Burada paylaşıma açtığım yazı aşağıdaki Linkde bulunan kuruma/kişiye aittir.Her türlü tasarruf sahibi kendileridir.Bu ALINTI sadece bilgi vermek maksadı ile konulmuştur Alıntı yapılan Link : http://www.radikal.com.tr/Radikal.a...ticleID=1011535&Date=03.08.2010&CategoryID=96 Alıntı Yapılan Yazar : Alıntı yapılan Medya : Radikal gazetesi / 03 Ağustos 2010 Denizler altında 37 kilometrelik nehir Uzmanlar yerüstünde aksaydı bunun debisi en büyük altıncı nehir olacağını söylüyor. İngiliz araştırmacılar, dünyada şimdiye kadar bulunan tek aktif sualtı nehrinin, 35 metre derinlikte akarak Akdeniz'den Boğaz yoluyla Karadeniz'e döküldüğünü tespit etti. Debisi itibarıyla altıncı büyük olan nehrin üstünde şelale bile var! Karadeniz’in altında büyük bir sualtı nehri gizliymiş! Akdeniz’den Boğaz yoluyla Karadeniz’in derinliklerine dökülen nehri İngiltere’deki Leeds Üniversitesi araştırmacıları keşfetti. Denizin 35 metre derinliğinde akan nehrin şimdiye kadar bulunan tek aktif sualtı nehri olduğu açıklandı. Nehirde sular hızla ve yeryüzündeki benzerlerinde olduğu gibi akıyor. Araştırmacılara göre, taşıdığı su itibarıyla dünyanın en büyük altıncı nehri, bu. Yani eğer nehir suyun altında değil de yerüstünde aksaydı, dünyanın en büyük altıncı nehri olacaktı. Yer yer 800 m. genişliğe ulaşan ve deniz yatağı boyunca akan nehrin üstünde kanal ve şelaleler bile var. Nehir, çok yüksek oranda tuzlu su ve tortu taşıyor. İstanbul Boğazı’ndan Karadeniz’e doğru deniz yatağından akan yaklaşık 36 m. derinliğinde, 37 km. uzunluğundaki ilk denizaltı nehrinin tortu oranı, Thames Nehri’nden 350 kat fazla. Sebep, tuz oranı farkı Ekip, keşfe Boğaz’ın Karadeniz çıkışında robot denizaltı ve ultrason tarayıcılarla yaptıkları araştırmayla ulaştı. Boğaz akıntılarının bu bölgenin deniz yatağında Karadeniz’e uzanan dev bir nehir oluşturduğu tespit edildi. Dr. Dan Parson, “Bu vadide akan suyun yoğunluğu çevresindeki suya nazaran daha yüksek çünkü daha tuzlu ve çok miktarda tortu taşıyor. Sular denizaltı yüzeyinde akıp derin denizaltı yüzeyine doğru ilerliyor” diyor. Karadeniz’le Akdeniz arasındaki tuz oranı farkının nehri meydana getiren bu akıntıyı oluşturduğunu belirten uzmanlara göre, Akdeniz’den gelen çok tuzlu su İstanbul Boğazı’ndan geçip daha az tuzlu olan Karadeniz’e girerken nehri oluşturuyor. Nehrin akış hızı saatte 6.5 km., debisi 22 bin metreküp. Nehir bu açıdan Avrupa’nın debisi en yüksek nehri olan Ren’den 10 kat büyük. Biliniyordu, bulunmamıştı Sonar taramalarının, çeşitli okyanuslardaki dolambaçlı kanalları ortaya çıkarmasından sonra bilim insanları deniz yatağında akan nehirler oluşmuş olabileceğini tahmin ediyordu. Bu tür kanalların en genişleri, Amazon’un Atlantik Okyanusu’na karıştığı Brezilya kıyılarında bulunuyor. Ancak Karadeniz’de bulunan sualtı nehri, bu kanallara sebep olduğu tahmin edilen ve ortaya çıkarılan, hâlâ akan ilk sualtı nehri. Bu nehir söz konusu gizemli kanalların sualtı nehirleri tarafından oluşturulduğunu da kanıtlamış oluyor. Sualtı nehirleri tıpkı yeryüzündeki nehirler gibi dolambaçlar çiziyor ve kanalın dibinden kum ve çamur aşındırıp sürüklüyor. Dr. Parsons araştırmada elde edilen bilgilerin bu tür nehirlerin bulunduğu alanlarda petrol çıkarmaya çalışan petrol firmaları için önemli olacağını söylüyor. (dha, The Daily Mail)
Samatya Limanda büyüklerimiz hep bahsederdi, bir şekilde bilirdik ama işin detayını bilmiyorduk elbette
Boğazda ki büyüklerimizde söylerlerdi, bir kanal var derlerdi. Acaba aynı şeyden mi bahsediyorlardı...
Bu kanal suyun dibinden Karadenize akışını üstündende Akdenize dönüşünü sağlıyor, böyle bir değişim olmasaydı Karadeniz Tuna nehri ve bilumum diğer ırmaklar ve dereler ile insanların kirletmesiyle bir bataklığa dönüşürdü. Yaradanın hikmeti ne kadar büyük ki bu döngü ve benzerlerini yapılandırmış. Paylaşım için teşekkürler Dostum.
