Balığa sadece ticari emtia gözüyle bakan, doymak bilmeyen iştahları ve zengin olma hırslarıyla denizlerin sultanı Lüferin hayatını karartan büyük tekne sahipleri, aç gözlü kabzı mallar, lüks restoran zincirleri... Bu şuursuz eşkiyalar yüzünden çocuklarımız gelecekte Lüferin sadece resimlerine bakmakla yetinecek.... Konu rastgelebalikci@yahoogroups.com grubunda hararetle tartışılıyor.. İzlemenizi tavsiye ederim. Alıntı: Balıkçılıkta pek adı sanı duyulmayan ülkemiz balıkçıları Ege, Marmara ve Karadenizdeki Lüferlerin avlanması hususunda EN BÜYÜK LÜFER AVLAMA payına sahipler. Neden acaba? Haldun Bey'in tespitlerine ek olarak bende kendimce bazı eklemeler yapmak istiyorum. 1-Üklemizin lüfer popülasyonu araştırılmalı, lüferlerin göç yolları çıkarılmalı eğer balıkçılıkta mümkünse kuşlardaki gibi halkalama sistemi (emin değilim olabilir diye yazdım) yapılarak bu popülasyon takip edilmeli. 2-Lüferlerin göç yolunda göç mevsiminde avlanan balıkçı tekneleri radyo sinyalleri (başka bir sistemde olabilir) ile takip edilip göç yolunda avlanan tekneler kontrol edilmeli uyarılmalı. 3-Balıkçılarımız bu işin uzmanı kurumlar tarafından baştan savma olmayan bir eğitimden geçirilmeli, belgelendirilmeli. 4-Balık hallerinde belirli ölçümler yapılarak genç lüfer bireylerinin avlanmasının önüne geçilmeli. 5-Lüferler için tehlike arzeden her tür ağ çeşidi için önlem alınmalı. Zaten yasak olan trol ağları ile avlanma sıkı takip edilmeli. 6-Çinekop diye satılan küçük lüfer balıklarının satışlarına belirli kotalar konulmalı ve denetlenmeli. 7-Lüferlerin yumurtlama alanları izlenmeli ve buralarda yapılacak avcılık izlenmelidir. 8-Lüfer ile ilgili toplumsal şikayetlerimizi ve çözüm önerilerimizi ilgili Bakanlığa ulaştırmalı ve kendilerinden yazılı cevap beklediğimizi belirtmeliyiz. Alp.O 2010/3/2 Selma Uyguc <Selmau@doganholding.com.tr> Arkadaşlar, Haldun konuyu birden fazla başlık altında analiz edip sonunda da lüfer'e dair bir şeyler yazacağını taahhüt etti. Aşağıda ilk parçayı gönderiyorum. Yazının devamını da çeşitli rüşvetler ileri sürerek yazdırıyorum. Sevgiler, Selma Uyguç Hukuk Bölüm Başkanı Doğan Şirketler Grubu Holding A.Ş. Tel : +90 216 5569206 Faks : +90 216 5569174 _____ From: Haldun UYGUÇ [mailto:haldun@btdepo.com] Sent: Tuesday, March 02, 2010 10:58 AM To: Selma Uyguc Subject: lüfer Konu uzun ve zor bir konu parça parça yazacağım. İyi yaptığım işler arasında uzun yazılar yazmak yoktur. Selamlar Haldun Konuyu anlamak, Sorun nedir? Konu aşağıda Greenpeace 'in yaklaştığı gibi bir doğa konusu değildir. Greenpeace çok güzel işler yapmıştır. Özellikle yasak boy avlar için balık şablonları yapıp satıcı ve halka dağıtılması, bunların balık alırken ölçü şablonu olarak kullanılması son derece faydalı olmuştur. http://www.greenpeace.org/turkey/press/releases/greenpeace-yavru-bal-k-av-n- n Ama sizinde gördüğünüz gibi sonuca bir etkisi olmamaktadır. Konu, ciddi oranda rant ve hemşericilik(siyaset) ve cahillik(denizden ve özellikle balıktan anlamıyoruz) ekseninde yürümektedir. Konuyu eğer iyi anlarsak hedefi de doğru tesbit edip nokta atışlar yaparak bir başarı sağlanabilir. Burada LÜFER balığının hedef seçilmesi yerinde bir hareket ama bunuda kısa ver uzun vadede net gerçekçi hedefler koyarak yapmak mümkün. Önce konuyu kısaca genel olarak anlatmaya çalışacağım sonrada lüfer merkezinde birkaç bilgi ile konuyu hedefe yönlendirebiliriz diye düşünüyorum. Rant: Limanlara gittiğinizde gördüğünüz büyüklü küçüklü balıkçı tekneleri sezon tabir edebileceğim av dönemi için önceden borçlanmakta ve kabzımallarda yüklü avanslar çekmektedirler. Bu şekilde sezonda tutulacak balığı ön ödemeli olacak devretmektedirler. Buda sizin hallerde ve limanlarda satılacak balık bulamamanız anlamına gelmektedir. Konuşulan paraların avaraj 100- 500bin tl ler civarında olduğunu düşünürseniz ciddi bir para olduğunu görebilirsiniz. Kabzımal