N'olucak bu lüfer yemi sorunsalı?

Konu, 'Yemler ve Yemleme' kısmında skoylu tarafından paylaşıldı.

  1. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Yok yok, hang iyem iyidir sorunsalı değil bu sevgili forum ahalisi..

    Akşam işten çıkmışız, Cuma günü, yarın tatil, evin yolları uzamışta uzamış, eve kendimizi zor atmışız. Yarını bekliyoruz, lüfere gideceğiz, tırnaklarımı kemire kemire vakit geçmiyor.

    Gidiyoruz ama yem yok. Gitsek yakalasak sabaha kadar cılkı çıkar. Ki zaten olmuş akşamın bir vakti. Yemi nerden bulasın? Ertesi günde yem aramaya gidersin, yem bulana kadar balık vakti geçer :p

    Yada akşma bakmışsın bir fırsat. Takımlar arabada zaten, şöyle uzanıvereyim Çubuklu'ya, Bayramoğlu'na vs. neyse, bir kaç lüfer bakınayım, mevsimidir, geliyor ve geçiyor, bir sene daha mı bekleyelim.. Bu güzel hayallerde genelde yemsizlik yüzünden yıkılır gider, yerlere yeksan olur.

    Zira bu durumda elde olacak tek yem, tahminen bayat istavritler olacaktır. İstavrit değilse de muadili bir şeyler yada, lüfer taze yemden başkasına yüz vermezken, bizim bu bayat yemlerle ne şansımız olabilir?

    Bu sorunsala bir çözüm bulmak lazım. Ben buldum mu? Pek değil maalesef. ama bulmadan olmaz.

    Bayat yemin neden işe yaramadığını anlamak önemli bir fayda getirecektir. Öncelikle, bayat yemi kokmuş yemle karıştırmamak gerek. Halden alacağınız yem bayat olabilir ama kokmuş olmaz çoğu zaman.

    Bu durumda, halden alınan yemin koku olarak temel bir farkı olmayacaktır. Yani, lüfer için o da tazesi gibi kokacaktır. Belki biraz kan eksikliği çekilebilir. Bayat yemin yeğane eksiği kansız olmasıdır. Bunu gidermek için biraz balık kanı ekleyebiliriz. Ekledik, sonuçta bir fark göremedik. Ama birde sizler deneyebilirsiniz.

    O zaman geriye görüntü sorunu kalıyor. Bayat hemen suya girince derhal bozulur, perişan olur. Hele istavrit pek bir erir gider, salya gibi bir şey oluverir. Sudan çıkınca, etinin iyice peşmurde olduğunu görürsünüz, hiç cezbedici bir hali yoktur.

    Bu yeme iyice bakarsanız, eriyip giden kısmının kasları olduğunu görürsünüz. Derisi hala sapasağlamdır genelde. Bu bize belki bir fikir verebilir. Yemi şakşak yaparsak, her iki tarafıda deriyle suya gideceği için, daha iyi netice verebilir. Balığın derisi pörsümüş eti gizleyebilir.

    Fakat genede şakşak istavrit daha iyi netice verse ve daha derli toplu kalsada, istenildiği gibi düzgün olmaz.

    Eğer istavridi şaka yapmadan, yani içindeki kılçığı vs. çıkarmadan kullanırsanız, hiç avcı olmaz, genelde hiç işe yaramaz.

    Bu na bir çözüm olarak aklıma gelen şöyle bir hinlik oldu. Balığın kafa ve kuyruğunu kesip atsak. Boğazından içini temizlesek. 4-5 mm çapında ince bir borumuz olsa. Ucunu iyice keskinleştirsek. Bunu kullanarak balığın kılçığını, balığı kesmeden çıkarsak. Sonra bir şekilde hırsızı vs. takacak bir yol bulsak. Kısaca, balığı deforme etmeden, sadece kılçık ve kursaklarını alıp, etinin suya temasını minimum tutarak dağılıp gitmesini önleyebilir miyiz? Bu faydalı bir icraat olur mu?

    Bu soruda iki ayrı mesele söz konusu. Birincisi bunu yaptığımızı farzedelim bir şekilde. Kılçıksız, işkembesiz ve iğneleri güzelce takılmış bir yemimiz var. Bu yem acaba istenen verimi sağlar mı? Yoksa kendimizi tatmin etmiş mi oluruz? Suda yaprak/şakşak yem kadar iyi aksiyon yapabilir tahminimce. Etide dağılmaz, dağılmadığı için burulup, buruşup katlanıp vs. sefil bir yem görüntüsü vermez. Cillop gibi kalır suda gibi düşünüyorum. Denemedim, bilmiyorum, aklımdan öyle geçiyor. Sizce?

