Herkese merhaba, 1 ay kadar once gemileri yakip dil egitimi icin Alicante/Ispanya´ya geldim. Bulundugum yer deniz kenari iklimi de akdeniz iklimi gozlemledigim kadariyla da cipura, levrek, sinarit gibi baliklar avliyorlar. Ben de spin avciligi yapmak istiyorum fakat kullanacagim takim ile ilgili pek fikrim yok. Amazon.com dan siparis verecegim... ben musteri yorumlarina gore elememi yaptim birkac modele indirdim. Secim konusunda yardimci olursaniz cok sevinirim. Kamis medium action http://www.amazon.com/Shakespeare-T...hunting-fishing&ie=UTF8&qid=1403096102&sr=1-6 50$ medium action http://www.amazon.com/Shakespeare-T...hunting-fishing&ie=UTF8&qid=1403096102&sr=1-1 47$ medium light action http://www.amazon.com/Okuma-CELILO-...hunting-fishing&ie=UTF8&qid=1403096102&sr=1-2 Makine http://www.amazon.com/Shimano-Sienn...hunting-fishing&ie=UTF8&qid=1403096573&sr=1-7 bu makine uygun mudur? hangi modelinden almam lazim? ayrica misina konusunda da fikir verirseniz cok sevinirim herkese selamlar saygilar. Dogukan
Levrek için spin takım olur. Ama bizim burada kamış boyu genelde 2.40 cm den başlıyor. 2.70, maksimum 3 metreye kadar çıkıyor. Ama yazın levrek için ne denli etkili olur bilemem. Çünkü levreği genelde dalgalı havalarda avlıyorlar. Ayrıca levrek için rapala ve silikonlarda alman lazım. Çipura ve sinarit ve de levrek için yemli takımda olur. O zaman kamış boyu en düşük 3.60 metreden başlıyor. Kişinin boyuna göre surf denen 3.90- 4.20 metrelerde olan kamışlara kadar çıkıyor. Yine bu kamışlar için surf makineler kullanılıyor. Örnek linke bakabilirsiniz; http://www.fishusa.com/Product/Daiwa-Emcast-Sport-Spinning-Reels, http://www.fishusa.com/Product/Daiwa-Emblem-Shot-Spinning-Reels linklerde de gördüğünüz gibi surf makine kafaları sığ ve uzun oluyor. Surf kamış linki; http://www.fishusa.com/Product/Daiwa-Sealine-Surf-Rods. Meselenin özü bütçe meselesi... Gözlemlediğim kadarıyla demişsiniz ancak sadece balıkları yazmışsınız. Kamışları nasıl? Makineleri nasıl? Ne kadar uzağa atış yapıyorlar? Örnek; 40- 50 metreden balıkları avlıyorlar. 3-3.60 arası 50-150 gr atarlı bir kamış ve yazdığınız 4000 lük makine işinizi görür. Daha uzağa atış yapıyorlarsa dediğim gibi surf takım olmalı. Bence balık avlayanların yanlarına gidin. Kamışına, makinesine kullandığı yeme bakın, not edin. Buradan bizlerle paylaşın. Eminim size daha çok yardımcı olunacaktır... Rastgelsin...
