Kar ve fırtına üzeri az balık, yanında cacık.

Selamlar arkadaşlar. Alışkanlık haline getirdiğim haftada bir kaçamaklarımdan sonuncusunu bu sabah yaptım. Pek balık yok, o yüzden sıkılmayın diye biraz bir şeyler anlatayım ne yapayım.

Havanın bugüne özel spesiyali lodos tatlısıydı. Bunu bilerek, akıntıların birbirine karışacağı, yer yer duracağı ve yukarıdan aşağıya akmakta olan balığın duraklayacağını, sürülerin akıntı başlarında yemini beklemeyeceğini ve nispeten dağılacağını bile bile son güzel havayı kaçırmamak için sabah ezanıyla beraber av yerindeydim. Taktım 200 gramı abandım abanabildiğim kadar, tahmin ettiğim gibi akıntı makıntı yoktu, su ipek çarşaf gibi kurşunu okşarken güneşin doğmasıyla ısınıp yükselen havanın getirdiği lodos da yanaklarıma ılık öpücükler konduruyordu. Buram buram tütmeye başlayan deniz ve usulca karanlıkları yarıp geçen "sessiz gemi"ler bu romantizmi pekiştirirken oltama sağlam bir vuruş alarak romantizmden "şehvet"e tam geçecektim ki kıyıya 20 metre kala terk etti beni sevgilim lüfer. Pek balıketli!! sevmem ama bu sultan sanırım 500-600 gram vardı.

Doldurdum çayımı biraz keyfime baktım, elim kolum kendine geldi, 2-3 atışta bir çinekop aldım, 3-5 defneyi saldım. Yanıma gelip çinekop çaparisi atan bir abi 1-2 yaprağı kovaya koyunca, yeni oluşmuş muhabbetimizden de güç alarak "abi 10 santim balık bunlar, sal geri yaşasınlar" dedim ama abi fırından yeni çıkmış, pişkince ve gevrekçe "neden salayım ya, yem yaparım, tavaya atarım, denizde balık bitmez, sen balığı tutanlara bak, onlara kız" gibisinden anlayamadığım "eyyorlamalar" yapınca içimden tatlı tatlı saydırarak avıma devam ettim. Çinekop kısa kesti, aydın havası oldu. Yeni bir gazla çinekop çaparisi çalıştım, istavrit gelmeye başladı, arada gelen defneleri saldım suya.

Az sonra polis geldi, "defneavcısı" abimizin arabasına cezayı acımadan kesti. Sadece yasak park değil, arabası terse baktığı için ters yönden girmişsin, şu olmuşsun, bu olmuşsun diyerek tamı tamına 400 tl yi evlat acısı gibi iteledi. bir yandan üzüldüm ama bir yandan da hasis yanım "Allah'ın sopası yok" dedi.

Bir yandan da sahil hobimde en nefret ettiğim şey olan "iş bilmeyen, adap bilmeyen, etik bilmeyen, saygı bilmeyen, güngörmemiş insan sürüsü" ile dolmaya başladı. Öyle ki tek bir istavrit çeken "lahahüoooyyy ulann" gibisinden böğürmekte, yek diğeri takımı 5 metreye savurup 3.metresinde dibe takmakta, yanındaki 150 gr çapari çalışılan yerde 75 gram atıp olduğu yerden çekerek 100 metre ötedeki adamı almakta idi. Yavaştan uzayayım derken atışta kurşun koparan bir abi boşlayan kamışın hızını alamayarak ve tam da balansı kaymış yanlış atış stili sebebiyle sola doğru roketledi, benim kamışa olanca gücüyle çaktı, kamışı ortadan ikiye bölündü Bir an kan beynime çıktı, kamışıma baktım, çizik dahi yok, bereket iki parçanın birleştiği yere yakın çakmış da kurtarmışım. Ağzımı açmadan 200 metre kadar dışarı yollandımdım güruhtan, istavrit çaparisi açtım, her atış 1-2 derken 15-20 istavrit daha tutup avı sonlandırdım.

250 gram kurşun atabilecek teçhizat, kol kuvveti, 50 km yıldız yiyecek cesareti olanlara çarşamba-perşembe boğazı yoklamalarını öneririm. Güzel çinekop akacağını tahmin ediyorum. Onun ardından da hava düzelirse sezonu ufaktan kapatırız gibime geliyor.