    Diğer sorun ise, tamam farazi bir teknikle kılçığı çıkarılmış ve iğneler güzelce yerleşmiş bir yemimiz var. İyi hoşta bu farazi tekniği nasıl realize edeceğiz? Bilmiyorum, ama demokrasilerde çareler tükenmez, gidip bakacağız, araştıracağız artık.

    Mevzuya dair ustaların fikirlerini almayı, müspet görülen durumları deneyip güzelce neticeyi buraya eklemeyi düşünüyorum. Evet, siz değerli formu ahalisinin fikirleri nedir bu hususta?
     
  2. Aret

    Aret Aret

    Yaş:
    47
    Mesajlar:
    3.438
    Şehir:
    İstanbul
    En İyi Avı:
    Kalkan 4,5 kg. (Boğaz'da)
    Benim gözlemlerime göre özellikle kıyı avcılığında şakşak'tan iyisi yok. Taze olmayan balıkla bile çok iyi vuruş alıyorum. Eğer kfayı kesersek aynı oranda verimli olacağını sanmam. Yalnız piyasada satılan sabit 2 iğneli lüfer takımları şakşak yem takmaya hiç uygun değil. Son gittiğimde bunlardan kullandım ve lüfer 3-4 kere istavriti kesip gitti, sırf kafayı bıraktı. İğneler sabit olduğu için alt iğne fazla aşağıya uzanmıyor ve balık da kolayca alttan ısırıp gidiyor. bunun için ya hırsızı uzun tutmak lazım, ya da daha iyisi üst iğneyi uzunoltada olduğu gibi müteharrik bağlamak lazım. Böylece balığın boyuna göre ayarlama yapılabilir ve yem de çekiştirilmediği için mümkün olduğunca düzgün kalır. Şakşak yemi keserken de dikkat edilmesi gereken noktalar var. Öncelikle bıçak çok keskin, mümkünse maket bıçağı olmalı. Balığın ikinci yüzünü keserken ilk kestiğimiz yüzü alta getirirsek bu yüz baskı gördüğü için eziliyor. Onun için, yem tahtasını sahildeki bankların kenarına koyuyorum ve kestiğim yüzü yandan sallandırarak kılçığı tahtanın üzerine koyarak ikinci yüzü kesiyorum. Bu çok iyi sonuç veriyor.

    Tabii lüfer için canlı yemden iyisi yok. Geçen yıl çinakop avında canlı kıraça bulmuştum. Bunların sadece kuyruklarını kesip çift iğneli çinakop takımına taktım. Sonuç mükemmeldi. Hem bu kesikten kan sızdığı hem de kuyruğu kesilmiş balık yüzemeyip solucak gibi kıvrıldığı için yem çok çekici oluyordu.
     
    Son düzenleme: 30 Eylül 2009
  3. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Peki sevgili Aret, eğer, şakşak yemi hiç kesmeden kılçığını çıkarsak. Bir şekilde takımı içinden geçirecek bir formül bulsak. Kafası kalsın yerinde sorun değil pek.

    Sence daha etkili olur mu, olmaz mı?

    Evet, şakşak yem iyi, hatta en iyisi ama, taze yemin yerini pek tutmuyor. Hele bayat yemse, iyice kötü oluyor. Acaba daha iyi bir, mesela boru yem diyelim adına, yem formülü bulabilirmiyiz?

    Diyelim ben buldum, sen bunu dener misin? Bulduğum filan yok, öyle düşünme, ama sezonun ortasında yeni bir şeyi denemek cesaret ister, tek kişiyle de zor netice alınır.
     
  4. bülenttok

    bülenttok BÜLENT TOK

    Yaş:
    60
    Mesajlar:
    858
    Şehir:
    Kocaeli-İzmit
    Favori Kamış:
    amudson kudos, okuma v sistem,
    Favori Makine:
    shimano sahara ve symetre. daiwa emcast, daiwa bg ,
    En İyi Avı:
    izmit körfezinde iki kiloluk bir sinarit,
    Peki arkadaşlar şu şakşakın nasıl yapıldığını ,iğneye nasıl takıldığını işi bilen bir arkadaşımız buradan anlatsa ve hatta resimlese iyi olmazmı. Bilmeyen çok kardeşimiz var.Şimdi duyar gibi oluyorum ya nedir bu şakşak nasıl oluyor acaba gibi.
     
