Kaş Hatırası

Geçen hafta bir kez daha hayranı olduğumuz Kaş'a gittik ve Çukurbağ yarımadasındaki o güzel doğada harika bir tatil geçirdik. Bu sefer yanımda yeni aldığım DAM 420 kamış ve çok memnun kaldığım Shimano makinem ile birlikte sahte yemlerimi de götürmüştüm. İlk bir kaç gün yorgunluk atıp Kaş'ın havasına alıştıktan sonra sabah 6 da kalkıp at-çek yapabileceğim bir yer seçerek denemelerime başladım. Aklımda İstanbul'a dönünce boğazda daha tecrübeli bir şekilde at-çek yapıp avlanmak vardı. Derken büyük bir şaşkınlık içinde ilk balığımı tuttum, şaşırdım çünkü hiç beklemediğim bir anda tam olta düşerken yapıştı. Gelen balık 25cm civarında bir akdeniz palamutuydu. Ben önce kolyoz ve acaba uskumru mu derken oradaki Kaş'ın yerlisi olan arkadaşlar bunun Kaş'a özgü akdeniz palamutu olduğunu söylediler. Umarım yazılı orkinos değillerdir yoksa çok üzülürüm çünkü tatilimin sonuna kadar tam 19 tane yakaladım.
Aşağıda balıkların ve kaldığımız yerden çektiğimiz Kaş fotoğrafları var.
Kaş ta yavaş da olsa betonlaşma var ve bu sene marina inşaatına başlanmış. Umarım bozulmaz ya da bozmazlar bu güzellikleri.
Hepinize rastgele...

 

bu guzel rapor icin tesekkurler

 

Paylaşım için teşekkürler. Kaş hakkında birkaç söz de ben yazayım. Kaş gerçekten tatil yapmak, daha doğrusu kafa dinlemek için çok uygun bir belde. Hele bir de az geride, yola 10-15 km mesafedeki Kekova var kii.. Anlatamam
çok harika! Fakat her güzelliğe saldırıp tahrip eden bizler, oralara da el attık, mahvetmeye başladık. O güzellikleri harap ediyoruz.
E bir de balık var, daha ne isteyelim.

 

Emre bey tebrikler çok güzel avlar geçirmişsiniz. Bu sene ben de yıllık iznimin 2 gününü Kaş'ta geçirdim ve ne yazık ki Kaş'taki betonlaşmaya ve özellikle marina inşaatı yüzünden katledilen doğaya ben de şahit oldum ve ziyadesiyle üzüldüm.
Balık avlayabilmek için akşam saatlerinde Kaş limanından dışarıya ve liman ağzına doğru rapala ve ragot ile at-çek yapmama rağmen hiç vuruş dahi alamadım. Merak ettiğim konu siz tam olarak nereden avlandınız? Etrafınızda başka balık avcıları var mıydı? Ve eğer varsa onlar hangi balığa olta atıyorlardı acaba? Bunları sormamın nedeni bir dahaki sefere Kaş'a gittiğimde daha hazırlıklı olmayı istememdir zira orada geçirdiğim 2 gün boyunca sahte ile vuruş dahi alamadık ve yemli olta attığımızda da (yem olarak ekmek kullandım ki sorun bunda da olabilir) balon balığı, kefal, isparoz ve sokar dışında birşey yakalayamadık..

 

Yarımadadan avlandım ve inanın sizin gibi ben de ilk başta denediğim bir çok kaşık, rapala ve raglou ya bir tek vuruş dahi alamadım. Rengi ve boyutu yüzünden sadece Yozuri nin 9cm crystal minnow ve Strike Pro nun 5.3 cm lik sahte yemleri iş yaptı. Yarımadanın her yerinden ama özellikle Meis'e bakan tarafından at-çek te daha iyi sonuç alabilirsiniz. Kaş limanının da iş yapacağını düşünüyorum. Benim avlandığım yerde başka balıkçı yoktu. Sadece bir gün Kaş'tan iki balıkçı vardı onlar da hamur ile sokar avlıyorlardı.

Ayrıca tekne ile çıkmak istedik ama 200TL istedikleri için çıkamadık. Limanağzı na giden teknelerden kaşık çekiliyordu. Bol bol torik yakalıyorlarmış. Ben kendi gözlerimle bir çok kez Akya gördüm zargana ve kefallerin peşindelerdi. Kaş çevresinde gırgırcılar zeminin mercan ve kayalık olması nedeniyle pek avlanamadığı için ve dalış turizminin de gözde olmasından dolayı balıkların meraları tahrip edilememiş. Bu yüzden her türden balık görmek ve avlamak mümkün. Gözlükle daldığımda mürekkep balığı, avcı, zargana, akya sürüsü, kaya levreği, sokar, kefal, melanur ve binlerce yavru balık gördüm, akvaryum gibiydi. Ayrıca iki kez Caretta Caretta gördük.

 

bu sualtı zenginliğinin darısı tüm yokedilmek üzere olan denizlerimizin başına

 

Benim bu betonlaşma ve çevre konusunda ayrı bir takıntım var. Kaş'a geçen sene gittiğimizde limanın üstündeki sırtlarda o kadar çok bina yoktu ve bu sene gittiğimde şaşırdım yaklaşık 50-60 tane çok katlı apartman dikilmişti.
Ayrıca marinanın pek hayırlı olmayacağını düşünüyorum. Seneye neler değişecek gidip göreceğiz.
Likya ya da Teke yarımadası bence Türkiye'nin en güzel yöresi. Antalya'dan Marmaris e kadar olan kıyı şeridinden bence dünyada bir tane daha yok. Kekova, Çıralı, Göcek, Dalyan, Ölüdeniz, Patara, İztuzu vs... Hepsi cennet gibi ve henüz çoğunda beton otellerden yok. Umarım böyle devam eder.