Lüferin büyüğü olan ve 30 yılı aşkın zamandır denizlerde görülmeyen kofana, Karadeniz'de balıkçıların ağlarına takıldı.Denizlerin en değerli balıklarından lüferin büyüğü olan ve nesli tükendiği için 30 yılı aşkındır denizlerde rastlanmayan kofana, Samsun açıklarında balıkçılar tarafından yakalandı. Palamut tutmak için ağ serdiklerini söyleyen Emir Balıkçılık'ın sahibi İbrahim Canikli ve Yıldıray Çağlayan, "Biz yaşımız itibariyle bu balıkları hiç görmedik" dediler. 5 ile 7 kilo arasında 34 tane kofana yakaladıklarını söyleyen İbrahim Canikli, "9 bin 700 lira değerinde toplamda 194 kiloluk kofana yakaladık. Ama 8 bin 500 liralık ağımız kullanılamaz hale geldi. Denizlerin en keskin dişli balığı olduğu söylenen kofana sürüsü ağlarımızı tamamen parçaladı. Ağlarımızın parçalanmasına hiç üzülmedik, bu balıkların yeniden denizimizde yaşaması bizleri sevindirdi" diye konuştu. Kilosunu 50 liradan satışa çıkardıklarını ifade eden Canikli, "Bir araştırma yaptım ve kofananın en son 32 sene önce Zonguldak Ereğli açıklarında yakalandığını öğrendim. Nesli tükendi denilen balıkların yeniden görülmesi bizleri mutlu ediyor. Bu balıkların yeniden görülmesi Karadenizli balıkçılar Karadeniz'e sahip çıktığını gösteriyor" şeklinde konuştu. http://www.sabah.com.tr/Yasam/2011/09/05/30-yil-sonra-orataya-ciktilar
haberde kofanaların ağları parçaladığını söylüyor balıkçı, keşke parçalamışken kaçıp kurtulabilmiş olsalar, yinede karadenizde kofanaların olduğunu bilmek güzel.
tabiikide sevindirici haber kardeş, 34 adet kofana o arkadaşın ağına takılmasa başkasının ağına takılacaktı, neticede yaşını başının almış balıklar birilerinin midesine inecek.. inşallah bu sene lüferde bereketli olur
Çinekopa av yasağı geldi sadece lüfer avlanıcak dediler tamam ama sabah gazetesinin bu kadar reklam kokan haber yapmasının arkasında başka şeyler ararım.Kofana zaten sularımızda yaşıyor kim diyorki soyları tükenmiş.Bidefa soyunun tükendi denmesi çok saçma zira soyunun tükenmesi için önce çinekopun,lüferin soyunun tükenmesi gerekir.
1 lüfer örnek olarak bin yumurta bırakıyorsa bir kofana onbin yumurta bırakır.Geçenlerde bi programda izlemiştim aradım ama bulamadım.Bilimsel bi araştırma sonucuna göre ufak balıkları yakalayıp salmaktansa büyük balıkları bırakmam daha mantıklıymış.Galiba national geographic de izlemiştim ama programın ismini bulamadım.
en azından kofana cıkıyor denizlerımızden ve yok olmamıslar... insanlar bıraz daha bılınclı olursa zamanla dahada cok kofana denızlerımızde mevcut olacaktır...