Deger verip yanitladiginiz icin tesekkurler. Evet amazon tr ye sadece kitap gonderiyor ama basliktan da anlasdilaagi uzere ben ispanyadayim. Buraya sorunsuz calisiyor Surf avciligi yapan da var spin yapan da... Ben spin yapmak istiyorum.. levrek olmasi da sart degil bizim ege akdeniz kiyilarinda cikan baliklar cikiyor sonucta burada da.. bir sekilde arastirip dogru takimi hazirlamam lazim Tsk.ler
Merhaba.Marka model önermeyeceğim fakat bazı özelliklerden bahsedeyim. Linklerdeki kamışlar kısa gelebilir.240 cm veya 270cm lik bir kamış daha iyi olur.240 cm den küçükler genelde bot,tekne,dere kenarları gibi alanlar için tercih edilir.Uzun saplılar hem atışta daha etkili ve kullanışlıdır.Linktekilerin saplar kısa gördüğüm kadarıyla, gerçi saplarının kısa olması sanırım 180 cm falan olmalarından kaynaklanıyor. Ayrıca hafif olmasına dikkat ediniz.Makine ve kamışın toplam 500 gr mı geçmemesine dikkat etmekte fayda var.Daha uzun süre yorulmadan at-çek yapmanızı sağlar. Daha çok su üstü sahteler kullanacaksanız (WTD yapılan ve popper gibi) 240 cm lik kamış, dalarlı sahteler için ise 270 cm lik daha uygun olacaktır. Makine içinde yine aynen ağır olmamasına dikkat ediniz.Linkteki makinenin özelikkleri güzel, max. 40 lık bir makne alınız.(25,30,40 spin için idealdir) Örgü misina kullanacaksanız, buna uygun olup olmadığını araştırınız. Ne kadar fark yaratır bilmem ama,sanırım linkteki makine tatlı su için. Tuzlu su için olanlardan bakmak makine ömrü açısından daha sağlıklı olur. Kullanacağınız sahte ağırlıklarına göre kamış tercihi yapınız.Mesela 8-20 gr arası sahteler kullanacaksanız 7-28 gr yada 10-30 gr gibi atar değerlerinde kamış tercihi yapınız. Bunların dışında at-çek yapanların ne tür malzemeler kullandıklarını yakından görüp sormanız daha faydalı olur.Hatta en iyi seçenek bu Rastgelsin reeling
cok tesekkur ederim cok aciklayici oldu aklima takilan farkli seyler olursa mesajla rahatsiz ederim. selamlar
ispanyada cok güzel malzemeler var bazi özel markalari googlede aradigimda ispanyada cikiyor dükkanlari gez derim
Aslen, levreği dalgalı havada avlıyorlar değil, ancak dalgalı havada avlayabiliyorlar demek lazım. Zira dalgalı havada levrek son derece saldırgan olur. Ama levrek her zaman oralardadır ve dalgasız havada da elbette avlanabilir. Velakin, o sahtelerle, o aksiyonlarla vs. zor biraz. Başka teknikler gerektirir. Levrek avlanacaksa, 40-50 m atmaya bile gerek yok aslında. 2.70 kamış, fazla uzun dahası. 1.80 - 2.40 arası olması kafi gelir aslında, 2.10 idealdir.
Tam benlik konu. Dalgalı havada levrek neden saldırgan olur? Durgun ve berrak havada levrek bence pek avlanamadığından saldırgan olur. Çünkü avı da levreği görür, kolay kolay da yakalanmaz veya yakalanacak olsa bile levrek çok enerji kaybedeceğinden bu tip havalarda levrek kıyıya pek sokulmaz ve avlanmaya pek çalışmaz. Bu zamanlarda yalnızca sabah suyu ve akşam suyu dediğimiz zamanlarda avlanır ve çok kısa bir süre avlanır. Sebebi de sanırım balıkların göz yapısıyla ilgiliydi... Yani levrek az enerji harcayarak çok av yapma derdindedir benim bildiğim ve tecrübe ettiğim. Mesela başka bir örnek te, deniz çok durgun olsa da, yağmur ve yağmur arkasından levreğin av verdiğidir. Levrek bu vakitler özellikle çay ağızları ve şehirin denize dökülen su giderleri önlerinde bolca av verir. Denizde dalga yoktur ama saldırganlaşmıştır. Nedeni basittir, avına hissettirmeden çok yaklaşabilmek, çok uğraşmadan avını yutabilmek. Yağmur arkasından su bulanır, akarlardan çeşitli pislik, besin maddeleri, yavru sıçan vs. vs... denize sürüklenir ve bu levreğin fırsat kolladığı bir durumdur. Bu zamanlar derindeki levrek iyice kıyılar, ayrıca dalgalı zamanda da köpük kalkanını kullanır, köpükler arasından yapılacak bir saldırı büyük oranda başarılı olacaktır. O yüzden bu vakitler levrek çok kıyılar, avcılarca da böyle vakitler levrek avlamak için kollanılır. Elbet durgun havada da levrek aç kalıp kıyılarda devriye atabilir ama bu dönemlerde levreği yakalamak şartsal bazda zorlaşmıştır. Böyle zamanlarda levrek liman içlerine girer çıkar, balıkçı teknelerinden dökülmüş kolay yiyecek veya kefal yavrusu derdindedir, birde liman içlerindeki halatlarda bulunan gene kolay yiyeceklerden biri teke, yengeç avlamaya gelir ki. Bu durgun, dalgasız zamanlarda liman içlerinden teke ve şamandıralı takımla sabaha karşı da sardalya tek iğneyle iyi derecede av verebilir. Her zaman atçek takımı, aksiyon vs. işe yaramayabilir. Levreği iyi tanımak, nerede ne peşinde olabileceğini tahmin etmek avın başarısını arttırır. Uzun kamışın sahillerde pek dezavantajını görmedim. Heleki bir kaç metre suya girerek köpük içine veya hafif arkasına çapraz yapılacak atışlarda uzağa olabildiğince atmak açısından kısa kamıştan avantajlıdır.
