Sene 2010, aylardan kasım mı aralık mı bilmiyorum ama o zamanlar. Serhat abi atçeke yeni başlamış, hergün avda. Bense 2 hafta da bir Bergama'ya gidiyorum. Gittiğimde de Serhat abi beni balığa götürüyor. Önceleri zevkli yemli avlar yaparken, gitgide yemsiz atçek avlarına gitmeye başladık. Bu atçek avları elimdeki malzemelerin uygunsuzluğu nedeniyle benim için tam bir eziyet. (Malzemelerimin uygun olmadığını da söyleyen yok. ) Gene bir hafta sonu Bergama'ya ulaştık. Kayınvalidemin evine girdik. Serhat abi, - Volkan ben balığa gidiyorum, hadi sende gel. - Ne avı abi? - Levrek -Atçek mi gene - Sen sevmiyon ama büyük balık çıkıyor denk gelince. -Tamam abi, gidelim (Yemliye gideydik keşke) Tam kapıdan çıktık, üst kat komşuları hoş sohbet bi abi. (Adını unuttum) - Balığa mı Serhat -Evet abi, levreğe... -Arabada yer var mı, bende geleyim. -Var abi iki kişiyiz zaten -Bekleyin iyice giyinip geliyorum. Saat 20:00 civarı avlaktayız. Hava buz gibi, o zamanlar gögüs çizmem falan yok. Avlakta kimseler yok (Hey gidi eski günler, hey... ) Buruna gitmeye karar veriyoruz. 3 kişi buruna diziliyoruz. Bende 3 metrelik bir kamış, 50'lik makina, 2 tl'ye aldığım markasız bir sahte var. Serhat abide kamış makina atçeke uygun. Tam nasıldı aklımda değil ama hafif bir takımdı. Elinde strike pro sahteler var. Araba 250 metre geride, tam buruna kadar gitmek mümkün değil. Sahtelerden birini komşuya verip birini de kendisi takıyor. Saat 20:15'te avlanmaya başlıyoruz. Saat 20:35 civarı komşu yakaladım diyor, kaloma ötmeye başlıyor. Serhat abi kalomayı sıkıp, komşuyu yönlendiriyor. Geri geri yürü falan diye. Eline kapçeyi alıp, suya girip balığı kepçeliyor ve kıyıya alıyoruz. Sahildeyken kepçe kırılıyor orta yerinden. Balık neyseki kumsala düşüyor. En az 3 kiloluk bir levrek. Komşunun gözleri fırlıyor, inanamıyor. Bu mesafeden bu balık nasıl çıkar diyor. Serhat abi; Volkan ard arda balık çekebiliriz dikkatli ol diyor. Kepçe kırıldığı için balığı kepçenin içinde bırakıyoruz. Aradan 15 dakka geçmiyor, Serhat abi, aldım diyor. Komşu da bende Serhat abinin yanında bitiyoruz hemencecik. Güzel balık diyor Serhat abi. Volkan kepçe diyor. Komşu koşuyor kepçeyi almaya ama önceki levreğin yüzgeçleri dolanmış kepçenin iri gözlü ağına. O kepçeyle uğraşırken balık sahilde görülüyor. Serhat abi geri geri yürüdüğünden balıktan 15 metre uzakta. Balığa en yakın benim 1 metre. Balık önümde kumsalda yatıyor, başının yarısı suyun içinde yarısı dışarda. Komşu halen kepçeyi getiremedim, panik hat safhada. Ya kafa atıp kaçarsa... Herkes panikte. Serhat abinin misinayı elleme Volkan uyarısına rağmen misinayı elle tutup balığı sahilde sürükleyerek çıkarıyorum. Kafa atmasına izin vermiyorum, misina gergin şekilde, çokta misinayı havaya dikmeden yapıyorum. Balık sahilde... Herkes mutlu, kepçeye gerek kalmadı. 2. Balığı da kepçenin içine koyuyoruz. Tahminen bu 3.5 kilo. Serhat abi bizi uyarıyor, yüksek sesle sevinmeyin, arkası gelecek bunun gibi diyor. Dediğinde de haklı çıkıyor. Bi 15 dakka sonra gene Serhat abi'ye vuruyor balık. (Benim 2 tl'lik sahteme bakan yok. ) Serhat abi bu seferki daha iri diyor. Kepçeyi hazırlayın şimdiden. Bu sefer kepçeye ben koşuyorum. O arada balık ta sahile geliyor ve komşu benim yaptığımı yapmaya kalkıyor ama çok kötü bir şekilde misinayı tutup var gücüyle çekiyor. Misina patlıyor Balığın yarısı su üzerinde görülüyor. Bizde panik, komşu hemen üstünden atlayıp o soğukta spor ayakkabılarıyla suya giriyor. Eliyle tutmaya çalışıyor, lakin balık kaygan tutamıyor. Balığın