ondört onbeş yaşlarımızda, bir gün iki arkadaş balığa çıktık. eylül ortası, fırtınalı ve hafif yağışlı bir marmara günü. istavrit tutuyoruz, ancak balık epey açıkta, normalde bizim oralarda istavrit kıyıdan 200-500 metre arasında gezinir ancak o gün 1 kilometre kadar açıkta epey dalgalı denizde mücadele veriyoruz. sezon sonu olduğu için bizimle birlikte civarda 7-8 tekne anca var. gün batmak üzere, bizim tekne diğer teknelerden epey açıkta kalmış durumda, çünkü tekrar kıyılamadık, nasıl olsa döneceğiz gibi son çaparilerimizi yapıyoruz. akşama doğru havanın kalmasını beklerken iyice üfürmeye başladı, epeyce de üşüdük, hadi dönelim dedik, toparlandık, motorun ipini tuttum, çalıştırmak için çektim, çektiğim gibi ip elimde kaldı. uzun zamandır babamın üşenip değiştirmediği ip, biraz da teknemize aldığımız arkadaşlarımızın ip eksenine paralel çekmek yerine hafif sağlı sollu çekmeleri nedeniyle etrafındaki metal yüzüğe sürüne sürüne zayıflamış, ancak zayıfladığına dair pek belirti vermeden (bizdeki "idare eder yahu" kafasının da yardımıyla) motoru çalıştıracak kadar çekemeden kopmuştu. işin kötüsü; içerisindeki yay mekanizmasının da etkisiyle koptuğu an tamamen yuvanın içine kaçmış, beni de çaresiz bırakmıştı. eyvah ne yapacağız derken, aramızın epey açıldığı teknelere seslenmeyi denedik, bağırdık çağırdık el kol ettik ama rüzgar da bize doğru poyraz estiği için sesimizi ulaştıramadık. bir yandan süratle açığa atılmakta bir yandan da avını sonlandırıp dönüşe geçen son teknenin küçülen silüetine bakıp dalgalarla boğuşmaktaydık. teknemiz 4,5 metre kıçtan motorlu fiber bir sürat teknesiydi, çok hafif olduğu için de kendimizi daha açıkta alabora olacağımız düşüncesinde bulduk. bir şeyler yapmalıydı, henüz cep telefonları yaygınlaşmamıştı ve bizde de yoktu. artık zaten kapalı olan havanın da kestiği gün ışıklarının son demleriydi, kovada 3 kilo civarı istavrit ve teknede 2 litre suyumuz vardı. bulunduğumuz yer silivri civarlarıydı, acaba diyorduk alabora olmadan akıntı ile bandırma ya da kapıdağ civarlarına çıkabilir miyiz, çıkabilirsek kaç gün sürer, hayatta kalabilir miyiz? bizi merak edip aramaya çıkacak kimse de kalmamıştı çünkü yazlık sitemizde, okullar açılmış ve civar boşalmıştı. anne babalarımız da tatildelerdi, şehir dışındaydılar. artık yağmurdan sırılsıklam olan tişörtüm tenime batmaya başlamıştı soğuktan... karayı o kadar özlüyorduk ki... hiç başımıza böyle bir şey geleceğini tahmin etmemiştik. ne yapacağız ne yapacağız derken başaltındaki babamın takım çantası aklıma geldi birden. üzerimdeki panik havasını atıp hemen düşünmeye başladım, motorun kapağını söküp ipin bujileri ateşlemesini sağlayan düzeneğin deliğini inceledim, alacakaranlıkta zar zor görebildiğim deliğin dibinde tam içeri kaçmayan ince bir ip sarması kaldığını farkettim. 1-2 mm dışarda kalan bu ince ip parçasını tırnakla yakalamak çok zordu ki; elle çekmeye çalışır da kaçırırsam yaylanma etkisinden dolayı tamamen içeri girecek ve şansımız bu kadar mekanik bilgisine sahip olan çocuklar olduğumuz için tükenecekti. hemen takım çantasını karıştırmaya başladım, bir tane kargaburun olması için dua ediyordum, ve çantanın dibinde aradığımı buldum! hemen sevinçle ama sakince dışarıda kalan tüylenmiş ve ayrışmış ip parçasını kavradım, hafifçe çekip elimle tuttum, arkadaşıma bakıp dua et de ateşleme yapacak kadar uzun ip kalmış olsun dedim. besmeleyle birlikte ipe asıldım, normalde 4-5 çekişte anca çalışan motorumuz ilk çekişte ve ipin uzunluğu 30-40 cm civarında olmasına rağmen saat gibi çalıştı. sevinç çığlıkları içerisinde ve şansımıza şükrederek dalgaların üzerinden seke seke evimize döndük. o günden sonra da mümkün olduğunca tedbiri elden bırakmadan avlanmaya çalıştık. siz siz olun motorunuzun mekanik özelliklerini mutlaka öğrenin ve yanınızda daima küçük de olsa bir alet çantası bulundurun. ve ara sıra ipinizi çekerken ip gövdesini kontrol edin, yıprandıysa değiştirin. saygılar...
