Kültür balıkçılığında genel olarak balıklara verilen yem ihtiyacı hamsi çaça sardalye vb vahşi balık stoklarından elde edilmektedir. Günümüzde 1 kg çiftlik balığı üretmek için balığın yakalanışından yem oluşuna kadar 5 kg vahşi stok eritilmektedir. şimdi bu 1/5 oran düşünüldüğünde akla ister istemez şu soru geliyor. 5kg hamsiye karşı 1 kg levrek, çupra vb üretimi. belki çaça gibi yağ oranı düşük ve müşteri bulamayan balıklar sürdürülebilir avcılık kotasına göre önemli bir kısmı yem endüstrisinde değerlendirilebilir. Ancak hamsi için bunun yapılması düşük gelirli halk için önemli bir kayıp olacağını düşünüyorum. Tabi stoklara da Çaça Balığı Hamsi Balığı 1 kg çiftlik balığı üretmek için 5 kg deniz stoklarından eritmek Azalan deniz stoklarının büyüyen nüfusun ihtiyacını karşılaması için kültür balıkçılığının artırılması gerekir cümlesi bu anlamda biraz sorun içermektedir diye düşünüyorum. Denizlerimizde çaça balığı stoğu yaklaşık 5 milyon ton olduğu öngörülmektedir. (Orta Karadeniz) Bu balığın sürdürülebilir avcılığının olabilmesi için yılda yaklaşık 500.000 ton avlanması makul görülmektedir. Oysa çaça balığı yılda 50.000-80.000 ton arasında avlanılmaktadır. Türkiye’de kültür balıkçılığında üretim 140.000 ton civarındadır. Şu anki haliyle 140.000 ton balık üretimi için 500.000 ton yemlik balık makul bir rakamdır. Kültür balıkçılığında kapasite artırılmadan gerekli olan yem ihtiyacının bu şekilde karşılanması olağan gözükmektedir. Bu veriler, kültür balıkçılığın yem ihtiyacının, çaça stoklarının sürdürülebilir avcılığı üzerinden yapılabilmesini mümkün kılmaktadır. Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin tamamında endüstriyel tekneler neredeyse tamamen çaça avlar. Çaça sadece Türkiye’de yemlik balık olarak görülür. Kuzey Atlantik’te avlanan ülkeler çaçayı, tuzlanmış, kurutulmuş, dumanlanmış ve konserve edilmiş olarak insan tüketimi amacıyla kullanırlar. Alıntıdır Kanaatimce Balıkçılar; hamsinin çaçadan daha fazla para kazandırdığı için hamsiyi daha fazla avlar. Avlar avlamasına da iç piyasaya satamadığı daha doğrusu kısa vadede para dönüşü olamayacağını anladıkları için balığı yem fabrikalarına gönderirler. Yem fabrikalarına giden miktar, toplam avlanan miktarın yarısı kadardır. Yani 125.000 ton. Toplamda yılda yaklaşık 150.000 ton kadar hamsi avlanma kotası konur ve halihazırdaki teknelere göre de yıllık avlanma kotaları belirlenirse hamsinin yem fabrikalarına gidişi önlendiği gibi, günümüzde artan yem fiyatları balıkçılar arasında çaça avlamayı da zamanla cazip hale getirecektir. Çaça avlanması cazip hale gelir ve kültür balıkçılığında kapasite artırılmazsa, zaman içerisinde kendi kendini çeviren bir denge oluşacağını düşünüyorum. Eğer kültür balıkçılığının yem ihtiyacı vahşi stoklar üzerinden yapılacak ise ve 5 kg vahşi stoğa karşı 1 kg kültür balığı elde edilecekse, kültür balığı büyüyen bir sektör olarak değil, varlığın devamlılığı esasına göre sadece müşteri bulamayan çaça gibi yağ oranı düşük balıkların sürdürülebilir avcılık kotasına göre elde edilen yem potansiyeline göre sınırlandırılmalıdır diye düşünüyorum. Bunlar benim nacizane düşüncelerim. Doğrusu ve eğrisi konusunda bilgi sahibi olanlar paylaşım yaparlarsa buradan herkes bir fikir çıkartabilir. Sağlıcakla Kalın.
Çok güzel bir noktaya değinmişsin fakat ülkemizde yanlış olan birçok şeyden sadece biri bu gece bulunduğum koya kıyıya 10 metreye kadar girerek ağ atılıyor ve ışık- ses gibi uyaranlarla balığın ağa takılması sağlanıyor bense ertesi gün levreği nasıl atçekle yakalayacağımı düşünüyorum biraz komik , sahil güvenliği aradığımızda ise yanlış ihbar halinde şu kadar para cezası olduğunu söylüyorlar , 10 metreye ağ atıyo adamlar gece gece diyoruz ya o serbesttir kaç metre demiştiniz ? nasıl bir ağ hmm serbest o serbest gibi bir tepkiyle karşılaşıyoruz daha ne diyeyim...
