iyi bayramlar balık dostları, Balıkçı34(Selim) abimin aynı av gününe sıkıştırılan fazla sayıdaki balık eleştirisi zihnimi uzun süredir meşgul eden bir ayrıntıyı gündeme getirmeme vesile oldu. Konu şu; avlakta tutulan 1 yetişkin predatör dominant balığın yokluğunun ekosistemde ne gibi bir etki bırakacağı. Benim şöyle bir teorim var. Malum hemen hemen tüm balıkların üremesi milyonlarca yumurtayla ifade ediliyor. Bu sayı yumurtadan çıkış, yavruluk ve erginlik evrelerine kadar onlarca adede kadar geriliyor. Bu gerilemenin birçok nedeni var. En başta Yetişkin balıklar tarafından yenilmek olsa gerek. Bir yetişkin balık en iyi ihtimalle günde 1 yavru balık yemiş olsa ki dişinin kovuğuna gitmez yılda 365 balık eder. Avlaktaki balık popülasyonu belli bi sayıya geldiğinde(DSİ barajlarında teknik açıdan bunun takibini yapıyor, avlanma yasağı koyuyor belli bi süre) avlakta tutulan 1 balık azımsanmayacak sayıda balığın kurtuluşu ,yüzlercesinin yaşamını devam ettirmesi anlamına geliyor. Belli bir büyüklüğe gelmiş (Ekonomik büyüklük diyelim biz buna) predatör balıkların yakala-bırak tarzındaki avcılığının meradaki kendinden daha küçük balıklar için hiçte iyi bir davranış olmadığını düşünüyorum. Böyle yapıldığında her zaman büyük balık olacak orda ama, çok balık olmayacak. balık büyüdükçe beslenme ihtiyacı artacak daha çok yiyecek. Bu durumda popülasyonda bir artıştan söz edemeyiz. Aksine balık nüfusunun gerilemesi anlamına geliyor. Büyüklük gözetmeksizin Yakala-bırak tarzı henüz yeni bizde. Bildiğim kadarıyla avrupada özel avlakların kuralları arasında çok revaçta . Avlaktaki iri balık sayısı ne kadar çoksa onlar için o kadar iyi. Reklam ve akabinde de bol kazanç anlamına geliyor . Balık nüfusundaki azalmayı kolayca telafi edebilirler. Yavru balık takviyesi hiç zor değil. Ama söz büyük olanına geldiğinde maliyet artışı demek ticari anlamda. Kurallar koymak daha kolay. Yakala-Bırak. Bıraktığın balığı bir kez daha satalım. Siz ne dersiniz balık dostları?
Eger meradaki yırtıcı balık o ekosisteme yabancı değil ve basından beri oranın balıgı ise, onun yakalanıp bırakılması, orada yasayan minik balıkların aleyhine gelisen bir durum olamaz cunku dogada dengeler hep bu sekilde olusmustur o buyuk yırtıcı balıga kontra olarak diger balık cinsleri zamanla daha fazla yumurta dokerek karsı gelmislerdir. Tabiatın dengesi boyle saglanmıstır. Sadece biz buyumemis balıgı alı koyarsak ozaman dengeler degisebilir hem bize hem kendi dogal dusmanlarına karsı bir üreme sistemi gelistiremeden yok olabilirler.Nitekim günümüzdeki yasanılan en büyük sorunlardan biride bu diye düsünüyorum.
Merhaba, tartışmaya açmış olduğunuz yorumunuz bir noktada doğru bir düşünce yaklaşımı gibi gözüküyor. Fakat doğada yaşayan etobur canlıları genel özellikleri ile incelersek, acıktığı zaman yiyeceği diğer canlılara saldırır, karnını doyurduğunda ise başka hiçbir canlıya, rahatsız edilmez ise saldırmaz. Ama insanoğlu öyle değildir. Karnını doyurmanın haricinde birçok düşünce ve duygu altında diğer canlıları öldürmekte tereddüt etmez. Kısacası doğa, insanoğlunun dışında genel olarak sadece o anki beslenmesi için savaşır. Bu nedenle bence doğa bir şekilde kendini dengeleyeceği için büyük balığın orada yaşaması dengeleri değiştirmez. Doğanın dengelerini bozan biz insanlarız. Bilhassa küçük balıkları talan etmekle bindiği dalı kesen dünyanın ender ülkelerinden birisi olduğumuzu düşünmekteyim. Saygılarımla..
