaralı olduğunu farkeder ve hışım gibi atlayıp sizin elinizden kapar.. Pek çok turna bu şekilde elden çıkmıştır. Denizde çok olur bu, zarganayı ince takımla tutarsınız, lüfer gelir yarısını alır gider vs. Eğer büyükçe balıklarla uğraşacaksanız, bunu aklınızda tutun. Balık takati kesilmeden, kıyıya çekilmemelidir.. Ama sizi hep çektiniz, bir şey olmadı vs. vs. İşi şansa bırakmayın diyoruz.. Eğer bu yöntemi prensip olarak uygularsanız, balığın kaçması pek mümkün olmaz, denizde veya tatlısuda.. Ve sizde balıkların ne zaman bayrağı çektiğini daha kolay anlayabilir, bu işte iyice tecrübe kazanmış olursunuz..
Çok çok teşekkür ederim Serdar bey, epey uzun bir yazı hazırlamışsınız, tamamını merak ve beğeniyle okudum, eğer olta kamışa değilde makaraya bağlıysa kalama olmadığı için kalamanın görevini biz yapmalıyız, yorarak almak garanti almak anlamına geliyor bir bakıma da sanırım. Tekrar tşk ederim Rastgele...
Pek bilinemeyen bir husus, olta makinelerinin asıl varlık sebebinin bu kalama mevzusu olması. Misinanın bir kasnaktan bir adi makaradan teknolojik bir adım olarak makineye geçmesindeki zorlayıcı etmen bu kalama mevzusu olmuştur aslında.. El ile kalama gerçekten güçtür, zordur, bazen imkansızdır..
Bende 3 tane kamış var ikisi makineli diğeri makinesiz, zaten çok çok amatörüm zamanla öğrenirsem makine alırım inşaallah, bu arada kalamaya kimisi debriyaj diyor değilmi? Gerçekten büyük kolaylık, Emeğiniz için tşk ederim.