18 Aralık 2015, verdim izin dilekçemi doğru Bergama. İzini alış sebebim ben veya annanesi ve babannesi oğlana bakarken hanımımın ders çalışması. Sözde hanıma yardım. Ancak benim için mükemmel bir zaman levrek için. Avlakta çok vakit geçiremesem de sabah akşam yoklayabilirim. Hava da mevsime göre süper. Bergamaya gittiğimizin 2. günü. Cumartesi Serhat abi balığa gitmeye niyetli. Hafta içi avlanamıyor. İşleri yoğun yıl sonu dolayısıyla. Bense levrek için istekli değilim. Biliyorum ki avlaklar tıka basa adam dolu. Özellikle geçen hafta levrek çıkan avlakta çok adam vardır. O yüzden istemeden de olsa Serhat abiyi kırmayıp ava çıkıyoruz ve kimsenin gitmediği bir mekan seçiyoruz. Tam biz çıkarken Serhat abinin kardeşi Serdar da bize katılıyor. İş yerinden bir çalışanını da alıyoruz. Olduk 4 kişi. İyiki kimsenin olmadığı mekana gidiyoruz. Yolda öğreniyorum ki 2 kişi daha bize katılacak. Avlağa vardığımızda 6 kişiyiz. Zaten hafta sonu avcılığını sevmiyorum. Birde 6 kişi aynı yerde levrek avcılığı için çok fazla. Serhat abi en ustamız. Sonra ben fena değilim. Diğerleri pek levrekçi değil. Ne ışık ne ses disiplinine pek uyna yok. 2 kişi zaten yemli atıyor. Gittiğimiz noktada çok fazlayız ve her adam atış açısını düşürüyor. İstediğin sessizlikte istediğin açıya çalışamıyoruz. 15 – 20 derecelik atış aralığına sürekli tekrar eden atışlar yapıyorsun bir müddet sonra can sıkıcı da olmaya başlıyor. İlk yarım saat sonunda Serhat abi bir ispendek çekiyor. Bir çakan levrek dışında pek te aksiyon olmuyor. Çayımızı demleyip, pikniğimizi yapıp, sabah suyuna popüler bir muhite geçiyoruz. Maaşallah avlak araba dolu, nereye park edeceğimi bile sapıtıyorum. Bu yoğunluk 3-5 gün sürse değnekçiler peydahlanacak. Zor bela bir köşeye sıkışıyoruz. Avlak ana baba günü. Atış yapmaya yeltenmiyoruz bile ki zaten atış yapacak bir durum yok. Millet 10 derecelik açılarda tekrar eden atışlar yapıyor ve şanslı kişi levreği çekiyor. Tabi o kalabalığa levrek yaklaşırsa. Bir 500 metre yürüyüp ağıza gidiyorum. Kimseler yok. Yarım saatlik atışlar sonunda gün ağarıyor. Geçen küçük bir kayık laf atıyor: - Rastgelsin. Varmı bişeyler. - Yok ustam. - İçerde varmı? - Ben görmedim. - Akşam suyunda 9 tane almışlar oradan. El selamıyla geçip gidiyorlar. Bayram yerine geri dönüyorum. Serhat abi arabanın içinde kestiriyor. Güneş yeni yeni parlıyor. Ayaz ve çiğ üstüme işlerken Serhat abi arabanın içinde uyumaya çalışıyor. En azından avlağı, su seviyesini falan gördüm diyerek avunuyorum. Bizim taraftaki avcılar şikayetçi. Yok ay batsın, yok güneş doğsun dedik bi cacık tutamadık diye serzenişteler. Geceden beri atanlarda skor 3-4 levrek. Karşı kıyıdakiler de gider ayak birbirlerine levrek gösteriyorlar. Gururla avlaktan ayrılırken 2 kiloluk levreğini gösteren adam pek bi mutlu. Faal olarak sabah suyunda atış yapan adam sayısı 20. ******************************************************************************* Pazar gününü dinlenerek geçirip, p.tesi sabahına levrekte olmayı planlıyorum. 