Şu nokta en can alıcı nokta: Yani levrek az enerji harcayarak çok av yapma derdindedir benim bildiğim ve tecrübe ettiğim. Bütün avcılar aynı derttedir, bu kesin. Bir iki hususa getirilmiş ve kabul görmüş teorileri de hatırlatmak lazım. Bu zamanlarda yalnızca sabah suyu ve akşam suyu dediğimiz zamanlarda avlanır ve çok kısa bir süre avlanır. Sebebi de sanırım balıkların göz yapısıyla ilgiliydi Bunu da zaten bir ara ben açıklamıştım, en azından Türkçe kaynak olarak bildiğim tek kaynak o benim yazdıklarımdır. Avcı balıkların gözleri, ışık değişimlerine daha hızlı ve kolay adapte olur. Av olan balıklar ise daha geç. Bu nedenle, günışığı değişme süreçlerinde, gün doğarken, gün batarken, hava kapanırken, açılırken vs. avcı balık daha avantajlıdır. O da bu avantajı kullanmaya çalışır. Avcı balıkların genel saldırganlıkları, "feeding frenzy" denen beslenme çılgınlığı süreciyle ifade edilir. Bu durum, ortada çok kolay ve bol av olduğunda gerçekleşir. Levrek (lüfer vs. dahil) kolay beslenebildiği bir pozisyon görürse, herşeyi süratle yemeye girişir. Yani yem bol, avı kolay olduğu zaman. Bu zamanda, avcı balık, yem gibi duran herşeye saldırır. Ama böyle bir ortam yoksa, avcı balığın daha dikkatli olması, seçici davranması gerekir. Çünkü, yapacağı hamle, enerjisini kaybettirir ve boşa gitmemelidir. Bu nedenle de yemi iyice inceler, avlanabileceğinin garanti olduğunu hissederse o zaman saldırır. Dalgalı havada levreğin yeme karşı avantajı çok daha azdır. Fakat, dalga levreğin yiyeceği şeyleri dipten kaldırır, kurt, yengeç vs. vs. savunmasız halde ve çok boldur ortalıkta. Bu yüzden de yeme çılgınlığı başlar, çılgınca yenecek gibi duran herşeye saldırır. O yüzden de dalgalı suda, bu çılgınlığa girmiş balığı avlamak gayet kolaydır. Levrek, her durumda bir kıyı balığıdır, açıkta, derinde işi olmaz pek. Peki o zaman neden açığa atmak iyi netice veriyor? Levreğin açığa gitmesi, genellikle bir avın peşinden kovalaması sonucu gerçekleşir. İşini görünce kıyıya dönmeyi tercih eder gene. Kıyı dediysek, elbette sahlideki taşları kastetmiyoruz. Kabaca, derinliğin 2-3 kulaç olduğu yerleri tercih eder genellikle. Ve açığa gitmiş olan levrek, sıklıkla bir beslenme çılgınlığına girmiş olacaktır. Gene şanslı olursunuz. Velakin, bu durumlar, av zamanlarının küçük bir kesrini kapsar. Diyelim, yılda toplam 52 hafta ava gidiyorsanız haftasonları, her defasında 8 saat levreğe bakıyorsanız, toplasanız 400 saat avdasınız. Bu 400 saatin belki 40 saatinde ancak levrek bu kadar saldırgan olacaktır. Diğer zamanlarda "balık yok" diyerek, kabahati balığa yükler gelirsiniz. Oysa emin olun, levrek o 400 saatin 380 saati orada. Sadece sizin doğru takım, düzenek, yem vs. ile uğraşmanızı bekliyor. Ha, nedir bu doğru takım? Lolipop çubuğunun ortasından misinayı geçirip bir üçlü iğne bağlamanın, bilmem kaç paralık sahtelerden daha iyi bir yem elde etmeye yaradığı tecrübeyle sabit bir yöntemdir. Etkin yem, her zaman pahalı olan, iyi olan yem değildir. Yapılacak şey şudur. Gittiniz, attınız, çektiniz, yok bir şey, gelmiyor mu? Balık yok değil, buna saklanmayın. Siz beceremiyorsunuz, yeminiz yanlış, aksiyonunuz yanlış, duruşunuz yanlış vs. vs. Bunları değiştirin. Bilhassa, sessizlik, sudan görülmeme gibi hususlara özellikle dikkat edin. Ve bilhassa aksiyon. 