  5. orkfey

    orkfey Orkun

    Mesajlar:
    157
    Şehir:
    İstanbul
    En İyi Avı:
    Levrek 3,5 kilo
    Pazardan alınan istavritlerde yaprak bile kesmek zorken içini nasıl boşaltabiliriz? Balık elde dağılıyor.Kaldı ki kılçıkları çıkartırken balığın bir çoğu gidecektir.Et yerine deri kalacaktır. diye düşünüyorum

    Şakşak yemin kesimini ve takılışını resimle anlatacaklar olursa çok sevinirim.
     
  6. 56561

    56561 Yücel

    Yaş:
    49
    Mesajlar:
    2.535
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Daiwa Sensor Red Surf 4.00, Daiwa Procaster Samfish 2.10
    Favori Makine:
    Shimano Catana 4000FA, Ryobi Ecuisma 8000vi
    En İyi Avı:
    10.5 kg rus kefali, 5.250 Levrek, 1573gr kofana
    Zokada hırsızın bağlandığı misinayı uzun tutup çuvaldızla kuyrukaltından misinayı çıkartınca çok da güzel ister üçlü ister tekli iğne bağlanıyor. Tekneden denemiştik hoş haziran ayıydı bişey gelirse diye sallandırdık. Aksiyonu bile oldukça düzgün oluyor lüfer gelmedi ama başını boş bırakınca balık biraz hırpalanmış yoklarken de azman istavrit atlamıştı. Yemin içinden misinayı geçirip iğneyi sonradan bağlamaksızın bu işin bir çaresi yok. Benim gibi av esnasında olta düzeneği icad edip uğraşmayı sevmiyorsanız pek tavsiye etmem.
     
  7. kanaryasesi

    kanaryasesi Tayfun Özyurt

    Yaş:
    63
    Mesajlar:
    217
    Şehir:
    Beşiktaş/istanbul
    Favori Kamış:
    olta
    skoylu demiş ki;
    Diğer sorun ise, tamam farazi bir teknikle kılçığı çıkarılmış ve iğneler güzelce yerleşmiş bir yemimiz var. İyi hoşta bu farazi tekniği nasıl realize edeceğiz? Bilmiyorum, ama demokrasilerde çareler tükenmez, gidip bakacağız, araştıracağız artık.

    Bunun yöntemi şöyle olabilir;
    Hepiniz bilirsiniz şırınga iğneler vardır, Bu iğnelerin uç kısımları sivri ve uç yanları keskindir.. Bu dizaynın sebebi eti çok zorlamadan girebilmesidir.. Bu tür iğnelerin büyük boylarıda vardır ama bunların genişliği kraçeleri halletmeye yetsede irice istavritin kılçıklarını içine alamaz.. Böyle bir çelik ince boru tipi birşey bu işi halledebilir halletmesine ama bir başka sorunda boru bıçağın içinden kılçığı dışarı çıkarıp 2. balığa hazır hale getirmek.. Oda iç genişliği boyutunda bir parça çelik telle halledilebilir.. Ama işe yarar mı balıkta derseniz.. bakın onu bilemem:)
    2. bir yöntemde maket yapımında kullanılan yarı boru tipli bıçaklar vardır, bunlarda işe yarıyabilir..
     
    Son düzenleme: 30 Eylül 2009
  8. Aret

    Aret Aret

    Yaş:
    47
    Mesajlar:
    3.438
    Şehir:
    İstanbul
    En İyi Avı:
    Kalkan 4,5 kg. (Boğaz'da)
    Sevgili Serdar,

    Eski İstanbul'lular iyi bilir. Mezelerin kralı uskumru dolmasıydı. Bunu yapmak için özellikle fazla taze olmayan lipari, yani iri uskumru gerekliydi. Uskumru çok taze bile olsa aynen palamut temizler gibi önce kafasını kesip karnına da bir çizik atarak içindekileri yukardan çekmek suretiyle iç organları alınır, kuyruğu kesilir ve buzdolabında iki gün dinlendirilirdi. Daha sonra sert bir zeminde oklava ile hamur açar gibi bir süre yuvarlanırdı. Bu işlemler sonucunda balığın kılçığı kafa tarafından tutulup çekildi mi hemen gelirdi. Sonra etleri de çekilip alınır ve elde sadece bir kılıf gibi uskumrunun derisi kalırdı. Sonra da çıkartılan etler dolma içi malzemeleriyle karıştırılıp tekrar doldurulur ve nefis uskumru dolması tavada pişirilirdi. Geçmiş zaman anlatıyorum çünkü artık bunları yapan eden kalmadı.

