Mudanya balık raporu İşlerin bu ara durgunlaşması tüm gün evde can sıkılmalarına sebep olmaya başlamıştı. Avdaşlar da ortalarda yoklar. Yalnız gitmeyi de sevmiyorum. Derken bugün daha fazla dayanamadım ve uzun sayılabilecek bir yolculuktan sonra Mudanya'ya vardım. Tabi yol üzerinde soydaş pazarına uğrayıp eksiklerimi gidermeyi unutmadım. Bir de şansıma taze boru kurdu buldum. Şapkadan olta ucu ziline kadar her şeyim tamam şekilde deniz kenarına attım kendimi. Fakat evden çıkmadan önce yapmam gereken en önemli şeyi unutmuştum, Rüzgara bakmak.. Simulatör pilotluğuyla da uğraştığım için hava durumlarını meteorolojinin sitesinden değil bizim sanal havacılıkta kullandığımız detaylı programlardan alırım genelde. Bulut yüksekliğini, yoğunluğunu rüzgarın detaylı yön ve şiddetini (misal 260 derecen 13 knts gibi) bilgileri bir arada verdiğinden ve bir sonraki rasat için olası hava koşulları tahmini de yaptığından dolayı bana her zaman mantıklı gelmiştir. Neyse tabi Mudanya'ya gidince poyrazı tam olarak hissettim. Bilirsiniz poyraz varsa Mudanya'dan kıyıdan olta atmak zorlaşır çünkü dalga vardır. Poyraz havalarda daha çok karşıyı tercih etmek gerekir. Narlı, Kapaklı, Fıstıklı gibi.. Bugün de poyraz epey şiddetli olduğundan dalga olta atmayı neredeyse imkansız hale getirecek kadar vardı. Önce kordonu dolaştım. Daha önce buralardan Karagöz ve Mırmır almışlığım vardı. Fakat tek bir kuru kaya bile kalmamıştı. Biraz daha ileri gittim. Apo iskelesi dediğimiz küçük iskelenin yanında surf kamışla avlanan biri vardı. Rüzgardan o bile doğru düzgün olta atamadığını söyleyince yorgunluğumun boşa olduğunu fark ettim. Yılmadım sırtımda çantamla Arnavutköy'e gittim. Senelerdir avlandığımız mendirek artık oltacılara kapalıymış. Bu dalgada da olta atabilecek en mantıklı yer o mendirekti. Uca doğru gidip liman içine atacaktım. O da olmayınca mendirekten ileride karagöz yatağı olduğunu bildiğim kayaların arasına ne pahasına olursa olsun atacağım diyerek ilerlemeye başladım. Fakat tam avlak olarak düşündüğüm yerde tiplerinden pek hoşlanmadığım yüksek alkollü abilerin taşkın hareketlerini görünce uzak durmak istedim ve geri döndüm. Saat artık akşam 6yı geçiyoru ve ben olta atmalıydım. Aynı bölgede pek verim alamayacağımı düşündüğüm bir kayalığa geçtim. Daha takımları bağlarken dalgalar sırılsıklam etti beni. Fakat resmen hırs yapmıştım ve bu olta suya değecek diyordum. Nitekim de öyle oldu. Klasik 3 köstekli dip takımını canlı boru kurduyla birlikte denizle buluşturdum. Beni gören bir kaç oltacı da yanıma gelip Zargana ve istavrit aramaya başladılar. Kısa bir süre sonra güzel bir vuruş aldım. Hemen tasmamı yaparak gelenin ne olduğunu göreceğim anı beklemeye başladım. Ve oltamı bu ufaklık ziyaret etti. By udikislik at 2012-08-10 Eşkine konusunda tebliğde bir limit olmadığını biliyorum fakat daha önce babamın eve getirdiği eşkineleri düşünerek bunun masum bir yavru olduğunu fark ettim. İğneyi yuttuğu ve kargaburnum olmadığı için iğne çıkarma konusunda epey mücadele verdik. Resimde göreceğiniz gibi epey yara aldı fakat ben