tutulacak balığı garantilediği için fiyat rekabetide minimum olmaktadır. Balığın büyük kısmı Karadeniz ve boğaz ağzında tutulmaktadır. Burada hakim rüzgar poyraz dır. Hersene sezona denk gelen fırtınalar bellidir. Ve balık sakin havalarda tutulur. Çok sık hava patladığı için balık örneğin 1-2 tl ye alınır bir kısmı taze birkaç gün saklanır kalanı -40c de şoklanır. Hava patlayıpda tekneler çıkmadığında ki bu 5-10 günlük dönemler halinde tekrar eder. Balıkçı 1tl aldığı 1M$ değindeki balığı 5 ila 10 gün içinde 6 ile 8 katına satar 6M$ .Fena paramı? Bunu limanlarımız ve kabzımal sayısı ile çarparsanız. RANT boyutlarını hayal edebilirsiniz. Şimdi bu tekne sahiplerinin 30-50 kişi çalıştırdığını teknelerinin, motorlarının ve elektronik ekipmanlarının değerinin bir sevet olmasını daha iyi anlayabiliriz. Bu şahıslar Karadenizli ailelerdir ve ciddi ekonomik siyasi güç sahibi olmuşlardır. Bu ekonomik ve siyasi güçleri onların Romanya, Gürcistan, Ukrayna vb. Karadeniz ülkelerinin( kalkani palamuti hamsi vb avı) , egede yunanistanın( kılış orkinos, sardalya, trol ile karides ve barbun, kalamar) ve akdenizde ( orkinos ve kılıç ağırlıkta olmak üzere.. )de kıbrısın da sorun olmalarına yol açmıştır. Haldun UYGUÇ BTdepo Ltd. Şti. Ayşeçavuş Sok. Tepret Apt. No:33 Suadiye / İstanbul / TURKEY Tel +90 (216) 445 79 59 Fax +90 (216) 445 79 60
Ülkemizde ticaret ahlakı aynen bu şekildedir, istisnalar kaideyi bozmaz, sizde güzel örneklemişsiniz.
Sorunun çözümüne çareyi malesef yıllardan beri bulamadık. Şimdi AB'ye girmek istiyoruz ve sorun oraya taşınmış oldu.!: Balıkçılık ''uyum müktesebatı incelendiğinde, bu sorunun o uyumla,çözüleceğini ,görüyor ve umut ediyorum. AB bize, siz bu işi yönetemiyorsunuz diyor ve ''müktesebatta bize,''Yönetim gereksinimleri adı altında,balıkçılığı yönetme dersi veriyor resmen.! Bu dersi güzel çalışmadığımız takdirde sınıfı geçme şanşımız yok. Hijyenlik ve izleme konularına baktığımızda dersi çalışmaya başladığımızda görülmeye başlandı,ilerleme var. Bence sorunun çözümü tutanda değil tutturanda !!!.
Ülkemizdeki balık avcılığının sınırlandırılması ve deniz türlerinin korunması için elimizde ne olduğuna bakarsak; kurumsal olarak tarım ve köyişleri bakanlığı, çıkarılan ticari ve sportif balıkçılık tebliğleri bunun dışında akdemik olarak neredeyse hiç bir faaliyetin olmadığı bir ortamdan başka bir şey olmadığını görürürüz. Buna karşılık, yukarıda bahsedilen yüksek ticari rant buna verilen/alınan siyasi destek, bilinçsiz avlanan kıyı köylerinin balıkçılık kooperatifleri... Aslında siyasi irade gösterilip, akademik yardım alınıp bir denizcilik bakanlığı oluşturulursa ve bu çalışmalar bu bakanlığın bünyesinde yapılırsa şu an neredeyse soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan balık neslinin (sadece lüfer olduğuna hiç inanmıyorum) kurtarılabileceğine dair ümit taşıyabilirdik. Ayrıca akademik çalışmaların nasıl yapılabileceğine veya varsa yapılmış çalışmalara çok kolay ulaşabilirsiniz. Yapmanız gereken, Su ürünleri fakültelerinden herhangi bir akdemisyeni telefonla arayarak bu soruları sormak. Ben İstanbul Üniveristesi ile görüştüm ve ne yazık ki Karadenize kıyısı olan ülkelerden sadece Türkiye haricinde diğer ülkelerin tamamının akademik çalışma yaptığını öğrendim. Şaşırmadım doğal olarak. Ayrıca Yunanistan'ın da aynı şekilde ticari balıkçılığı çok sıkı tuttuğunu öğrendim. Hatta Yunanistan sayesinde halen Ege ve Akdeniz'de bazı balık türlerinin kıyılarımızda avlanabildiğini düşünüyorum. Bunun Karadeniz için de geçerli olduğunu biliyorum. Burada bence yapılması gereken sportif balıkçılık dernekleri, greenpeace gibi sivil toplum kuruluşları ile tarım ve köyişleri bakanlığına biraz da olsa baskı yapmaktır. Bu baskı sonuç verir mi orası meçhul. Forumumuzda benden bu konuda daha bilgili ve tecrübeli olan arkadaşların benden çok daha iyi yorum yapabileceklerini düşünüyorum.