Istanbulda Balik Tutmak

Konu, 'Makaleler' kısmında Gökhan Aydınlı tarafından paylaşıldı.

  1. Gökhan Aydınlı

    Gökhan Aydınlı Gökhan

    Yaş:
    44
    Mesajlar:
    159
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Extreme Cast, Okuma Powerliner
    En İyi Avı:
    İçi mazot dolu, bir bidon
    NOT: Yazı uzun bulunabilir, çok uzun geldiyse eğer size daha eğlenceli gelecek şeyler okuyabilirsiniz, canınız sıkıldıysa, balık tutmak istiyorsanız bu akşam Arnavutköyede gidebilirsiniz :)

    Habertürkte geçen hafta sonu bir haber çıkmıştı, balıkçılar sahili işgal etti ana başlıklı bir haberdi bu ...


    Peki ne değişti ?
    Boğazın süsüdür balıkçılar ki , en güzel manzaraların sahibi, ellerinde kamışlarıyla gün batarken Köprüde, Boğazda, Haliçte, ilk onlara göz atarım. Ne tutuyorlar yada ne kadar tutmuşlar diye .Adım adım benim o sahilleri gezmemin sebebidir balılar, balıkçılar...
    Neyse haberi dinledim ve bir balıkçı olarak Habertürkü kınadım, zihniyetine sinir oldum...
    Ne demekti bu ? Kıyı Balıkçılığının tarihi , boğazda ilk at kılı ve dökme iğneyle yapıldığını ve yöntemler kullanılan metaryeller değişsede yüzlerce yıllık bir geçmişi olduğunu biliyoruz.
    Bahsi geçen haberde Arnavutköy Bebek hattındaki insanların yürümekte zorlu çektikleri, Boğazda ki oturulacak bank ve mesire yerlerinin, adeta balıkçılar tarafından işgal edildiğini anlata dururken, abartıyorlar dedim içimden...
    Aklıma fırlatmak için oltasını havaya dikip insanların altından geçmesini isteyen arkadaşlarıma, hatta zaman zaman babama yaptığım uyarılar geldi.
    Bir gün balık tutarken kakasını çantamın yanına yapan sahilde koşan kadının köpeği ve ona yaptığım uyarı gibiydi bu haber, kadın poşetim yok alacağım dedi dönüşte pisliği alacağım dedi ama almadı. Ben temizlemiştim elime poşet geçirip..
    Neyse bir birimizle geçinmeyi, beraber bu şehirde yaşamayı becermeliydik bir şekilde her sorunun bir çözümü vardır. Saygılı olmak, adam gibi konuşup adam gibi davranmak, kendinden başka başkalarınıda düşünmek empati kurmak her sorunu çözerdi, çözmeliydi...


    Dün Arnavutköye gittim, şu son zamanlarda, görülmemiş bir şekilde kıyılayan yatak balıkları, çaçaları sıkıştırıp iyi av veriyorlardı orada.
    (Kurak geçen bir kaç kıştan sonra ,çok iyi yağmur yağdı bu sene, denizdeki plakton ve besin öğeleri akarlardan gelen değerli sularla oldukça arttı buda balık popülasyonunda bir artış sağlamıştır.)

    İşlerim, okulum, kursum derken balıkçılık gölgede kalsada bir fırsatını bulup attım kendimi Arnavutköye.
    Amacım balık tutmaktı, bir balıkçı arkadaşımı gördüm malzemecidir kendisi aynı zamanda topladılar dedi, ''neyi'' dedim.. ''Şikayet ediyorlar'' dedi ''zabıta geldi bir X '' kaldı geri kalanı topladılar. Tezgahları kaldırmıştı Zabıta.
    Gerçekten bir şeyler oluyordu, ama ne ?
    İskeleden Akıntı burnuna en uca doğru geçerken gördüğüm manzara anlattı bana herşeyi, en uca geçmek elinde olta olan birisi için neredeyse imkansız, rapalalar burnunuzun dibinden geçiyor, yayaların hepsi 20 metrelik mesafeyi mayın tarlasından geçer gibi geçiyor. Orada inşaatlarda kafanıza geçirmeniz gereken kasklardan takmadıkça huzurlu bir şekilde balık tutamazsınız.