    Bu bilgilere göre, boru şeklinde yem elde etmek istiyorsan yapılacak hareketler az çok bunun benzeri olmalı. İstavrit yapı olarak uskumruya benzer. Balığın bayatlığı konusunda zaten sorunumuz yok:) Aynı işlemleri yaparsak balığın kılçığı kolayca gelir. Etlerini çıkarmamıza zaten gerek yok.Bu yemin içine 2 iğneyi gömmek de mümkün, yemin kolay bozulmayacağı da doğru. Bir kovanın içine balık artıkları koyup ezerek balık kanı elde edip, bu yemi kanın içine daldırıp atarsak sonuç alınabilir. Ama bayat yemi şakşak yapmaktan daha mı iyi sonuç elde edilir onu bilemem. Çünkü balığın kafasını gözünü görmek lüfere canlı bir balıkla karşı karşıya olduğu hissi veriyor ve saldırmasını sağlıyor. Balığın kafasını kesmeden kılçığı çıkarmak mümkün olur mu diye sormuşsun. Pek kolay değil, ama solungacın içinden parmak sokulup ense kökünden kılçık kılırılsa ve balık oklava gibi bir süre yuvarlanırsa, sonra belki kuyruk tarafından da kılçığı almak da mümkün olabilir. Tabii bu oklava hareketi balığın etlerinin folloşlaşarak kılçığı bırakmasını sağlıyor.

    Diğer arkadaşlar şakşak yemin kesilişini sormuş. Resim olmadan anlaşılır şekilde yazabileceğimi düşünüyorum. İstavriti yaprak yem keser gibi kesiyoruz, ancak enseden değil, kuyruktan başlayıp, kılçığa teğet şekilde keserek enseye kadar geliyoruz. Aynı işi diğer tarafta da yapıyoruz. Böylece kılçık boşta kalıyor. Elle kılçığı ense kökünden kırıp atıyoruz, iç organlar da braber gider bu işlemde. Böylece elde bir kafa ve 2 yandan sarkan 2 yaprak yem kalıyor. Üst iğneyi balığı alt çenesinden sokup üst çenesinden çıkartıyoruz ve bir kez döndürüp yan taraftan yanağına, mümkün olduğunca aşağıya batııyoruz. Alt iğneyi de balığın yanına bir taraftan sokup diğer yandan çıkartıyoruz. İşte alt iğne, yani hırsız hemen diğerinin altında olursa bu alt iğne balığın çok yukarısında kalıyor, yemi ortadan ısıran lüfer yakalanmıyor. Hırsızı mümkün olduğunca aşağıya indirmek lazım. Lüfer yaprak yeme hiç bakmıyor, ille de bu şakşağı istiyor.
     
    Son düzenleme: 30 Eylül 2009
  9. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Akşam iş çıkış markete uğradım, bir sürü balık aldım. Birazını hanıma teslim ettim, birazdan nefis bir hamsi buğulama yiyeceğiz.

    Sonra da topikteki yazıları okudum. Gayet güzel fikirler gördüm. O zaman, hadi yapalım dedim kendime.

    Öncelikle istavridin kafasını kesip kılçığı asıldım. Koptu. Ve ovaladım filan, kılçık gelirken dağıldı balık resmen. Belki ben beceremedim, ama bir şekilde bu formül tutmadı :(

    Şu iğne formülü akıllıca. Ama o kadar büyük iğneyi nerden bulabiliriz? Bir formül düşündüm, taşındım, maket bıçağını alıp sırtımı kaşıdım. Sonra biraz daha kaşınırken, dur hele dedim. Bir ara tıkırdayan yapmak için bir kaç radyo anteni almış kesmiştim. Borularından birini aldım, el taşlaması ile giriştim.

