jigging mi yapıyorduk acaba.

Konu, 'Av Hikayeleri' kısmında gozutok tarafından paylaşıldı.

  1. gozutok

    gozutok

    Mesajlar:
    67
    Sene 80 li yılların başları.

    Kıyıdan uçta kurşun tek iğneli olta veya seyyar kurşunlu olta ile balık avlamada yeteri kadar yol almış olmalıyım ki kurşunsuz olta ile levrek avlama arayışları başladı. Ustamı fırsat buldukça izliyor, bazı geceler saatlerce onunla kıyıya bağlı teknede oturuyor ve onu izliyordum. Ustamın mantara sarılı misinası ile bir kaç galvaniz iğnesi tüm donanımıydı. Çakı dahi taşımazdı, iğne bağlayacak ise dişleri arasına alarak keserdi misinayı. Özel yemi ise avucuna sığan beyaz bir naylon torbada olurdu.

    Bazı geceler misinaya küçük boy bir üçlü bağlar, üçlünün üstüne önce gene minik bir konik kurşun oturturdu. Bu sistemde iki parça yemi üçlünün iki ucuna bir adet, kalan tek iğneye de tek adet üstten takmak sureti ile hazırladığı takımı teknenin ucundan aşağıya sarkıtır ve dibin bir karış üzerinde tutardı. Kefal boldu ve bu sistem ile istediği kadar tutabiliyordu. Ancak mutlaka ava başlamadan önce aşağıyı mazmozlardı. Birinci görev bu derdi, balığı toplamazsan av yapamazsın. Kefalin vuruşu nasıl dediğimde, kolumun pazu kısmının yanını iki parmağı ile tutmuş ve sallayarak, aynen böyle oynar büyük kefal gelince demişdi. Zamanı geldiğinde aynen tarif ettiği gibi vurduğunu görmüşdüm kefallerin. Peki levrek ne yapar diye sorduğumda ise, o vurmaz yapışır, ne olduğunu anlayamazsın bir anda demişdi.

    Tarih 29.Ekim bayramı ve sarı yaz devam etmekteydi. Artık sallamayı ( bu avlama sistemine ustamın verdiği isim bu idi) deneme zamanım gelmişdi. Misina da 0,35 hatta 0,40 milim iş yaptığı gibi, kalite bir misina ile hayvanı tartabileceğimi dahi söylemekteydi ustam. Platil marka Alman malı misinanın 0,40 strong makarasını aldım, yeni bir mantara sardım, önce küçük parmak tırnağı büyüklüğündeki konik kurşunu sonra üçlüyü ( orta boy sahte balıklarda kullanılan üçlülerden) bağlayarak oltamı hazırladım. Gece limanda bağlı teknelerden birine balık tutma konusunda tecrübeli olduğunu hep söyleyen bir yakınım ile gittik. O teknenin bir tarafından kurşunsuz oltasını atarak bilinen yöntemle avlanmaya başladı ben ise teknenin diğer tarafından sallamamı aşağıya yavaşça sarkıttım. 18 metre civarındaki ahşap teknenin sadece su üstü kesimi 2 kulaca yakındı. 4-5 kulaçta su derinliği dersek üçlüm 6-7 kulaç sonra dibi buldu ve ustamın tarifine uyarak üçlüyü 2 karış kadar yukarıya çektim, beklemeye başladım. Ancak gene tarif gereği arada yemi aşağı yukarı oynatmakta idim. Yem tirsiden çıkardığım filetolardı. Sakin ve serince bir gece idi, yakınım sisteme hiç inanmamakta ve birazda şaka yollu boşa vakit harcadığımı söylemekteydi. Ancak çok kısa bir zaman sonra elimi bir şey ani olarak kuvvetle aşağıya doğru çekti ve misina parmağıma oturunca koyverdim ve bağırmaya başladım, yapıştı... yapıştı... levrek diye... Tecrübeli olduğuna inandığım ve o anda bana, aman heyacanlanma... bırak gitsin demesi gereken yakınım benden çok telaşlandı ve yanıma gelerek , aman sakın bırakma, çek, çek.... bırakma sakın diye bağırınca, yerde boşalmakta olan mantara yapıştım hemen. Misina çok sağlam imiş hayvanı zaptettim ve çekmeye başladım. Hayvanı tarttı misina ve zorda olsa gelmeye başladı ancak nereye kadar, su üstüne kadar tabii. İkimizde gördük kocamanı, ne zaman su üstüne geldi, yay gibi olduğunu hala görüyorum ve çıt dedi misina, bir kaç saniye kadar daha hayal gibi gördük onu, toparlandı ve gitti.

    İlk büyük balığım gitmişdi. Dizlerimin bağı çözülmüşdü, teknenin tabanına oturdum ve kaçtı yazık oldu dedim.

    Şimdi sitede jigging diye adlandırılan sisteme dair okuduklarım, bu zamanında yaptığımız avcılık ile büyük benzerlik göstermekte. Aşağıya sarkıtılan şey değişmiş ancak at- çek ile aldatılabilen levrek bu sistem ile de liman içlerinde kolaylıkla aldatılabilecektir diye düşünüyorum ve neler yapılabileceği hususunda devamlı kafa yoruyorum.