Levrekle ilgili çeşitli av teknikleri var. Hemen hemen hepsini okudum. Kimisi gezer kurşunlu takımla sardalya fleto kimisi sahte balık, kimisi silikon kullanmakta. Sardalya fleto kullananlar olta attıkları bölgeye 2-3 gün beklettikleri kokmuş sardalya falan döktüklerini balığın kokuya geldiğini yazıyor. Avlaktaki birkaç ustadan da aynı şeyleri duydum. Kimisi de sahteleri (sert - silikon) bir hafta sardalya mahmuzunun içinde beklettiğini söylemişti. İzmir yöresinde atçekle balık yakalayanların büyük bir bölümünün de yeşil ve mavi tonlarla balık yakaladıklarını biliyorum. Merak ettiğim nokta levrek görsele (renk) mi yoksa kokuya göre mi hareket etmekte. Her ikisinin de etkisi varsa sahteleri sardalya kokusuna bulamak doğru bir yöntem olmuş olur mu?
İkiside değil: Hareket ve ses. Ama şu var elbette, kötü kokan yemi hiç kimse yemek istemez. Eğer elinizden yağ, nikotin vs. bulaşırsa yeme, yemde kökü kokar haliyle.
Bu balık bir zargana topunu bile attığınızda etrafında fırıldak gibi dönen bir balık... Kendi gözlerimle şahit oldum... Silikon vardı şamandıraya bağlı ama o silikonu takip edeceğine, şamandırayı almak istedi ve defalarca denedi, olmadı ve uzaklaştı.. İkisinde de koku olmadığına göre demek ki sardalyaya bulamak çözüm değil aksine ters etki yaratabilir... leş gibi kokan ve hareket eden bir cisim? O anlattığın koku olayı bence bölgede mazmozlama yapmış ve etrafta ne kadar istekli balık varsa oraya çekmiş, levrekte o bölgeye yatak yapmıştır... yemlik balık ne kadar çok olursa levrekte hep orada olur...
Abi yine senin dediğine geliyor mevzu, herhalde arayış esnasında o top düşünce oraya, bir balığın sıçradığını zannetti ve bir kaç hamleyle almak istedi ama alamadı... Topa ilişik bir iğne olsaydı yüzde doksan oltanın ucundaydı... Daha önce de benzer bir olay kurşunda oldu.... bu sefer çekiş esnasında kıyıda bir kaç metre kala iskandil kurşunu almak istedi ve doğal olarak alamadı... sonra uzaklaştı... Buradan çıkan sonuç, seni doğrular nitelikte... hareket ve ses..
Meradaki balık bayat sardalyaya alışmışsa o şekilde yakalanabilir. Sahtelerin rengi apayrı bir konu. En iyisi kaliteli sahtelerden hoşuna hangi renk gidiyorsa onu kullanmak. Gece biraz daha janjanlı renkler tercih edilebilir. Boy 11-15 cm ideal. Sahteyi sardalya yağına vs. bulamak faydalı olacağı gibi bence gereksiz bir uğraş olur.
İngilterede yapılan yalancı yem testlerinda ilk faktör hareket olarak tesbit edilmiş.ardından renk-ses vs geliyor..
Denizde, HAREKET = SES eşitliği geçerlidir. Balıkların en az iki kulağı var. Birisi, şu malum kafasından çıkan taşlar. Diğeri ise yan çizgileri veya o şekilde boydan boya yerleşmiş organlar. İkincisi, yemin kuyruk sallaması gibi düşük frekanslı sesleri algılar. Yemin suda oluşturduğu ufacık basınç farkları, işte o yan çizgilerle algılanır. Levrek bu konuda uzman bir balıktır.
Ve bu yüzdendirki .. bazı yalancıların içine bilye koyarlar.. ilgi çeksin diye.. tıkır-tıkır.. balıgı kandırmak için daha neler icad edeceğiz bakalım..