    Bunlar bakırdan olur. Ucunu bıçak gibi, enjektör iğnesi gibi yaptım. Yürüdüm istavridin üzerine ama olmadı. Çok ince geldi, kılçığı etiyle beraber iterek sıyırıp boru yemi, darmadağın etti. Bir kalınını denemek için aldım. Acaba bu kılçığa denk gelir mi? Dur bakalım, deneyelim. Kılıçık başına denk getirdip sürdüm. Kütür kütür zincir kemiğinin dallarını kese kese gitti, öbür uçtan çıktı. Hacet yok ucunu bilemeye filan :)

    Kafayı hemen bir kaç yüksek viteste çalıştırıp, biraz kola, sigara vs. takviyesi ile, şöyle bir takım hazırladım. Ama maalesef, resmini çekmeyi unutmuşum. Neyse, şu önemli kısmın resmi var en azından:

    [​IMG]

    Daha önce bir yerlerde tarif ettiğim takımdan farkı, resimde görüldüğü gibi iğnelerin baş taraftan daha uzun ike ilave parça ile bağlanması. Bu parçalardan ötesi, şu topikte anlatılanın aynısı denebilir (iğneleri değişik model/numara).

    Asıl önemli husus, iğnelerin takıldığı halkanın, halka gibi değil, spiral gibi yapılmış olması. Bu şekilde yaparsanız, kolayca geri açıp takabilirsiniz. Tavsiye edilen malzemelerle yaparsanız bu bağlantı gayet iyi netice verir, kolay kolay açılıvermez.

    http://www.balikavi.net/forum/showthread.php?t=27204

    Şimdi bize lazım olan bir radyo anteni. Fiyatını hatırlamıyorum ama 2-3 TL gibi bir fiyata en fazla elektronik malzeme vs. satan her yerde bulunabilir. Bunun arkadaki montaj tarafına bakarsanız, puntalanmış olduklarını görürsünüz. Burayı bir eğe, testere, adi bir bıçak vs. ile kesebilirsiniz, malzeme bronzdur, çeliğe boyun eğer. En uçtaki topuz ise genelde vidalıdır ve çevirip çıkarabilirsiniz. Değilsede kesin atın. Alt uç kesilip çıkarılınca, ittiğinizde parçalarına ayrılır bir sürü borunuz olur. 5-6 mm çapında olan bu boylardaki istavritlere kafi. Ek bir işlem gerekmiyor.

    Borunun düz kesim olan tarafını balığın ağzından sokuyoruz.

    [​IMG]

    Zincir kemiğini hissetmeye çalışarak buluyor, kemiği takip ederek kütür kütür kılçıkları kesip, öbür uca kadar ilerliyoruz. Tahminim bir kaç kez yapınca iyice ustalık kazanılır, cırt diye fermuar açar gibi yapar insan bu işi. Anteni geri çekip çıkarıyoruz. İçini boşaltıyoruz ki, işte kılçık burada:

    [​IMG]

    Boruyu temizlemek için bir kçüğünü öbür uçtan sokmak kafi geliyor.

    Neyse, zor kısmı atlattık. Şimdi takımımızı yemin üzerine koyup ölçü alıyoruz:

    [​IMG]

    Daha önce göremediğimiz takım detaylarını burada görebilmek mümkün. En azından nispeten. İğnelere filan takılmayın. daha iyi iğneler bulunabilir. Ama uzun pala iğne sokmak buraya, kestiğimiz kılçığın yerine kılçık eklemek demek olacaktır haliyle. Bu iğneler malum bir lüferi çekecek kadar iyidir. Biri Chinu, diğeri Iseama. Teknik olarak Iseama'lar daha kısa sap ve kalın telden olup daha güçlü iğnelerdir.

    İğnelerin takılacağı noktaya, yani her iki çelik telin en uç halkalarının geldiği noktaya dikkat edin. Eğer ağzın içinde kalırsa, başınıza dert olur. Çok dışarı çıkarsa belki lüfer beğenmez, hoş böyle olunca beğenecek mi, henüz oda meçhul :confused:

    İğnelerin en "uç" noktalarını tespit ediyoruz... Bu aşama kritik.