2.70 kamışla aksiyon yaptırmak? Bana pek olası gelmiyor. Aksiyon için gereken sahte hareketi, 5 cm filan en fazla. Bu da 2.70 kamışın ucu 5 cm oynamalı demek. Bunun için, elinizin milimetrik oynaması lazım ki çok kolay iş değil. 2.70 gibi kamışları, 1.80, 2.10 olanlarla değiştirip, yakın yerlerde düzgün aksiyonlarla işletip, olayın rengini görebilirsiniz kolayca.
Bir kısmına katılmakla beraber, yine de oturmayan yerler var Serdar abim. Balıklardaki göz olayını ilk kez senden okumuştum. O yüzden sanki kendi araştırmam gibi uzun uzun yazmadım. akşam suyu, sabah suyunun mantığı için sebep olarak yazdım geçtim. Her daim levreğin aynı yerde aynı bölgede olduğunu düşünmüyorum. Aynı sahtelerde değişkenlerin pek olmadığı çay içlerinde avlanıyoruz mesela. Kışın tuttuğumuz balıklar ebat olarak çok daha iri olurken yazın hemen hepsi neredeyse 500 gr'larda oluyorlar. Bu durumun sebebi olarak sanırım yeterince büyüklüğe ulaşmamış balık, doğduğu avlakta kalmayı tercih ediyor sanıyorum. Yoksa yaz kış hemen hemen aynı ebatların devam etmesi lazım. Halbuki kışın Özellikle Ocak sonundan mart ortasına kadar 5 kilo üzeri balıkların yakalanma oranı gözle görülür şekilde artmakta. (aynı avcı, aynı yem, aynı avlak) (Hatta yasal olmayan şekilde çekilen ırplara da şahit olduğumuz, duyduğumuz oluyor. Kışın kefallerle beraber levrekler de denk gelirken yazın bolca kefal, belki birkaç ta ispendek falan denk geliyor) Bu da kesin kanıt gibi olmasa da yüksek oranda, iri levreklerin yaza doğru üreme bölgelerinden yani çaylardan çıkıp, açıklara veya başka bölgelere gitmelerini düşündürtüyor. Ben büyük bir kısmının bölgesel göç yaparken, bir kısmının da derinlere gittiğini düşünüyorum. Bu düşüncemi sağlayan sa bölgede çaylara yapılan setler. Bizim bölgede avlandığımız 2 çay var. Bu 2 çaya da yazın sulama amaçlı set yapılır. Yani çay denize ulaşmadan 500 metre içerden toprak, kaya, kum karışımıyla kapatılır. İşte o zamanı yakalarsan, çayın kapatılmasından 1 - 2 gün sonra güzel avlar yapabilmek olasıdır. Kapama işlemi yapılırken çayın suyu bulanır ve bu bulanıklık denize belli bir sürede ulaşır, benim düşünceme göre denize açılmış levrek 1-2 gün sonra bu bulanıklığı takip ederek sete kadar gelir ve iyi av yapılabilir. Ebatlarda tatmin edici olur bu süreçte. Sonra bulanıklık bitince yine ebatlar küçülür ve yerleşik küçük balıklar çayda yaşamaya devam ederler. Oysaki her daim koca koca levrekler aynı yerlerinde olsalar mevsim gözetmeksizin bizim bunları tutmamız gerekirdi. Lolipop çubuğuyla levrek denk getirenler bizde duyduk elbet ama en başarılı olarak lanse etmek yanlış olur bence. Sahteler arasında fark vardır elbet. Birkaç sahteyle çok başarılı avlar yapıldığı aşikardır ama bazı dönemler avcı bazından