    Neyse kalabalık risk demeden, gözümü kararttım bağladım bir rapala, taktım 125 gram kurşun attım, yanımda arkadaşım var oda salladı iki at çek yaptık.Beş dakika olmadan 30 yaşlarında bir eleman boylu poslu cüsseli biri, yaşını başını almış emekli bir balıkçıya bağırıyor neredeyse dövecek adam yaşlı ve yalnız, dişlerimi sıktım zor dayandım müdahil olmamak için.Herkes birbirine sövüyor, bu arada biri benim rapalayı çaldı oltalar karıştı açmaya gittim rapala yok :) Ama ne takım zorlandı, nede dibe deydi rapala, kısa ve çapraz atan biri bizi topladı, gidene kadar rapalayı yok oldu ..Sağlık olsun dedim çok geçmeden arkadaşın montuna yanındaki eleman rapalasını sapladı, 5 dakika sonrada 10 metre sağımda bir adam bağırdı, eşinin üstüne rapala saplamışlar...
    Canım sıkıldı, aşırı gerildim. Olmaz olsun böyle şey dedim.Bende 3 sene orda oturdum, her gün sahildeydim ama böyle rezillk görmemiştim..
    Gece oldu yemliye kaldım, dahada kalabalık oldu.Sağınızdakiyle solunuzdakine dirseğiniz değiyor o kadar sıkışıksınız, 6-7 istavrit iki çinekop aldım, onlarıda arkadaşıma verdim geri döndüm evime.

    İşsizlik, kriz,ekonomik sorunlar, sıkıntılar balıkçı sayısını son dönemlerde oldukça arttırdı, üstüne havalarda ısınınınca balığın güzel tutulabileceği bazı yerler , adeta istilaya uğruyor.
    Aslında balık tutulacak kimsenin bilmediği ama balığın tutulduğu yerler yok mu var tabiki onuda araştırıp bulmak, mümkünse paylaşmamak gerekiyor.
    İnternet kullanımı çok yaygın artık ve bazılarımızın avlağı belirtmemesi sorun olarak algılanmamalı bu gibi sebeblerden ötürü..

    Bu sabah Hürriyette okuduğum bir başka kötü haberde şu,



    http://www.hurriyet.com.tr/gundem/11641740.asp?gid=229


    Bu arada bende kıyıya yakın geçen teknelere kızarım aslında bir balıkçı olarak, hatta oltamı misinemi keserler söverimde arkalarından bazen. Ama bir tekne geçiyorsa atış menzilimdeyse o atmam geçmesini beklerim.

    Aklıma çözüm olarak tüm bu olayları irdeleyip, olup bitenleri düşünürken kafamdada soruna çözüm olarak bir şeyler oluşmadı değil..
    Şu bir zamanlar verdikleri, amatör balıkçı ehliyetlerini belirli bir bilgive alt yapının hazıl olduğu insanlara verilmesi yada 125 gram gibi yada rapala gibi aynı zamanda işin ehli olmayan insanların elinde, size her an zarar verebilecek bir saatli bomba gibi duran ekipmanı kullanan insanların balıkla , balıkçılıkla alakası olması zorunluluğunu getiren ehliyet sınavı gibi bir eğitim süreci şart gibi duruyor. Ekmek aslanın ağzında olsada, bir tava balığa muhtaçda olsak, 100 gram kurşunu 1 milyona, 150 gramı 1,5 milyona satan bir satıcıya ''ağbi bana rapala takımı yap diye sipariş verip 5 dakika sonra yoldan geçen birinin gözünü çıkarmaya hakkı yok...
     
    Son düzenleme: 14 Mayıs 2009
  2. Huseyin Alp Arslan

    Huseyin Alp Arslan Huseyin Alp Arslan

    Yaş:
    57
    Mesajlar:
    3.370
    Şehir:
    Auckland/Yeni Zealanda
    Favori Kamış:
    olta ve oltadan baska hic bir sey
    En İyi Avı:
    22 kg Kingfish
    Gercektende konuyu etraflica inceleyen , oldukca guzel yazilmis bir makale...

    Verdiginiz emege cok tesekkur ederim.

