Sizleri sabah sabah biraz neşelendireyim dedim.Şu son günlerdir bendeki baskın kalmış bir beceri ortaya çıktı.Eskiden bu sitede yazı yazan birisinin atışlarını anlıyamamıştım,öyle bilmişçesine yazıyorduki açıkçası çok güzel yiyordum. Evvelce Muzaffer Hepgüler isimli bir sanatçı radyoda 'MEŞHEDİ' isimli şahsın maceralarını enfes bir uslup ile anlatırdı.Acem lehçesini çok iyi konuşur,Acem atışları yapardı.Mesela efendim eskiden öyle kışlar olurmuş ki kediler bir damdan diğerine atlarken havada buz keserlermiş,zavallıların buzu baharda ancak çözülürmüş ve yaşamlarına devam ederek ,karşı dama geçerlermiş. Biraz evvel bahsettiğim kişide tam Meşhedi gibi salvoları patlatıyordu,bende arkadaşın yazdıklarına gösterdiğim nezaketi bıraktım,hocamdan aldığım ilhamla ...kiloluk orkinosu ,orkinos kıraçası diye nasıl suya bıraktığımı,5.42 cm boyundaki büyük beyaz avımı vs bir yerlere yazdım.Artık ben de atıcıydım ancak sonuna 'YERSENİZ' kısmını yazarak ,nokta hedefe atışlarda bulunu- yorum . Bu defa'YERSENİZ' kısmı yok aynen pazar günü başımdan geçti .Efendim ben Harem-Salacak sahil kısmında oturuyorum.Pazar günü 9 Mart BalıkAvı mızın tırıvırı harekatına katılmak için sahil yoluna indim,maksat Harem vapuru ile karşı kıyıya geçmek.Fakat sahilde kedi,köpek cinsinden dostlarım var,onları beslemeden olmaz dedim,keratalara biraz fazla vakit ayırınca ,göz göre göre vapur kalktı.Suat kardeşime ayıp olmasın,fazla bekletmeyeyim deyip bir araçla Üsküdara gideyim dedim.Gelen ilk vasıta olan Halk otobüsüne bindim ,içeride hemen şöförün arkasındaki bir ihtiyarın yüksek sesle anlattığı hatıralarını din- lemeye başladım. Garibim çok güzel sallıyordu doğrusu,dinleyicileride bulunca tam gaz yapmıştı. Bir ara ESKİDEN HAREMDEN ÜSKÜDARA BU SAHİL YOLU ÜZERİNDE AT ARABASINA BİNEREK YAPTIĞI YOLCULUKLARI anlatırken ne yazık ki Üsküdara gelmiştik.Ben ne yaptım? derseniz,sadece dinledim. Bu sabah sizlerle paylaşayım istedim.Günaydın herkese.
Öyle deme Talat ağabey, beygir cinsi suda yüzer bilirsin. E ahşap da yüzdüğüne göre, "denizde giden at arabasına" binmiştir belki.
Bu arada bir not düşeyim. Tevellüdü yetmeyen kardeşlerimiz anlamayacaklar şimdi, "neden oradan at arabası geçmesin?" diyecekler. O zamanlar Üsküdar-Harem sahil yolu diye bir şey yoktu. Sahil yolunun yerinde deniz vardı, daha sonradan denize dolgu yapılarak yol eklendi.
Harem-Salacak Arası,Salacak İskelesi Kızımın dediği gibi,bu sahil DALAN'ın hışmına uğramışdır.1966 da Harem kısmı,1985 kadar azar azar,sonra aniden yol için ziyan edilmiş bir sahildir.Bu yol başka türlüde yapılabilirdi,tarihine sahip olamayanlar tarafından habitat ve çevre harcandı.Benim gençliğimdede sahil üç aşağı beş yukarı bu şekildeydi.Resmi koyuşumdaki amaç amcanın salvosunun yanında çevreci tarafımın yaralanması ve İzzet Günay,Rahmetli Tekin Aral Ağabeylerimiz ile,Selim İleri gibi yazarların hikayelerini okuduğunuzda göz önüne getirmeniz içindir.Teşekkürler.
Ben yedimmi ne İstanbulu çok iyi bilmediğimden ilk okuduğumda "ee ne var bunda "dedim sonra.. Haaaaa. .Deyip konuyu anladım Neyse bende sabah sabah mesaideki muhabbeti anlatayım.. Arkadaş yeni 4x4 ünü övüyor..Ama dili sürçüp **Ya arkadaşlar bu 5 çekerler gerçekten müthiş.. Bizim uyanık...Ne iş senin araba istepnedendemi çekişli