    [​IMG]

    Maket bıçağının ucu, iğnenin ucunu gösteriyor. Bu en uzak noktadan bir iğne (orada bir iğne duruyor zaten :cool: ) ile deliyoruz, her iki iğnenin yerini işaretliyoruz. Sonra da elimize ince bir çelik tel (takım yaparken kullandığımız rezistans teli) alıp uzunca düzgün bir parçanın ucunu geriye hafif aralık kıvırıyoruz:

    [​IMG]

    Bu teli balığın ağzından sokup ilerletiyor ve en sondaki hırsız deliğinden çıkarıyoruz. Elinizi balığın üstüne koyunca teli rahatça hissediyorsunuz, deliği bulmak umduğumdan kolay oldu. Ucu çıkarıp, hırsızın uç halkasına geçiriyoruz:

    [​IMG]

    Sonra sakince, deliği genişletmeden, yırttırmadan yavaşça çekip balığın ağzından çıkarıyoruz:

    [​IMG]

    İğnenin halkasını açtığımız bağlantı halkasına (alttaki resme dikkat) geçirip, öbür iğneyi de yürütüyoruz ve aynı şekilde takıyoruz.

    [​IMG]

    Sonra iğneleri tutan ilk tel parçayı tekrar sarıyoruz. Kasılmayacak şekilde ayarlayıp bir bakır tel (veya öyle bir şey) ile balığın ağzını birleştirip sabitliyoruz. Böylece yemin yükünün iğnelere gitmesini önlüyoruz, yoksa iğneler yemi parçalar, dibe inerken bilhassa.

    [​IMG]

    Gözlemlerim şunlar. Kılçıklı yeme göre esnekliği dramatik şekilde çok daha iyi. Fakat bir nebze sert duruyor. Şu ovalama hareketi sertliği almakta başarılı. Ayrıca, daha ince bir boruyu kuyruğa ilerletip oradan biraz et çalmak, böylece şişkinliği azaltıp salınmayı artırmakta mümkün olabilir.

    Şimdi bize bunu deneyecek gönüllü lazım. Ben denerim, hiç şansı yok, ama tek benimle bunun neticesi sağlıklı alınmaz, en azından bu sene lüferler gidene kadar. Denemelerde sorunlar ortaya çıkacaktır, düzeltecek bir formül bulunur elbette. Gördüğünüz gibi sorunu bulunca, çözüm için çareler düşünülünce, uçan kuş olsa kurtulamaz insan aklından.. Fikir veren herkese çok teşekkürler, umarım hepimize faydalı olacak iyi bir yenilik olur.
     
  10. Aret

    Aret Aret

    Yaş:
    47
    Mesajlar:
    3.438
    Şehir:
    İstanbul
    En İyi Avı:
    Kalkan 4,5 kg. (Boğaz'da)
    Serdar yem harika gözüküyor. Bunu bir lüfer ısırırsa imkan yok kurtulamaz. Lüfer bunu ısırırmı, yoksa şakşak kesimde ortaya çıkan kan-yağ mı balığı cezbediyor bu sorunun cevabını almak için de söylediğin gibi yemi denemek gerekiyor.

    Sevgiler
     
  11. kanaryasesi

    kanaryasesi Tayfun Özyurt

    Yaş:
    63
    Mesajlar:
    217
    Şehir:
    Beşiktaş/istanbul
    Favori Kamış:
    olta
    Yaratıcılığına tebrikler serdar, iğne düşüncesi ile anten fikrini birleştirmen güzel bir sonuç vermiş, etkili olacağınıda düşünüyorum ama tek bir püf noktası daha var onuda eklersen eminim ki bunla iyi balıklar alınacak...

    Biliyosun ki balığın kuyruğu kesilince sudaki dönme hareketi artacaktır ve buda balığın dengeli salınımını olumsuz yönde etkileyecektir.. Bununda kolayı var. Ama iş yine senin yaratıcılığına kalıyor.:) Balığın kuyruk kısmında "dart oku" etkisi yaratacak bir düzenek sağlamalısın.. Bunu da tyüylerle elde etmek mümkün.. Ama bu tüyleri son iğneye mi bağlarsın, iğnenin dibinden tel çıkarır ona mı bağlarsın. yaratıcılık sana ait.. Hazır evdesin balıkta var antende.. Hadi bakalım şimdi "helva" yapma zamanı.. kolay gelsin:)

    Not: buda ortaya çıkarsa bana ulaştır hafta başı teknemle ilk defa balığa çıkacağım söz ısrarla hemen deniyeceğim .. Uzun olta yapanların arasında hemde...:)
     
  12. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Lüfer gayet iyi koku alır ama yemini mutlaka görerek seçer. İyi görünmeyen, cansız duran, hareketsiz yeme pek bakmaz malum. Yani, o tür yemde lüfer kan kokusunu vs. alıp geliyorduysa da, görüntü ofsayt olduğundan gol atamıyorduk. Benim kanaatim bu yönde.