şartlar aynı olsa da av yapılamamktadır. Hatta birçok levrekçi ben gibi artık levrek avına gitmemktedir. Oysa aynı balıklar hep avlakta olsa kış mevsimi gibi peyder pey av vermeye ve herkeste durmaksızın ava gitmeye devam ederdi. Kamış konusunu unutmuşum. Bizim en başarılı olduğumuz aksiyon sahteyi düz çekmek veya çekerken sahteye yukarı aşağı zikzaklar çizdirmek. O yüzden ben ve çevremdekiler öyle aman aman aksiyonla falan uğraşan insanlar değil. Zamanında dur kalk gibi aksiyonlarda denedim ama pek verimli olmadı. O yüzden uzun kamışı kısa kamıştan avantajlı görüyorum. (su üstü sahtelerle çalışılmayacaksa) Sahilde yatay yapılan atışlarda da ne kadar uzağa atılırsa o kadar çok levrek suyundan geçmektedir. Rüzgara karşı yapılan atışlarda da avantajlı uzun kamış. Yani özetle benim bulunduğum avlaklarda ve sahte kullanım şeklimize göre 200 gr'ı geçmeyen uzun kamış bizlere daha başarılı avlar yaşatmakta.
Yaz kış farkedebilir mi, evet edebilir, ama dalgalı/dalgasız dersen, biraz zor. Levrek oşinodrom bir balık değil. Yani su kütlelerini takip ederek sürekli gezen bir tür değil. Yerli bir balık, yani belli bir mekanda yaşayan, o mekanı pek kolay terketmeyen bir balık. Yani, genellemeciliğe gitmek hoş değildir. Balık için yazın, kışın farkedebilir, ama dün bugün farkedecek kadar hareket eden bir balık değil levrek. Bu forumda ararsan, koca koca levreklerin gözünüzle görüldüğü, ama bir türlü tutulamadığı şikayetlerini bulman uzun sürmez. Bulanıklık olmadığı zaman, levreği kandırmak zor, bu doğru. Ama imkansız değil. Basitçe şöyle düşün, levrekler orada olsa bile, tahminen sizi görünce kaçacaktır zaten. O halde, çözümünüz biraz çetrefilli, doğru mu? Tekrar okursan, sessizlik ve gizlenmenin özellikle önemini vurgulamıştım. Sen öyle konuşa konuşa, lap lap basarak elinde kamış, çanta vs. o derenin kenarına gidersen, orada olacak levrekleri zaten kaçıracaksın daha kendin varmadan. Müneccim gibi sallamayı sevmem. Levreklerin göçleri, üreme davranışları vs. üzerine yapılmış pek çok çalışma var. Bu çalışmalarda genel olarak gözlenen, mevsim süresince (2-3 ay gibi bir sürede) etiketlenen balıkların etiketlendiklerin noktadan itibaren 8 km lik bir alanın dışına çıkmadıkları. İlginç bir not şöyle. Tony Spiller, aynı noktada levrek tutan bir amatör, yakala bırakçı. E416756 numarayla etiketlenmiş bir balığı, 24 mayıs 2001, 21 Ağustos 2002, 17 eylül 2003 tarihlerinde aynı yerde 3 kez tekrar yakalayıp bırakıyor. Ardından aynı yerde, 21 Ağustos 2004 tarihinde aynı levrek başka bir amatör tarafından yakalanıyor. Devam eden dönemde balık o kadar aşina olunuyor ki, adına "Billy" konuyor ve yıllarca çeşitli amatörler tarafından tekrar tekrar yakalanıp salınıyor. Sanırım bu durumu anlamaya kafi gelir. Levrek öyle olduğu yeri çok terk eden bir balık değil. Lüfer filan gibi, atlantik suyu değen her taşı gezmek gibi bir huyu yok. Elbette mevsimsel vs. göçler olacaktır. Hatta levrek bu göçlerde binlerce kilometre ötelere bile gidebilir. Fakat bu aslen istisnai bir durumdur.