Yanlış bilgi ! Kültür balıkçılığı için üretilen yemlerde bahsettiğiniz türlerin bulunma oranı oldukça düşük. Daha ziyade fabrikalarda işlenen Orkinos gibi balıkların her türlü atık kısmı, Kesim hayvanlarının (Büyükbaş, Küçükbaş ve Kümes hayvanlarının) kesim sonrası atık kısımları ve çeşitli bitkisel katkılar kullanılarak hazırlanır bu yemler. Yani tüketim için kullanılmayan fakat yüksek protein oranlarına sahip maddeler değerlendirilmektedir (Buna kemikler de dahil). Tabii bunun yanında Hamsi, Çaça, Sardalya gibi türlerde kullanılmakta fakat bu türlerin popülasyondaki stoklarına etki edecek kadar yüksek bir miktarda değil.
Balık yemi yapımında balık unu da kullanılmaktadır. Balık unu da yurtdışından temin edilmekte. Ayrıca yem katkı maddeleri ve mineraller ile ilgili olarak tamamen dışa bağımlı durumdayız. Bu da kültür balıkçılığının yem ihtiyacının dışa bağımlı olması anlamına gelir. Denizlerimizde çaça balığı stoğu yaklaşık 5 milyon ton olduğu belirtilmektedir. (Orta Karadeniz) Bu balığın sürdürülebilir avcılığının olabilmesi için yılda yaklaşık 500.000 ton avlanması makul görülmektedir. Oysa çaça balığı yılda 50.000-80.000 ton arasında avlanılmaktadır. Türkiye’de kültür balıkçılığında üretim 140.000 ton civarındadır. Şu anki haliyle 140.000 ton balık üretimi için 500.000 ton yemlik balık makul bir rakamdır. Kültür balıkçılığında kapasite artırılmadan ve yem ihtiyacı dışa bağımlı hale getirilmeden gerekli olan yem ihtiyacının bu şekilde karşılanması olağan gibi gözükmektedir. Çaça avlanması cazip hale gelir ve kültür balıkçılığında kapasite artırılmazsa, zaman içerisinde kendi kendini çeviren bir denge oluşacağını düşünüyorum.
Siz öyle zannetin bu sene samsunda hiç istavrit olmadı,palamut zaten iki senedir yok ,çinekop sayıyla işin ilginc tarafı yakakentten ,termeye olan kısımda bu balıklar çıkmadı nedenmi orta su trolu denen yokedici için bu alan devlet tarafından ayrılmıştı.
Yanlış Bilgi Kitaplar öyle der, ama gel özelden yazışalım seni Kasım -Aralık ayında 3 km mesafede kurulu 5 fabrikaya götüreyim gözlerinle gör. Günlerce kuyruk bekleyen hamsi kamyonları (tankerleri mi desek), fabrikaların ön havuzları dolduğu için derelere dökülen yüzlerce ton hamsiyi. Türkiyede hamsi, çaça, kıraça ve hatta mezgitin balık unu yağı sanayinde kullanıldığı, %90 dan fazlasını hamsi ve çaça dan oluştuğu , balık sanayi atıklarının ve diğer yüksek proteinli atıkların oranının %5 civarında olduğu su götürmez de Burada tartışılan ve dikkat çekilmeye çalışılan; insan gıdası olarakçok ama çok kıymetli olan karadeniz hamsisi yerine, çaça kullanımının stoklara faydası olur mu olmaz mı mevzusu. Nihat bey de bu düşünceyle Mayıs sonuna kadar uzatılan ve Kızılırmak ve Yeşilırmak yada Samsun kıyılarının tamamını kapsayan yoğun çaça avcılığının kıyılarda balık varlığına zarar verdiğini söylüyor. Herhalde onun için moral bozucu bir şeydir, çiftler halinde gözlerinin önünde mütemadiyen balık avlayan ortasu trolleri ve tekne güvertelerinde dökme olarak kıyıya taşınıp fishpomplarla kamyonlara (tanklara) yüklenip fabrikalara gönderilen balıkları görmek. 80 milyona yaklaşan nüfusu beslemek önemli bir sorun. Balık unu et, süt yumurta demek, besicilik demek. "Tüm besi çiftliklerini, et-süt-yumurta ve balık yetiştiren tesisleri kapatalım sadece otlakları kullanarak elde edilen hayvansal gıdayla yetinelim" diyebilmek için nüfusu önce 20 milyona düşürmemiz lazım. Yada yeni topraklar , yeni su kaynakları fethetmeliyiz Tüm gıdasını marketten sağlayıp, ütopik hayaller kurmak kolay, zor olan o market raflarında ihtiyaçı giderecek malın varlığını sürekli kılmak. Oltacılıkla ülkeyi doyurmak mümkün değil maalesef. Hiç birimiz alıştığımız lükslerden vazgeçmiyoruz. Her birimiz deterjan, sabun, şampuan, çamaşır suyu, kezzab, yumuşatıcı,kir, pas, kireç çözücü, yer, ayakkabı, araba parlatıcı vs vs vs... plastik tabak, çatal, kaşık, leğen, mandal, halat, poşet, ıslak mendil, sigara filitresi, pet şişe den vaz geçmiyoruz, geçemiyoruz. Bunların hepsi eninde sonunda denize gidiyor. Karadenizdeki balığı bitiren Kayseriden, Kırıkkaleden, Taşköprüden (Gökırmak aracılığıyla) Kızılırmağa atılan atıklar. Önce bunu bir halletsek sıra avcılığın kontrolüne gelse. Avcılık var olan balığın üzerinedir, kirlilik ise balık (yada tüm sucul hayat) varlığını yok eder.
