Yine sizlere 1960'lı yıllara ait bir istanbul videosu Galiba istanbul ile beraber insanların da yapıları değişti. http://www.youtube.com/watch?v=w-P1WZXK_0U
Harika bi paylaşım.. 1964'te bile sağlam trafik varmış.. galata köprüsüne vapur yanaşıyor, bugünden daha fazla insan var sanki ve hiç kamış yok
Sağolasın fatih ehh! yaş ilerledikçe eskiye özlem artıyor Evet berkan biz doğmadan bir kaç sene evveli istanbul'un. Ne güvenlik kameraları ne cep tel. ne pc'ler ne kamış, şimdi resmen matrix dönemindeyiz
50 yıl önce daha moderndi insanlar. Bunu şu videoda bile görebiliriz. Bir de şimdiki halimize bakın! Yazık...
Harika olan videonun eski olmasımı,yoksa bulunduğumuz şimdiki zaman mı? Alirıza genç bir kardeşimiz olmana rağmen , şu an yaşadığın İstanbul'dan daha eski bir istanbul'un görüntülerine şahit olmak, sende ne gibi duygular uyandırdı? inan benim için çok önemli Teşekkür ederim Nasıl bir modern'lik demek istediniz? oysa teknolojinin en yoğun olduğu çağı yaşıyoruz Hangi yönlerimiz modern'di?
Şöyle izah edeyim. O yıllarda Amerika olsun, Avrupa olsun arada böyle uçurumlar yoktu. Mesela o dönem Amerikan filmlerine bakın bir de Türk filmlerine bakın. Bir fark göremezsiniz. İnsanlara bakın. Kaç tane başı kapalı, çarşaflı vs kadın, sakalları uzun 2000 yıl öncesinin kıyafetlerini taşıyan adam gördünüz videoda? Bir de bugün o videoda gösterilen yerlerde dolaşın bakın. Evet teknoloji çağındayız. Kıyafetini binlerce yıl öncesinin kıstaslarına endekslemiş, ellerinde iphonelar olan insanların yaşadığı bir zamandayız. Eşlerin bile birbirlerine siz diye hitap ettikleri zamanlardan, şimdi tanımadıkları insanlara bile ulan diye başlayan cümleler kurup, iltifat ederken küfürlü kelimeler kullanan insanların zamanındayız. İleri mi gidiyoruz sizce?
İki yüzlülük, tamamen kendi çıkarlarına uygun hareket etmek bu zaman insanın tipik davranışları olmuş. Mesela buradan bahsedelim. Bir fotoğraf koyun mesela elinizde içki kadehi olsun. Bakın bakalım neler yazacaklar size! "Çoluk çocuk giriyor buralara, kötü örnek oluyorsunuz," argümanlarıyla başlayan ve insanların duygularını sömürüp desteklerini almaya çalışan mesajlar yağacaktır. Ama ne yazık ki o mesajları yazan zatlar, tebliğe uymayan av raporlarına da tebrik mesajları yazıyor olacaktır. Limit avı avlar çocuklara kötü örnek olmuyor demek ki. Çoluk çocuk giriyor buralara ama kimse demiyor ki "Lütfen imla kurallarına dikkat edin. Bakın çocuklarımız düzgün yazmayı alışkanlık edinsinler." Sorarım size bu davranışlara ne ad verirdiniz?
Saat şu anda 01.39 ve ben tam da forumu terk ederken kerem bey sizin konuya vermiş olduğunuz yanıtı görünce geri vites yapıp bir iki kelam da ben yazayım dedim Aslında şu an da gözlerimde uykunun hebercikleri dolaşsada bir iki satır ile ele alırsak. Ben orta okulu açıköğretimden bitirmiş 1970'li yılların müdavimlerinden olsamda elimden geldiği kadar doğru dürüst yazma çabasındayım Tespitlerinize tamamen katılıyorum. inanın!! benim için bu konun çok okunması yada çok fazla mesaja maruz kalması önemli değil Bilinçli olmak,çağa ayak uyduralım derken bir takım vasıflarımızı kaybetmemek tekrar teşekkür ederim ve hayırlı geceler dilerim