    Aslinda kimseye kazamiyorum...Ama yazinizdaki cumleler o kadar dramatiktiki bogaz balikciligini kiyidan tekneden senelerce yapmis, sonradan gurbete giderek butun bunlardan uzak kalmis beni bile gerdi... Resmi tamamen gozumun onune getirebildim. Eskiden bu kadar kamis yoktu ve biz genelde el oltasiyla tutardik.

    El oltasini yere yaydiginiz icin mantiken sizin yaniniza gelen adam bir mesafeyi korumak zorunda kalirdi. "Ilk gelen , yeri kapar" prensibine gore yerlesen balikcilar avlarini yapardi. Yukarda anlatilan bazi hadiseler, gerilimler olmaz miydi.Elbette olurdu , ancak herkes bir birini tanirdi ve olaylar cabuk tatliya baglanirdi.Hem isin emekcisi , erken kalkani , yerini tutani ayni zamanda taninmis balikciydi da.O adamin yanina saygiyla yanasilirdi ve onu ozellikle rahatsiz etmekten herkes kacinirdi.

    Simdi kamis zamani.Bu cok guzel cunku genis halk kitleleri artik amator balikcilikla ugrasabiliyor ve amator balikcilik gercekten amator balikcilik artik.
    Ancak carpik kentlesme en buyuk sorunumuz ve elbette Istanbul gibi bir metropolde amator balikcilik cok zor bu sartlarda. Anladigim kadariyla saygida pek kalmamis.Tabii kamisin getirdigi avantajlarin burda etkisi buyuk.Cunku en ufak bir delik buldunmu salliyabiliyorsun ve bu bir pratiklik oldugu kadar oldukca kotuye kullanilabilecek, buyuk dikkatsizliklare neden olabilecek bir durum.Sonucta insanlar bunu stress atmak icin yapiyor, stress depolanmak icin degil.

    Kisaca amator balikcinin aslin da bir sucu yok.Herkes oltasini suya atmaya calisiyor ve herkesin buna hakki var. Ancak Memleketimizde carpik kentlesmenin ve asiri nufusun yarattigi gundelik hayatimizin gundelik problemlerinden ne yazik ki baliga da gitsek kacamiyacagimiz artik asikar.

    O yuzden derneklerimiz olmali.O yuzden bir araya gelmeliyiz.O yuzden bu isin nizami, tebligi, surkuleri, ehliyet kagidi olmali...Derneklerimizin baskisiyla sorunlarimizi ifade edebilmeliyiz.Ornegin bizlere ayrilmis yerler olmali. Buralarinda bir hukuku bir nizami kurulmali.

    Medeni insanlar , duzen kurabilen, duzeni isletebilen insanlardir. Bu herseyde boyle...Devir artik bu ise gonlunu koyabileceklerin, gercekten bu isi yasamlarinin bir parcasi haline getirmeyi arzu edenlerin oltayi eline almasi gereken devir. Herkesin oltayi eline alma hakki var ancak o hakki elde etmek icin bir bedelde olmali. Cunku her hak gibi bu da bir sorumluluk istiyor.Istanbul gibi bir kentte bu artik cok bariz...
     
  3. Gökhan Aydınlı

    Gökhan Aydınlı Gökhan

    Yaş:
    44
    Mesajlar:
    159
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Extreme Cast, Okuma Powerliner
    En İyi Avı:
    İçi mazot dolu, bir bidon
    Sayın, Huseyin Alp Arslan işte burda aklı mantığı çalışıp, sorunlara çözüm üreten, düşünüp uygulayabilen beyinler ortaya çıkıp, bu sorunları dile getirip çözümlerine dair projeler üretmeliler. Bu platformlarında en büyük görevi ve misyonuda bu olmalı diye düşünüyor ve bu ülkenin balıklarının, sularının ve amatör balıkçılığın geleceği bizlerin elinde olduğunu biliyorum, bişeyler değişirse siyasiler bu konulara eğildikleri için değil, bizim tavır ve tutumlarımızla değişir, değişecektir...