yine de şansını denemesi için onu suya saldım. Sanki hiç yara almamış gibi hızlıca yüzmeye başladı ve dalgaların arasında kayboldu. Kendisiyle inşallah 500gramı geçtikten ve üreme çağını atlattıktan sonra kavuşacağız. Bu arada balığı salmama kızan oltacılar da oldu. Hatta bir tanesi ''10 tane istavrit eder o ya'' gibi bir tepki verdi. Bu demek oluyor ki istavrit diye parmak kadar kıraçaları da tutuyor o arkadaş. Nitekim bir kaç saat durdu ve 2 küçük kıraçasını kediye verip gitti. Bunun ardından yemlerimi yenileyip oltamı tekrar denizle buluşturdum. Bir süre sonra yıllardır almadığım bir vuruş aldım. Hemen tasmalamamı yaptım oltanın ucunda bu kez çok daha büyük bir şey vardı. Bir ara kıyıya doğru yüzerek misinamda boşluk yarattı. Kıyıya doğru yüzünce bir an acaba lüfer mi diye düşündüm. Bu mevsimde ve o merada olacak iş değil ama belli de olmuyor ya bu işler. yaklaış 1buçuk 2 dakikalık bir kovalamaca sonunda balık kıyıya iyice yaklaştığında kendini kayaların arasına attı. Korktuğum da tam olarak buydu. Dalga ve rüzgar bununla mücadele etmemde bana engel olmuştu. Eğer deniz sakin olsaydı kayaların dibine gidip balığı almayı denerdim ama yapabileceğim tek şey sabırla oltayı kurtarmaya çalışmaktı. Pozisyonumu defalarca değiştirdim fakat oltayı takıldığı yerden çıkaramadım. En Sonunda da ilginç şekilde kurşun ve alt 2 köstek suda kalıp fırdöndü ve ilk köstek bende kalacak şekilde koptu. O anda bende de film koptu Daha sonra ciddi vuruşlar alamadım. Sadece küçük bir iskorpit ve bir kaç kaya balığı geldi. Dalgalar ve rüzgar hızını arttırınca da eve dönme vakti geldi. Şuncacık av için bu kadar şey yazılır mı be kardeşim diyeceksiniz belki ama yalnız gidince ava anlatma güdüsü fazlalaşıyor Burada arkadaşlar trofe balıklara iki satır yazıyor, ben elde olmayanlar için epey klavye dövdüm. :laughing: Seviyorum balık tutmayı vesselam, mecnunun leylayı anlattığı gibi farzedin. Sürç-i lisan ettiysem affola. Herkese bereketli ve keyifli avlar By udikislik at 2012-08-10 Bu da sakin bir havada tekrar uğramayı düşündüğüm yeni avlağım
Azmin ve saldığın eşkina için sana çok teşekkürler cüneyt kardeşim.Alamadığın balık için inan çok üzüldüm.Alsaydın Bütün yorgunluğunu alacağına emindim.Olsun nasip değilmiş.Yanlız şu bir gerçekki bu azminle en kısa zamanda seni tatmin edecek avları yapacağına eminim.Bu güzel raporun ve paylaşımın içinde ayrıca teşekkür ederim.İnan roman okur gibi okudum ve olayı yaşadım.Bursaya sevgiler saygılar
Kaçırdığım balığın levrek olabileceğinden şüphelendim ama kayalara saklanınca karagöz olduğunu düşündüm. Yanımda sahtem de yoktu. Mudanya'da bu mevsimde bu meradan levrek almak sürpriz olacağı için yanıma almak hiç aklıma gelmedi. Fakat bir dahakine denemeyi ben de düşünüyorum
Cüneyt yazını bir solukta okudum amatör ruhundan ve azminden dolayı seni kutlarım,kaçırdığın balığın mırmır olma ihtimali çok yüksek çünkü bölge şu an iyi mırmır yapıyor.Sağlıcakla kal rastgele.
Duyarlılığın ve güzel anlatımın için tebrikler. Umarım birdahakine kaçırdığının daha büyüğünü tutar ve onun raporunu açarsın