tatlı su avında hiç bilgim olmamasına rağmen bu haberin tatlı su avcıları için müjdeli bir haber olduğunu düşündüm.umarım emsallerine örnek olur. Göllere 20 bin sazan bırakıldı. Tekirdağ'ın Çerkezköy ilçesinde, balık popülasyonun artırılması amacıyla, Kızılpınar, Kapaklı, Pınarça, Bahçeağıl ve Uzunhacı'da bulunan göletlere 20 bin adet aynalı sazan bırakıldı. Çerkezköy Tarım İlçe Müdürlüğü tarafından Antalya Kepez Su Ürünleri Üretim İstasyonlarından getirilen balıklar, özenli bir şekilde yeni yaşam alanlarına bırakıldı. Görevliler, Kızılpınar Göleti'ne 4 bin, Pınarça İkizgöller'e 4 bin, Kapaklı Kazak Gölü'ne 4 bin, Bağçeağıl Köyü Göleti'ne 4 bin ve Uzunhacı Köyü Göleti'ne 4 bin olmak üzere toplam 20 bin yavru sazan balığı bırakarak, göllerdeki balık populasyonunu arttırdı.Çerkezköy ilçe Tarım Müdürlüğü yetkilileri, Tekirdağ genelindeki göllere ise toplam 237 bin küçük sazan balığı bırakıldığını belirtti. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nca sürdürülen göl ve göletlerin balıklandırılmasındaki temel amacın, amatör olta balıkçılığının yaygınlaşmasını sağlamak olduğunu ifade eden yetkililer, amatör balıkçıların avlanma sırasında olta sayısına, iğne sayısına, resmi avlanma günlerine, yasal avlanma dönemlerine, günlük avlanabilir balık adedine, miktarlarına, balıkların yasal avlanma boylarına dikkat etmeleri ve Sürdürülebilir Su Ürünleri Avcılığına destek olmaları gerektiğini bildirdi. http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/15271709.asp
Gerçektende çok sevindirici haber. Çünkü Antalya tatlı sularında gerçektende hiç bir şehirle kıyaslanamayacak kadar düşük bir popilasyon var. Bakmaya doyamadığınız gölleri akarsuları o kadar kurumuş ki, insan dumur oluyor. Fakat bunun 2 sebebi olduğunu düşünüyorum. En önemlisi denetimsizlik. Burda hangi baraja giderseniz gidin sudan yıllar önce atılmış poşetleri, tırıvırları hatta sandalyeleri bile çıkarabiliyorsunuz. Nerde kamp yaparsanız yapın, mutlaka sizden bir kaç gün önce gelen kampçıların çeri çöpüyle mideniz bulanıp vizdanınız buruluyor, ağzınızdan bir insana yakışmıycak küfürler akıp gidiyor... Nereye giderseniz gidin oltacı görürsünüz, ama ne akdar ararsanız arayın insanlıktan nasibini almış oltacıyı görme şansınız çok düşük. Ben kundu köprüsünde hafta sonları işaret parmağımı geçmeyen kefallerin 20den fazla farklı kovada yüzdüğüne çok şahit oldum. Karacaören'de olası yangın için bekleyen orman işçilerinin sabaha karşı göle ağ çektiğine çok şahit oldum. Ağlara takılan el kadar sazanların "takoz" bunlar denilip ölüme terk edildiğini defalarca gördüm, defalarca kavga ettim, defalarca o sazanları suya iade etmek için çırpındım. Aynı su denizde var, el kadar karagözler, minnacık çipuralar ve sokarlar... Aşık olduğum tatlı su avına sırf bu yüzden bıraktım. Çünkü artık huzur bulamıyorum, rahatlayamıyorum ve stres atamıyorum. Aksine eşşek kadar adama anlamıycağını bile bile nasihat ediyorum, jandarmaya şikayet ediyorum, torba torba çöp topluyorum, kavga ediyorum... Yani arkadaşlar hepinizin etrafında oltacı formunda "HAYVAN" vardır muhakkak. Fakat etrafınızdaki hemen hemen herkesin bu mahluklardan olması ne kadar fena bilemezsiniz. el kadar bir sazanı suya attığınızı görüpte size salakmışsınız gibi bakan, çöp toplarken bakıp gülen ve siz bilinçli ve insan gibi davranırken size kafesteki maymun gibi bakılırken bu işlerden zevk alınmıyor maalesef. Bu memleket nasıl bu hale geldi, nasıl 7 den 70 e bu akdar ruhsuz bir guruh gelişti bilemiyorum ve açıkçası mücadeleyle bir şey elde edebilceğim inancınıda kaybetmeye başladım. Bu sebeple dostlar ne olursa olsun mutlaka etrafınızda bir tane bile usul dışı davranan varsa müdahale edin, tepki gösterin. Lütfen ama lütfen boyun eğmeyin. Çünkü tepkisizlik bu insanların çoğalmasına sebep oluyor...