renkler soğuktan sıcağa doğru, yani mavi renk temiz noktaları kırmızı renk te en kirli noktaları gösteriyor
Yücel güzel bir bilgi teşekkürler..Bunu bulabileceğimiz link varmı?? Marmaranın geri kalan tarafları için
İçim karardı yücel kardeşim.Çocukları adaya götürüp denize sokuyorduk bu resimden sonra orayada bile bile götürülmez artık
Resime dikkatli bakarsan burgaz ve heybeli nin güneyi en temiz nokta yani, bu 2 adanın güneyi en temiz nokta
Yücel arkadaşım, bu gerçekten çok güzel bir paylaşım ve bunu bilimsel çalışmalarımda kullanmak isterim ancak bunun için kaynağını bilmem gerek.Hharitayı bulduğun kaynağı da verebilir misin?
kırmızı ve mavi tamamda yeşil renk hangi renge yakın acaba? Küçükçekmece gölü bile yeşil çıkmış? Benim boğaz ve marmarayla ilgili merak ettiğim önemli bir nokta şu: Av esnasında baımıza dert olan çeşitli yosun kolonileri acaba kirliliğin bir sonucumu yoksa tarih boyunca boğazda varmıydı Yani bu bölgenin doğal bir özelliğimi yoksa sonradan mı oluşmuş. Yoksa bunlar katil yosun türü bişeymi?
Tabii ki tarih boyunca bu kadar yosun yoktu. Suya karışan azot miktarı arttıkça sudaki yeşil bitkiler de daha fazla büyümeye başlıyorlar.Azot nerden mi geliyor? Bildiğin kanalizasyon yani... Yosun konusunda ise, Marmara'da karşınıza çıkanların bir bölümü deniz ekosistemi icinde dogal olarak bulunan yani biyotopun bir parçası olan yosunlardır. Ancak bunun büyük bir bölümü ise kirlilik ile ortama taşınan ya da baskın duruma gelen yosunlardır. Katil yosunlara Marmara'da (henuz) rastlanmamakta.
Düşünüyorumda herşeye rağmen az da balık tutabiliyor olmamız ne kadar güzel birşey. Zaman devam edecek ama biz devam etmeyeceğiz. Ve gelecek nesiller bizim dönemlerimizi tarihte hiç olmadığı kadar ağır eleştirecekler. Tabiki gelecek nesiller kalırsa
Deniz kirliliği Diren kızım bunun nasıl oluştuğunu yaşadım,şeker kızım nasıl olsa bir araya geleceğiz o zaman konuşuruz.Olayda sadece bizim sorumluluğumuz yok biraz da Avrupaya kafa tutmasını beceremiyoruz.Sorumluluğumuz ise iktidarlardan yani siyasetten kaynaklanıyor.Bazı şeyleri heğimiz biliyoruzda nasıl bir araya gelip feryat edeceğimizi bilmiyoruz.Tırıvırı v.s fizikseldir,kirlilik kimyasaldır.Biz tek bir şey değil iki şeyi bir arada düşünmeliyiz,Fizik ve Kimya.İşin içine girince kimyanın ne menem bir şey olduğunu göreceksiniz.Bunu mesleğim olduğu için biraz daha hassas düşünmem doğaldır.Sevgilerimle.
Yıllardır malesef endüstriyel atıklar üzerinde yeterince denetim mekanizması oluşturulamadı. Firmalar atıksu arıtma tesisi bulundurmak zorunda, firmalar bu tesisleri kurup ya çürümeye bırakıyorlar ya da sadece denetim olacağını düşündükleri zamanlarda devreye sokuyorlar. Yani olay şu ki arıtma tesislerinin olup olmadığı denetleniyor ancak çalışıp çalışmadığı denetlenmiyor. Çalıştırılmadığı ise çoğu zaman bir şikayet olmaksızın tespit edilemiyor. Şimdierde Marmara Denizinin durumu bundan 10-15 sene öncesine göre çok daha iyi. Bunun sebeplerinden biri de sanayinin ağırlıklı olarak organize sanayi bölgelerine kayması ve şehir merkezinde kalan bazı değerli arazilerin satılarak burada yerleşen endüstriyel tesislerin şehir dışına kayması örnek verilebilir. Ancak denetim mekanizmasının yeterince çalışmamasının önümüzdeki 20 yıl içinde çok hazin sonuçları olacağını düşünüyorum. Denizdeki aşırı kirlenme ve ticari balıkçılığın yerleşik türler üzerindeki baskısı artık yerleşik olmayan göçmen balıkları da fazlasıyla etkiler hale geldi. Ciddi bir şekilde ,rezerv koruma alanları oluşturulması üzerine düşünülmesi gerekiyor.Çünkü denizdeki kirlilik zamanla ve biraz çabayla düzelebilirken ticari balıkçılığın türler üzerinde yarattığı yıkım çoğu zaman otoritelerce gözardı ediliyor. Agresif önlemlere başvurmaksızın en etkili koruma yöntemi de bence deniz rezervleri koruma alanlarının oluşturulup bu yerlerin her türlü ticari ve sportif avcılığa kapatılmasıdır. Ayrıca malesef halen denizden para kazanmanın tek yolunun balıkçılık olduğu gibi bir saplantı düşünce var. Oysa ki yurdumun güzel denizlerinde henüz az da olsa turistik sportif amatör balık avcılığından geçinen insanlar da var. Denizlerimizdeki türler üzerinde baskı oluşturmadan ve fazla yorulmadan denizden para kazanmanın en ideal yolunun bu olduğu kanaatindeyim. Umarım ilerleyen dönemlerde bu konunun üzerine daha fazla eğilinir ve gerekli kanuni düzenlemeler yapılarak bu tür işletmelerin çeşitli ayrıcalıklar verilerek(vergi muafiyeti) bu sektörün gelişmesi sağlanır.