Uzun yazıyorum kusuruma bakmayın, elde balık olmayınca çeneye vuruyor değil de, okuyan hoş vakit geçirsin, hem boğazdan dakika ve skor alsın hem ava gidemediyse orda hissetsin diye ayrıntılı yazmaya çalışıyorum. Kusuruma bakmayın.

Hepinize saygılar sevgiler...

Avın teknik detayları;
Av saati: 06.30-09.00
Av yeri: Boğaz Avrupa yakası üst taraflar
Rüzgar: 25-30 km lodos
Kamış: Awa-Shima Aqualis Skycaster 4.20 250 gr
Makina: Shimano Aceration SW8000pg
Kurşun: 200 gr ve 125 gr

Sahteler:
1) River2Sea Target minnow 9 cm sedef beyazı ve Sniper 7 cm mavi-gümüş
Misinalar:
0,25 mm Awa-Shima Fluoro Surf, makina
0,25 mm Awa-Shima Fluor-x sahte bedeni

Çapari:
0,33-0,20 yeşil çinekop çaparisi 7 no vmc iğne
0,26-0,12 yeşil simli istavrit çaparisi





Simit-çay.


Şarjörüm

 

Bizim pazartesi sendromunda olduğumuz saatlerde gönderdiğin rapora bak. İnsanın istifayı basıp deniz kıyısına kaçası geliyor. Ben de öğle arasında sahili gezdim, çok bomba resimler çektim, akşam göndereceğim. Maalesef ne denizde balık kaldı, ne de karada balıkçı. Haftasonları şu bahsettiğin nahoş durumlar daha fazla oluyor haliyle. Hava kötü olsun diye dua ediyorum.
Balık durumuna gelince, hayvan pek rapala yemiyor. Bu kadar balığı yine çok iyi almışsın. İstavrit çaparisi altına yemli takım iyi çalışıyor, en büyük balıklar ona geliyor. Tavsiye ederim.

 

Güzel rapor Kaan, bir çırpıda akıcı bir şekilde okuyuveriyorsun, teknik bilgilerde çabası
Benimde başıma gelmişti, yaklaşık 50 mt.den yanımda güm diye bir ses 150 gr kurşun tam yanımda kafaya gelse adamı götürür valla ama sen nezaketen kamışa bakmışsın yinede verilmiş sadakan varmış ya sana gelse idi.
Daha iyilerinin rastgelmesi dileğiyle.

 

Yanda birisi yapıyordu çapari altı yemli, epey gözledim ama 1 saat tek balık alamayınca ben de denemedim. Aslında akşam maç olmasaydı yemliye inecektim ama uğraşamayacağım valla, sabah balık, öğlen iş, akşam yine balık falan pertim çıkar.

 

Valla Murat Abi, adam gibi atış yapsalar, ya ileri uçacak denize ya kendi kafalarına gelecek kurşun. Kamışı da önlerine taşa vuracaklar rahatlayacaklar ama nerede? Kolumu sıyırdı zaten kamış, rapala çalışıyordum tam, kafama falan gelse hastanede cımbızla karbon parçaları ayıklatıyorduk şimdi bit ayıklatır gibi.

Yok abi, varsın az balık olsun, sakin yerler daha iyi, daha keyifli. Haftasonları tövbem var zaten balığa gitmeye.

 

Elinize sağlık, zevkle okudum. İkinci paragraftaki tasvirler, betimlemeler sairane olmuş. Rastgele..

 

Çok keyifli hikayeleme olmuş, yer yer güldüm, ellerine sağlık.

Ne üzülecen, iyi olmuş. Ben olsam, polis amca bak bakalım yangın tüpü varmıymış derdim. hihi

Ben İstanbulda olsam, yalnız gece avlanırdım sanırım. Tahammül edemiyorum artık.

Yalnız raporda çok güzel tüyolar var esasen. İstanbulda değilim, lüferci de değilim ama ben bile bişeyler kaptım.

Nice güzel avların olsun.

Ayrıca çok düzenli gördüm sahteleri.

 

Eyvallah

 

İstanbul'da olsan çoğu yerde gece de rahat etmen zor. İzmir çocuğu burada kafayı yer diye düşünüyorum. Balık yapan yerler üst üste adam kaynıyor, çok az yer var hem kafanı dinleyip hem randımanlı av yapabileceğin. Yani bize yine yağmur, fırtınada popo üşütmek kalıyor.