Sevgili Kerem Erkan kardeşim sağolsun,İstanbul cenderesine düşmemden 3 sene evvelsini kapsayan görüntüleri içeren videoyu seyretmemizi sağladı. 1967 seneside başlayan İstanbul yaşantıma,2004 senesinde son verip,buralarda,bu ıssızda yaşamaktayım. Ancak,herşeye rağmen,İstanbulun Türkiyenin en güzel şehri,boğazında İstanbulun en güzel yeri olduğu konusundaki kanaatim sabittir. Paylaşımlarını herkes gibi keyfle,zevkle izliyorum. Balıkcılığın, vermiş olduğun uzun araya rağmen,sanırımki üst seviye Boğaz avcısı olabilmeni engelleyememiştir. Zaten,lüfer raporundan ortalık geçilmez olurken,tüm amatör kokan avlarının alabildiği reyting,diğerlerinden hayli öndedir. Usta bir avcı ve atıcı olabilmenin yanısıra,işte hayatı doyasıya ve keyf odaklı yaşama prensibin,bence tercih edilebilecek en güzel hayat tarzıdır. Tabii olarak karşılanmalıdırki,beni yetiştiren ustaların yabancılar olması sebebiyle,balıkcılığımın etik anlayışı,tarzı ve prensipleri,belki çoğunuzdan ayrı düşmektedir. Alabildiğim keyf,diğer her türlü davranışın hemen, herzaman üstünde kalmaktadır. Kanımda,kardeşlerimin,babamın,amcamın,dedelerimin içkiye olan düşkünlüklerinin,sanırımki genetik kalıntıları vardır. Çok ıztırap çektim onların kimi zaman düştükleri hallerden. Amcam dahi Kastamonuspor başkanı iken,içkili araba kullanmaktan ötürü kaza yapıp ölmüştür. Babam ise üstün statik bilgisiyle öne çıkan değerli bir inşaat Y.Mühendisiydi. Ama ne olmuştur ,tüm hayatı boyunca alkolizm ile boğuşmuş,eşi ve evlatlarının üstün gayreti ile onlarca kere hastahanelerde tedavi görerek,73 yaşına kadar yaşayabilmiştir. Sadece bu yüzdendirki,balık avı olgusunu,illaki balık,rakı denkleminden ayrı düşünmeye çabalamaktayım. Başkaca bir niyetim yoktur. Sevgimle kal
Ellerine sağlık çok güzel bir araştırma yapmışın..... Orada o insanların içersinde kendimi aradım.........yaşım o zaman 14-15 .
Evet; medeniyet dediğin de tam senin tarif ettiğin gibi kıyafet, saç, sakalla alakalı bir konu. Sende başını ve diğer yerlerini kapatanların beynine oksijen gitmediğini düşünen, medeni, ileri görüşlü, özgürlükçü insanlardansın. Medeniyetin ne demek olduğunu bence bir daha düşün, Yoksa senin ne farkın kalır ulan diye başlayan cümleler kuran insanlardan.
İşte tam da anlatmaya çalıştığım şeyi yapıyorsun şu an. Görmek istediğini görüp, tüm o yazının içinden tek bir şeyi çıkarıp onun üstüne gidiyorsun. Tam da yazdığım gibi hemde. Evet, kılık-kıyafet bir medeniyet ölçüsüdür. Öyle olmasaydı hala apış aramızda incir yaprağıyla dolaşıyor olurduk değil mi? Ama, kılık-kıyafet tek başına medeni yaşantıyı temsil etmez. Bir bütünün parçalarından biridir. Kimsenin kılık kıyafetine diyeceğim birşey yok. Bu konularla ilgili o kadar yazı yazdım. Bir kişi çıksın da Anadolu'da yaşayan köylülerin kıyafetleri, kadınların başlarına geçirdikleri baş örtüsü vs hakkında yazdığımı söylesin. Söylemem çünkü o insanların üzerinde olanlar bizim kültürümüzü o insanların yaşam tarzını yansıtan geleneksel kıyafetler. Anadolu kültürünün mirası yani. O köylü kadın ayağında şalvar tarlaya giderken eminim cebinde son model bir cep telefonu yoktur. Yaşantısı da zaten modern dünya yaşantısından uzaktır. Yemeğini büyük ihtimalle hala odunla yanan ocaklarda fırınlarda pişirir. Şehirde kafasını kapatan kadın ise (herkes için konuşmuyorum. Ancak çok sayıda gördüğüm ve gördüklerim için) altında son model araba, cebinde son model telefon, yüzünde pahalı makyaj. Adamlar da şalvara benzeyen ama alakası olmayan bol bol pantolonlar, cübbemsi paltolar, uzun sakalllarıyla binip gittikleri mercedesler... Bahsettiğim absürd tablo bu. Modern dünyayı temsil eden elemanlardan kılık-kıyafeti reddedip diğer her şeye kollarını açıp kucaklayan zihniyetten konuşuyorum. Bak demişim ki; "Kıyafetini binlerce yıl öncesinin kıstaslarına endekslemiş, ellerinde iphonelar olan insanların yaşadığı bir zamandayız. Buradaki absürdü anlayamıyorsan ben sana daha ne diyeyim ki! Not: Hatta bak, hiç tanımadığın birine mesaj yazarken bile sen diye hitap edip yazıyorsun ve beni de öyle hitap etmek zorunda bırakıyorsun. Bunu da yazmıştım önceki yazımda...
Kerem bey konuyu saptırmayın.bildiğiniz gibi burası balık avcılığı ile alakalı bir internet sitesidir.içinizde bir kin varsa gidin başka yerde kusun lütfen.sizi kınıyorum...