Burda nehir varsa tatlı su balığına mı atacaz yani şimdi nedir? Sazan takımı falan mı hazırlayalım turna var mı turna
Bu yeni bir bilgi değil bilinen bir şey. Boğazın ortasında kanal adı verilen bir akarsu yatağı vardır ve bu kanaldan Akdeniz'in tuzlu suyu Karadeniz'e akar. Onun üzerinden de Karadeniz'in az tuzlu suyu Marmara'ya akar. Bu iki su birbirine karışmıyor çünkü yoğunlukarı çok farklı. Akdenizin tuzlu ve çok tortulu suyu ağır olduğu için aşağıda kanalın içinden akıyor. Bu kanal aslen eski bir akarsu vadisidir. Bu doğa olayı yaklaşık 8bin yıl önce gerçekleşmiş. O tarihte Marmara denizi bugunku boyutunun ortalarına kadar uzanan bir körfezmiş. Karadeniz'le bağlantısı yokmuş. İzmit Körfezi, ve Marmara Denizi'nin doğusu o zamanlar karaymış. Bugün İstanbul Boğazı olan yerden de büyük bir nehir Karadeniz'e akıyormuş. Hatta Haliç de bu nehrin bir koluymuş. 8bin yıl önce son buzul çağının sonunda buzullar hızla erimeye başlayınca Akdeniz hızla yükselmiş. Marmara Denizi de buna bağlı olarak doğusuna doğru genişlemiş. Deniz suları bugün Boğaz'ın altında kalan nehre ulaşarak Karadeniz'e doğru akmaya başlamış. Zamanla nehrin geçtiği vadiyi de doldurarak bugünkü muhteşem Boğaz'ı oluşturmuş. O zamana kadar büyük bir göl olan Karadeniz'de tuzlu suyun gelmesiyle yaşam altüst olmuş, bütün tatlı su canlıları, (Mersin Balığı gibi tuzlu suya uyum sağlayabilen birkaç tür dışında) ölmüşler. Bu yüzden Karadeniz'de sadece 200 metre derinliğe kadar canlı yaşamı vardır. O dönemdeki gölü oluşturan merkez ölmüş olan tatlı su balıkları ve bitkilerinin yaydığı maddeler yüzünden halen canlılar için yaşanmaz haldedir. Okuduğum bir teze göre, Boğaz'ın taşıp suların Karadeniz'e ulaşması bir anda olmuş. Bu dönemde Karadeniz günde 15 cm yükselmiş ve sular kıyıdan karaya doğru günde 1 km. yol almış. Ancak Karadeniz kıyısındaki sıradağlara gelindiğinde suların ilerlemesi durmuş. Bu olay bölgede yaşayan insanlar için büyük bir yıkım olmuş ve Anadolu-Orta Doğu halklarının hafızalarında geniş yer eden Büyük Tufan söylentilerinin temelini oluşturmuş.
Peki bu yeni bulunmuş gibi yapılan araştırma da neyin nesi ? Biraz teknoloji gösterisi yapılıyor sanki bilim insanları tarafından "bakın biz uydudan gördük" gibisinden bir haber...
Termoklin ve ters akıntı Boğazda dalış yapan veya eğitimini bu civarda alan her dalgıç bilir. Boğazda üst ve alt akıntı ayrıdır. Bu iki akıntının sıcaklığı ve tuzluluğu da farklıdır. Bu akıntıları ayıran ve genelde kristalize buzlu su diye adlandırabileceğimiz bir ara tabaka su vardır. Bu tabakaya termoklin tabaka denir.Bu tabak durağandır ve yanlış hatırlamıyorsam derinliği 8-10 metredir.
ARET kusura bakma sonradan gördüm yazdıklarını.Evet haklısın, 200 metreye kadar yaşam vardır. Ama bir diğer sebebi de karadenizin dip çanağının derin olması boğazdan sağlanan akıntının ise sığ mesafeden gerçekleşmesi nedeniyle karadenizde dip akıntısı yoktur. Bilhassa orta kısımları tamamen durağandır. Pelajik (üst) suda olan hareketlenmeler semipelajik (orta su) ve demersal (dip) bölgele nüfuz edemez. Bu nedenle ölen organizmalar (balık, yosun,alg,vb)üst üste yığılarak çöker ve çürüme olayına maruz kalırlar.Çürüme sonucu ortaya çıkan gaz (zannedersem H2S) suda dağınık halde bulunur, bu nedenle deniz dibi yaşamı neredeyse yoktur.(Su Ürünleri Mühendisliğinde anlatmışlardı)
Boğazdaki üst ve alt akıntıları bir çok insan zaten biliyor. Bu konuda başka bir yerde de okumuştum. Ancak söylenen denizin tabanında akan nehir değil de deniz tabanından 35 m kadar altta akan bir yeraltı su kanalı diye duymuştum. hatta içerisinde şelalelerin olduğundan filan bahsediliyordu. akış yönü Akdenizden karadenize doğru tuzluluğu çok fazla ve içerisinde çökelti içeren bir sudan bahsediliyor. Tabi ki yanlış anlaşılma olmadıysa.