    Düğüm atmayı, kasa yapmayı, bilmeyen bir amatör 30 milyonluk kamış ve tachizatla kanala doğru 125 gr la rapala atmaya çalışıyor onun yanında biri istavrite çapari atıyor vs. olmayacak işler yoksa işi bilirse insanlar kalabalıkta güvenle balık tutmak oltanı, suyun akışını takip ederek balık tutmakta hiç bir sorun yok...
     
    Son düzenleme: 14 Mayıs 2009
  4. qlaty

    qlaty Hasan Semih Acar

    Yaş:
    38
    Mesajlar:
    5
    Şehir:
    istanbul
    Favori Kamış:
    D.A.M SPEZIPOWER TELE SURF 250-420CM KAMIŞ
    Favori Makine:
    DAM QUICK HPN 650 RD MAKİNA
    En İyi Avı:
    istavrit :)
    Gökhan çok güzel bir konuya deyinmişsin.
    arnavutköy, kuleli gibi avlak veren bölgeler de balık tutmak bir işkenceye dönüşmüş durumda artık. ne zaman gidecek olsam oltamı atacağım sırada millete rahatszlık verme duygusundan çekinip hemen oltamı toplamışımıdır. yada izdiham ı gördüğümde hemen kaçmışımdır. havaların ısınmasını beklerken, şimdi tam tersini düşünmeye başladım bile. hiç değilse soğuk hava da rahat bir av yapıyorsun.
     
  5. smyrna

    smyrna Sevil Kurtoğlu

    Yaş:
    58
    Mesajlar:
    7.772
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    olacak inşallah
    Sevgili Gökhan, öncelikle içeriği geniş bir yelpaze ile bakılan, bilgilendirme ve çözüm üreten yazın için teşekkür ederim. Bu hafta bu haberler forumumuzda oldukça geniş bir katılımla tartışıldı ve bir sonuca bağlanamadı. Bu gerçekten bizler açısından çok ama çok önemli bir konu. Çözüm önerini ciddi anlamda kayda değer buluyorum. Amatör balıkçıların eğitilmesi sonucunda verilecek bir belge, soruna bir nebze de olsa çözüm getirebilir. Ancak kuşkum şudur ki; denetim mekanizmasının işlerliği ne durumda olacaktır? Yine arkasına nüfuzu güçlü birini alan, yaptırımlar ile dürüstçe cezasını görecek midir? Ya da yürürlüğe konulan kanun ve kurallardan denetçilerin haberi olacak mıdır? Örnek: Galata Köprüsü denetim görevlilerinin, tırıvırı ile ilgili yaptırımlar hakkında yetersiz bilgiye sahip olmaları, bunları site üyelerimizden duymaları ve öğrenmeleri gibi!!!

    Evet, bu sorun kesinlikle vardır, bunu kabul ediyorum. Fakat Habertürk bu haberleri, "Üzüm yemek için mi? Yoksa bağcıyı dövmek için mi yapmaktadır"? Böylesi bir güvensizlik ortamında üretilecek çözümler ne derece sağlıklı olabilir? Soruna üç grup dahil. Birinci grup "kaldırımların oltacılar tarafından işgal edilmesinden rahatsız olan grup", ikinci grup "rahat bir ortamda avlanmak isteyen kıyı oltacıları", üçüncü grup ise "tekne ile avlanan, gerek amatör, gerekse ticari balıkçılar" !!! Çok ilginçtir ki, üçü de birbirinden şikayetçi!!! O zaman bu sorun, ancak üç grubun da bir araya gelip tartışması ve ortak bir paydada buluşması ile çözülebilir. Peki bu ne derece mümkündür? Bu olgunluğa ne kadar sahibiz? Böylesi bir tartışmanın sonucunun çözüm olacağına inancımız nedir? Bizler henüz bulunduğumuz forum ortamında bile uzlaşma sağlayamamışken, genel uzlaşmaya varabilmemiz ütopik bir düşünce değil midir? Ya da, benzeri başka bir konuda da söylediğim gibi "toplumun bu şikayetlerini, duyması gereken ilgililer duymakta mıdır"? Bunun için harekete geçmişler midir? Hiç sanmıyorum, hatta eminim!

