Lüfer takımları için, çelik tel alternatifleri.

Lüfer hırslı bir balıktır, yeme ok gibi dalar ve bir hamlede yutar. Heleki aç olan lüfer, bir hamlede yutabileceği yem arar, yani küçük yem. Biraz doyduğunda boyunun yarısı kadar olan yemleri tercih eder.

Bu lüfer avında önemli bir sorundur. Çoğu zaman lüfer, yemin ağzını ve yutağını olduracak kadarını ağzına alınca, çenesini kapar ve oradan yemi keser. Ama her zaman olmasa da, sık sık lüferin yemi büsbütün yutması durumuyla karşılaşılır. Bu durumda, beden/köstek lüferin dişlerine tekabül eder ve lüfer onu zahmetsizce keser gider.

Bir diğer sorunsa, lüferin kalabalık gezmesidir. Yanak yanağa denen bir olay vardır. Hırsızlı lüfer takımı atılır, her iğneye birer lüfer gelir, tek takım 2-3 lüfer tutar. Bu olayın ardında yatan gerçek, şöyledir. Lüferin biri güzelce salındığı için cazip duran yemin kuyruğuna dalar ve hırsıza yakalanır. Bu durumda kafa sallamaya başlar. Görünen resim şöyledir, bir lüfer bir yemi ısırımış, koparacağım diye kafa sallıyor. Yanındaki diğeride, onun ağzındaki yemin kalanını kapmak için saldırır, o da oradaki iğneye yakalanır.

Ama lüfer kibrit çöpü kadar beyni olan bir balık. Şimdi ilmin başka versiyonuna bakalım. Lüfer yakalanır hırsıza. Kafayı sallar. Bu durumda önündeki misinada sallanır. Ve yanındaki lüferin o minicik beyni, sallanan misinayı yemin devamı zanneder. Onu yem sanan bu balıkta, doğrudan misinaya dalar, keser geçer.

Bu sorunu önlemek için, takımın yeme yakın kısmı çelik telle yapılır.

Ama işte bu cümle yanlış bir cümledir: "Bu sorunu önlemek için, takımın yeme yakın kısmı çelik telle yapılır." Burada doğru cümle, "Takımın yeme yakın kısmı dişlere dayanıklı yapılmalıdır" olmalıdır.

Ama bu cümlede yanlıştır, daha doğrusu biraz eksiktir. Önemli olan, bedeni/kösteği dişlerden korumaktır. Bunun iki yolu vardır.

1. Bedenin lüferin dişlerine ulaşmasını engellemek. Bunun yolu kısa pala iğne kullanmaktır. Nasıl mı, şu şekilde olur. Eğer lüfer balığı derin yutarsa, uzun pala iğne veya kaizu gibi derin saplanan bir iğne, tam olduğu yerden lüfere saplanır. Yani, balığın midesine oturur iğne. Uzun pala iğnelerin en temel özelliklerinden biri budur, ağzın derinlerine saplanması.

Kısa pala iğneler ise, dudağa daha yakın yerlerden yakalar balığı. Böylece lüfer bedene ulaşamaz olur. Uzun pala iğne ise, kendi balığın midesinde kaldığı için, bedeni lüferin dişlerinin önüne teslim etmiş olacaktır.

Bu, bütün yutma sorununa karşı bedeni korur. Ama diğer lüferin misinaya dalması sorununa çözüm olmaz. Bunun çözümü, misinaya sallanacak boşluk vermemektir. Becerilebilirse, yakalanma anından itibaren boşluk verilmeden çekilirse lüfer, önündeki misina sallanmayacağı, her gergin kalacağı için sorun olmaz.

Ama bu kolay becerilemez.

2. Bedenin yeme yakın kısmını dişe dayanıklı yapmak. Bu iyi bir çözümdür, lüfer artık misinayı kesemeyecektir. Ama dişe dayanıklı malzemeler yemin sunumunu bozar. Bu yüzden de lüferin vuruşu azalır. O nedenle bu çözümü olabildiğince yemin sunumunu bozmayacak şekilde yapmak gerekir.