Tony Spiller'e tanımam etmem. Billy'i nerde yakalayıp durdu onu da bilmem. Liman gibi bir yerde yakalamış ta olabilir. Böyle Liman ve barınaklarda yerleşik levreklerin olduğu hemen tüm levrekçilerce de bilinir. Benim bildiğimse kışın yakaladığımız balıkları yazın yakalayamadığımız. Hiç çıkmıyor değil elbet, kışın 100 adet 2 kilo üzeri levrek yakalanırken yazın 10 taneyi geçmez. Hatta bölgede yaşayan flikalılar bile levrek avlamaya yazın gitmezler. Şartlar aynı, bulanıklık hemen hemen aynı çoğu zaman. Çay içi bir yer, deniz şartları ve dalgayla alakası olmayan yerler. İsteyen denesin, elde edeceği şanslıysa 500 gr'lık ispendeklerle bol bol sivrisinek ısırığı olacaktır muhtemelen. Hatta deniz için de örneğim var. Forumdan Plankton nickli Salih arkadaşımız var. Dikili'de denizde avlanıyor. Onun bahar ve yaz aylarında yakaladığı levreklerin en babası 50 cm olurken (diğerleri 30 - 35 cm'lerdeydi hep, raporları da var) aynı noktadan bölge halkından bildiğim bazıları kışın 2 ve 2,5 kiloluk 10'larca balık yakaladılar. Yazla kış gece gündüz gibi farklı levrek için. Çıkıyor mu, evet tek tük, çok seyrek çıktığı da oluyor. Bizim ülkedeki şartlar çok değişik, balık davranışları da belki farklı olabilir. Liman ve barınaklar da değil de bizim gibi çay ağızları, sahil gibi yerlerde tecrübe etmeni isterdim Serdar abi.
Yaz kış konusu ortada olunca, bir hususu ortaya koymak lazım. Gene daha önce yazmıştım. Levreğin yaz ve kış davranışı çok ciddi farklar gösterir. Daha doğrusu, su sıcaklığı ile ciddi farklar bağlantılıdır. Sıcak suda, levrek atılgandır, takip etmeyi, yoklamayı sever. Soğuk suda ise, bekler, gezinmez, takip etmez, su üstü hoplayıp zıplayan şeylere, yanından yönünden vs. geçen şeylere vs. kayıtsızdır. Soğuk suda levreği ikna eden sahtenin, levreğin önünde durması gerekir. Suspending denen askıda kalan sahtelerin, texas rig gibi takımların anlamı buradadır. Askıda kalan sahte, çekince biraz gider, durdurursun, batmaz, yüzmez, yerinde kalır. Azıcık bekler bir daha çekersin, tekrar durdurursun. Levrek onu görür, izler, böyle dura dura gelen, kolay bir av gibi algılar. Önüne gelip durduğundaysa, bir hamlede yeme atlar. Ama bu taktik sıcak suda pek iş görmeyebilir. Yani, aynı yerde yaz kış levrek olabilir, ama uyguladığınız aksiyon, kullandığınız sahte ancak yazın iş yapabiliyor olabilir. Ki buralarda levrek için şöyle avcı, böyle avcı denen sahteler genelde sıcak suda iş yapacak türden sahteler. Ha, 2.70 kamışla, suspending yem hakkıyla kullanılabilir mi, o da zaten düşündüren bir soru. Benzer şekilde, kışın işe yarayan, dipten gelen, yavaş sahteler yazın iş yapmayabilir. Önemli olan, aynı sahtenin, aksiyonun vs. yaz ve kış için çok farklı neticeler vereceğini görmektir.