    Bana göre şu an için uygulanabilecek en önemli çözüm, birbirimizin özgürlüklerine saygılı olmak ve birbirimize sevgi ile bakmaktır. Günümüzde hepimizin en çok ihtiyaç duyduğu davranış şekli budur.
     
  6. cemal doğan

    cemal doğan cemal doğan

    Yaş:
    52
    Mesajlar:
    484
    Şehir:
    istanbul
    İstanbulda bir sürü gezi teknesi var boğazda geziler düzenleyen.
    Yaklaşık 2 saatlik gezi için (emin değilim ama ) 5 lira civarı bir para alıyorlar.
    bunun gibi 5-6 tekne (uygun hale getirilerek tabii) belli bir noktadan insanları alsa.
    Boğazın uygun yerlerine götürüp oradan insanların teknede balık tutmasını sağlasa nasıl olur?
    Ben şahsen buna rağbet edileceğini düşünüyorum.
    Hem kıyıların yükü hafifler,hem tartışmalar azalır.
    Bunu aslında(eğer yasalarca bir mahzuru yoksa) tekne sahiplerinin ve yatırımcıların düşünmesinde fayda var.
    Tabii buna önayak olması gerekenlerde belli?
     
  7. balli

    balli m.nuri akkaya

    Yaş:
    59
    Mesajlar:
    9.049
    Şehir:
    erzurum
    Favori Kamış:
    D.A.M Telespin 3 mt. 10/30gr.
    Favori Makine:
    Shimano Hyperloop 4000 RB
    En İyi Avı:
    11,7 Kg. Aynalı sazan
    Bir amatör için en az 5 saat lazımdır ki, O'nu kessin. :D Bu durumda yeni tarife uygulansa da hiçbir tekneci bu süre için 20-25 liradan aşağı kimseyi teknesine almaz. Bu parayı verebilecek amatör kardeşlerimiz kaç kişi?:confused:
     
  8. cemal doğan

    cemal doğan cemal doğan

    Yaş:
    52
    Mesajlar:
    484
    Şehir:
    istanbul
    2 saat geziye 5 lira alıyorsa 4 saatliğine 10 lira alır bunuda bence haftada bir gün oraya gidebilen birisi zevkle verir
     
  9. balli

    balli m.nuri akkaya

    Yaş:
    59
    Mesajlar:
    9.049
    Şehir:
    erzurum
    Favori Kamış:
    D.A.M Telespin 3 mt. 10/30gr.
    Favori Makine:
    Shimano Hyperloop 4000 RB
    En İyi Avı:
    11,7 Kg. Aynalı sazan
    Bak gördün mü? Okuma, yazma ve dahi "anlama" hepsi içinde. Yüzde elli eksik anlamışım. :eek: :p
     
  10. cemal doğan

    cemal doğan cemal doğan

    Yaş:
    52
    Mesajlar:
    484
    Şehir:
    istanbul
    Karışmıyorum abi vur kendini yerden yere ama benden yardım bekleme.
     
  11. balli

    balli m.nuri akkaya

    Yaş:
    59
    Mesajlar:
    9.049
    Şehir:
    erzurum
    Favori Kamış:
    D.A.M Telespin 3 mt. 10/30gr.
    Favori Makine:
    Shimano Hyperloop 4000 RB
    En İyi Avı:
    11,7 Kg. Aynalı sazan

    Hazır uyku saatim gelmiş bari işe yarasın, vurayım kendimi yere, .:) :eek:

    İyi geceler, selamlar.:)
     