Bencede ataların yakalanması pek iç açıcı bir durum değil ancak şöyle bir durum da söz konusu ; bu güne kadar bu ebatlarda av vermiyor iken günümüzde bu ebatlara tekrar ulaşabilmiş olmaları eğer başka bir türe baskın gelmeden eski ekolojik dengelere göre çoğalıp bu kadar büyüyebilmişler ise biraz rahatlatıcı bir haber olarak göze çarpabilir. Bunada etken son 2 senedir yemlik balıkların miktar bakımından artması ve su sıcaklığındaki yeni değerlerin karadenizdeki yemliklerin boğazdan geçme güdülerini yoketmesinden dolayı bu kofanalarında ataları gibi ege akdeniz seferine çıkmadıklarından burada yerli bir popülasyon gelişmiş olabilir. Yemlik balıklarının sayısının artması da sudaki plankton sayısına orantılı olduğundan mikro organizmaların belirli ısılarda suda daha fazla üreyebildiğini göz önünde bulundurursak; küresel ısınmanın lüfer nesline karadeniz gölünde katkı sağladığını söyleyebiliriz. Bu durumda röportajı veren arkadaşın dediği gibi karadenizli balıkçıların durumdan kendine pay çıkartmasını yanlış kılıyor.(bende karadenizliyim) Denizbilimleriyle alakam yok ama naçizane fikrimdir.Üstadların affına sığınarak belirtmek istedim.
34 tanesi yakalanmis ama merak etmeyin 8bin küsür liralik hasari 34tanesi veremez. Ustalar daha iyi bilir gerçi de palamut için atmislar sonarda sürüyü yakaladilar palamut sandilar büyük ihtimal fakat kofana agi parçaladi kaçti 34tanesi dolandi kaldi.. Belki böyle gelismistir senaryo
Haklısın Roy 34 taneden fazlası kaçmıştır. Lüferler çok büyük sürüler oluşturarak yüzüyorlar. Karadeniz'de bu büyüklükte kofanaların 30 yıldır hiç varolmadığını düşünmüyorum ancak gerçekten beklenmedik büyüklükte bir sürü oluşturmuşlar. Her yıl ilkbaharda bu boy balıklar İstanbul Boğazından kıyıya çok yakın şekilde Karadeniz'e çıkarlar. Boğaz'ın son Dalyanları olan Beykoz ve Filburnu Dalyanlarına da Yaz başında bu boy balıklar ve torikler giriyor. Dalyancılar yasak olmasına rağmen el altından satıyorlar tabii. Bu durumda balık yumurtasını da dökememiş oluyor. Bu olayda sevindirici olan Balıkların Karadeniz'e ulaşıp bol miktardaki yumurtalarını şu ana kadar dökmüş olmasıdır.
Bu gazete haberinin maksadina dair benim de kuskularim var. Fakat tam tersi yonde... Luferin tukenmek uzere oldugu aciktir. Bunun baslica nedeninin de yumurtlama olgunluguna ulasmamis bireylerin avlanmasi oldugu bir gercektir. Gelinin noktada artik bunun tartisilmasina dahi gerek yoktur. Hal boyleyken, bunun gibi haberler yaparak "bakin iste Karadeniz'de kofana bitmemis, demek ki luferin tukendigi filan yokmus" mesaji vererek insanlari kandirmanin, denizleri, baligi ve gelecek nesilleri degil de, sadece kendi cebini dusunen vicdansizlarin bir oyunu oldugunu anlamak zor olmasa gerek. Hem o fotografin bu yil cekildigi ne malum? Bugunlerde TV kanallarinda, gazetelerde, cinekop yasaginin kaldirilmasi amaciyla yapilan yayinlari tepkiyle izliyoruz. Medyadaki bazi satilik kalemler, TV'lerdeki bazi sozde uzmanlar, av yasaginin kaldirilmasi icin insanlari aldatarak kamuoyu yaratma cabasindalar. Yok efendim cinekop avlamakla