Üzen araştırma: "Marmara'da balık kalmadı" Erdal-Sevinç İnönü Vakfı tarafından yapılan 'Marmara Denizi'nin Değişen Oşinografik Şartlarının İzlenmesi' araştırmaları tamamlandı. TEKİRDAĞ (İHA) - Proje yöneticisi Hidrobiyolog Levent Artüz, Marmara Denizi'nde ticari öneme sahip balık kalmadığını söyledi. Erdal-Sevinç İnönü Vakfı tarafından gerçekleştirilen 'Marmara Denizi'nin Değişen Oşinografik Şartlarının İzlenmesi' Marem projesi yaklaşık bir yıllık çalışmaların ardından tamamlandı. Prof. Dr. Dinçer Gülen ve Hidrobiyolog Levent Artüz, Marmara Denizi incelemelerinden Tekirdağ'a ait verileri bir kitapta toplayarak Tekirdağ Belediye Başkanlığı'na teslim etti. Belediye Meclis Salonunda inceleme sonuçlarını açılayan proje yöneticisi Levent Artüz, Marmara Denizi'nde ticari öneme sahip balık türünün kalmadığını söyledi. Projeye de Erdal-Sevinç İnönü Vakfı dışında İstanbul Üniversitesi Biyoloji Bölümü, Marmara Üniversitesi Biyoloji ve Kimya Bölümü ile Balıkesir Üniversitesi Biyoloji bölümlerinin de görev yaptığını anlatan Artüz, araştırmalar sonucunda Marmara Denizi'nin suda erimiş oksijen değerlerinin olması gerekenden çok düşük olduğunu söyledi. hidrobiyolog Artüz, "Proje çerçevesinde yapılan ölçümlerde özellikle yerleşim alanlarına ve dolayısıyla deşarj merkezlerine yakın bölgelerde atmosferle direkt temasta olan tabakadan derinlere inildikçe suda erimiş oksijen değerlerinin ciddi düşüş gösterdiği görüldü" şeklinde konuştu. Araştırmalar sonucunda Marmara Denizi'nde ticari öneme sahip balık türünün kalmadığını belirten proje yöneticisi Artüz, "Şu anda Marmara'da olan istilacı olarak gelmiş olan ve ticari öneme sahip olan deniz salyangozu var. Onun dışında Marmara Denizi'nde Ciddi bir tür eksilmesi var. Denizdeki geçici balıkları saymayacak olursak (lüfer, palamut, istavrit) ticari bir öneme sahip hiçbir balık türü Marmara'da yok. Onun dışında ticari öneme sahip olan hiçbir balık yok. Sadece benimle söylememle değil balıkçı tezgahlarına baktığımızda neyin ne olduğunu çok rahat görebiliyoruz" dedi. Marmara Denizi'nde bitkisel plankton çeşitliliği ve genel toplam miktarlarında ciddi düşüş saptandığını kaydeden Levent Artüz, ciddi bir verim düşüklüğü görüleceğini söyledi. Artüz, "Bölge genelinde özellikle yerleşim alanlarına yakın kesimlerde ciddi bulanıklık değerleri görülmüştür. Antropojenik etki alanında yer alan kıyı şeridinde aletsel ve görsel veriler çerçevesinde ciddi kirlilik saptanmış, bu kirliliğin akıntılar vasıtasıyla Marmara Adası ve Uçmakdere gibi antropojenik etkilerden uzak bölgeleri de etkilemeye başladığı gözlenmiştir. Kumbağ ile Mürefte arasında kalan sahil şeridi, Marmara Denizi geneliyle kıyaslandığında söz konusu olumsuz etkilerin göreceli olarak en az düzeyde gözlendiği bölgedir" şeklinde konuştu. Araştırma sonuçlarıyla ilgili bilgiler veren Prof. Dr. Dinçer Gülen ise Tekirdağ Bölgesi'nin oşinografik verileri göz önüne alındığında Marmara Denizi'ndeki oksijen değerlerinin suda olması gereken değerlerin altında olduğunu, Marmara Denizi için bölgede gerekli önlemlerin alınıp çevre mevzuatı çerçevesince atık uzaklaştırma metotlarının benimsenmesi gerektiğini söyledi. Araştırmaların verilerinin kendileri için bir dayanak oluşturacağını belirten Tekirdağ Belediye Başkanı Op. Dr. Adem Dalgıç ise, "Tekirdağ Belediyesi olarak biz, Marmara Denizi'nin temizliği konusunda üzerimize düşen çalışmaları yapma gayreti içerisindeyiz. Özellikle bir turizm kenti olmasını hedeflediğimiz Tekirdağ'da deniz temizliği son derece önemli. Bu anlamda biyolojik arıtma için proje çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor" diye konuştu.
Okuyunca çok parçalıyor insanın yüreğini. Aslında hepimiz biliyoruz bunun böyle olduğunu, bilim adamı olmasak ta. Çok eski geçmişten beri sürdürülmemiş çevre koruma uygulamaları yüzünden, durum gerçekten felaket noktasında. Umarım geri dönülmez noktada değildir.
Birileri kulağını açıp duymalı, gözünü açıp görmeli.Bilimsel araştırmalarıda dikkate almazlarsa ne iş yaparlar.Birileri çıkıp devletin yapacağı işi yapıyor araştırıyor. Dünyada çok örnekleri vardır mutlaka.İstenirse çok şeyler yapılabilir.Bizim aklımız bir yere kadar basar. Bu konuların uzmanları var. bir yerden başlanarak denizlerimizi kurtarabiliriz. şu saçma sapan sevgililer gününe verilen önem, bu bir örnektir daha bir çok gün sayabiliriz tabi bizler tarafından konuya bakıyorum çevre için verilmiyor.Şu harcanan paraları bir bilsek bu salak günlere harcadığımız.organize olunamıyor. Bizlere çıkıpta bir yetkili ciddiyetini gösterse, anlatsa, hep beraber halk olarak katkı sağlasak eğitimler verilse, okullarda ders olarak okutulsa gerçekten çok faydalı olacak. Tabi yine ilk iş devlete düşüyor.Böyle büyük bir problem ancak devletin organizasyonu ile çözülebilir.
o hayat keşke şimdi de olasa ben şahsen gözümle gemliğe birleşen derenin bordo aktığını gördüm bunun gibi bir sürü dere var fabrikatör darbıkatör pisliğini dere yolu ile denize atıyor konutlardaki kanalizasyon gideri borular ile denize dkülüyor bir arıtma ile arıtılıp dökülse filitre edilse ve yine devletin denetleme mekanizmaları bu fabrika konut gibi yerlerin evsel atık kimyasal atıklarını arıttırıp denize döktürse çok deyil 5 yıl sonra tekrar haya kazanmaya başlayacaktır marmarasadece 2 husus en basit ve göz önünde olanları dır ama bunu uygulamak uygulatmak da yürek ister.