Limanlarda levrekçiliği hiç sevmem. Genelde sahillerdir tercihim. Şunu atlamazsan, kışın varda, yazın yok dersen, sen yakalayamazsın. Ama her zaman var, fakat tutacak formülü bulamadık dersen, formulü aramaya başlarsın ki başlamak bitirmenin yarısıdır. Bitince de, yaz kış demeden balık alabildiğin bir avlağın olur, o yazın yada kışın iş yapmayan yer.
Burda hemfikiriz genelde, tecrübemle örtüşüyor. Kışın suspending maxraple başarılı avlar yaptık yazdığın gibi. Yazın biz avlanmıyoruz ama aynı bizim avlandığımız bölgede yazlıklar var ve yazlıkçılardan zargana topu arkası raglouyla avlananlar var ve başarılılarda... Tuttukları %99 500 gr, 1 kilo arası balıklar. Kışın tutulan 5-6 kiloluk balıkları da kim kaybetmiş ki onlar bulsun. Birgün, dinazor yakalayacağımı bilsem levreğe gitmem demiştin bir yerde, git bence abi, teoriye ve başka ülkelere benzemeyen tecrübeler edineceğini garanti ederim ege'de. (Bilmem su sıcaklığı, bilmem bizim ülkedeki iklimsel yapı)
Aslen olay, sahte ile avlanmayı pek sevmememden kaynaklanıyor. Biraz tembel adamım şahsen, akşama kadar at çek bana biraz ters. Ama bu bahse konu disipline yabancı olduğumuz şeklinde anlaşılmamalı elbette. Gerek tecrübe olarak, gerek donanım olarak her şey hazır, yapacak birini arıyor sadece. Genede arada bilhassa tekneci arkadaşlarla vs. gidince, sahte ile avlanmak elzem olabiliyor. Sadece tekneci arkadaşlar değil, merasına göre durum değişebiliyor. Seneler önce burada, yada belki başka bir forumda söylemiştim: "Marmara Levrek Kaynıyor" diye. O dönem yılda bir iki levrek raporu ancak düşerdi, spin nedir bilen çıkmazdı kolay kolay. Ama o dönemde spinle vs. acayip levrekler tuttuğumuzu hatırlarım.
"Marmara Levrek Kaynıyor" söylemini hatırlıyorum abi, bu forumda söylemiştin. Bende; İstanbullu bir arkadaşa, orada da bu balıklar var ama hangi kayada, hangi şartta tutabileceğini bulman gerekli demiştim. Senin teorini ve bilgine uygun levrekler çok çok azaldı, toplandı onların büyük çoğunluğu buralarda. Bu senelerde maalesef belli zaman aralığında avlağa girenlerden tutmaya çalışıyoruz. İstanbulda o denli yıpratıldığını düşünmüyorum. Zorlanırsa güzel levrek yatakları bulanabilir bence. Lakin İstanbullu alışmış lüfere ve kolaycılığına. İstiyor ki her av 10-15 lüfer/çinekop tutayım. Halbuki levreğin membağı olarak bilinen İzmir'de bizler 10 av bomboş sabahlara kadar at çek yapıp, 1 kez başarıya ulaşabiliyoruz. Levrek deneyimi ve bilgisi olan biri boş dönmeyi ve uykusuzluğu göze alırsa oralarda da gözüne kestirdiği umut veren noktalarda bu balığı mutlaka bulur. Burda zamanlamaya öyle dikkat edilir ki levrekte, son baharda bir yoklanır, avlak şartları ve levrek işaretleri görünmezse 10 gün kadar ara verilir ve yoklamaya, haberleşmeye devam edilir. Lakin belli aylarda, hiç işaret olmasa bile hergün avlakta olunur ve girecek sürü beklenir. (tabi ben bu hergün bekleyenlerden olamıyorum, o yüzden sayısal olarak düşük kalıyorum. Rastlayınca bile kendi özgür irademle, birden sonra tutmamayı tercih ediyorum) Bi de bunun çıkışı vardır, bizim rastladığımız gibi. Bu konu İspanyadaki arkadaşa faydalı olacak mı bilmiyorum ama iyi bir tartışma örneği olduğu kesin, güzel sohbetin için teşekkürler Serdar abi, rastgelsin.