luferin soyu tukenmezmis, cozumu baska yerlerde aramak lazimmis... Yarinini dusunmeyen, denizlerin kurudugunu gordugu halde cinekop, kiraca, ispendek kiyimina devam eden bazi ticari balikcilar, sozde emekciler, bu isten ekmek yiyenler, bu satilik kalemler uzerinden vatandasin aklini karistirmayi malesef bir olcude basarmis gorunuyor. Son gunlerde TV kanallarinda belgesel adi altinda yayinlanan skandal icerikli balikcilik programlarinin ana temasinin "balikci esnafi kan agliyor, hepsinin kredi borcu var, tek umutlari baligin bu sene bol olmasi, bir de yeni limitler, av yasaklari isin icine girince durumlari daha da agirlasti" olmasi da bosuna degil. Evet, balikci esnafi kan agliyor da o kan kendiliginden mi cikti kardesim? Kendin vurdun, kendin yaralandin, aglama o zaman. Evet, her yil cok sayida balikci teknesini satip gecimini baska is kollarinda ariyor. Demek ki bu sartlar altinda ulkemizde balikciligin yarini yok. Cunku baligin yarini yok. Sorun da burada zaten. Balikci esnafi uc yil sonrasina bakamiyor, uc ay sonrasini cikartmanin derdine dusmus. Oyle olunca da baligin yarini icin gosterilen cabalari baltaliyor. Kendi oturdugu dali kesince de dusmesi kacinilmaz oluyor. Ticari balikcilar, balikci kooperatifleri, birlikler, vs. bu TV yapimcilarina, kose yazarlarina av yasaklarinin, limitlerin yanlis ve gereksiz oldugu yonunde yayin yapmalari, insanlari kandirip kamuoyunu yonlendirmeleri icin ne kadar odeme yapiyorlarsa, o miktarin daha azini yavru baliklarin korunmasi ve surdurulebilir balikciligin topluma benimsetilmesi yolunda kullanabilseydik, simdi bu acinasi durumda olmazdik. Ureme olgunluguna erismemis yavru baligin (lufer orneginde cinekop) avlanmasi turun gelecegini tehdit etmektedir. Bir kofana elbette yeni olgunluga ulasmis luferden daha cok sayida yumurta birakacaktir. Dolayisla birey bazinda bir kofananin avlanmasi bir luferin avlanmasindan daha buyuk tahribat yapacaktir. Fakat bu tahribat cinekop avinin yaptigi kadar buyuk bir tahribat olmayacaktir. Neticede, "av yasagi cinekop icin mi yoksa kofana icin mi uygulanmali?" gibi bir tartisma anlamsizdir. Lufer denizlerimizde bitmek uzeredir. Cinekop avi yasagi baslamistir, fakat uygulamaya ve kontrollere dair hicbirimizin umudu ve guveni yoktur. Deniz bilimci degilim, sadece okuduklarimdan, dinlediklerimden hareketle vardigim nacizane fikrim sudur: BAZI BILIM ADAMLARININ SAVUNDUGU UZERE, TURUN TAMAMEN YOK OLMAMASI VE YENIDEN TOPARLANMA SURECINE GIREBILMESI ICIN, BOYUNA GORE ADLANDIRMALARINA BAKILMAKSIZIN, CINEKOP, DEFNE YAPRAGI, KOFANA, VS. DEMEDEN, LUFER ICIN GENEL AV YASAGI GETIRILMESI VE EN AZ IKI YIL SURESINCE LUFER AVLANMAMASI GEREKMEKTEDIR... Aksi halde, biz "cinekop avi yasagi iyi oldu mu olmadi mi, denizde kofana varmis ya da yokmus, luferin soyu oyle mi yoksa boyle mi tukenir" diye tartisirken denizlerin sultani lufer tarih olacak...
Yazdıklarınıza sonuna kadar katılmamak elde değil.Çözüm trol denen dipte yumurta bırakmayan suyun dibini alt üst eden şu avlanma şekline bir an önce son vermek ve gırgırcılara dur demek.