üzerinden baskı yapıp kaçmasını önlemeye çalışıyor. Yönünü sahile paralel hale getiren balık üstten de bastırılınca birkaç kuyruk darbesiyle, somon balıkları gibi göre göre kaçıp gidiyor. Bizde o an moral bozukluğu, komşuda mahçubiyet. -Volkan çıkarmıştı ya, öyle çıkarayım dedim Serhat abi; - Ellemesen almıştım balığı. Sahtede gitti, araba 250 metre ilerde. Biz gidip, sahte alıp gelene kadar bir yarım saat geçiyor. Zaten sahilde yaşanan o karmaşadan sonra sabaha kadar bir daha vuruş alamıyoruz. Kaçan balık 4 kilo kadardı. Biz bütün gece sabaha kadar olayı tartışırken komşu spor ayakkabılarıyla denize girdiğinden bütün gece sabahlara kadar ateş yakıp, ayakkabı ve çorapları kuruttu. Ağaç dalına taktığı çorapları sanki sucuk pişirir gibi kurutması ilginçti. Bu hengame yaşanırken sen naptın derseniz? Ben gözlem yaptım. 2012'de yazacam ya, ondan. Malzemelerimin yetersizliğinden o güne kadar atçek disiplininden nefret etsem de, o günkü deneyim sonucu bugün kış gelsin diye bekleyen bir atçekçiye dönüştüm. Komşuyla karşılaştıkça o günü halen konuşuyoruz. Sanırım o gün, o levreği kaçırmamış olsaydık hayatımızın levrek avını yaşayacaktık. Limitlerden de haberimiz yoktu. Komşunun yakaladığı levreği komşuya verdik. Serhat abinin yakaladığını ise ben aldım. Evde fotografı olacaktı, akşam evde yükleyeceğim. Böyle birgün her atçekçinin başına. Limitler dahilinde alıkoymak şartıyla, rastgelsin... İşte 3.5 kilo olduğunu tahmin ettiğimiz levrek. Nasıl da gururlu tutmuşum, sanki ben yakalamışım gibi
vayy beee..güzel hikaye...herkesin ilk başladığında ucuz bir sahtesi vardır herhalde..benimde yeşil bir fortunam vardı..kaybettim sonraa..gerçekten büyük bir aşk..az önce takımları elden geçirdim de birazz ...hikayeniz çok güzel...sezonu bekliyoruz hepberaber...rastgele..
way be hepsi bir öncesinin trofesi yeni sezonu iple çekiyorum bende, hatta bu haftasonu karadeniz kıyılarında denemelere başlayacağım. rastgele
Güzel hikaye Volkan. Ben de bu kış levrek için Karadeniz'e mi gitsem yoksa Ege'ye mi karar veremedim hala
Bende halen ne gündü bee.. diyorum. Şu anki takım ve sahtelerim olaydı o gün ne olurdu acaba diye de, düşünmeden edemiyorum. Sizin gibi bizde sezonu bekliyoruz. Çok değil, 1 ay kaldı ama günler geçmek bilmiyor. Sezonunda böyle bir av günü nasip olsun hepimize. Gerçekten müthiş bir gündü. Halen konuştuğumuz olur. Bende levreksizlikten ve özlem çektiğimden atçeke, yazayım dedim. Rastgelsin... Teşekkürler Okan, Ekim ayına kadar düşünmeye devam et. Sonra hareket zamanı. Her nereyi seçersen seç, rastgelsin...
Abicim demekki bak o günden sahte kaybetmek, suya atlamak gibi kötü aliskanliklar edinmissin kamis parçasi kaybeden olmamis gerçi Güzel hikaye Volkancim
Cok cok guzel ani sevgili Volkan, Buyuk keyifle okudum... Herkesin bir Serhat Abisi vardir...Benim kinin adi Serdar'di...Volkan'di, Ayhan'do, Aykut'tu... Sen at cek askinin nasilm basladigini anlattin ben Abileri hatirladim... Anilar, anilar... Kendine iyi bak kardesim... Rast gelsin...
:laughing: :laughing: :laughing: İnsan birazda iyi şeyleri alışkanlık edinir; levrek yakalamak gibi... Teşekkürler, sana da rastgelsin...
Teşekkür ederim Hüseyin abim. Hepimiz bi vesileyle başlıyoruz işte. Benim de virüsüm bu av olmuştu. Halen levrek avı denince, gözümün önüne ilk o günün görüntüleri gelir. Bu mevsim işler hafifledi, levrek için sabırsızlıkta başladı. Hem anılarımı tazeleyeyim, hem kendime hem levrekçi arkadaşlara bi şevk gelir diyerek yazayım dedim. Rastgelsin abim, herşey gönlünce olsun...
