Çok uzun bir aradan sonra tekrar Merhaba arkadaşlar... Çok uzun zamandır balığa çıkmadığım için daha doğrusu geçen ağustos ayından sonra sonbahar da bursa da çıktığım son 4 lüfer avı denemem facia ile sonuçlandığı için balık avına küsmüş durumdayım kasım ayından beri balığa çıkmıyordum. Bursada balığa çıkmamaya ant içmiş gibiydim ama sizleri ve yayımladığınız raporları okuyup iç çekiyordum. bu aradada Çanakkale de hayalini kurduğum av için planlar yapıodum. En sonunda yıllık izin tarihim geldi ve çattı bende soluğu geçen hafta çanakkale kabatepe orman kampında aldım. ama hava bildiğiniz üzere yağmurluydu. devamlı yağmur yağmadı ama keyfimi kaçırmaya yetti. Kabatepede kaldığım 4 gün sonunda hayalini kurduğum kiloluk bir av yakalayamadığım için nasibimi başka bir diyarda aramaya karar verdim. Kabatepede yakaladığım balıklar izmarit kupez ispari iskorpit gibi balıklardı bunları klasik 2li dip oltası, tekli şeytan olta ve tekli gezer takımla yakaladım. ayrıca zıpkınla vurduğum yaklaşık 500-600 grlık canavar trokonya var trokonya olduğunu balığı sudan çıkarınca fark ettim ve acayip korktum. Büyük balık yakalama hayaliyle çıktığım yola ve hem amatörler hemde profosyoneller için çok cüretkar olan her zaman şanını şöhretini duyduğum ama daha önce hiç gitmediğim yolunu izini bilmediğim bir yere babakale ye gittim. İyi ki de gitmişim… Bababakaleye varır varmaz bir motele yerleştik ve hemen takımlarımı alıp çıktım yola… Balık yemi satan bir yerden oralarda göz diye tabir ettikleri yavru kalamar aldım gerçi ondan başkada bi yem yoktu. Hee sayi birde sülünez satılıyordu bi pakette sülünez aldım. Akşam saat 7-8 civarı 2 takımımı birden indirdim suya ve başladım beklemeye…. Beklediğim balığın cinsi şekli şemali pek önemli değildi açıkçası ben iri çupra veya karagöz hayali ile gelmiştim ama babakale ninde çok iyi levrek yaptığını defalarca duymuştum ama içimden de ben kim levrek kim diyordum Ve aradan 1 saat falan geçmişti hava tam kararmak üzereydi içten içe homurdanmalarım gittikçe artıyordu çünkü 2 takımdan toplam bir kere bile vuruş alamamıştım. Kendi kendime diyordum ki ‘ulennn burada da şöle koca kafa bi balık alamayayım şerefsizim bütün takımları oltaları kırıp denize atacağım diyordum’ ki kamışımın iki büklüm olduğunu fark ettim hemen yapıştım kamışa heyecandan ellerim titriyordu balık kafa attıkça ben makineyi saramaz oldum misineyi koparacak diye aklım gidiyordu balığı çektikçe heyecanım azalmaya başladı. Ama o yaratığı suda gördüğümde ve bunun iri bir levrek olduğunu fark edince heyecanım hat seviyeye ulaştı. Neyse babakalenin yakışıklısı beni hiç üzmedi ve kendini bırakarak onu sudan almamı sağladı. Sevincimden çığlık atıyordum. Ve en sonunda hayalini kurduğum o güzel yaratığa kavuşmuştum. Balığımı aldıktan sonra 1 saat daha durdum ve artık gerisi önemli değil diyerek motele geri döndüm. Sayi markette tarttırdım 1,350 gr mış. Ertesi gün akşam beş civarı bu sefer farklı bir yerde şansımı denemek istedim saat 7 ye kadar hiçbir vuruş alamadım ve dedim ki kendi kendime sen en iyisi o canavarı tuttuğun yere git neyse topladım tası tarağı gittim yine aynı mekanıma indirdim takımlarımı suya saat 9 oldu bir şey yok tam derken kısmetim bu kadarmış bir baktım ki iyi bir vuruş var kamışıma hemen çekmeye başladım bu sefer gelen küçük bir ispendekti. Hemen onu tel livarıma koyup livarıda denizede kayaların arasına bıraktım. Tekrar takımımı hazırlayıp suya indirdim çok geçmeden yağmur çileştirmeye başladı. Tamda sabaha kadar durmayı düşünürken bu yağmur yine bütün keyfimi kaçırdı. Ha geçer ha biter dedikçe yağmur şiddetlenmeye başladı. Artık gitme zamanı geldi deyip oltayı elime alıp sarmaya başlamıştım ki şahane bir vuruş aldım ve başladım çekmeye… gördüğüm şey inatçı dışarı çıkmak isteyen yerinde duramaya bir çupraydı…çuprayı tel livara koymak için livarımı denizden çıkarttığımda gözlerime inanamadım benim ispendiğn yarısı yoktu HALAHALAAA dedim noluyor yaaa o an için balığın yarısının nasıl ne şekilde yok olduğunu aklım hiç kesmemişti sonra öğrendim meğersem balıkçıların dediğine