Bu hususta FC misinalar rakipsiz nitelikler sunar. FC misinanın iki parametresi diğer misinalara fark atar. Birisi görünmezliktir. Bu sayede yemin görüntüsünü çok etkilemez, lüferi işkillendirmez. Ama bir diğer özelliği ise, hırpalanmaya karşı çok dayanıklı olmalarıdır. Yani, ufak tefek zedelenmelerden, taşa vs. sürtmeden etkilenmezler.

Dişe dayanıklı olayını çeşitli şekillerde yapmak mümkündür. İlk yöntem, FC misina kullanmaktır. Bu durumda ya çok kalın ve sağlam bir misina, yada dişlerin arasında kalıp etkilenmeyecek bir misina kullanmak çözümdür.

Dişerin arasında kalacak misina için, lüferin büyüklüğü önemlidir. Büyük lüfer, yani en azından lüfer olmuş, 35 - 40 cm'den büyük lüferlerin diş yapısı farklıdır. Uzatmadan, onlar için, eğer 0.32mm civarı FC misina kullanırsanız, misina dişlerin arasında kalır ve lüfer onu kesemez. FC misina hırpalanmaya dayanıklı olduğu için dişe temastaki ufak tefek kesiklerden vs. etkilenmez. Ama bu formül daha küçük lüferler için geçerli olmaz. Onların dişlerinde bu kadar boşluk yoktur, hatta hiç boşluk yoktur.

Geri kalan çözümlerden biri, kalın FC misina kullanmaktır. 0.60, 0.80 gibi kalın FC misinalar, dişlerden çok az etkilenri ve hemen kesemez lüfer onu. Böylece 5-10 balık tutana kadar bu misinalar dişlerden korur takımı. FC yerine normal misina kullanmak yemin görünüşünü bozar.

Her durumda, yemin önüne takılan kalın bir misina, yemin aksiyonunu çok kötü etkiler. Bu nedenle, misinanın iğnelerle gevşek bağlanması gerekir. Bildiğimiz rapala düğümü gibi bir şekilde yani.

Diğer seçenekler ise, çelik tellerdir. Bu noktada kalın misina için söylenen her şey aynen geçerlidir. Ama durum daha kötüdür. Çünkü çelik tel çok görünürdür. Bu nedenle asıl sorun, çelik tel seçimidir. Ne kadar inceyse o kadar iyi.

Piyasada çok çok ince çelik teller bulunabiliyor. 0.25 misina kadar olanlar var mesela. Bunlardan bulmak faydalı olacaktır. Bir hususa daha dikkat çekmek gerekir. Parlak, demir renkli çelik tel, çok fazla görünür. Kahverengi, soluk renkli olanlardan bulmak gerekir.

Bu noktada bir mesele daha öne çıkar. İnce çelik tel zayıf olur, hemen pıt diye kopar. dişlere de çok dayanmaz. Kalın çelik tel ise, balığı ürkütür, balık vurmaz.

Bu noktada orta yol, tekli çelik tel kullanmaktır. Bu iş için yapılmış ince ve gayet sağlam tekli teller piyasada mevcut. Çoklu telin her bir kılı teker teker çabucak kopar ve dişlere vs. pek dayanmaz. Ama tek tel böyle bir sorun göstermez.

Bu tür telleri bulmakta sorun yaşıyorsanız, gitar telleri biraz daha zayfı olsada işinizi görür, kalamaya kuvvet artık ötesi..

Kalın misina ve çelik tel uygulamalarında yemin önünde kalacak kısmın boyu bir karış civarında olmalıdır. Çelik tel ile asıl beden, düğümle birleştirilmeli, fırdöndü filan konmamalıdır. Bedeni kurşuna bağlayan yerde özellikle, çok kaliteli bir fırdöndü, tercihan bilyalı fırdöndü olmalıdır. Takımı yaparken ilk iğnenin sapına bir fırdöndü eklenmeli, rahat dönmesi sağlanmalıdır. Çelik telde bu fırdöndüye takılmalıdır. Bu tekli tellerde çok gerekmeyebilir ama, tipik çok telli olanlarda elzemdir.

 

Serdar abi hep lüfer hep lüfer..Bizim lüferi gördüğümüz yokki,Bir kerede bizim için çipura hakkında detaylı bir yazı yazamazmısınız?