Kirlilik konusu aslında belirttiğiniz lüks alışkanlıkların sonuçları. Sorunun özünü teşkil etse de konu biraz kronik. Afet kapsamında bir durum. Dahası bu sorunun özünü oluşturan nedenler çok geniş kapsamlı. Ancak yukarıdaki Bu cümleleri okuyunca aklıma ister istemez şu soru takıldı. Yetiştiricilikten elde edilenlerin miktarı ile (balık et, süt, yumurta) bunlara gerekli olan hammaddenin (hamsi,çaça vb) miktarı arasındaki fark Yani Sürdürülebilirliği baz aldığımızda Yetiştirsek mi daha fazla ürün elde ediyoruz. Yoksa doğal ortamında avlasak mı? Burada ürün ve hammadde arasındaki fark doğaya atık olarak yansımaktadır. Ancak doğal deniz ürünlerine yönelirsek özellikle besin piramidinin altındaki türlere, et süt yumurta gibi ürünler belki az olacak ama balık daha fazla doğadaki çevrim, sürdürülebilirlik ve kendine yetme gibi kavramlar daha istikrarlı bir şekle gelecek diye düşünüyorum. Tabi gene burada arz- talep, talep-arz meselesinde tüketicinin insiyatifi gibi kavramlar bizim bu düşüncemize balta vuruyor. Yada tüketici olarak bizler ne kadar bilinçlenirsek o kadar olumlu sonuçlar alacağız. Bu konuda tüketici dernekleri ile diyaloglar kurmakta fayda var.
Bünyamin bey aslında cevabı da hazır. bu güne kadar kaç kilo çaça balığını satın alıp pişirip yedik. Karadeniz kıyı şehirlerinde hamsinin içinde çaça biraz fazla çıktığında halk avlayana da pazara sürene de küfreder. Dolayısıyla şimdilik bu gözle bakılan ve Karadenizdeki avlanabilir stoğu 2.5 milyon ton (bu günkü Karadenizden elde edilen av miktarının 8 katı) olduğu söylenen bir doğal kaynağın değerlendirilmesinde alternatif yok.
Güzel fikir Hamsi avcılığının azaltılarak yem fabrikalarına gidişi önlenirse, "yem olarak satışında çaça ile hiçbir fiyat farkı olmayan hamsinin" güzel lezzetinden halkımız mahrum kalmaz. Yakın bir zaman içerisinde çanakkaleli balıkçıların yasadışı trol konusunda yaptıkları eylemin bir benzerinin İstanbul'da yapılması düşünülüyor. Yapılacak bu eylem ile ilgili olarak balıkçılar STK lar, sanatçılar, halk ve medyanın çağrılması düşünülüyor. o eylemde bu tür söylemler de belirtilebilir.
sanırım yanlış anlaşılmış. Burada belirttiğim yem endüstrisinde hamsi balığı kullanılmasın. çaça balığı kullanılsın anlamındaydı. Hamsinin avlanacak toplam yıllık kota aralığı, vatandaşa satılacak ölçüde konulsun. ancak kastettiğiniz çaçanın lezzet farkından dolayı bu yemden beslenen çiftlik balığının lezzetsiz olacağı yönündeyse, Çok güzel bir yağ oranına sahip hamsi balığına hammadde gözüyle bakılmamalı derim.
Emin misin? aşağıdaki resimdeki bilgiler bu linkten alınmıştır. Konunun eğrisi ve doğrusunu masaya yatıralım.