2. Av : Yukarıdaki av benim için hedef av olmadığından piknik psikolojiyle gittiğimden avdan saymıyorum. Asıl hedef avlarım hafta içi. P.tesi kurduğum saat 04:40'ta acı acı çalıyor. Hızlı hızlı kapatıp, tatlı tatlı uyumaya devam ediyorum. Sabah suyuna nasıl gitmedim diye hayıflanarak akşamı zor ediyorum. Hafta sonu bayram yerine dönen avlaktayım. Bergama'dan Cüneytle beraber bir araba daha var. Faal olarak atış yapan Cüneyt var. Arkadaşı onu izliyor. - Nasıl varmı bişeyler. C : Yok yok. Napıyon, nasılsın. - İyi valla C : Ne atıyon? - Silikon. C: Hangisi? - Berkley. - Sen? C: Bende spro atıyom. - Ha, o da çok güzel. - Hadi rastgelsin. Gün batıyor, yavaştan. Devam eden atışlar gecenin sessizliğini bozuyor. Kamış sesleri vışşşşttt vışşştt derken adeta levreklere çağrı yapıyor. Karşıya 2 avcı daha gelmesiyle karşılıkla kıyılarda 4 kişi atışlara devam ediyoruz. Bizim olduğumuz tarafta arabada olanların çıkmaya niyeti yok. Akşamdan gelip, sabah suyunu mu bekliyorlar tam kavrayamadım ama bizim için iyi. Çıkarlarsa atış alanımız daralacak. Saat 18:30 civarları suda bir hareket, Cüneyt'in kamış eğiliyor. Biraz geri gidip, biraz makinayla çekerek sığ sularda balığı çıkartıyor. 1 kiloluk bir balık. Balığı sahteden kurtarıp çantasına koyarken benim makina ağırlaşıyor. Ritmik vuruşlar. Ohhh bee, işte bu. Geldiğime değdi doğrusu. - Yardım edeyim mi Volkan? - Yok yok, alırım. Misinanın yüzüklere sürterek çıkardığı çığlık, balığın sonunu ilan eder gibi. Çok keyifli bir an. Sığ suda sakince balığı kıyılatıyorum. Yaklaşık 1 kilo kadar. Tahminen 850 – 900 gr'da. Cüneyt'in balığından 1 tık küçük. Cüneyt, gösterme balığı dese de bizdeki hareketlenme, arabada bekleyenlere uyarı olup, çıkıyorlar arabadan ve yanımıza yerleşiyorlar. Atış açımız düşerken, tarayabildiğimiz alan da kısıtlanıyor. Cüneyt yer değiştiriyor. 10 atış kadar sonra benim balıktan 1 tık küçük bir balık daha çıkartıyor yeni yerinde. Biraz daha devam eden av sonucunda yanımdan ayrılıyor. Bende o gittikten yarım saat sonra, bir balık tatmin ettiğinden eve dönüyorum. ****************************************************************************** 3. Av : Gene saati 04:40'a kurup, saat 16:00'da evden tek başıma çıkıyorum. Sabah suyuna gitmek hiç nasip olmayacak sanırım. hihi Gene aynı avlaktayım. Bu sefer kimse yok. Karşı kıyıda da 1 kişi var. Demek ki dün kalanlar bişey alamamışlar. Alsalar burada daha fazla insan olurdu. Kötüye işaret ama insan olmaması iyi. Bir saatlik atışlar sonrasında envayi çeşit silikonu avlağa taktırıyorum. Benim tarafa bir arabanın gelmesiyle avlakta 3 kişi oluyoruz ama atış yapan yalnızca 1'i olduğundan pekte sorun olmuyor. Güneş devrildikten 45 dakika sonra gene bir balık oltamı yokluyor. Belli ki pek istediğim boyda değil. Rahatça çekiyorum. 30-35 cm arası bir balık. Canım da sıkılıyor tanıdık olmadığından avlakta durmaya niyetim olmadığından bu balığı da alıyorum ve biraz avlaktaki Bölcekli arkadaşla sohbet edip dönüşe geçiyorum. Hafta içi 2 hedef av, 2 balık. Benim için çok başarılı bir oran. Her ne kadar balıklar beklediğim kadar iri olmasalar da. Son avda görüşmek üzere. Keyifli avlarınız olsun.
