Selam arkadaşlar. Yıllardan 2007 hangi ay olduğunu hatırlamıyorum. Bir arkadaşı ziyaret etmek için Aksaraya gitmiştim. Aksaraya gidipte oranın göllerini ziyaret etmeden dönmek olur mu? Elbette olmazdı. Akşam sekiz gibi daha öncede ziyaret ettiğim avlağıma doğru yola çıktım. Avlağıma vardığımda 2 dip oltası bir şamandıralı kamış attım. Dip oltalarının birine çok methedilen mısırı taktım. Daha önce mısırı hiç denememiştim. Diğerine ise ekmek içi. gece 24.00 de kadar ekmek içiyle 15 kadar sazan tuttum. 3'ü büyüktü. Diğerlerini saldım. Mısır takılı oltada hiç bir hareket yoktu. Neyse arabaya gittim sabah 05:00 kadar yattım. Sabah kalktığımda ekmek takılı oltalarda yine sazan vardı. Mısır takılı oltada hiç bir şey yoktu. Kafam bozulmuştu. Bir olta 10 saat kadar suda dururda bir balık takılmaz mı? Bende çekeyim de hamur takayım dedim. Yaklaşık 60 metre uzaklıktaydı. Misinayı sararken son 3-5 metreye kadar hiç bir ağırlık yoktu. Son üç beş metrede misina bir sağa bir sola gitmeye başladı. Şaşırmıştım. O şaşkınlıkla oltayı nasıl kenara çektim bilmiyorum. Oltaya takılan balık 1.5-2 kg arası bir alabalıktı. Etrafta kimsecikler yoktu. Sevincimden ne yapacağımı şaşırmıştım. Nasıl sevinmezdim. Bu benim ilk tuttuğum alabalıktı. Şimdi mısıra alabalık gelmez diye düşüneceksiniz. Oltayı çekerken doğal olarak mısır kareket ediyor. Tahmin ediyorum mısırı hareketli görünce yeme atladı galiba. Normal kovaları bilirsiniz. kova yarıya kadar su dolu. içinde 3 tane sazan var. Alabalığı kovaya koydum. Kuyruğu dışardaydı. Balıklar kovada dinlenirken ben mantarlı kamışla balık tutmaya devam ediyorum. Ara sıra kovaya yanaşıp alabalığı elime alıp seviyor, sazanlara üvey evlat muamelesi yapıordum. Yine kamışımı aldım elime yaklaşık 30 metre ilerisini deneyim dedim. Aradan on dakka geçti. 30 metreden kovaya baktım. Kuyruğu dışardan görünen balık gözükmüyordu. Büyük bir panikle kovanın yanına gittim. Sazanlar duruyor ama Alabalık yoktu. Düşünün kovanın yarısı su dolu, alabalığın kuyruğu kovadan taşıyor. Elimi kovaya soktum suyun içinde alabalığı arıyorum. Yoktu. Tuttuğum kocaman balık yok olmuştu. Nasıl olurdu. Etrafta bende başka kimse yoktu. Kovadan sıçrayıp göle atladı desem, gölle kovanın mesafesi çoktu. Kovanın etrafına baktım herhangi bir ıslaklıkta yoktu. Etrafta kedi köpekte göremedim. Birinci gün böyle hüsranla sonuçlanmıştı. 2. gün abim gelmişti. Olayı ona anlattım. Sen hayal görmüşsündür dedi. Hadi şu balık tuttuğun yere gidelim beraber tutalım, dedi. 2. gün öğlene doğru abimle beraber gittik. Yine 10-15 kadar sazan tuttuk. 2 sini alıkoyup diğerlerini saldık. Akşama yakın bize yaklaşık yüz metre ileride küçük bir restaurant vardı. Oraya gidip akşam yemeği yedik. Abimle beraber yemek yerken lokantacı yanımıza geldi. Bana "kardeş sen dünde mi buradaydın araba yabancı gelmedi" dedi. Bende evet dedim. Dün sabah o büyük alabalığı çeken sen miydin, dedi. Evet ama alabalık kayboldu dedim. (bu arada abimde hayal görmediğime gerçek olduğuna inandı) Yav buranın insanları böyle işte diyerek o köy insanının hırsız olduğunu ima etti. Ben balık tutarken etrafımda kimsecikler yoktu. Günahını almayım aklımdaki en büyük şüpheli bu adam kaldı. Şimdi ne zaman bir alabalık kelimesi duysam bu avımı hatırlar hüzünlenirim. Hepinize rasgele
ilginç bir hikaye. sen mısırla 1,5 kiloluk alabalık tut, sonra da çaldır... zevkle okudum sonuna kadar. o an yaşadığınız hüznü tahmin edebiliyorum. artık kova kullanmazsınız herhalde. livar kullansanız böyle bişey olmazsı sanırım.
Bu güzel paylaşım için teşekkürler Mustafa, bana kalırsa hiç bir insan öyle bir yerde buna cesaret etmez edemez, büyük ihtimalle kartal,doğan yada iri bir baykuş türünden bir kuş almıştır.
Evet Kadri abi. Bencede kedi ama dört ayaklı kedilerden Hiç sorma Ahmet acısı hala içimde. Teşekkür ederim İsmail abi. Bende senin gibi hiç kimse cesaret edemez diye düşünüyorum. Ama bu kuş işi de değil bence.