göre ben ispendeğin yarısını ahtopot yemiş neyse heh dedim şimdi yağmur yağıyo diye git hadi… hemen güneşlenmek için olan şemsiye aklıma geldi. Arabamın bagajında duruyordu hemen gittim aldım ve girdim altına tekrar beklemeye devam ettim ama yağmur şiddetini öyle arttırdı ki artık şemsiye falan filan hiçbir şey kar etmez oldu tamam dedim dedim kendi kendime topla takımları balina bile vursa bu saatten sonra kalınmaz artık dedim ve başladım oltayı sarmaya ama yine olan oldu yine oltanın ucunda bi şey var yuuuuuh artık dedim. Sanki benim gitmemi bekliyorlar gibiydi. Gelen şey daha önce kendisiyle hiçbir vukuğum bulunmayan bir balıktı ne kendisini tanırdım ne görmüştüm ne yemiştim ama onu elime aldığımda yılan balığı olduğunu hemen anladım. Bıraksam mı bırakmasam mı diye düşünürken orada konuştuğum balıkçıların söyledileri aklıma gelmişti. Oralarda yılan balığının bol olduğunu levreğin bu balığa bayıldığını ve oralarda yılanbalıkları halka halka kesilip levreğe yem olarak kullandıklarını hatırladım. Neyse dedim alayım yanıma nasıl olsa buraya en yakın zamanda tekrar geri geleceğim derin dondurucuya atayım bir dahaki gelişimde yem olarak kullanırım. Ve artık muradıma ererek yaklaşık bir haftalık av maceramı sonlardırarak ertesi gün bursanın yolunu tuttum. Öykümü sıkılmadan sonuna kadar okuduğunuz için ayrıca teşekkür ederim yani bu 1 günlük bir rapor değildi 1 haftalık bir rapordu sıkıldıysanız da Kusura bakmayın… birde resimlerim var ama birtürlü yüklemeyi beceremedim yardımcı olursanız sevinirim
hiç sıkılınır mı zevkle okudum. emeğine sağlık. üzerimizden ne mevsimler geçer, ne soğuklar ne yağmurlar. herşey gelip geçerde, bi bu geçmez ömür vefa ettikçe...
Berkant selamlar İnan buyuk bir keyif ile okudum ve olanları gözümde canlandırmaya çalıştım. Babakale dediğin yer Sokak ağızı 'mı Sivrice koyu mu acaba?
okurken hiçte sıkılmadım, oldukca zevkli Heleher olyayı toplamaya gidişinizde balık vurması çok hoş kısmet abi herzaman güzel balık olucak diye bi şart yok arasıra güzel avlar olucak bazende kötü avlar avcıyı tahrşk eden kamcılayan bağımlılık yapan yönü budur. Dedemin lafıdır: Deniz işi kumar işi diye hiç unutmam çok doğru bi laftır
yok abi sivriceyi asoso falan hepsini geçiyorsun edremit körfezinin en sonu türkiyede hatta asyada gidebileceğin en uç nokta en son kara parçası.
işallah en yakın zamnda tekrar gideceğim bu arada su resimleri nasıl yükleyeceyim bana yardım edecek kimse yokmu ???
Gülpınar-Babakale arası 9 km.dir yol üzerinde Akliman koyunda, 2 büyük site vardır beyaz ve çatısız olan Ankaralılar sitesi, kiremit damlı olan İstanbulluların olduğu Çağkent Sitesidir. Benim ev Çağkent Sitesinde. Herkes tanır çok şükür. Yazın denk gelirse beklerim. Babakalede girişteki Uran Motel , Mustafa Uran'ındır. Burada yediğiniz kalamarı , başka yerde yemeniz mümkün değildir. Aklimanda da kalacak tesis aklınızda olsun.
teşekkür ederim erdinç abi. ben karayel motelde kalmıştım. birdahaki gidişimde ural motelde kalamarı denerim işallah. umarım tanışmak nasip olur abi
Berkant süper bir rapor olmuş, yıllardır Çanakkale civarında avlanırım ve akşam her şeye atlayan yılan balıklarına küfür ederek denize atarım. Levrek için yem (????) yapıldığını ilk defa duyuyorum. Bu konuda bilgisi olan arkadaşlar açıklarsa sevinirim. Yılan balığı yem için (bilhassa levrek) kullanılıyor mu? Bir de babakale de ayaklı dip oltası mı kullandın? Yem olarak sulunez ve göz almışsın diye sordum? Teşekkür ederim.
valla usta ben yılan balığını ne bilirim ne tanırım orda babakaleli balıkçılardan duydum yılan balığı levreğin oralarda özellikle liman içlerinde başlıca avlarından birisiymiş ve bu yüzden dolayı oralarda halka halka dilimler yaparak levrek avı için kullanılırmış ama henüz deneme fırsatım almadı yaniii.. ama bir kaç hafta içinde tekrar babakaleye gidecem ve yem olarak yılan balığıyla deneyşcem sonuçları forumda sizinle paylaşacam Ayaklı dip oltasından kastın nedir bilmiyorum:? benim takımım 2. numara çupra için kullanılan çapraz iğne ve 60-80 gr gezer kurşun du. birde klasik 2 li dip oltası vardı.