Aynen dostum. Sabah gün doğmaya yakın yavaş sarım wtd yap. Merada levrek varsa hayır demeyecek :thumb:
Teşekkür ederim İnan. Aklıma yazdım, zamanı gelince mutlaka denerim. Yalnız bizim sularda müthiş yemlik balık var. Yavru kefal dolu. Onların içinden levrek kandırmaya çalışıyoruz. Çok haraketli yemlere bu mevsim pek bakmıyor bizim bölgenin levrekleri. Daha kolay taş üstünden geçen kefaller varken neden koşsun peşinden. Bundan 1,5 - 2 ay önce güzel iş yapmış su üstüler. Ben o zamana denk gelemedim. Ancak su üstüyle balık alıcam. Gittiğimde ima salt scimmerla deniyorum ama takip bile alamadım henüz. Teşekkürler abi, daha güzel avların olsun. Av başarı oranım mutlu etti. Her avda bir balık aldım hafta içi. :thumb:
Bu 4.40a saat kurup bütün gün nasil firsat yaratsam da gün batimina olta atsam diye düşünmek bende de iyice yerleşti bu aksam 1 saat 20cm swing imact attim 14 gram barbarian jigheadle i-ih... Son dakika kiyidan iki metre ötemde suda gezinen 60-70cmlik tombul bir sudak gördüm, çektim silikonu tam agzinin önüne oturttum dibe. Bi ziplattim atladi ambarlayamadi. Ikinci hamleyi yapmadi. Sonra da daldi gitti açiğa. Yine güzel bir volex raporu olmus. Tebrikler Volkan
Valla ben uyanıyorum da, kafayı mı yedin, şimdi bu soğukta giyin, 35 + 35 70 km yol yap, boş boş dön, akıl işi mi diyorum. Uyku daha ağır basıyo çoğu zaman. Bi de tek olunca hepten zor. Serhat abi bekarken gene itici güç oluyordu bana. Sende güzel aksiyon yaşamışsın 20 cm'lik silikon epey de büyük. Umarım rövanşı alırsın da okuruz. Keyifli avlar dilerim Roy. :thumb:
abi su üstü denenmeli bence de, su üstünün performansını görünce neden şimdiye kadar sabah sularında kullanmadık diye çok hayıflanıyoruz. Daha güzel avlar da rastgelsin abim tebrikler
Teşekkürler Yasin'im. Emin ol ben pek denemesem de deneyenler var. Bende avlanmaya fırsat buldukça denerim muhakkak. Size de rastgelsin. Keyifli avlarınız olsun. Güzel haberlerinizi bekliyorum.
Avınız için tebrik ederim.Eskiden bu avlaklar çok sakindi,gider balığımızı alır dönerdik.Şimdi sağ olsunlar bu forumlar sayesinde bilinmeyen birşey kalmadı.Artık tek başımıza gittiğimiz yerleri otuz kişi birden paylaşmaya mahkumuz.balıkçılıkta bazı teknikleri ve avlakları gizli tuttuğunuz da paylaşmadığımızda bu tarz ortamlarda bu bencillik olarak tabir ediliyor oysa hangi anlayış sürdürülebilir avcılığa hizmet ediyor,daha az canlının avlanmasını sağlayıp doğanın korunmasına yardımcı oluyor oturup bi düşünmek lazım.