  12. bnymnblr

    bnymnblr Bünyamin

    Yaş:
    46
    Mesajlar:
    510
    Şehir:
    istanbul
    Bu konuda söylediklerinize tamamen katılıyorum. Ancak yapılabilirlik esastır, Şimdi amatör balıkçılık ile kurs olsa bile bu kursun pratiğe yansımaları nasıl olacak? Mesela her bölgenin kendine uygun bir balık avlama metodu bulunmakta. Örneğin Haliç'te yemli çinekop avlamakla boğazda rapala ile çinekop avlamak çok farklı şeyler. Bu aslında bir "hassasiyet" ve hissiyat meselesidir. Yani bu işi bilenler kısmı ile bilmeyenler kısmı olmak üzere iki kısmı var. Önemli olan işi bilenler ile bilmeyenler birbirlerine saygılı olmalı mesele burada. Bir örnek vermek gerekirse, sizin yemli attığınız bir yerde birisi gelip çapari atıyorsa, o çaparinin sizin yemli takımınıza bir müdahalesi ister istemez olmaktadır. Burada oraya gelecek olan kişinin en azından kendini geliştirmeye ve ufak uyarıya açık olması gerekir. Mühim olan insanımızın nezaket kuralları içerisinde birbirlerini anlamalıdır. Gerisi bir şekilde gelir. Eskiden Galata Köprüsü tırıvırı illetini kullananlarla doluydu. Şimdilerde ben göremiyorum. Belki de kullanıyorlar ama en azından ben denk gelmedim diyebilirim.

    Sağlıcakla kalın
     
  13. Gökhan Aydınlı

    Gökhan Aydınlı Gökhan

    Yaş:
    44
    Mesajlar:
    159
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Extreme Cast, Okuma Powerliner
    En İyi Avı:
    İçi mazot dolu, bir bidon
    Bahsi geçen kıyı balıkçılığıdır ve ben kendi adıma teknede balık tutmaktan kıyı balıkçılığı kadar zevk almam, alamam...

    Köprüde yapılan bana göre balıkçılık değildir, yanlış anlaşılmasın ama köprüler üstünden taşıtları, yayaları taşıyan yüksekçe yapılar ise, balığı tuttuğum su, ona erişebildiğim yer arasında 30 metre var ise bu benim için çok zevkli bir balıkçılık değildir. Kulelide, Arnavutköyde, eskiden Sarayburnunda, Aşiyanda, Emirganda, Üsküdarda,Çamlıbahçede,Kuruçeşmede,Üsküdarda zevk alarak olta sallar istediğiniz mesafelere oltanızı düşürüp temiz hava alarak iyi vakit geçirebilirsiniz. Tırı vırı kullananlar ise bir hayli azaldı bu sevindirici, ama hala satılıyor ve gece köprüde hala atanlar var daha yeni bir arkadaşım bahsetti. 30 milyon liralık techizatla 125 -150 gram kurşunla rapala atmak risktir o kadar kalabalıkta işi ne kadar iyi bilirseniz bilin rapala atılıyorsa tehlikelinin ortasındasınız demektir. Rapalanın takımın techizatın kaybı sorun değildir ama bir insanın gözü, burnu,kulağının kaybı sorundur. İstanbul koca şehir ve Boğaz malesef bir tane ..
    İstanbulda evinde olta olan insanlar dizilse yan yana, balık tutulan tutulmayan tüm sahilleri çevreleyecek kadar insan vardır elbet. İşte bu yoğunluk bazı bölgelerde aşırı yığılmaya ve bazı sorunların ortaya çıkmasına yol açıyor, mevzu bahis olan konu budur. Kaldıki bu yerler balıkçılığın öğrenileceği pratik yapılacak mekanlarda değil.İnsanlar bir birlerinin özgürlürlüklerine saygı duyup, ne iş yaparsa yapsınlar sergiledikleri tavırla saygı uyandırmalıdırlar. Misal İzmitten, Adapazarındanda çinekop tutmaya gelen var,Anavutköydende, Bağcılar,Bakırköy, Beylikdüzündende, Avcılardanda bu bir zevk ve herkezin bunu tatmayada hakkıda var. Bu noktada bu işi demekki baza noktalarda daha profesyonel bir yaklaşımla yürütmek gerekiyor. Avmarketleri, balıkçılık malzemeleri satan yerler bu işten para kazanırken olaya müdahil olamıyorlar çünkü onların işi bu ..
    Ama sahillerdeki bankların işgal edilip, şezlongların açıldığı, sahilde koşmak yada yürüyüş yapmak isteyen birinin, yada ailelerinde son günlerde bazı noktalardan geçmeye zorlandığıda bir diğer gerçek..

    Bu arada bende en az sizin kadar en büyük hobim budur, bir karış su görsem burda ne çıkar diye orayı, inceler nasibimi almaya çalışırım. Tüm malzemelerimi kendim bağlarım, yapamadığım olta takımı, boğazda tutulabilecek tüm balıklarla haşır neşe olmuşumdur...
     