Lufer(Pomatotus saltatrix) cok hizli ureyen bir tur olup, dunya denizlerinde oldukca yaygin bir baliktir.Sadece Ulkemiz sularinda degil Akdeniz'de ,Atlantik'de, Hint okyanusu'nda ve Pasifik'te iliman ve tropical sularda bulunur. Senede bazen iki defa yumurta doktugu bilinmektedir ancak hala goc yollarinda tam olarak nerelere yumurta biraktigi hakkinda gercekci verilere ulasilamamistir.Bunun nedeni yumurtalarini goc ederken birakmasi ve yumurtalarin yuzuyor olmasidir.Yani yumurtalar dipte belirli bir yere sabitlenip oradan catlamiyorlar. Ulkemiz sularinda pek cok yaprak adi verlen buyuklukte lufer gorulmesi bizim sularimizda da urediginin kanitidir. Ulkemizde haberde ifade edildigi gibi Karadeniz'de kofananin 30 kusur yildir tutulamadigi ifadesi gercegi yansitmamaktadir. (Bu arada kofana'da baslibasina bir tur degildir, sadece lufer baliginin 1.5-2 kg dan basliyarak 7-8 kg arasi buyukluklerine varilen geleneksel addir.Lufer baligi buyukluklerine gore sirasiyla defne yapragi veya yaprak, cinekop, sarikanat, porsiyonluk lufer, lufer, kofana, harami gibi Bogazbalikcilari arasinda dogmus isimlerle tanimlanir. Bunun yaninda eskiden Nisan- Mayis aylarina denk gelebilecek uzum koruklarinin uc attigi zamanda Bogazda Karadenize goc eden lufere de koruk luferi ve bunlarin irilerine de gene Kofana dendigi hatta Kofana adinin bu sekilde dogdugu (cunku bu donemde yeni yumurta dokmus ve dokecek iri anac luferleri halk tercih etmiyor ve onlari "kof ana" olarak adlandiriyordu.) sonradan zamani ne olursa olsun butun 1.5kg uzeri luferlere yaygin olarak kofana dendigini hepimiz biliyoruz.Bunun yaninda geleneksel balikcilik terimlerimizde luferle ilgili bir baska tanimlama da "yatak luferi" adlandirmasidir ki burda goc zamani geldigi halde mintikasini terketmeyip sadece kanal sularina cekilen luferler kastedilir.Bunu da bu arada bir dip not olarak verelim.) Yani yukarda verdigim bilgiler isiginda haberde "kofana soyunun tukendigi" ifadesi de oldukca yanlisdir.Cunku kofana soyunun tukenmesi Pomatotus saltatrix (lufer baligi) irkinin dunya yuzunden ortadan kalkmasi anlamina gelir ki boylesi bir konu bu tur uzerine tehdit olarak bile su an icin gecerli degildir.Ulkemizde ki problem bu baligin irkinin tukenmesi degil, bu baligin asiri avlanarak daha buyuk ve daha verimli boylara artik buyuyemiyor olmasidir. Eskiye nazaran bu yuzden su anda Ulkemizde cok iri kofanalar balikcilarin oltalarina ve aglarina oldukca nadiren vurmaktadir. Ancak eger zipkinci sitelerini ziyaret ederseniz gercekten birakin kofanayi 10kg varan harami boydaki luferlerin bile Ulkemiz sularinda ve hatta Karadenizde vuruldugunu goreceksiniz. Elbetteki yukarida ki bilgileri bu baligi "futursuzca, boy , adet ayrimi gozetmeksizin avlayiniz " mesaji vermek icin yazmadim. Ulkemizde sarikanat alti luferlerin bence ticari ve amator olarak yakalanmasina izin verilmemelidir.Buna gercekten halkimiz uyarsa cok kisa surede herkesin kofanalarina kavusmasi mumkun olacaktir.Cunku bu balik gercekten oldukca hizli ureyip buyuyebilen bir baliktir ve Ulkemiz sularinda amator balikcilar acisindan geleneksel bir efsanedir. Bunun nedeni luferin Ulkemiz sularinda diger dunya ulkelerinde tutulanlarina nazaran oldukca lezzetli olmasidir.Avusturalya ve Amerika'da yakalanan luferler boylarina bakilmaksizin sofra degeri acisindan cok onemli olarak itibar gormezler. Dahasina rast gelsin.Sevgi ve saygiyla, saglicakla kaliniz.