Gerçekten büyük mutluluk olsa gerek Volkan o anları yaşamak senin yazılarını okudukça bende ordaymışım gibi o anları yaşamışım gibi hissettim gerçekten güzelmiş anın. bunlardan ders çıkartmak lazımki bu sene bunlara benzer olaylar yaşama sevgili Volkan rastgele.
Süper hikaye. Çok verimli bir günmüş gerçekten, inşallah bu sezon benzerlerini yaşarsınız yine Serhat abiyle. :thumb: Rastgelsin kardeşim.
Hiç sorma Recep abi, süper bir gündü, rüya gibi. O zamanlar ne levreğin L'sini ne sahtenin S'sini bilmiyordum. Teşekkür ederim, sana da rastgelsin abi... Teşekkür ederim Aykut, belli ki sürüye denk gelmiştik. Bizim mekanlarda sezonda 1-2 defa yaşanır. Bizde duyarız, geçen sezon aynısı ekim sonunda yaşanmıştı başka bir avlakta. Hafta içi olduğundan biz yoktuk mekanda. Levrekçiler gag demişler o gün. Ertesi gün mekan full çekmiş ama nafile Biz asıl o balığı kaçırmasaydık nasıl bir av yapardık diye düşünüp hayıflanıyoruz ama her işte bir hayır vardır derler ya! O gün eğer öyle bir hata komşu yapmasaydı limitlerden haberi olmayan biz balığın anasını ağlatacaktık muhtemelen. Ben gene elimdeki 2 tl'lik sahteyle tutamayacaktım belki ama çok sayıda balık tutacaktık ekip olarak belki de. Bu açıdan bakınca iyi de olmuş. Sana da bi benzeri nasip olsun.
sevgili volkan, bu kışı hepimiz sabırsızlıkla bekliyoruz. kendime o kadar kayda değer jig takımı kıyıdan sörf takımı yaptım ama gönlüm at çektedir. kendimi daha özgür hissediyorum avlak avlak dolaşabiliyorum. senden bu sezon trofe bekliyorum buna benzer (hatta daha yüksek kilolarda ) bir raporum var burada aklıma o geldi. bu tip arka arkaya balık yakalanıyor genelde ama işlk levrekte kıyıda telaşe olursa levrek kaçıyor. çok temkinli olmak lazım. ava 4 kişi gidilsdiyse 4 ü de balıkla evine gidebilir. anlamadığım bir şey var kumsalda levreği neden kepçeleme ihtiyacı duydu serhat abin.karaya oturtup tekrar balığın yanına koşup almadı. çizme mi yoktu acaba. neyse bol trofeler rastgelsin.
Zaten bu iş kumar gibi alışana kadar hep kazanıyosun:laughing: Bir kere zerkeyledimi damarlara bu aşk, balık olmasa da sabaha kadar ayaz vız gelirmrsparkle Yakalayamadıkça hırs ve heves artar, aynı zamanda sahtelerin sayısı da Bu sezon Tüm At-Çekçilere Limitler dahilinde balıklı avlar dilerimreeling Hayırlı Ramazanlar...
Teşekkürler Atıl abi. Bence de atçekin tadı bir başka. Yemli de avlanıyorum ama aklım hep levrekte. Sen neden sevdiğini çok güzel özetlemişsin. Bizim nedenlerde benzerleridir sanırım. Kumsalda neden kepçe kullanmakta ısrar etmesini bende pek bilmiyorum, geçmiş gün ayağında çizme varmıydı yokmuydu tam hatırlamıyorum ama sanırım kimse de çizme yoktu. Kepçe daha garanti olduğu için sanırım, kepçe kullanmak istiyordu. Balığın karnı kuma oturursa kumdan güç alıp kafa atabilir mantığı güdüyordu. Doğru veya yanlış. Ben zaten kepçe taşıyan biri değilim. Şu zamana kadar da yokluğunu hissetmedim, şükürler olsun. Balığın fotosunu da yükledim abi. İlk sayfada. Şu resime çeşitli zamanlarda belki 30 kere baktım. İnsan darlandıkça bakıyor, baktıkça özlem duyuyor. Çok yakışıklı bir levrek ama Allah için, doğru değil mi? Rastgelsin abi...
:laughing: :laughing: :laughing: Doğru valla... Bir kere bulaştık, çıkamıyoruz. Sahtelerin sayısı da arttı dediğin gibi. Sana da hayırlı ramazanlar dilerim...