    Son düzenleme: 15 Mayıs 2009
  14. cemal doğan

    cemal doğan cemal doğan

    Yaş:
    52
    Mesajlar:
    484
    Şehir:
    istanbul
    Bence balıkçılığın bir sınıfı, veya sınırı yoktur.
    Hangimiz bir yere pikniğe gidipte;küçücük dereyi görünce oltamızı almadığımıza pişman olmadıkki.
    Balığı yakalamak değilmi asıl haz veren?
    Bir öneriydi sadece. zaten şahısların tek tek nelerden hoşlanıp hoşlanmadığına kalırsa bu mesele.
    Ne diyeyim allah kurtarsın!
     
  15. Gökhan Aydınlı

    Gökhan Aydınlı Gökhan

    Yaş:
    44
    Mesajlar:
    159
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Extreme Cast, Okuma Powerliner
    En İyi Avı:
    İçi mazot dolu, bir bidon
    Evet bu işin sınıfı yoktur kesinle, balıkçılığın sınıfla ne alakası var anlamadım evet hepimiz küçük bir su görsek orayı inceler acaba burdan bir şey çıkarmı diye başlarız kendi bilgi ve tecrübelerimiz dahilinde ava...

    Sınırı ise vardır sirküler vardır pek uyulmayan limitler vardır yasak olan av yöntemleri vardır vs...

    Yasaklar getirilmesin, engeller koyulmasın, diye düşünüp çözüp üretmeye çalışıyorum çünkü Boğazı, Boğazda balık tutmayı belkide içinizde en çok ben seviyor tüm deniz sevdalıları adına bir ses, bir düşünce ile bu sorunlara karşı kafamdakileri ve gördüklerimi sizlerle paylaşıyorum...
     
  16. cemal doğan

    cemal doğan cemal doğan

    Yaş:
    52
    Mesajlar:
    484
    Şehir:
    istanbul
    sınıftan kastım sizin teknede balık tutmanın hoş olmayacağını söylemenizdi.
    Sınırdan kastımda av sahalarıydı(dere,deniz,göl,baraj) anlatamadım galiba ifadem yanlış gelebilmiş olabilir.
    Ayrıca benimkide bir çözüm önerisiydi ve bende sizin gibi kafamdan geçeni paylaştım(ama doğru ama yanlış belki saçma)
     
  17. Gökhan Aydınlı

    Gökhan Aydınlı Gökhan

    Yaş:
    44
    Mesajlar:
    159
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Extreme Cast, Okuma Powerliner
    En İyi Avı:
    İçi mazot dolu, bir bidon
    Estafurullah, iyi ki söylediniz, sizde paylaştınızki düşüncenizi yapıcı olan her fikir bir değerdir. Ama teknede balık tutmak hoş değil demedim benim ilgi alanım kıyı balıkçılığı ve ben kıyıdan avlanıyorum tekne çok büyük olmadıkça ve tutacak büyük balık olmadıkça sevmiyorum. Tekne balıkçılığı kıyı balıkçılığı diyebir ayrımda yok ama şu sıralar kıyı balıkçılığında ciddi bir artış ve bunun getirdiği sorunlar var.. Ne bileyim haberlere konu oluyor, gözle gözlemlenebiliyor bunun üstüne sesli kafa yormak zaten burda yaptığımız bizim...
     
  18. bnymnblr

    bnymnblr Bünyamin

    Yaş:
    46
    Mesajlar:
    510
    Şehir:
    istanbul
    Evet olayın özeti bu.
    işsizlik, ümitsizlik insanları balık tutmaya yönellti sıkıntıdan uzaklaşma adına. Tabi ki bunların olumlu ve olumsuz yanları da var. Ben de kalabalığı gördüğüm zaman balık tutasım gelmiyor. Ben de hem bahçeyi sulamak için hemde canım sıkıldığında içine bakınca ferahlayacağım bir havuz yaptım ancak içine daha balık atmadım.

    [​IMG]
    İçine sazan atmayı düşünüyorum. en azından balık görürüm kalabalık yok gürültü yok sadece balık var. ah ne güzel olurdu?