İkisi aynı şey. Daha doğrusu şöyle, hareket her zaman bir ses üretir. Hareket varsa, orada seste vardır (boşluk, uzay hariç, her yerde, her zaman). Hareketi ışığın değişimiyle gözle, basınç değişimiyle de kulakla (+yanal çizgi vb. organlar) algılar canlılar. Şimdi buradaki mesele şöyle bir şey. Sesin frekansı, yani titreşim sayısı. Elinize bir kalem alın. Saniyede 1 kere sağa sola sallayın. Bu 1 hertz (Hz). İki kere sallarsanız 2 Hz. 100 kere sallarsanız 100Hz. İnsan kulağıda, balığın "kulağıda" 40-50 Hz'den daha düşük, yani saniyede 40 - 50 salınımdan altını farkedemiyor. İnsanda bu limit 16, ama 16 Hz'i duysak bile, yönü vs. anlayamıyoruz. Ama balığın yanal çizgisi, 1 Hz'den daha düşük sesleri bile algılayabiliyor. Ve yönünü vs. rahatça tespit edebiliyor. Biz ise, bu sesleri algılayamadığımız ve öyle bir organa sahip olmadığımız için bunu hafzalamıza alamıyoruz. Levrek bilinenin aksine sahtenin rengine çok fazla dikkat etmez. Doğru sesi çıkaran sahte, rengi, şekli vs. ne olursa olsun iş görür. Ama bu levrek sadece sese bakar demek değil. Koku ve görüntüyle yem bulabilir ama, bu asli avlanma yöntemi değildir onun.
Bende tamamen aksiyon diyeceğim. Levrekler ve Lüferler adına ambarlı levrek meralarında lüfer meralarında gürültü kirliliğinin olduğu yerlerde balık neden durur neden bolca av verir. neden canlı zargana yer. neden izmarite gelir? neden karidesin hareketine yürür, ses? en son satırını okudum yazının okumadan yazdı deme.... balığa gidiyorum gelince devam ederim.....kolay gele
Ustalar zıpkıncılar gibi sizde bilirsiniz. Levrek avında agaşon denen bir av şekli vardır. Levrek meraklı bir balık olduğundan taş veya bıçaklarını kayalara vurarak balıkların dikkatlerini çekmeye çalışırlar. Levrek için: 1) Öncelikle merak 2) Ses 3) Hareket 4) Renk Balık meraklıysa ses veya harekete gelir. Örnek veriyorum denizde bir levrek olduğunuzu düşünün. Sizden uzakta kayanın arkasında olan bir olayı göremezsiniz ama sesini duyduktan sonra gidip bakma isteği duyarsınız. Sonrada hareket ve rengine bakarak saldırıyı yapar veya yapmazsınız. Nacizane görüşüm budur
Levreği oturup deşmek ayrı bir konu. Deşmek dediysek, cerrahi müdahale değil elbette. Biyolojisi, ses, ışık, koku vs. ye tepkisi gibi, karakteristik özelliklerini incelemek söz konusu olan. Ama "levrek için sahte lazım, nesine bakalım" sorusuna cevap daha ayrı bir konu. Bu noktada diyoruz ki, hareket. Yani ses çıkarma. Zira, levrek sese hiç bir zaman kayıtsız kalmaz. Sesi ne çıkarır? Silikonun kuyruğunun dönmesi, salınması bir ses çıkarır. Sahtenin içindeki bilyalar da ses çıkarır. Sahtenin kendi askiyonu da ses çıkarır. Ama siz elbette ki deve çanını, yada sazancıların amlum çanını alıp sahe yerine kullanıca, süper ses çıkarıyor diye, tüm levrekler sıraya dizilecek değil. Elbette sahtenin görüntüsü, kokusu vs. de ciddi anlamda önemli hususlar. Ama ilk bakılacak, olmazsa olmaz, çok iyi olacak olan şey, düzgün hareket etmesi, düzgün ses çıkarması. Bu yoksa, ötesi pek bir işe yaramaz. Dikkat edilirse, en başında ses demedim, hareket ve ses dedim. Bu noktada hareket, aksiyon demek elbette. Peki nasıl hareket? Örneğin, levrek için -yeri ve zamanına göre- en iyi sahteler askıda kalan (ne batan, ne yüzen) sahtelerdir. Bunu birazcık çeker, durdurursunuz ve levrek lap diye yapışır. Ama bazı başka yer zaman için en iyi sahte, suyun üstünde hoplayan, zıplayan popper denen türler olur. Bu hareketleri düzgün yapıyorsa sahte, bilhassa su altında çekilenler için sesle dikkat çekme özelliği de varsa, o sahte levreği yakalar. Ama bu özet, üstünkörü bilgiyi daha fazla dağıtmak, dallandırıp budaklandırmak bu gibi bir topikteki cevap için fazla ve yersiz olur. O mevzuyu daha geniş ele almak lazım gelir.