Forumları çok suçlamamak lazım, forumlar en masumları. Forumlarda hiç olmazsa gerçekten teknik, ekipman, tecrübe paylaşımı vs var. Yani balık avı sevdasının bir hobi olarak bir ağırlığı var. Forumlarda meralarla ilgili bir edep, düstur vs de biraz daha gelişmiş durumda. Öte yanda bu işin asıl Facebook'u var, whatsapp grupları var... her türlü iletişim yolu insanları anında haberdar ediyor. Bu teknik olanaklar sayesinde Ortadoğu'da rejimler bile devrildi, balıkçılık da elbet etkilenecek. Facebook'ta video çekerek Boğaz'ı dolaşan, balık çıkan yeri anında rapor eden gruplar dahi var. Herkes bir şekilde bu gruplara dahil olmanın bir yolunu buluyor. En şanssızları İstanbullular... kalabalıklaşma anında yaşanabiliyor. Yanımda 425 cm kamışla spin yapan adam oluyor kimi zaman, yapacak bir şey yok. Adam duymuş gelmiş... En kötüsü de balık az. Yeterli balık olsa insanlar biraz sakinleşecekler, bu mera peşinde koşmalar azalacak. Arada bir tutup arada bir de tutamayınca "nasip" diyecekler. Şimdi tutamayınca daha iyi haber alan grupların peşinde koşuyorlar. Denize 100m mesafede oturuyorum ve mesela geçen sene bile herhangi bir mera bilgisi hiç umurumda değildi. Aşağı yürüdüm mü 3-5 balık alıp dönerdim. Bu sene ise olay resmen bir istihbarat meselesine döndü. Neyse Volkan'ın güzel avını gölgelemeyelim. Yeniden tebrikler Volkan.
Yok efendim gölgelemek ne demek,Volkan Bey de raporunda aynı durumdan kaynaklanan bir sıkıntısını dile getirmiş,ben de avını tebrik ederek kendi düşüncemi paylaşarak kendisine destek olmak istedim,bu gölgeleme konusunda size teessüf ederim Adil bey.Forumları kötü bulmuyorum yoksa burada ne işin var sadece dikkatsiz kullanmanın sakıncaları olduğunu belirtmek istedim.
Teessüf etmeyin Alpay Bey, ben de kötü bir şey söylemedim Haklısınız... forumlar da bu işin bir parçası, ama aslında en az sorumlu olan parçası. Dikkatli kullanmak gerekiyor tabi ki... aksi taktirde istemediğimiz istikamette işlere sebep oluyor. Sizin söylediğiniz şeye ek yapıp facebook, whatsapp benzeri diğer kanallara dikkat çekmek istedim.
Teşekkürler Alpay bey. Elbet yazdıklarınızda haklılık payı var. Bu avlakların boş zamanlarını da biliyorum. Her ne kadar levrek yakalayamasam da o zamanlar, hafta sonlarında levreğe gitmişliğim vardı. Güzel zamanlardı ama ben yeterince bilgili ve sabırlı değildim. Ancak son senelerdeki yığılmada forumların değil sosyal paylaşım ağlarının, özellikle facebookun çok etkisi oldu bence. Yüzlerce grup var. Anlık paylaşım yapıyorlar ve pek etiklik, saygı, av ahlakı gibi şeyler ben pek göremedim. Oralarda paylaşım yapmıyorum zaten. Burada yaptığım paylaşımlara da kendimce dikkat ediyorum. İlçe adını falan yazmamaya gayret gösteriyorum. Balık kıskançlığından değil, avlak yıpratılmasın diye. Gene de bölge insanı burdan olmasa, faceden, oradan buradan bir şekilde yeri ziyaret ediyor. Hiç bir bilgi bulamazsa Google mapsten keşif yapıyor gene buluyor. Bu teknoloji ilerledikçe bu durum kaçınılmaz. Kurtuluş yolu da yok bence. Denetim durumu teknolojiye ayak uydurmalı. Atçek yapanlar zaten çok zarar veremese de beni asıl ürküten çay içlerine ağ atılması. En azından bu denetlenmeli kısa vadede diye düşünüyorum. Ayrıca rapor yazxdıysam herkes eleştirebilir. Beğenmeye de bilir. Bunları hoş karşılayabilirim. Gönlünüz ferah olsun. Benlik bir sıkıntı söz konusu değil. Sevgilerimle, rastgelsin. Bende seninle benzer düşüncelerdeyim Adil abi, sana da gönlündeki rastgelsin.
Teşekkürler Erkan, ben skor peşinde değilim zaten. Av tek balıkla da olsa başarıya ulaşsın yeter. Levrek hedeflenirken, 3'te 3 güzel oran, hatta bayağı güzel. Levrekler düşündüğüm kadar iri olmasa da başarı oranım açısından çok sevindirici avlardı. Daha güzelleri sana nasip olsun.