Öncelikle tüm şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun.. Fırsat buldukça 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü Törenlerini izlemek için Çanakkaleye gidiyorum. Bu sene gitmek kısmet olmayınca soluğu Koca Seyit Köyünde aldım Koca Seyit'i tanımayanımız yoktur. ALINTI : ÇANAKKALE KAHRAMANI KOCASEYİT Çanakkale muharebeleri sırasında kaldırdığı 276 Kg.lik top mermisiyle ünlenen ve tarihe geçen Kocaseyit 1889 yılında Havran ilçesinin Çamlık(eski adı Manastırdır) Köyünde dünyaya gelmiştir. Babası Cuburoğulları ailesinden Abdurrahman annesi ise aynı köyden Emine Kadınır. Aynı köyden Şakir kızı Emine ile evlenerek beş çocuğu dünyaya gelmiştir.Cumhuriyet döneminde Çabuk soyadını aldı. Kocaseyit Askerlik çağına gelince pek çok yaşıtıyla birlikte üzerine topçu neferi olarak, Çanakkalede bulunan Mecidiye Tabyasında görev alır. Düşman donanmasının 18 Mart 1915 tarihinde başlattığı deniz harekatında yaptıklarıyla tarihin seyrini değiştiren olaylardan birisini gerçekleştirir. Bu tarihi olay şu şekilde anılmaktadır. Saat 05.30 sularında müttefik fildsundan bazı gemiler, kendilerini son dakikalar içinde oldukça rahatsız eden Rumeli Mecidiyesini yeniden ve çok şiddetli bir ateş altına almışlardı. Takım Subayı Fahri Efendinin emri ile sığınağa koştular. Ancak; geri kalanların bir kaçı tam istihkamın içinde patlayan mermi cephaneliği uçurduğu zaman oluşan müthiş basınçla yerlere yuvarlandılar. Bir kısmı şehit olan bu erlerin geri kalanları arasında Çamlık köyünden Seyit de bulunuyordu. Kendine geldiği zaman karşısında takım arkadaşı Aliyi gördü. Başka kimse yoktu etrafta. - Nerede arkadaşlar? Diye sordu. - Arkadaşlar mertebelerini buldular. 14 şehit 24 yaralımız var. Ayakta bir senle ben kaldık. Seyit kalkıp denize doğru baktı. Düşman gemileri karaya iyice sokulmuştu. Tabyanın içinde ise üçüncü toptan gayrısı yine toprağa gömülmüştü. Seyit önce gemilere, sonra topa ve sonunda yerde duran 276 Kg.lik mermilere baktı. Kendi deyimiyle mermi ona beni namluya sürdiyordu. Arkadaşına Gel Ali dedi.Yardım et de şu mermiyi sirtıma alayım. Ali Önce topun eğilip yan yatmış metaforasına(top vinci) sonra da arkadaşının yüzüne baktı. Kaldırımazsın Seyit dedi. Bir deneyelim hele. İlk mermi kısa düştü. Bir tane daha getirip nemluya sürdü. Bu seferki de kısaydı. Fakat üçüncü mermi en öndeki geminin arka tarafında ve su kesiminde patladı. Bu gemi Oceandı ve dümen tertibatı bozulduğu için derhal orasını harmanlamaya başladı. Etrafındaki gemiler kaçıştılar. Seyit dördüncü mermiyi almaya giderken etraf sakinleştiği için sığınaktan çıkan Batarya Kumandanı Hilmi Bey yanında iki Alman subay ile araya geldi. -Senmiydin Seyit? Vurdun gemiyi.. dedi Dördüncü mermi boşa gitti. Dümensiz seyreden Ocean herkesin gözleri önünde arkadan bir mayına çarparak kısa sürede sulara gömüldü. Kocaseyitin muharebenin mukadderatının değişmesinde büyük önemi bulunan başarısı kısa sürede duyuldu. Kendisine mükafat olarak onbaşılık rütbesi takıldı. Ve isteği olup olmadığı sorulunca çift tayın istedi. Ancak arkadaşlarının yanında çift tayın yemeği onuruna yediremedi ve birkaç gün sonra çift tayından vazgeçti. Daha sonraki günlerde fotoğrafını çekmek isterler. 276 kg.lık top mermisini o günkü gibi sırtına alması lazımdır. Ancak birkaç defa denemesine rağmen kaldıramaz.O tehlikeli zamanda mermileri kolaylıkla basamaklardan topa çıkaran bu kahraman o gün mermiyi yerinden bile oynatamamıştır. Kendisine sorulduğu zaman iman gücüyle vatan aşkıyla kendisine kuvvet geldiğini, o zaman bu mermiyi nasıl kaldırdığını kendisinin de anlayamadığını söylemişti. Fotoğraf çekmek için tahtadan bir mermi yaparak o tarihi günü ebedileştirmişlerdir. Harbin sona ermesiyle memleketine dönen Seyit Onbaşı, bundan sonraki günlerini köyünde geçirmiştir. Odun kömürü yaparak Havrana pazara götürür, geçimini öyle temin edermiş. Daha sonraki yıllarda Havranda Hacı Osmanoğullarının zeytinyağı fabrikasında hamallık yapmıştır. 1939 yılında zatürreye yakalanmış ve Aralık ayında köyünde vefat etmiştir. Bu seneki törene (daha doğrusu şenliğe) tahminimce 6-7 bin kişi civarı bir katılım oldu. Köy okulunun öğrencileri Çanakkale içinde türküsünü söylüyor İlçemizin şehit yakınları ve gazileri Mehteran Gösterisi 12 km.lik dağ yolunu bisikletiyle çıkmış bir vatandaşımız :clap2: :clap2: Köyün gençleri ''Ceddin Dede'' ismini taktıkları mehter başıyla hatıra fotoğrafı çektiriyor Ufukta Edremit körfezi tüm güzelliğiyle karşınızda Mekanın cennet olsun Koca Seyit..