    Fakat, o koku faktörü gerek duyulursa düzeltilebilir. Dediğim gibi, sorunu bulunca, çözümü bir şekilde bulunabilir.

    Dikkat ettiğim bir kaç husus şunlar oldu. İçini oy, iğne işaretle, geçir vs. derken çok zaman kayboluyor, balık kurumaya başlıyor. Hoş ben bu resimleri çekerken vakit kaybedecek çok şeyim vardı, resim, kontrol, arada başka şeyler filan. Ama böyle olmaması için işe girişirken yemi hafifçe deniz suyuyla ıslatır gibi yapmak iyi olabilir.

    Yemin suda doğru pozisyonda durması zor. Dikkat ettiyseniz içorganları duruyor. Bunları, ağızdan sokulacak bir uca geriye kıvrık tel, iri tığ vs. ile tutup, çevirip, çekerek boşaltabiliriz.

    Bu boşalttığımız yerede, bir tel üzerine sıkıştırılmış, uzun, sosise benzeyen küçük kıstırma kurşunlardan koyabiliriz. Böylece yemin orası hep altta kalır. Mercimekten az iri, olsa kafi gelir genelde.

    Bayat balıklar suda yüzer çoğu zaman. Siz her durumda içini boşaltıp kurşun koyun derim, yamru yumru durmasın. Diğer yandan, şu koku meselesini buraya bir şırınga ile balık yağı, kanı vs. akıtıp doldurarak çözebiliriz sanıyorum. Zaten balığın içi boru gibi delik. Bolca sıvı alır. Bu sıvıda yavaş yavaş suya karışır, iğne deliklerinden vs. sızar.

    Şu an ilk aklıma gelenler bunlar. Güçlü akıntıda mantar gerekmeyebilir. Ama akıntısı az olan yerlerde, hallice bir mantar gerekebilir.

    Eğer şu son kırmızı telle ağız bağlama olayı bir kaç defa yapılır, güzel, sağlam bir şey olursa, sanıyorum, uzun oltada çekmek içinde çok verimli olabilir. Şurada duruyor, bir kaç defa daha yaptım, gerçekten çok şık durdu, bakalım lüfer ne düşünecek?
     
  13. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Evet tayfun abi, bu konuda çok haklısın. Bir diğer sorunda bu. Hele uzun olta gibi sürüklerken çok sıkıntıverecektir.

    Eğer şu midesini çıkarıp yerine kurşun koyma işi düzgün yapılırsa, bu balığın dönmesini de engeller. Biz orkinosa vs. palamut, kefal şu bu çekerken, dönmeyi böyle engellerdik.

    Eğer illa dart kanadı gibi bir şey koymak gerekirse, bunu baş tarafında yapmak lazım. Böylece kuyruğun salınmasını engellemez.

    Akıntı varsa, bolsa, sürütme vs. yapıyorsak, bunun önüne benim akıntılı su için tarifini verdiğim türde bir aksiyon mantarı konabilir. Böyle bir mantar o yemi canlı gibi oynattırır.

    Benim aklımdan geçen, kafayı atıp oraya o tür bir mantar eklemek.

    Bunların getiri götürüsü ancak denizde, kullanırken belli olur. Ne kadar kurşun koymak lazım, nasıl kurşun koymak lazım, vs. gibi detaylar denizde şak diye çözülür sanıyorum.

    Bugün aklıma gelen bir meseleydi, akşam üstü ayaküstü bulunmuşta bir çözüm. Ama sanıyorum dört başı mamur bir çözüme temel olacaktır.
     
    Son düzenleme: 30 Eylül 2009
  14. kanaryasesi

    kanaryasesi Tayfun Özyurt

    Yaş:
    63
    Mesajlar:
    217
    Şehir:
    Beşiktaş/istanbul
    Favori Kamış:
    olta
    haha.... elin adamı çözmüş işi... Aşağıdaki linkte buluna videoyu izleyin lütfen..:) Aletin adı "wunder boner" ve kılçığı çıkaran boru yardımıyla ayni yerden takım için gerekli teçhizat da sokulabilir..
    http://www.avmarketi.net/balik-kilcigi-temizleme-aleti
     
    Son düzenleme: 2 Ekim 2009