Bakın, konuyu açan kişi ben değilim. Konuyu açan kişinin paylaştığı video ve yazdığı şu cümleyle ilgili yazdım: Galiba istanbul ile beraber insanların da yapıları değişti. Şimdi, konuyu saptırıyor muyum yoksa tam da konuyla ilgili mi yazıyorum. İçimde kin yok. Nereden çıkardınız? Saygısızlık yapmadığım sürece istediğim konuyla ilgili, istediğim eleştiriyi yapmakta özgürüm. Yoksa siz İleri Demokrasi'ye inanmıyor musunuz? Ayrıca size kalmadı hangi konuda, neyle ilgili yazı yazacağım. Sitenin sorumluları var. Onlar uygun görmezse silerler merak etmeyin. Siz, bugün geldiğimiz noktayı beğeniyor olabilirsiniz. Ben beğenmiyorum ve bunu da uygun bir dille eleştiriyorum. Eğer rahatsız oluyorsanız okumak zorunda değilsiniz. Kınamakta özgürsünüz. Aynı, şu an ben de sizi ortada lafı bile geçmezken beni kindar yapmaya çalışıp, öfkeyi üzerime yöneltmeye çalıştığınız için sizi kınadığım gibi!
Bakınız 1940'lı yıllarda İstanbuldan bazı görüntüler; http://wowturkey.com/forum/vi***opic.php?t=26326 Mesela Salacak plajı.. Mesela Küçüksu plajı.. Bugün buralar yine plaj olsa emin olun "ak donlu kamikazeler"le dolup taşar..
Kerem Abi, boşuna yazıyorsun. Anlatmak istediğini anlatamayacaksın bence. Konu zaten paylaşılan video ve yapı itibariyle doğasında 1960 lar-2000 ler arasındaki farkı gözeten bir konu, İstanbul'un eski-yeni halini kıyaslama, dolayısıyla insanı, ahlak yapısı, yaşantısı vs ile kıyaslama, yorumlar yapma konusu, çıkmış konuyu alakasız yerlere taşıma diyorlar. Görüşlere katılmamanın ötesinde, ötekileştirerek muhatap alma geleneğimiz malesef yön değiştirse de aynen devam ediyor günümüzde. Ben de 60 ların İstanbul'u ile günümüz İstanbul'u arasındaki değişimin olumsuz olduğunu düşünüyorum ve şu videoları izlerken "keşke o devirde yaşayabilseydim" diyorum. Bana daha samimi, saygın ve sıcak geliyor... Keyif aldığımız şeyleri yaşımın yettiği 80li 90 lı yıllarda bile sokakta yaşayabiliyorduk, çoluk çocuk sokakta büyüdük, mahalle kavramı, komşuluk kavramı ve beyefendiliğin son izlerini yakalayabildik ama günümüzde kutuların, plazaların içine hapsolup, küçücük çiplerin getirdiğini daha çok yaşamak mecburiyetinde kalıyoruz. Bunun getirdiği rahatlığı da iyi yönüyle kullanamıyoruz. Hobimizden örnek verelim; sinir harbi yaşamadan kalabalık bir grubun içine girip hoşsohbet ederek, tanışarak, paylaşarak deşarj olabildiğimiz av sayısı kaçtır? 60 lı yıllarda küpeşte küpeşteye yapılan avlarda binlerce teknenin birbiriyle nasıl geçindiğini, insanların birbirlerine nasıl tatlı nazireler yaptığını, evlerden hanımların yaptığı yemekleri, taze yemleri nasıl paylaştıklarını benim gibi yaşı yetmeyen boğaz bebeleri babalarından dedelerinden dinleyebilirler. Toplum olarak sanırım o yıllarda her şeyi daha bir "ağzımız" ile yapıyorduk...
Kerem Bey, Eleştirin yazdığın yazıdan da görüldüğü gibi direk insanların kıyafetleri ile ilgili, ve 2000 yıl öncenin kıstasları diye bahsettiğin şeyle ilgili, eğitim sistemini eleştir, siyasi otoriteyi eleştir, teknolojik gelişmelerle ilgili eleştiriler yap, insanların birbirine karşı ne kadar saygısız ve tahammülsüz olduklarını eleştir fakat bütün bunları arka planda bırakıp direk 2000 yıl öncenin kıstasları diye bahsettiğin şeyi, insanların sakalını, başındaki baş örtüsünü ön plana çıkarıp bunları eleştirdiğinde konu başka yerlere gidiyor. Buralara girmeseydiniz bizde size katılıp konu ile ilgili eleştiriler yapabilirdik, ayrıca kerem bey size sen diye hitap etmemin nedeni, bir balık avı aşığı olarak işimden ötürü balığa çıkamayıp, sizin ve sizin gibi sitedeki arkadaşların yaptığı avların raporlarını okuyup, bir nebze olsun özlem giderdiğim den, samimi ve sıcak bir ortamın verdiği rahatlıktan dır. Kusura bakmayın