:thumb: :thumb: :thumb: Güzel, duygulu ve bir o kadar da anlamlı paylaşımın için teşekkürler. :thumb: Ruhları şad, mekanları Cennet olsun.
Tevfik Abi ve Göksel arkadaşım ben teşekkür ederim Hem şehitlerimizi yad etmek, hem de fırsat bulamadığından buralara gelemeyenler ve körfezimizde böyle bir yerin olduğunu bilmeyenler için paylaşmak istedim. Keyifli forumlar ve avlarınızda başarılar dilerim
Allah mekanlarını cennet etsin. Değerli komşum sabah sabah içimi depreştirdin yine. Fazla uzatmadan; MİLLETİN KAHRAMAN EVLADI HAMALLIK YAPARAK HAYATINI SÜRDÜRÜR, "MİLLETİN VEKİLİDE" BİRKAÇ YILDA KÖŞEYİ DÖNEREK HAYATINI SÜRDÜRÜR....
allah tüm şehitlerimizin mekanını cennet eylesin çok güzel bir paylaşım teşekkürler çanakkaleye daha hiç gitmek nasip olmadı ama resimleriniz le resmen oraları gezdim sizin sayeniz de çoksaolun
Şehit olan vatan evlatlarının mekanı cennet olur inşaallah. Allah katında hak ettikleri değeri görürler umarım. Beni de son bölüm üzdü. Onbaşılık rütbesi verilmiş, odun kömürü yapıp satarak ve hamallık yaparak geçinmeye çalışıp, zatürreden (üşütmekten ve bakımsızlıktan) vefat etmiş???
Önder abi resimler ve bilgiler için çok teşekkürler... Aziz Şehitlerimizin ruhları Şad olsun... bende Koca Seyit'le ilgili bi kaç küçük not paylaşmak istiyorum... 1939 yılının Aralık ayında vefat eden Koca Seyit geride maddî hiç bir servet bırakmamıştı. Madde bakımından belki dünyanın en fakir insanıydı, fakat, şanlı tarihe mal olan şanlı hatıralar bırakmıştı. Aşağıdaki hatıra Seyid Onbaşı ile Atatürk arasında geçmektedir: Havran’a gelen Atatürk Kaymakam ve hazır bulunanlara Koca Seyid’i tanıyıp tanımadıklarını sorar. Üzüntüyle tanımadıklarını görür ve; “Bana, o yiğidi bulup getirin… Sizi, O’nunla tanıştırmak istiyorum. Yaptığınız, milletin kahramanlarına vefasızlıktır. Kendisini tanıyın ki, bu topraklar üzerinde yaşamanın bir bedeli olduğunu bilesiniz…”der. Koca Seyid’i bulurlar, Havran’a getirirler, traş ettirirler, nahiye müdürünün elbiselerini giydirirler ve Atatürk’ün karşısına çıkartılar. Ata; “Koca Seyid bu elbise sana çok yakışmış, nereden satın aldın? ” diye sorunca Koca Seyid, “Paşam geldiğinizi haber verdiler, çok sevindim, beni arattığınızı duyunca, dünyalar benim oldu… Bana bu elbiseyi giydirdiler. Kaymakam bey, öyle uygun gördü…” diyerek cevaplar. Bunun üzerine Atatürk orada bulunanlara; “Siz Vatan için, Millet için, namusu için, canını ortaya koyan böyle insanları bu kadar mı tanıyorsunuz? Eğer siz onları tanımazsanız; geleceğinizi göremezsiniz. Hedeflerinizi bilemezsiniz.” diye sitem eder. Çanakkale Destanında; Bu destanda Rumeli Mecidiyesi tabyasında 20 dakikalık baygınlıktan sonra 276 kilogramlık üç mermiyi peyderpey atıp İngilizlerin Oşin Zırhlısına boğazı dar eden; Cevat Paşa’nın “Dile benden ne dilersen evladım” demesine karşılık “Bir şey istemem kumandanım diyen, Paşanın ısrarıyla “Tek tayınla doymuyorum komutanım” deyip “Çift tayın” alan; fakat bir süre sonra “ Herkes tek tayın yerken bu ikinci tayın boğazımdan geçmiyor.” diyerek kendi isteğinden feragat edip, tayını reddeden “Koca Seyid”ler vardır.
Söylenecek söz mü var ki?.. En mübarek hatırana, barışa ihanet eden torunlarına lanet mi okuyorsun yattığın yerden acep... diye düşünmekteyim.
Okuyunca tüylerim diken diken oldu.Atalarımıza layık olmak için elimizden geldiğince çalışsak yeter mi acaba.Yetmez.Allah Şehitlerimizin hürmetine bizleri bağışlasın ,mirasları olan bu Vatan'a da layık olmamızı nasip etsin.
Hepimizin ortak paydası olan Çanakkale zaferinin Koca Seyit'in köyündeki kutlanışını elimden geldiğince paylaşmaya çalıştım. Fotoğraflarla orada yaşanan duyguyu anlatmak çok zor ama azda olsa becerebildiysem ne mutlu bana. Herkese çok teşekkür ederim