Peki agaşon tekniğiyle olan levrek avına ne diyeceksiniz? Balığın merakına? Ne renk var ne de hareket? Ayrıca ses ile balıklar sıraya girecek demedim. Meraklı bir balık olduğu için sese geliyor dedim. Sizinde söylediğiniz gibi hareket ses getirir....
Biz mesela Galata'da levrek tutarken, kurşunun üstüne iki tane kocaman boncuk takıyoruz. Sallayınca birbirine vurup, küt küt ses çıkarıyor. Levrek koşup geliyor hemen. Şimdi levreğin boncuk merakı mı bu? Elbette değil. Levrek için o tıkırtılar, zıpkıncının gözlüğün camına, kayalara vs. vurması, bildiğiniz kapı çalma olayıdır. Levrek bu seslere kayıtsız kalmaz. Uzaktaysa gelir, yakındaysa döner bakar. Ama baktığı yerde yiyecek bir şey görünmüyorsa (gözle veya kulakla), elbette ki birşey yemek için de hamle yapmaz. Önemli olan levreğin dikkatini çekebilmek.
Buradaki asıl husus şu. Dediğim gibi, bir hususa dikkat çekmeye çalışıyoruz, detaylara girmiyoruz. Levrekler, daha doğrusu ispendekler küçükken sürüyle gezer ve gezer. Yani pek yerlerinde durmazlar. Ama büyüdükçe gezmeyi bırakırlar. Aheste aheste salınırlar en fazla bir taşın dibinde. İşte bilhassa ispendek olmaktan çıkmış ve yalnız yaşayıp pek gezmeyen levrek, 2m ötesinden geçen sahteye kayıtsız kalabilir. Ama ses çıkarıyorsa, içgüdüsel olarak o tarafa yönelecektir. Bu da levrek avında çok ciddi bir fark yaratır.
merhaba ahhhh levrek avı.tam bir ustalık ve sabır ister.bir kere levrek avı için şu yada bu demek çok zor.bazen size bütün bildiklerinizi unutturur. ben yıllarca deniz levreği avladım.çok hikayeler duydum ama çıkardığım sonuçlar şu, -levrek çok kurnazdır ses ve görüntü kabul etmez. -suyun rengi çok önemli,havadaki ışığın suya yansıması çok önemli,örneğin sabahın alacakaranlığında yediği yemi gün aydınlanınca yemez vs. -o mevsimde ve o günlerde daha çok denizde hangi balıkalara saldırıyorsa ona çok benzemeli yem.yoksa istediği kadar ses çıkarsın ve renkli olsun.hatta ters teper.(çok dalgalı ve köpüklü su hariç hengamede saldırabilir) -durgun suda saldırmaz(istisnalar hariç) -birgün önce 20 parça levrek aldığınız yerde yarın aynı yerde aynı yemle bir tane bile alamıyabilirsiniz.başka yeme vurabilir. -sahte karides ve zargana çekerken çırptırma hareketi çok öenmlidir(özellikle karideste ayrı bir ustalık ister)rapala da çok öenmli değil. -rapalayı çekme hızı çok önemli -sahte ile deniz levreği yakalamak balıkçılıkta en son ustalık seviyesidir(bana göre).tesadüfleri kastetmiyorum sürekli tutanlar için söyledim. -bazı yerlerde üçlü zargana takımının önüne ses çıkma özelliği olan şamandıra takarlar balığın dikketini çeksin diye.her balık merak eder levrekte gelir bakar ama yemi beğenmezse kuyruğuyla yeme vurur gider -rapala türü balıklar çok dalgalı ve bulanık sularda iş yapar ama diğer durumlarda sahte karidesler ve zarganalar daha iyi iş yapar. -levreğin dönem dönem ne yediğini tahmin etmekte en önemlisidir.sardalya akını olduğu zaman sardalya benzeyen balıklar vs. -ve ennn önemlisi levrek avında hayatınızın her aşamasında yeni bir şey öğreniyorsunuz ve eski doğru bildiklerinizi bazen size unutturabiliyor. herkese saygılar.