çok fena bi av olmuş... 3,5 3,5 şeklinde bi av dönüşü olmuş ama yinede yırtmışsınız.. ama sende anlatınca şöle bi düşündüm yaşadığımız tüm olaylar puzzle gibi...çok karmaşık olmasına rağmen herzaman bi çıkış yolu oluyor... sizin 2 santimlik ip gibi... bazen düşünüyorum da şu eskilerden MAKGAYVIR dizisi vardı... 2 naylon poşet 1 leğen den gecekondu yapıyordu.. sizinkide o hesap olmuş...aman işin şakası bi yana,fena bi durum yaff..o korkudan midenin burkulması
Bi ambara girip traktörden tank yapıp çıkıyodu demi Valla ağa geçmiş olsun.Çalıştıramasaydın o motoru belkide şimdi yunanistan vatandaşı filan olurdunYaşta müsaitmiş
Süper bir macera. Senaryosunu hazırla. Macgayver ınyerli versiyonunu çekelim. Şaka espiri ama Allah korumuş kardeşim. Geçmiş olsun.
daha ne maceralar var bende. kuvvetli poyraz ve dalgaya rağmen boyu çok geçen derinlikte tek elle tekneye asılıp tek el ve ayaklarla kulaçlaya kulaçlaya tekneyi 50-60 metre kıyıya götürüşüm var mesela. yarım saatten fazla durmaksızın ve dalgalardan dolayı tekneye çıkamadan, düzenli nefes alamadan çabalayıp başardım. kalp krizi geçirmedim, boğulmadım, açıkçası adrenalinin neler yapabileceğini gördüm neden ya da nasılını sonra anlatırım. cidden çok salakça bir şeydi ahaha.
alabora olmadan bandırmaya gitme şansınız elbetteki yoktur. Çünkü açıkta dalga şiddetlenecei için ortalarda 4- 5 m yüksekliğinde dalgalara girecektinizki bu ancak 8 -9 m boyndaki bir teknenin baş edebileceği havalardır. Am anlamadığım bir şey var yaptığınız işlemi sakin durgun bir suda gündüz gözüyle belki yapabilirsiniz ama dalga tekneyi sallarken dıştan takma bi motor üzerinde tekne beşik gibi sallanırken bunu nasıl yaptınız anlayamadım. Açıkcası ya mubalaa var ya da doğa üstü güçlerin yardımı
tuttuğum veya kaçırdığım bir balıktan bahsetmediğim için mübalağa yok eğer o kadar dalga olmasaydı elle de yapabilirdim işlemi ama cesaret edemedim. zaten rüzgar, dalga vs. olmasaydı daha kıyıdaki teknelere belki sesimi duyurabilirdim, epey bir davudiyimdir de olayları abartmak için bir sebep göremiyorum, doğa üstü güçlerin yardımını gerektirecek kadar da zor veya komplike bir iş yapmadım, dikkatlice ipi tutup çektim. dediğim gibi, dışlamış hiç ip püskülü falan kalmasaydı o yuvayı söküp motoru çalıştıracak kadar bilgim de yoktu, kesin bir yerlere çıkardık karşı kıyıda ya da çanakkalede, ölü ya da diri