Not: Sadece bu sahteler düzenli duruyor. Sabahın 5 inde karışıklık çekilmiyor hakkaten. Geride kalan malzemelerim çıfıt çarşısı.

 

Kaleminize sağlık Kaan abi.Çok güzel bir anlatım olmuş.Afiyetler olsun,devamı rast gelsin.

 

Kaan tebrikler, madem haftaiçi kaçıyosun balığa haber versene Bizde Tarabya'daydık bugün.

 

o 150gr çalisanin arasina 50gr kursunla girip tek baliga huloggg çekenler yok mu... bayiliyorum o tiplere. ava nese katiyorlar

Aret hatirlar arnavutköyde 3 kisilik bir grup ve diger spinimsi bir kamisla debelenen tek bir kisi vardi. adam bizi çekip çekip homurdaniyordu. bire üstünde balik vardi kaçti size takilinca diyordu durmadan. 3lü kisiler de tek kamisi dönüsümlü kullaniyordu. agzinda koca bir püro olan arkadaslari kamisi kirinca avlari erken sona ermisti malesef

ben seviyorum o tipleri izlemeyi. canli beles stand up komedi tiyatrosu resmen

 

Elinize sağlık okuması keyif veren çok güzel bir rapor olmuş. Nice keyifli kaçamaklar dilerim ve tabi raporlamayı da unutmayın, rastgelsin

 

Kaan çok güzel bir anlatım olmuş, balık olmasa da keyifle okudum eline sağlık.

 

afiyet olsun güzel balıklar
defneavcısı tipinde insanlar her zaman ve her yerde varlar maalesef.

bizim buralarda (bizim buralar memleket olarak yakınım) kıyıköyde ilk sarıkanat - çinekop eylül gibi olur millet saldırırcasına gelir, lüfer nasıl sürüye dalar öyledir bizimde (!) balığa saldırmamız, birde bakarsın kovalara boyları 10 cm olmamış balıklar yakalanmış, sabahın 7sinde gel anlat amcama abime kardeşime... zor bilinçlendirmek zor...

rapor harika bu arada

bol şans ve sabırlar diliyorum rasgele

 

Tebrikler Kaan , almışsın kısmetini. Daha irileri rast gelsin...

 

Kaan Bey merhaba.Şarjörü kalite ekipmanlarla donatmışsınız.Bereketli avlarınızın devamını sabırsızlıkla bekliyoruz inşaallah.Şarjördeki sahtelerin detayını da yazma fırsatını bulursanız , çok çok memnun olurum.Eğer sakıncası yoksa.Maşaallah usta adamın hali bir başka oluyor.Bursa'dan kucak dolusu selâmlar...ERCAN 1977 BURSA

 

Haber versem siz Tarabyadan çıkmayacaktınız, ben gelecektim kesin. Var mıydı balık bari?

 

Estağfurullah, usta olmak için 39 fırınım kaldı.

İlk fotodakiler komple River2Sea target minnow ve baby minnow, ikinci fotoda beyaz olanlar remixon ve oscar, sağ taraftakiler komple Sniper.

Hepsi balık almış, çalışan sahtelerdir. River2Sea lerin beyaz olanı hariç hepsi aydınlık ve genelde açık hava ister. İkinci fotodakilerin hemen hepsi de karanlık-aydınlık dinlemeden balık alır...

River2Sea lerin hakkının bugüne kadar pek teslim edilememiş olmasının sebebi; bu sahteleri çok hızlı çekmemek lazım, akıntıda kendi çırpınması yeterli, arada sararak, hafifçe çektirerek kullanılırsa boşu yok denebilir. Sniperlar ise (Ergin Balıkçılığın sahteleri) yavaş-hızlı her şartta aksiyon alabilmekte, bu bakımdan çok başarılılar. Geri kalan sahteler ise karışık

 

Oturup izlerken eğlenceli tabi Roy. Yanyana olta atarken veya eşinle yürüyüş yaparken pek eğlenceli değil. 50 metre mesafedeki arkadaşına küfürlü, argo seslenmeler, arkada yürüyen var mı bakmadan atış yapmalar, çaparileri, pislikleri, balık sularını yollara atmalar, dökmeler... Say say bitmez Boğaz'ın güzellikleri! Yaşım ufak ama ben bile ne kadar dejenere olduğumuzu çok rahat idrak edebiliyorum 20-30 senede.